Kaan, yaptığı yazılı açıklamada, 2017 yılında yüzde 7,4 ile 2013 yılından beri en hızlı yıllık büyüme oranına imza atan Türkiye ekonomisinin, bu performansıyla G-20 ülkeleri içerisinde 1. sırada, OECD ülkeleri arasında ise 2. ülke olmayı başardığını kaydetti.
MÜSİAD olarak daha önce yaptıkları açıklamalarda, 2017 yılı geneli için yüzde 7,5 oranında bir büyüme öngördüklerini ifade eden Kaan, 2017 yılının beklenti ve öngörülerinin gerçekleştiği bir dönem olduğunu vurguladı.
Kaan, büyümenin, Türkiye ekonomisinin güçlü ve istikrarlı yapısını görmezden gelerek ve birtakım tutarsız siyasi nedenlere dayanarak Türkiye'nin büyüme öngörülerini düşük tutan ve hatta kredi notunu düşüren uluslararası kuruluşlara önemli bir cevap olduğunu düşündüklerini aktardı.
2017 yılında başta KGF olmak üzere birçok yatırım odaklı teşvik paketinin devreye sokulmasının, sağlanan güçlü büyümede etkili olduğunu aktaran Kaan, şunları kaydetti:
"Yıl genelinde yüzde 7,3 artış kaydeden yatırımlarda yalnızca inşaat değil, makine ve teçhizat yatırımlarının da güçlü bir görünüm arz etmesi, büyümede sanayi sektörünün ağırlığının arttığını ifade etmektedir. Bunu destekler şekilde sanayi sektörünün katma değerinin 2017 yılı genelinde yüzde 9,2 artış kaydetmesi, Türkiye ekonomisinde sanayinin çarklarının hızlı bir şekilde dönmeye devam ettiğini göstermektedir. Yalnızca sanayi sektörü değil; yüzde 8,9 artış kaydeden inşaat sektörü, yüzde 4,7 artış kaydeden tarım sektörü ve yüzde 10,7 artış kaydeden hizmetler sektörü de 2017 yılı genelinde sağlanan yüzde 7,4'lük büyüme oranına önemli katkılar sağlamıştır."
Kaan, son çeyrekte yüzde 6,6 artış kaydeden hanehalkı tüketimine ilave olarak yüzde 7,4 artış kaydeden devletin nihai tüketim harcamalarının da iç talepteki artışı desteklediğini ve büyümeye pozitif anlamda katkı sunmaya devam ettiğini dile getirerek, şu bilgileri verdi:
"157,1 milyar dolarla tarihimizin en güçlü ikinci ihracat performansını gerçekleştirdiğimiz 2017 yılında, mal ve hizmet ihracatının yüzde 12 artış kaydetmesi, dış talebin gelecek projeksiyonu açısından önemli bir motivasyon olacaktır. Bu motivasyonla girdiğimiz ve ilk çeyreğini geride bırakmak üzere olduğumuz 2018 yılında da Türkiye ekonomisinin güçlü büyüme performansını sürdüreceğine inanıyoruz.
Mevcut teşvik paketlerinin devamı ve yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik atılan yeni adımların da etkisiyle ivmelenen iç talebin yanı sıra Avro Bölgesi'ndeki ekonomik faaliyetin hızlanmasıyla canlılığını sürdüren dış talebin de 2018 yılında büyümeye pozitif katkı vermeyi sürdürmesini bekliyoruz. Bu bağlamda, 2018 yılı genelinde Türkiye ekonomisinde GSYH büyümesinin en az yüzde 5 civarında gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz."
"2018 yılına nasıl bir ivme ile girildiğini gösteriyor"
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak da Türkiye'nin 2017 yılının tamamında 7,4 büyümesinin iş dünyasının büyümenin sürdürülebilirliğine dair endişelerini ortadan kaldırdığını belirterek, bu ivmeyle Türkiye'nin yabancı yatırımcı için cazibesini koruduğunun altını çizdi.
Türkiye'nin, 2017'de G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ekonomi olduğunu ve son dört yılın rekor büyüme oranına ulaştığını aktaran Olpak, şunları kaydetti:
"Açıklanan 7,4 seviyesindeki büyüme oranı da en başta uluslararası kuruluşların çok düşük tahminleri olmak üzere, yıla başlarken yapılan tüm tahminlerin çok üstünde. Üstelik bu büyüme, ülkemizin güney sınırında yaşadığı güvenlik sorunlarını gidermek için terör örgütleriyle yoğun bir şekilde yaptığı sınır ötesi harekatlar uzun bir süredir devam ederken ondan etkilenmemişçesine gerçekleşti. Bir yandan da yakın dönem makro gelişmelere ve hükümetimizin politikalarına bakıldığında, aslında 2017’nin tamamı için ulaştığımız 7,4 seviyesi sürpriz değil, ülke olarak alkışlanacak bir başarıya imza attık.
Üstelik açıklanan veriler arasında yer alan sanayi üretimi, reel kesim güven endeksi ve ihracat verileri ekonomistlerin 2018'in ilk çeyreğine ilişkin büyüme beklentilerini de olumlu yönde destekliyor. Son çeyrek büyümesinin 7,3 olarak açıklanması da 2018 yılına nasıl bir ivme ile girildiğini gösteriyor. Bu tablo, 2018 yılı büyüme oranın da yüzde 5,5 olan Orta Vadeli Plan hedefinin üstüne çıkabileceğinin işaretidir."
Olpak, yıla başlarken yapılan tahminlerin çok üstündeki büyüme oranının, piyasalardaki büyüme oranlarının sürdürülebilirliğine ilişkin endişeleri de tamamen ortadan kaldıracağını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"IMF de dahil olmak üzere pek çok uluslararası kuruluş 2018 yılı beklentilerini daha yılın ilk çeyreğinde yukarı yönlü revize etti. Tüm bu olumlu iklim, yabancı yatırımcının Türkiye’ye ve Türkiye ekonomisine duyduğu güveni artıracak ve ekonomideki toparlanma hali 2018’de artarak devam edecek. İçerde reel sektörü güçlü bir şekilde destekleyen politikalar, Avrupa ekonomisindeki toparlanmanın da etkisiyle ihracat ve yüksek seviyelere çıkması beklenen turizm gelirleri ile 2018 yılında da bu güçlü büyüme ivmesi devam edecektir.
Kurda yaşanan dalgalanma, cari açığın beklentilerin üstünde olması ya da ABD'nin korumacı ekonomi politikalarının yol açtığı küresel ticaret savaşları da dahil olmak üzere, şu dönemde iş dünyasının yatırım kararlarında çekingen davranmasını gerektirecek bir neden olmadığı kanaatindeyim. Türkiye ekonomisinin büyüme rüzgarını arkasına alarak şirketlerimizin kendileri için en hayırlı olan atılımları yapacağına inanıyorum."
"KOBİ'lerimiz büyürse, Türkiye büyüyor"
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Tarkan Kadooğlu ise 2017 yılında yakalanan ve OECD ülkeleri arasında Türkiye'yi ilk sıraya taşıyan büyüme performansında, KOBİ odaklı politikaların etkisinin görüldüğünü belirterek, "2017 büyüme rakamı da gösterdi ki KOBİ'lerimiz büyürse, Türkiye büyüyor. Bu nedenle büyümenin sürdürülebilirliği için KOBİ odaklı politikaların daha etkin bir reform gündemi ile ele alınması gerekiyor." bilgisini verdi.
Kadooğlu, büyüme rakamlarının Türkiye ekonomisinin, 2016 yılında yaşadığı sorunları, 2017 yılında önemli ölçüde geri bıraktığını gösterdiğini aktararak, "Güçlü ekonomi ve güçlü Türkiye, ancak sürdürülebilir bir büyüme ile mümkün. Özellikle KOBİ’ler adına atılan adımlar, ekonomimiz için itici güç oluyor. Büyümede 2017’de yakaladığımız ve OECD ülkeleri arasında Türkiye’yi ilk sıraya taşıyan performansımızda, KOBİ odaklı politikaların etkisini görmek mümkün. 2017 büyüme rakamı da gösterdi ki KOBİ’lerimiz büyürse, Türkiye büyüyor. Büyümenin sürdürülebilir kılınması için KOBİ odaklı politikaların daha etkin bir reform gündemi ile ele alınması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Açıklanan verilerden çıkan önemli bir sonucun da 2017'nin ilk yarısında gerileyen makine ve teçhizat yatırımlarının son iki çeyrekte yılın ilk yarısına göre ivmelenmesi olduğunu vurgulayan Kadooğlu, şunları kaydetti:
"İnşaat yatırımları artışı 4. çeyrekte yüzde 4,8; makine ve teçhizat yatırımları yüzde 8,3'e büyüdü. Bu veriler özellikle 2017’nin ilk yarısına göre ikinci yarıda, daha sürdürülebilir rakamlara işaret ediyor. 2018 yılındaki ilk veriler büyümede bir parça yavaşlama olabileceğine işaret etse de yatırımlardaki seviyeler 2018’de büyümenin yüzde 5-5,5 seviyesinde kalabileceği yönünde tahminleri destekliyor.
Bu durumda yatırımlardaki bu artışın 2018’de büyümeyi destekleyeceğini söyleyebiliriz. Ancak cari açık, hala ekonomimizin yumuşak karnı olarak görülüyor. Cari açığın GSYH'ye oranı son iki çeyrekte ivmelendi. Sene başında yüzde 3,9 olan bu oran, ikinci çeyrekte yüzde 4,2 iken, üçüncü çeyrekte yüzde 4,7 ve son çeyrekte yüzde 5,5'e yükseldi."
Kadooğlu, istihdam verilerinin, KOBİ'lerin büyümedeki payının artmış olabileceğine ilişkin işaret olarak göze çarptığını kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"SGK verilerine göre, özellikle yılın ikinci yarısında ve son çeyreğinde, büyük ölçekli işletmelerde istihdamın üçüncü çeyrekte azaldığı, dördüncü çeyrekte ise kısmen arttığı görülüyor. KOBİ’lerde ise özellikle mikro ve küçük ölçekli işletmelerin yılın ikinci yarısı ve özellikle son çeyreğinde istihdam artışında ivmelenmeye geçtiği göze çarpıyor.
Dolayısıyla Nefes Kredisi ve istihdamın artırılması amacıyla verilen prim destekleri gibi desteklerin, mikro ve küçük ölçekli işletmelerde olumlu yansıdığını görüyoruz. 2018 yılının da güçlü bir büyüme ile kapatılması için, KOBİ’lerin yetkinlikleri artırılmalı, dijital dönüşüm sürecine entegre edilmeli, üretime ve yatırıma dönüşecek teşvik, kredi ve desteklerden yararlandırılmalı, finansmana erişim başta olmak üzere, nitelikli insan kaynağı ile ihracat güçlerinin artırılması sağlanmalı."
Güncelleme Tarihi: 29 Mart 2018, 17:17