İş dünyası ekonomideki ivme kaybına rağmen 2019 için iyimser

Döviz kurlarında yaşanan spekülatif atakların etkisiyle zor bir yılı geride bırakan Türk iş dünyası, 2019'a iyimser bakıyor.

İş dünyası ekonomideki ivme kaybına rağmen 2019 için iyimser
banner98

İSTANBUL (AA) - İş dünyası örgütlerinin temsilcileri, daha çok küresel ekonomideki gelişmelerin şekil vermesinin beklendiği 2019'da, yapısal reformlar, alınan tedbirler ve verilecek teşviklerin etkisiyle ekonomideki daralmanın geride kalacağı görüşünü taşıyor.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, seçimlerin hemen ardından Türkiye ekonomisine yönelik özellikle kur kaynaklı oluşan taarruzun; son aylarda giderek bozulma işaretleri görülen finansal istikrarı, en başta döviz üzerinden, arkasından da faiz ve onu tamamlayan enflasyon üzerinden ciddi anlamda sarstığını söyledi.

O tarihten sonra Türkiye'nin ekonomik gündeminin, ortaya çıkan aşırı güçlü türbülansı ve dengeleri toparlamaya doğru evrildiğini dile getiren Bahçıvan, "Ağustos ve eylül aylarında ekonomi yönetimimiz bütün bunlarla boğuşurken alınan ilk önlem olan Yeni Ekonomi Programı (YEP) ile de Türkiye'nin yeni bir ekonomik ajandası oluştu. İçinde bulunduğumuz dönem, hakikaten yeniden dengeleme ve yeniden bir toparlanmaya dönme sürecindeyiz. 2019'u işte böyle bir tabloyla, yani 2017'yi kapattığımızdan farklı bir tabloyla karşılıyoruz. Bugün içine girdiğimiz süreci bir fedakarlık ve tekrar sağlıklı bir çıkış oluşturabilmek adına bir kararlılık süreci, bir sabır süreci olarak görmeliyiz. Bu nedenle bunu çok kısa zamanda hemen realize ediyoruz dersek çok gerçekçi olmaz." şeklinde konuştu.

Bahçıvan, hükümetin, hem genel manada hem sektörlere can suyu verebilmek adına almış olduğu dönemsel birtakım teşvik kararları olduğunu ancak bunların genele yayılması ve bir toparlanma oluşturmasının zaman alacağını söyledi.

Finansman bulma açısında şirketlerin problem yaşadığını ifade eden Bahçıvan, "Zaten eminim ki önümüzdeki aylarda gerçek yapısal reform diyeceğimiz, Türkiye'nin ihtiyacı olan yüksek katma değerli, teknolojik, Türkiye'nin cari açığına katkı sağlayacak yatırımları desteklemek için birtakım farklı finansman araçları, birtakım farklı finansman modelleri ortaya konacaktır." dedi.

Bu yılı, başarılı ilk yarının ardından olumsuz giden ikinci yarı nedeniyle yüzde 2,5-3'lük bir büyüme ile kapatacaklarını düşündüğünü dile getiren Bahçıvan, şunları kaydetti:

"2019 yılı için ise temkinli iyimserlik sürecindeyiz. Gelecek yıl biraz temkinli olmamız gerekiyor. Özellikle yılın ilk yarısı için dikkatli olunması gereken bir yıl olacak. Zaten hükümetin de vermiş olduğu mesajda, 2019 yılı için Yeni Ekonomi Programı'ndaki büyüme hedefinin 2,8 olduğunu görüyoruz ki orada da zaten çok gerçekçi bir analiz var. Yerel seçimlerin mart ayında olması, bizi bekleyen birtakım temel konulara biraz daha sabır göstermemiz gerektiğini gösteriyor. Seçimlerden sonra Türkiye, uzun süre, 4 küsur yıl seçim konuşamayacak bir döneme girecek ve umarız ki daha güçlü yapısal reformlarla 2019’un en azından ikinci yarısını daha güçlü ve daha çözümlere odaklanmış olarak geçirecektir. Ben onun için yılın ilk yarısıyla ikinci yarının biraz daha birbirinden farklı olacağını düşünüyorum."

Gülle: 2019'da ticaret savaşlarının derinleşmesi gündemde

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle de son 12 aylık ihracatın 168,1 milyar dolar olarak gerçekleştiğini, 2018 sonunda tarihin en yüksek yıllık ihracat rakamına ulaşmayı hedeflediklerini bildirdi.

İhracatta gelecek yıllar için hedeflerinin 100'lü rakamları geride bırakıp 200'lü rakamlara ulaşmak olduğunu kaydeden Gülle, "2019 yılında YEP'te belirtildiği gibi 182 milyar dolar seviyesine doğru yol alacağımızı düşünüyoruz. Bu hedeflere ulaşabilmenin ülkemizin potansiyelini göz önüne aldığımızda çok da uzak olmadığı kanaatindeyiz. Ancak bu süreçte bizleri bazı zorluklar da bekliyor. En önde gelen tehdit, ABD ve Çin arasında başlayan, karşılıklı gümrük vergisini artırmaya yönelik adımlarla başlayan ticaret savaşları olgusu... 2019'da ticaret savaşlarının diğer ülkelerin katılımıyla daha da derinleşmesi de gündemde." ifadelerini kullandı.

Gülle, gelecek dönemde Türkiye'nin itici gücünün yine ihracat olacağını vurgulayarak, inovasyon, Ar-Ge, tasarım ve markalaşma çalışmalarının daha çok gelişmesiyle 2023 ihracat hedeflerine emin adımlarla ilerleyeceklerini söyledi.

2019'da daha çok üretime ve ihracata odaklanacaklarını belirten Gülle, "Bizler, 72 bin ihracatçının çatı kuruluşu TİM olarak, ülkemizin geleceğine umutla bakıyoruz. Umut ediyoruz ki Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve markalaşma faaliyetlerimize ağırlık vererek katma değerli ürün yoğunluğumuzu artıracağız ve dış ticaret açığını ülkemizin kaderi olmaktan çıkaracağız. Önümüzdeki yıllarda da ihracat rekorları kırmaya, ülkemizin yüz akı olmaya devam edeceğiz." şeklinde konuştu.

Olpak: Başarılı bir dengeleme sürecine girdik

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Yönetim Kurulu Başkanı Nail Olpak ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesinin, Türkiye'nin geleceği ve ekonomisi içi bir dönüm noktası olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin yapısal sorunlarının kalıcı şekilde aşıldığı bu yeni yönetim sistemiyle birlikte ekonomi alanında da güçlü bir koordinasyonla hızlı ve etkin yeni bir ekonomi yönetiminin oluştuğunu söyledi.

Ağustos ayında Türkiye'nin makroekonomik göstergelerini yansıtmayacak şekilde dövizdeki volaliteyle birlikte sıkıntılı bir süreç yaşandığını ifade eden Olpak, şunları kaydetti:

"Ancak reel ekonomik verilerle bağdaşmayan manipülatif bir kur farkı ile karşı karşıya kalmamıza rağmen ekonomi yönetimimizin ortaya koyduğu YEP ve bir dizi tedbir sayesinde başarılı bir dengeleme sürecine girdik. Dövizde ibrenin aşağıya dönmesi ve dış ticaretteki çarpıcı atağımızla birlikte güçlü ekonomimiz, bu süreci en hasarsız şekilde atlatacaktır. Türk iş dünyasının küresel iş platformu olarak, dengeleme, disiplin ve değişime dayalı Yeni Ekonomi Programı'mızın kalıcı bir başarıya ulaşacağına eminiz. 2019 yılında da tüm imkanlarımızı seferber ederek azim ve özveriyle ülke ekonomimizin gerçek kapasitesini ortaya koyacağına inanıyoruz."

Gelecek dönemde yeni iş konseylerinin kurulması için de girişimlerini sürdüreceklerini ifade eden Olpak, yeni yılla birlikte mevcut üye sayılarını 2 kattan fazla artırarak 3 bin üyeye ulaşmayı hedeflediklerini bildirdi.

Avdagiç: Performans moduna yeniden geçeceğimize şüphemiz yok

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç ise ekonomi yönetiminin yapısal reformlarda ekonomiyi rayına sokma noktasında önemli ilerleme katettiğini söyledi.

Avdagiç, "Hükümet, 2019’da akıllı telefon diliyle açıklarsak, ekonomide yeni 'bir güç planı' yaptı. Yapısal reform adımlarını hızlandırdıkça ekonomide dengeli güç modundan performans moduna yeniden geçeceğimize şüphemiz yoktur." dedi.

2019 yılında iş dünyasının beklentilerinin 3 konu etrafında yoğunlaştığını ifade eden Avdagiç, bu beklentilerin "kamuyla iş yapan yüklenici firmalara hak edişlerinin zamanında ödenmesi", "KDV iadesi ödemelerinde hızlı hareket edilmesi" ve "finansmana erişimde iyileşme sağlanması" olduğunu bildirdi.

ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası'nın 2019'da parasal sıkılaştırma yapamayacağına dair görüş ve beklentinin ağırlık kazandığına işaret eden Avdagiç, şunları kaydetti:

"Bu, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere finansman akışının devam edebileceğine bir işaret... 2019'da TL'nin gücünü korumak için enflasyonu düşürmemiz çok önemli. Alınan ve alınacak yeni tedbirlerle 2019’u makul bir büyüme ve öngörülen enflasyona yakın bir oranda kapatmayı bekliyoruz. Kur ve faiz düzeyindeki istikrar da yatırımları canlandıracaktır muhakkak. Özellikle ihracat sipariş miktarına ilişkin artış bekleyenler lehine olan seyrin güçlendiği gözleniyor. Belirsizlik döneminde azalan stokların yerine konulma ihtiyacı da baş göstereceğinden, yatırımlarda da ılımlı bir konjonktüre gireceğimize inanıyorum."

"Küresel ekonomide rüzgar karşıdan esecek"

Şekib Avdagiç, global ekonomik sistemden, büyümenin sürdürülebilirliği noktasında gelen sinyallerin oldukça zayıf olduğunu ifade ederek, "Küresel ekonomide 2019'da rüzgar karşıdan esecek gibi görünüyor. Ticaret anlaşmazlıkları, petrol, politik belirsizlikler ve yüksek faizlerin hepsi küresel ekonomik büyüme için risk oluşturuyor." dedi.

2018’in Türkiye için bir test yılı olarak geçtiğini belirten Avdagiç, şu görüşleri dile getirdi:

"Ben bu yılın 4. çeyreğinde de yine pozitif bölgede kalacağımız kanaatindeyim. Hükümet, iş dünyasından gelen taleplere, önerilere son derece dinamik şekilde reaksiyon gösteriyor. 2019 yılı, özellikle son 6 ayda alınan ve dengeleme, istikrar içeren sürecin neticelerini göreceğimiz bir dönem olacak. Bu açıdan zorlu yılda ılımlı iyimserlik içindeyiz. 2019, bir dengelenme yılı olarak üreticinin kazanç hanesine yazılacaktır. İş dünyası olarak, 2019’da üretimin yeni kodlarını programlayarak ekonomide bambaşka pencereler açmalıyız. Yeni Ekonomi Programı'nın (YEP) oluşturduğu yol haritası, enflasyonla topyekun ve etkin şekilde mücadele gibi makro tedbirler de bu anlamda reel sektörün önünü açmaya devam edecektir."

Cesur: Enerjimizi verimli noktalara yönlendirmeye başladık

Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Hasan Ali Cesur da 2018'de iç piyasalarda dövizin baskısı ve artan fiyatlar nedeniyle enflasyon yaşandığını ancak sağlam temelleri olan Türkiye ekonomisinin bu süreçte, yerinde alınan tedbirler ile durumu stabilize edebildiğini söyledi.

Cesur, 2018 sonu itibarıyla ekonomide ciddi bir dengeleme sürecine girildiğini ifade ederek, "Bundan sonrası enflasyon, faiz ve cari açıkla mücadele şeklinde geçecektir. Bu 3 kalem, arzu edilen rakamlara çekilebilir ise iç piyasa rahatlayacak, istihdam ve yatırım oranlarında beklenen hareketlenme başlayacaktır. Ülke ekonomimiz bunu başarabilecek güçtedir. Bu bağlamda geriye doğru dönüp baktığımızda, Türkiye ekonomisi 2000'li yıllardan bugüne 200 milyarın üzerinde doğrudan yatırım çekebilmeyi başarmıştır. Ayrıca, ihracat oranlarımızda da ciddi artışlar sağlayarak 170 milyar dolar bandına geldik. Bunlar ülke ekonomimizin dinamik bir yapıya sahip olduğunun göstergeleri." şeklinde konuştu.

Türkiye'nin coğrafi özelliği, stratejik konumu ile birçok yatırımcı için cazibe merkezi olduğunu belirten Cesur, bu yılın tüm sıkıntılara rağmen büyüme ile geçtiğini söyledi. Türkiye'nin genç nüfusu ve istikrarlı ekonomisi ile büyümesini sürdüreceğini kaydeden Cesur, şu değerlendirmelerde bulundu:

"2019, birçok gelişmeye gebe bir yıl olacak gibi duruyor. Bu süreçte Türkiye gerekli tedbirlerini almalı. Biz 2019 yılında alternatif ticaret ve alternatif finans modelleri üzerine eğileceğiz. 2023 yılına ilişkin hedeflerimiz var. Türkiye'nin bulunduğu coğrafya ve burada yaşanan sıcak gelişmeler, son dönemlerde bizi yerli ve milli kavramlarına itmiş oldu. Artık enerjimizi verimli noktalara yönlendirmeye başladık. Özellikle Afrin ve Zeytin Dalı operasyonlarında bunun önemini askeri yönden anlarken, cari açıkta vermiş olduğumuz miktar ile de katma değeri yüksek teknolojik ürünler noktasında yerli ve milli üretimin önemini anlamış olduk. 2019 yılında bu bilinçle birlikte ağırlıklı olarak katma değeri yüksek yerli ürünlere yöneleceğimiz kaçınılmaz bir gerçektir. Dünyada yaşanan ticaret savaşları sonrası paranın seyri başka yönlere kaymaya başladı. Bu yönlerden biri de teknoloji alanında yaşanıyor. Türkiye'nin de dünyada ekonomi alanında söz sahibi olabilmesi için özellikle yerli teknoloji alanında hamleler yapması gerekiyor."

Turan: Ev ödevlerimizi yerine getirmeliyiz

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ise KOBİ'ler için nakit akışının devamlılığının hayati öneme sahip olduğunu vurgulayarak, 2019'da alacak sigortasının hayata geçirilmesi ve KOBİ’lerin finansmana erişimindeki sıkıntıların giderilmesinin, ekonominin lokomotifi olan KOBİ'leri daha dirençli kılacağını söyledi.

Turan, 2019 beklentilerine ilişkin şunları kaydetti:

"2019’un daha ılımlı geçmesi için ev ödevlerimizi eksiksiz yerine getirmeliyiz. Global ekonomi ile ilgili öngörüler, büyümenin 2018'de yüzde 3,8 ile tepe noktasına ulaşacağı ve devamında daha düşük bir platoya ineceği şeklinde. Dünyada likidite sıkılaşırken, Türkiye’de ekonomik yavaşlama; enflasyon ve büyümenin yavaşlamasının da yılın ilk yarısında devam edeceği görülüyor. Yurt dışı kaynaklı dalgalanmaların ülkemiz finansal piyasalarında 2018’de yaşananların bir benzerini tekrarlamaması için belirsizliklerin en aza indirilmesi önem kazanıyor. YEP'te açıklanan hedeflerin, şeffaf, öngörülebilir, bağımsız para ve maliye politikalarıyla desteklenmeye devam etmesi, 2019’un 2018’e göre daha ılımlı geçmesine önemli katkı sağlayacaktır."

Muhabir: Ali Atar

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0