Güler, insanların genellikle hayatlarını doğdukları yerlerde devam ettirdiklerini ancak istisnai durumların da yaşandığını ifade ederek, “Yer değiştirme işlemi gönüllü ve zorunlu olarak iki başlık altında toplanır. Gönüllü olduğu takdirde göç, zorunlu bir sebepten kaynaklandığında da iltica adını alır. İltica eden kişiye mülteci denmektedir. Türkiye’de uzun yıllardır devam eden mülteci sorunu Suriye krizi ile gündemin ön sıralarında kendisine yer bulmaya yeni yeni başladı” diye konuştu.
Vatanlarından edilen insanların, mültecilerin sayısı her geçen yıl arttığını vurgulayan Güler,
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin kurulduğu 1951 yılında, mülteci sayısının yaklaşık 1 milyon kişi olduğunu hatırlattı. Günümüzde ise sayının 45 milyona ulaştığını, bu sayının birçok ülkenin nüfusundan fazla olduğunu dile getiren Güler, “Günümüzdeki mülteci hareketleri bireysel kaçışlardan daha ziyade kitlesel göçlere dönüştü. 1951 sözleşmesindeki coğrafi sınırlamayı kaldırmayan Türkiye’nin mevcut mevzuatı ile mülteci sorunuyla başa çıkması zordur” açıklamasını yaptı.
Mülteci meselesinin küreselleşme ile yeni bir boyut kazandığını vurgulayan Güler, günümüzde gerçekleşen göçlerin, bir tercih değil zorunluluk olarak ortaya çıktığını vurgulayarak, “Mülteci sorunu ancak devletlerin el ele vererek çözebilecekleri bir sorundur. AB ile devam eden görüşmelerin sorumluluk paylaşımı kuralını göz önünde tutup insan hakları perspektifini dikkate alarak neticelenmesi bir zorunluluktur ” şeklinde konuştu.
Konferans sonunda dinleyicilerden gelen sorulara da cevap veren Güler’e sunumunun ardından Katip Çelebi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doçent Doktor Kerem Batır tarafından teşekkür belgesi verildi. Güncelleme Tarihi: 25 Ocak 2015, 09:59
