KUDÜS (AA) - ABD Başkanı Donald Trump'ın geçen yılın sonunda Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma ve Tel Aviv Büyükelçiliğini buraya taşıma açıklamasının yansımalarıyla yeni yıla girecek olan Kudüs 2018 yılını ABD'nin kararları ve İsrail'in bundan destek alarak izlediği politikaların gölgesinde geçirdi.
Trump'ın 6 Aralık 2017'de Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması, Kudüs'te 2018'de yaşanacakların sinyalini verdi.
Yeni yıla bu kararın yansımalarıyla giren Kudüs, sene boyunca da etkilerini gördü. Trump'ın açıklamasının ardından İsrail, Kudüs'te Filistinlilere karşı hukuksuz uygulamalarına ivme kazandırdı.
ABD'nin kararından destek alan İsrail'in yıl boyunca yaptıklarıyla işgalin başladığı 1967'den beri acıları dinmeyen Filistin halkının sıkıntıları katlandı.
Trump yönetimi, 14 Mayıs'ta Tel Aviv'deki büyükelçiliğini Kudüs'e taşırken, aynı saatlerde İsrail askerleri abluka altındaki Gazze Şeridi sınırında ABD'nin kararını protesto eden 60'ı aşkın Filistinliyi şehit etti.
Trump yardım kozunu kullandıBununla yetinmeyen ABD, 31 Ağustos'ta Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansına (UNRWA) yaptığı mali yardımları tamamen durdurma kararını duyurdu.
Trump göreve geldikten sonra yardım kozunu Filistinlilere karşı bir baskı unsuru olarak kullanmaya başladı. Özellikle Filistin-İsrail arasındaki anlaşmazlığın çözümü için hazırladığı ve "Yüzyılın Anlaşması" diye nitelenen planı Filistinlilerin müzakereye yanaşmamasına kızan Trump, bu yıl birçok yardımı askıya aldı.
ABD, bunların yanı sıra 8 Eylül'de işgal altındaki Doğu Kudüs'te Filistinlilere hizmet veren hastanelere yapacağı 20 milyon dolardan fazla yardımı kesme kararı aldı.
Trump yönetiminin Filistin düşmanlığı, İsrail'in ekmeğine yağ sürdü. Söz konusu yönetim, 10 Eylül'de Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) Washington'daki ofisini kapatma kararı aldı. Böylece İsrail, ABD şemsiyesi altında ihlallerine hız kazandırdı.
"ABD'nin kararları İsrail'e cesaret verdi"FKÖ Yürütme Kurulu Üyesi ve Kudüs Bakanı Adnan el-Huseyni, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD'nin Filistinliler aleyhine kararlarının şok etkisi yaptığını, üstelik yalnızca sözde kalmadığını, somut adımlar atıldığını belirtti.
Huseyni, Trump yönetiminin bu kararlarının Filistinlilere yönelik ihlallerini arttırmada İsrail hükümetine cesaret verdiğini, kutsal mekanlara yönelik ihlal, evleri yıkma ve yerleşim birimleri inşasını sürdürme konusunda İsrail'in cesaret aldığını aktardı.
Filistinlilere ait evlere yıkımİşgal altındaki Doğu Kudüs'te Filistinlilere imar izni konusunda zorluk çıkaran ve Filistinlilerin yaptığı imar izni başvurularının tamamına yakınını reddeden İsrail makamları, Filistinlilere ait binlerce evi "ruhsatsız" olduğu iddiasıyla yıkma tehdidinde bulunuyor.
İsrail'e bağlı belediyenin söz konusu uygulamasının hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını ifade eden Filistinliler, bunun "İsrail'in yıldırma ve kenti Yahudileştirme politikalarının bir parçası" olduğunu belirtiyor.
İsrail belediyesi çoğu zaman yıkım masraflarını evi yıkılan kişilerden tahsil ediyor.
Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’ne (OCHA) göre, İsrail, 2018 başından bu yana işgal altındaki Doğu Kudüs'te Filistinlilere ait 145 evi yıktı.
Yerleşim birimleri inşasıİsrail merkezli insan hakları derneği Ir Amim'in (Halkların Şehri) raporuna göre, İsrail hükümeti, Kudüs'te Yahudi yerleşimciler için 5 bin 820 yeni konut inşasını onayladı ve 603 konut için ihale açtı.
Kudüs Ekonomik ve Toplumsal Hukuk Merkezi Müdürü Ziyad el-Hamuri, ABD'nin kararlarının İsrail'in 2018 yılındaki tüm saldırıları için siyasi kılıf oluşturduğunu belirtti.
İsrail'in Filistinlileri gözaltına almaya, evlerini yıkmaya devam ettiğini belirten Hamuri, Yahudi yerleşim birimleri faaliyetlerine onay verdiğini, Mescid-i Aksa'ya ve Kıyamet Kilisesi'ne yönelik ihlallerini sürdürdüğünü aktardı.
Mescid-i Aksa'ya baskınlarda artışBu yıl Yahudi yerleşimcilerin Mescid-i Aksa'ya düzenlediği baskınlar da arttı.
Mescid-i Aksa Müdürü Ömer Kesvani, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "2018 yılında Mescid-i Aksa'ya baskın düzenleyen Yahudi yerleşimci sayısında ciddi artış oldu. Dolayısıyla radikallerin dini ritüeller ve Aksa muhafızlarına, cemaate saldırıları gibi provokasyonları da arttı." dedi.
Elde edilen verilere göre geçen yıl 26 bin Yahudi yerleşimci Aksa'ya girmişti. Bu yıl Mescid-i Aksa'ya 28 bin Yahudi yerleşimci baskın yaparken, Aksa iki kez Müslüman cemaatin girişine tamamen kapatıldı.
Kesvani, işgal güçlerinin Mescid-i Aksa'ya karışmamaları ve Aksa'ya aşırıların baskınlarını durdurmaları gerektiğini belirterek, "Saldırı olarak gerçekleşenler, Mescid-i Aksa'ya yeni bir realite oluşturma girişimleridir. Ancak bizler Aksa'nın yalnızca Müslümanların olduğunu vurguluyoruz ve mescidin İslami vakıflar dairesindeki çalışmalarına müdahaleyi reddediyoruz." ifadelerini kullandı.
Kesvani açıklamasında, "Mescid-i Aksa'daki işgal makamlarının aşırılık yanlılarının camiye girmesini engellememesi ve saldırıların camiye yeni bir gerçeklik getirme girişimi olduğunu vurgulamaktayız, ancak caminin sadece Müslümanlar için olduğunu ve İslami Vakıf'ın çalışmalarına herhangi bir müdahaleyi reddettiğimizi vurguluyoruz." dedi.
Gözaltılarda artışMescid-i Aksa'ya İsraillilerin baskınları arttıkça Kudüs'teki Filistinlilere yönelik gözaltıların da arttığı gözleniyor.
Kudüs'teki Esir Aileleri Komitesi Başkanı Emced Ebu Asab, AA muhabirine yaptığı açıklamaya göre, İsrail işgal güçleri bu yılın başından itibaren Kudüs'teki Filistinlilerden bin 600 kişiyi tutukladı. Ebu Asab, Tutuklananlar arasında çocukların olduğuna dikkati çekerek, "Kudüs'te tutuklananların dörtte biri çocuk hatta bunlardan 30 kadarı 14 yaş altı ve 55 kadın da içeri alınanlar arasında yer alıyor." bilgisini paylaştı.
Bunların 4'te birinin çocuk olduğunu hatta 30 kadarının ise 14 yaş altı çocuklardan oluştuğunu söyledi. Ebu Asab 55 Kudüslü kadının da tutuklular arasında yer aldığını sözlerine ekledi.
Bu yıl tutuklamaların artarak devam ettiğine dikkati çeken Ebu Asab, saldırı, şiddet, dövme ve kötü muamele eşliğinde gerçekleşen operasyonların Mescid-i Aksa ve Kudüs kentinden Kudüslülerin uzaklaştırılması çalışmaları olduğunu ve giderek arttığının altını çizdi.
ABD'nin kararlarının Kudüs'teki Filistinlileri sindirmek olduğunu belirten Ebu Asab, toplumsal ve kültürel etkinliklere katılanların, Filistin bayrağı taşıyanların ya da tutuklularla dayanışma faaliyetlerine katılanların tutuklanması konusunda İsrail hükümetinin iştahını kabarttığını vurguladı.
Ebu Asab, halihazırda İsrail yönetiminin Kudüs'te şehit olmuş 4 Filistinli'nin cenazelerine el koyduğunu kaydetti.