Depremle sarsıldık, liyakatsizlikle yıkıldık: “Çök, kapan, tutun” derken hiç mi acil eylem planı yapmadınız?

Depremle sarsıldık, liyakatsizlikle yıkıldık: “Çök, kapan, tutun”  derken hiç mi acil eylem planı yapmadınız?
banner98

Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, partisinin genel merkezinde gündeme dair
değerlendirmelerde bulunmak için kameralar karşısına geçti. Özcan’ın gündeminde Türkiye’yi
yasa boğan ve 10 ilde can kaybı ve hasara yol açan Kahramanmaraş merkezli depremler vardı.
Özcan, sözlerine Türkiye ve Suriye’de depremler nedeniyle hayatını kaybedenlere Allah’tan
rahmet, yaralılara acil şifalar dileyerek başladı.
Gün susma günü değil, susamayız!
“Her şeyi açık açık konuşmak zorundayız” diyen Özcan, “Evladına siper olup, onu korumaya
çalışırken hayatını kaybeden anne ve babalar için, yetim kalan, öksüz kalan evlatlarımız için,
uzuvlarını kaybedip engelli kalan kardeşlerimiz için, cenazelerini enkaz altından alamayıp son
görevini yapamayan vatandaşlarımız için susmayacağız” dedi.
Depremle sarsıldık ama liyakatsizlikle yıkıldık
Türkiye’nin yaşadığı felaketin başlıca sebebinin ‘liyakatsizlik’ olduğuna vurgu yapan Gelecek
Partisi Sözcüsü, “Sakın birileri çıkıp milli ya da manevi değerlerimizin arkasına sığınmaya
kalkmasın. Aynı yerde binanın biri yerle bir olup, diğeri camı bile kırılmadan sapasağlam
ayakta duruyorsa bu kader olamaz. Deprem dayanıklılık testi olumsuz olmasına rağmen,
hastane hizmet veriyor ama depremde yıkılıyorsa bu kader değildir. Bilim adamları bu
bölgeyle ilgili deprem uyarısı yapıyor ve yöneticiler tedbir almıyorsa bunun adı kader değildir”
ifadelerini kullandı. Özcan, depremde meydana gelen yıkım ve sonrasında yaşanan aksaklıklara
ilişkin olarak da “Biz depremle sarsıldık ama liyakatsizlikle yıkıldık” değerlendirmesini yaptı.

“İlçe başkanı dahi bulamazsın” diyenler sorumludur
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde çıkarmak istediği
imar yasası için mücadele verdiğini anımsatan Özcan, isim vermeden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
o dönem söylediği “ilçe başkanı bulamazsın” sözlerine atıfla “Rant için, imar kanunlarıyla
oynayanlar, imar affıyla çürük yapılara geçit verenler sorumludur, suçludur. Sn. Genel
Başkanımız, Başbakan olduğu dönemde imar rantı yasasını çıkarmak istediğinde, “Yok siyasi

etik, yok imar kanunu filan dersen partiye ilçe başkanı dahi bulamayız” diyerek engel olanlar
sorumludur” diyerek tepkisini dile getirdi.

İnsanların tuvalet bulma sorunu yaşadığı bir yerde “devlet her şeyi yapıyor” demenin
zerrece karşılığı yok
Afetten etkilenen bölgelerde baş gösteren hijyen sorununa dikkat çeken Özcan, devletin kutsal
bir varlık gibi gösterilmesine de itiraz ederek devletin asli görevinin vatandaşlarının yaşam
kalitesini sağlayan bir mekanizma olduğunu “Devleti, buyurgan ve kutsal bir varlık olarak mı
tanımlayalım? Millet fakru zaruret içindeyken, devleti yönetenler milletin derdine derman
olamayıp, bir de azarlarken susalım mı? Devlet böyle bir şey değil aziz milletim. Devlet bir
arada yaşayan insanların ortaklaşa görülmesi gereken işleri için yaratılmış bir hizmet aracı.
Aslolan, bireyi devlet gücüne karşı güçlendirebilmek. Aslolan devletin her türlü kararını her
türlü eylemini demokratik hesap verebilirlik ilkesine uygun olarak denetleyebilmek. Hesap
sorabilmek yani. Kimse kusura bakmasın. İnsanların hala tuvalet bulabilme ve hijyen
konusunda sorun yaşadığı, çadırın ve konteynerin yetiştirilemediği, yabancı ülkelerden gelen
kurtarma ekiplerinin güvenlik ve organizasyonel sıkıntılar nedeniyle terk ettiği, içi boşaltılmış
Telekom ve Turkcell’in de içinde bulunduğu şirketlerin iletişimi sağlayamadığı bir ülkede, sivil
dernekleri tehdit etmenin de “devlet her şeyi yapıyor” demenin de zerrece karşılığı yok!”
sözleriyle izah etti.
“Çök, kapan, tutun” derken hiç mi acil eylem planı yapmadınız?
Konuşmasının devamında devletin felaketlere karşı herhangi bir acil eylem planı bulunmadığına
işaret eden Özcan felaket sürecini “Acı dersler çıkarmadık mı? Şarkılı tatbikatlar yapıp, “çök
kapan tutun” derken hiç mi acil durum eylem planı yapmadınız? Peki ne oldu? Milleti kiracı
kendini ev sahibi gören otoriter siyaset 1999 depreminden tam 24 yıl sonra, yine hepimizi
büyük bir enkazın altında bıraktı. Rahmetli Mehmet Ali Birand’ın 24 yıl önce söylediği gibi; “Bu
olay Türkiye’nin ne kadar hazırlıksız, insan hayatının değeriyle ne kadar ilgisiz olduğunu”
yeniden gösterdi. Sizin iktidar olarak, devlet olarak yapamadığınızı yine bu asil millet yaptı.
Yurdun dört bir yanından binlerce insan, kardeşlerini kurtarmak için enkazlara koştu”
ifadeleriyle dile getirdi.

AFAD ne için var?
Özcan, şöyle devam etti:
“Alet bulamadılar elleriyle enkaz kazdılar. Söylerken ben utanıyorum ama siz hicap
duymuyorsunuz; İş makinesi yoktu, kendi imkanlarıyla kiraladılar. Enkaz altından sevdiklerinin
seslerini duyup onlara yardım edememenin korkunç ızdırabını yaşadılar. Cansız bedenlerin
yanında kış soğuğunda nöbete yattılar. Organizasyon ve koordinasyon sağlanamadı.
Peki, bu kimin göreviydi? AFAD ne için vardı? Bugüne kadar toplanan milyarca liralık deprem
vergisi nereye gitti? Bir devletin en önemli görevi nedir? Can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Siz
can ve mal güvenliğini sağlayamadınız. Enkazda kurtarma yapan yabancı görevliler can
güvenliğimiz yok diye çalışmaları durdurdu.”
O şahlanıyoruz, uçuyoruz, kaçıyoruz, Avrupa bizi kıskanıyor diyen iktidar nerede?
İçişleri bakanı yağma yok, münferit bir iki olay dedi, Adalet bakanı 57 kişi tutuklandı dedi.
Hanginize inanalım? Sizin göreviniz kamera önünde poz vermek için iyi yer bulup göze girmeye
çalışmak değil ki. Siz bakansınız, devletsiniz ve tam da bu nedenle soruyorum neredesiniz?
Milletimiz soruyor, nerede bu devlet? O şahlanıyoruz, uçuyoruz, kaçıyoruz, Avrupa bizi
kıskanıyor diyen iktidar nerede? Siz her şeyi tek bir kişinin ağzından çıkacak söze bağlarsanız,
yangına bile O kişinin talimatıyla müdahale etmeye kalkarsanız, o söylemeden kılınızı
kıpırdatmazsanız, işte bunu yaşarız.
Bunun adı sistemin iflasıdır
Eş, dost, okuldaş, hısım, akraba ile doldurduğunuz liyakatsiz kadrolarla koskoca bir sistemi
çökerttiniz. Bugün deprem bölgesinde yeterli iş makinası yoksa, sebebini bu liyakatsizlikte
arayacaksınız. Bugün deprem bölgesinde konteynır yoksa, sebebini ülkenin Merkez Bankasının
128 milyar dövizini hatta yetinmeyip yedek akçelerini de satıp Instagram’dan istifa edenlerde
arayacaksınız. Eğer bugün depremzede kardeşlerimiz soba olmadığı için üşüyorsa sebebini kendi
şirketinden, yönettiği bakanlığa dezenfektan satan Bakan’da arayacaksınız. Eğer bugün yeter
miktarda çadır yoksa, “bir 6 ay uyuyun uyanın her şey çok iyi olacak” diyen bilgisizlikte
arayacaksınız. Bu liste böyle uzar gider…Bunun adı beceriksizliktir, bunun adı sistemin iflasıdır.
‘Asrın Felaketi’ tepkisi: Korkuyla iktidar yönetilmez
Beceriksizliğinizi gizlemek için, insanların sosyal medyadan haberleşerek can kurtarmak için
çırpındığı dakikalarda kalktınız Twitter’ı kapattınız. Trol ordularınızla doğruları söyleyenlere
“Asrın Felaketi” diyerek savaş açtınız. Sırf fiyakanız bozulmasın diye şu acıda bile algı operasyonu

yapmaya çalıştınız. Hiç hicap duymadan, haya etmeden video hazırlayıp Asrın Felaketi algısını
yaratan “Asrın Goebbels’ine” dönüştünüz. Korkuyla iktidar olamazsınız, bu korkularla devlet
yönetemezsiniz. İktidar demek özgüven demektir. Sorarım size asker yardıma koşarsa itibarımız
sarsılır diyerek mi askerin ilk anda müdahalesine izin vermediniz? İnsan gücünün gerektiği o ilk
anda neden buna imkân tanımadınız?
Seçimlerin ertelenmesi: Yok öyle yağma!
Söyleyemediklerinizi, başkalarına söyleterek, seçim ertelenmeli düşüncesini yayarak iktidar
ömrünüzü uzatmak için “Sivil Darbe” çağrısı yapıyorsunuz. Yok öyle yağma. Beğenseniz de
beğenmeseniz de burası demokratik bir cumhuriyet. Sandıkla seçimle geldiniz, yine sandıkla
seçimle gideceksiniz. Siz her şeyinizle vasatın dostusunuz. İyi olana, kaliteli olana düşmansınız.
Üniversitelerin kapatılması: Dünya Durur Eğitim Durmaz
Bu güzelim ülke, ne badireler atlattı. Birinci Dünya Savaşı, İstiklal Harbi. Savaşların o çetin
günlerinde bile durmayan; Marmara Depremi sonrasında deprem bölgesinde bile devam eden
eğitimi ülke genelinde durdurdunuz. Dünya Durur Eğitim Durmaz; Beceriksizliğinizin faturasını
gençlere kesemezsiniz. Aile konaklamasına daha uygun kamu tesisleri, oteller varken
öğrencilerin yurtlarına göz dikip üniversiteleri kapatmayı ancak siz akıl edersiniz. Şu
yaşadıklarımızın en önemli sebebi eğitimin, öğretimin ve bilginin değersizleştirilmesi değil mi?
Ülkede, değerli olanın yerini vasatın almasının yarattığı yıkımı anlamak için daha ne olması
lazım? Bilime, nitelikli ve eğitimli, düşünebilen insanlara neden bu kadar düşmansınız? İsteseniz
de istemeseniz de bilimle, fenle yeni bir zihniyet inşa edeceğiz. Sizin köhnemiş tek adam
rejiminizin yerine, şahıslara bağlı olmayan demokratik bir sistemi birlikte kuracağız.
Gelişmeleri yakından takip ediyoruz
Konuşmasının sonunda Gelecek Partisi’nin afet bölgesine yönelik çalışmalarıyla Genel Başkan
Ahmet Davutoğlu’nun talimatıyla Hatay’ın Defne ilçesinde yapımı süren konteyner kente ilişkin
açıklamalar yapan Serkan Özcan, şunları kaydetti:
“Az önce Parti Başkanlık Kurulu ve Politika İzleme Kurulları ortak toplantımızı da gerçekleştirdik.
Yaptığımız toplantıda önce Genel Merkez bünyesinde Genel Başkan Yardımcımız Abdullah Başcı
Bey başkanlığında oluşturduğumuz acil kriz merkezinin çalışmalarını ele aldık. Deprem
bölgesinde, sahada görevlendirdiğimiz il koordinatörlerimizi dinledik. Saha gözlemlerini aldık.
Yapılmakta olan yardım çalışmalarımız hakkında özellikle Hatay’da kurmakta olduğumuz
Konteynır Şehir ile ilgili bilgi aldık. Çok sayıda il ve ilçe başkanımız depremden doğrudan
etkilendi. Onların durumunu konuştuk. Buradan bu vesileyle genel merkezde ve sahada, yardım

çalışmalarını sürdüren tüm arkadaşlarımıza en kalpten dileklerimizle teşekkür ediyor kolaylıklar
diliyoruz.”

Güncelleme Tarihi: 16 Şubat 2023, 13:25

Necmi İnce

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0