Eugene Ionesco'nun kaleme aldığı oyun, 2. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan toplumsal erozyonu, şiddetin ve umutsuzluğun bireyler üzerindeki yıkıcı etkilerini izleyicinin dikkatine sunuyor.
Reha Özcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, canlandırdığı karakterin kendince her şeyi bildiğini iddia eden baskın bir kişilik olduğunu belirterek, "Bilmenin tekniklerinin bazılarını öğrenip de kendisini var eden ve onun içerisinden de dünyaya bir hegemonya kurmak isteyen baskın karakterler gibi birisi." dedi.
- "İki kişinin monologları şeklinde devam eden bir oyunun içerisindeyiz"
Canlandırdığı karakterin aynı zamanda çok şey yapıyormuş gibi görünen, fakat sürekli "arazi olan" bir adam olduğuna işaret eden Özcan, şöyle devam etti:
"Aslında genel olarak hayattan, mücadeleden korkuyor. Bütün insanların yaptığı şeyleri yapıyor. Hayatta olan şeylerin hepsinde edilgen kalıp, 'ah keşke etken olsak' deyip ve bu edilgenliği giyerek onun içinden istediği gibi her türlü şeyi söyleme lüksünde bulunan lafazan insanlardan. Ortada hiçbir zaman diyalog olmayan, iki kişinin monologları şeklinde devam eden bir oyunun içerisindeyiz. Aslında biraz hayatımız gibi. Her geçen gün diyalog, gelenek kayboldu. Bu da ahlakın kaybolmasıyla doğru orantılı. Bu oyunda da biraz böyle bir yapı var."
Yönetmen Işıl Kasapoğlu ve oyuncu Ayşenil Şamlıoğlu ile çalışmaktan duyduğu memnuniyeti de dile getiren Özcan, "Şu andaki şartlarımda bu oyunu oynamaya zamanım yok aslında. Ama bütün şartları zorlayıp koşa koşa oyuna geliyorum. Çünkü burası benim için bir lunapark gibi. Hem çok şey öğreniyorum hem de çok eğleniyorum." ifadelerini kullandı.
Özcan, dizi ve tiyatro oyunculuğunun yanı sıra temel oyunculuk ve sahne dersleri de verdiğini belirterek, "Deneyimlerimizi birine anlatma ihtiyacı duyarız. Bu nedenle de oyunculuk eğitiminin önemli bir yeri var hayatımda. 40 yıldır tiyatronun içindeyim, 40 yıldır da eğitimciliğin içindeyim." diye konuştu.
- "Bizlerden sonra da onun eserleri oynanmaya devam edecek"
Ayşenil Şamlıoğlu ise daha önce başka oyunlarında da rol aldığı Eugene Ionesco'nun çok sevdiği bir yazar olduğunu dile getirerek, "Ionesco, oyuncu olarak da yönetmen olarak da gerçekten benim için anlatısı değerli olan ve zamansız yazarlardan biri. Yani bizlerden sonra da onun eserleri oynanmaya devam edecek." değerlendirmesinde bulundu.
Oyunda baskıcı ve dominant bir kadın rolünü üstlendiği anlatan Şamlıoğlu, hikaye içerisinde eve kapanan bir çiftin anlamsız bir konu üzerinden tartışıp durduklarını aktararak, şunları kaydetti:
"Hiçbir sonuca varmayan anlamsız bir tartışma. Zaten hiçbir yere varmayan bu anlamsız çatışmalarla dünya bir takım felaketlere doğru sürüklenmiyor mu? Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı ve şu anda Rusya-Ukrayna çatışması.
Oyunda savaş dönemleri sona erdikten sonra da etkilerinin devam ettiğine değiniliyor. Bugüne dönüp baktığımızda dünyada, evet biz silahlı bir savaşın içinde değiliz ama ekonomik savaş var, pandemiyle savaş var. Yani aslında toplumlar ve bireyler olarak savaşarak var olmaya çalışıyoruz. Yaşamak savaşa dönüşüyor bu şartlar altında. 'Aman kendimi virüsten koruyayım, aman ay sonunu nasıl getireyim?' Bunlar çok ciddi savaşlar."
Şamlıoğlu, "İki Kişilik Hırgür"ün absürt tiyatronun örneklerinden olduğunu sözlerine ekledi.
- Oyun hakkında
Ionesco'nun ilk dönem oyunları arasında yer alan "İki Kişilik Hırgür", savaşın ardından insanlığın içine düştüğü anlamsızlığı, kendi küçük dünyalarına kapanan bir adamla bir kadın üzerinden aktarıyor ve oyunda adam ve kadının ilişkisi de savaş gibi çatışmadan, şiddetten besleniyor.
Dekor tasarımını Hakan Dündar'ın üstlendiği oyunda, kostümleri Nalan Alaylı, ışık tasarımını Mustafa Karakoyun, müzikleri Serdar Öztop, dramaturgunu ise Bilgesu Kasapoğlu hazırladı.
Oyun, 28 Şubat'ta Dasdas'ta, 4 Mart'ta İzmir Bornova Bozkurt Kuruç Sahnesi'nde ve 5 Mart'ta Hikmet Şimşek Sanat Merkezi'nde izleyiciyle buluşacak.
Güncelleme Tarihi: 23 Şubat 2022, 13:43