Okuçuluk sporuna nasıl başladığını anlatan Özsipahi, “Okçuluk sporuna yaklaşık 7 yıl önce başladım. İlk başladığım zamanlarda Bursa’da bir okçuluk kulübü bulamamıştım. Bu yüzden okçuluk ekipmanlarını alıp kendi bahçemde atış yapmaya başladım. Daha sonrasında spor kulübüne başlayarak okçuluğa devam ettim. Bursa’da okçuluk gelişmediği için çok büyük sıkıntılar yaşadım. Kentte okçuluk salonu olmadığı için sürekli farklı tesislerde antrenman yapmam gerekti” dedi.
Okuçuluk Sporuna gönül verdiğini ve bu nedenle tüm engelleri zaman içerisinde aştığını ifade eden Özsipahi, “Okçulukla ilk tanışmam soyadımı ve dedelerimi araştırmamla oldu. Soyadım dedelerimin Osmanlı döneminde Tımarlı Sipahi olmasından geliyor. İnternette Sipahileri araştırdığımda elinde yayı ve oku olan bir resim görmüştüm ve bu beni çok etkilemişti. Bu fotoğraftan yola çıkarak atalarım gibi oku ve yayı ustaca kullanma isteğim doğdu. Okçuluğu öğrenmenin yanı sıra bu alanda ülkemi temsil etmek de benim için çok önemliydi. Yaklaşık 7 yıldır yaptığım tüm çalışmalar bu doğrultuda. Milli sporcu olarak ülkemi uluslararası arenada en iyi şekilde temsil etmek ve kaybetmekte olduğumuz ata sporumuzu tekrardan gün yüzüne çıkarmak hedefiyle engeller tek tek yok oldu önümde.” diye konuştu.
Bedensel - Zihinsel Güç ve Sabır Gerektiren Ciddi Bir Spor!
Okçuluk müsabakalarının yoğun kondisyon gerektirdiğini vurgulayan Özsipahi, “Açık alan yarışmalarında sadece sıralama atışları için 72 tane ok atıyoruz. Attığımız her 6 okta hedefe gidip puanlarımızı toplayıp geri dönüyoruz. Yarışmalar açık alanda olduğu için güneş-yağmur-rüzgâr gibi faktörlerle de mücadele ediyorsunuz. Sıralama atışlarımız ortalama 3-4 saat sürüyor. Müsabakalar uzun sürdüğü için genel vücut dayanıklılığını sağlamak üzere ok atmanın dışında genel kondisyon çalışmaları da yapıyoruz. Kullandığımız ekipmanlar çok ağır ve yayın çekiş sertliği çok fazla. Bu yüzden yarışmadan 2 ay önce kondisyon antrenmanlarımız oluyor. Bu antrenmanlarda 300-400 arası ok atıyoruz. Bu ok sayısı da bir kondisyon antrenmanında 9800 kilogram yük çekmek demek. Yarışmaya 1 ay kala sadece teknik antrenmanlar yapıyorum. Bu aşamada yayı çekiş, tutuş, bırakış gibi hareketleri en doğru açılarda yaptığımdan emin olup bu hareketleri bir motor beceri haline getirmek üzerine yoğunlaşıyorum. Yalnızca kondisyon çalışmak ve ok atmakla başarılı olunamayacağını aktaran Özsipahi, “Sporcu zihnini yarışmaya hazırlamalı, yapabileceğine inanmalı, atış anında sadece hedefe odaklanmalı ve başka hiçbir şey düşünmemeli. Sporcu bunu yapabilirse başarıya ulaşabilir” dedi.
Türkiye’de Okçuluk ve Geleceği
Okçuluğun Türkiye’deki konumuna dikkat çeken Özsipahi, “Malesef ülkemizde okçuluk olması gereken yerde değil. Okçuluk bizim ata sporumuz. Son dönemlerde ülkemizden Dünya şampiyonları, Avrupa şampiyonları çıkıyor. Bunlar çok güzel başarılar ama malesef medyada yer almıyor. Okçuluğun hak ettiği yere gelebilmesi için halkımızın bu spora değer vermesi, ilgi göstermesi ve desteklemesi gerekiyor. Gerekli şartlar sağlandığında yakın bir zamanda okçulukta dünyanın en iyi ülkelerinden biri olabiliriz” diye konuştu.
Dikkat Dağınıklığına Alternatif Çözüm; Okçuluk
Okçuluğun mental faydalarına değinen Özsipahi, “Okçuluk bana başta sabırlı olmayı öğretti çünkü sürekli ve uzun vadeli çalışma gerektiren bir spor dalı. Bir yarışma hazırlığı için 10.000 ok atmam gerekiyor bu da ciddi sabır isteyen bir iş. Bunun dışında okçulukla gerçek manada odaklanmayı öğrendim. Atış anında dış dünyadan kendimi tamamen soyutluyorum ve sadece hedefe kilitleniyorum. Hiçbir ses hiçbir olay benim dikkatimi dağıtamıyor. Bu gibi faydalarından dolayı okçuluğu sınava hazırlanan öğrencilere ve dikkat dağınıklığı olan çocuklara önerebiliriz” dedi.