İstanbul Zeytinburnu Davutpaşa'da bir iş merkezinde 21 kişinin öldüğü, 115 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin 4 sanığın, Anayasa Mahkemesinin (AYM) "yaşam hakkının ihlal edildiği" yönündeki kararının ardından yeniden yargılandığı davada, dosya esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için savcılığa gönderildi.
Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz sanıklar Hatice Küçükakyüz, Feruz Kutsal, Şevket Yıldırım ve Rüstem Tekin ile bazı mağdurlar ve tarafların avukatları katıldı.
Savunma yapan sanık Feruz Kutsal, olay tarihinde Zeytinburnu Belediyesinde zabıta müdürü olarak görev yaptığını, şu anda Beykoz Belediyesinde zabıta müdürü olduğunu, patlamadan önce olay yerine gitmediğini, o bölgeye giden personelin belli olduğunu söyledi.
Kendi bölümlerinde personelin az olduğunu, böyle bir iş yeri olduğunu dahi bilmediğini ifade eden Kutsal, "Ruhsat alınıp, alınmadığını da bilmiyordum. Yaşanan olayda ihmalim yoktur. Sonradan yaptığım araştırmada iş yerinin plastik atölye işletme ruhsatı başvurusu yaptığını öğrendim. Suçlamaları kabul etmiyorum." dedi.
Sanık Rüstem Tekin de olay zamanında Zeytinburnu Belediyesinde ruhsat müdürü olarak görev yaptığını, patlamanın olduğu gün olay yerine gittiğini, saha elemanı olarak çalışmadığını belirterek, "Olayın meydana geldiği iş yeri olaydan 1 hafta önce plastik atölyesi olarak ruhsat için başvuru yapmış. Önce itfaiye raporu istiyoruz. Sonrasında ruhsat aşamasında biz devreye giriyorduk. Ancak işlem tamamlanmadan patlama meydana gelmiştir. Olayın gerçekleşmesinde ihmalim yoktur. Görev yaptığım bölgede, 3 saha elemanım, 40-50 bin işletme vardı. Suçsuzum." ifadelerini kullandı.
Sanık Şevket Yıldırım ise 2007'de belediyeden ayrıldığını, olay tarihinden 4 yıl önce sanık Hatice Küçükakyüz'ün kendi yanında denetimden sorumlu müdür yardımcısı olarak çalıştığını anlattı.
Küçükakyüz'ün "Olaydan önce 35-45 gündür görevdeydim" tarzındaki söylemlerini anlayamadığını belirten Yıldırım, "Patlamadan önce 17 Aralık 2007'de ben imar müdürüyken, danışman olarak atandım. Hatice Hanım müdür oldu, müdürlük yaptı. 31 Ocak 2008'de olay meydana geldi. 16 yıldır süren davanın içerisindeyim. Hiçbir dahlim yoktur. Benim imzam yoktur. 16 yıldır emekliyim. Beraatimi istiyorum." diye konuştu.
Mahkeme, mütalaasını hazırlaması için dosyayı cumhuriyet savcısına göndererek, duruşmayı erteledi.
Duruşmadan sonra açıklama yapan müştekilerin avukatı Özlem Özkan, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararını hatırlatarak, adalet arayışına devam edeceklerini söyledi.
Patlamada oğlunu kaybeden Adnan Saday da "16 yıldır oğlum toprak oldu. Bunun hesabını sormaya geldik. Kim ne yaptıysa cezasını çekecek. Suçu olan yargılansın." dedi.
- Davanın geçmişi
Davutpaşa'da 5 katlı Emek İş Hanı'nda 31 Ocak 2008'de meydana gelen patlamada 21 kişi hayatını kaybetmiş, 115 kişi yaralanmıştı.
Ruhsatsız havai fişek atölyesinde meydana geldiği belirtilen patlamayla ilgili Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Zeytinburnu Belediyesinden 5, bina sahibi 2 ve patlamanın olduğu atölyeden bir kişinin cezalandırılması istenmişti.
İddianamede, Zeytinburnu Belediyesinin 5 çalışanının "görevi kötüye kullanma" ve "taksirle öldürme", diğer 3 sanığın da "taksirle öldürme" suçunu işledikleri ifade edilmişti. Hakkında ek iddianame düzenlenerek, bu davanın sanıkları arasına katılan eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürü Atakan Tanış'ın da "görevi kötüye kullanma" ve "taksirle ölüme neden olma" suçlarından cezalandırılması talebinde bulunulmuştu.
Dönemin Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın da Danıştay 1. Dairesinin, İçişleri Bakanlığının soruşturma izni vermemesi yönündeki kararını kaldırmasının ardından davaya dahil edilmişti. Aydın hakkında da "taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istenmişti.
Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, Murat Aydın, Atakan Tanış ve iş yeri çalışanı Hasan Altay hakkında isnat edilen suçun yasal unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmişti. Mahkeme, sanıklar Feruz Kutsal ile Rüstem Tekin'in "taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek" suçundan 9'ar yıl hapis cezasına çarptırılmasına, duruşmalardaki iyi halleri sebebiyle cezalarının 7 yıl 6'şar aya düşürülmesine hükmetmişti.
Sanıklar Servet Kırna ile Şevket Yıldırım'ı "taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek" suçlarından 5'er yıl hapisle cezalandıran mahkeme, sanıkların duruşmalardaki iyi halleri sebebiyle 4 yıl 2'şer aya indirdiği cezayı 30 bin 400 lira adli paraya çevirmişti.
Mahkeme heyeti, olayın meydana geldiği binanın sahipleri Remzi Koçyiğit ile Resul Koçyiğit hakkında da "taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek" suçundan 6'şar yıl hapis cezası vermiş, duruşmalardaki iyi halleri sebebiyle cezayı 5'er yıla düşürmüştü.
Hatice Küçükakyüz'ün de "taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek" suçundan 3 yıl hapsine hükmeden mahkeme heyeti, sanığın duruşmalardaki iyi halini göz önüne alarak, cezanın 2 yıl 6 aya indirilmesine ve 18 bin 200 lira adli para cezasına çevrilmesine karar vermişti.
- Yargıtay aşaması
Dosyanın, taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesi, sanıklar Murat Aydın, Atakan Tanış ve Hasan Altay hakkındaki "beraat" kararı ile Remzi Koçyiğit ile Resul Koçyiğit hakkındaki "taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet verme" kararını onamıştı.
Feruz Kutsal, Rüstem Tekin, Şevket Yıldırım ve Hatice Küçükakyüz hakkında ise "taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek" suçundan değil, "görevi kötüye kullanma" suçundan yargılama yapılması gerektiğine hükmeden Yargıtay, kararı bozmuştu.
Yargıtay, Servet Kırna hakkında ise görevi bırakma süresi göz önüne alındığında hakkındaki suçlamanın zaman aşımına uğratılarak düşmesi gerektiğine hükmederek, dosyayı Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti.
Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Ocak 2019'daki kararında Şevket Yıldırım ve Hatice Küçükakyüz'ü "ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma" suçundan 10'ar ay, Rüstem Tekin ve Feruz Kutsal'ı da "görevi kötüye kullanma" suçundan ikişer yıl hapisle cezalandırmış, hükmün açıklanmasını da geri bırakmıştı.
- Anayasa Mahkemesinin kararı
Müşteki avukatları, olay nedeniyle başlatılan ceza soruşturmasında bir kamu görevlisi hakkında zamanaşımından düşme, diğer bazı kamu görevlileri hakkında da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin 14 Şubat 2018'de Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.
Anayasa Mahkemesi, yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna ve başvuruculara 1 milyon 200 bin lira manevi tazminatın ödenmesine karar vererek, yeniden yargılama yapılması için kararın bir örneğini Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti.
Güncelleme Tarihi: 06 Haziran 2023, 15:09