Dr. Hüseyin Hüsnü Serdar, sigara içenlerin içmeyenlere oranla madde kullanımına 8 kat daha fazla eğilimli olduğunu söyledi.

Panele gazeteci Huriye Gül Kolaylı ile Dr. Hüseyin Hüsnü Serdar konuşmacı olarak katıldı. Toplantıyı çok sayıda veli de izledi. Bursa Çevreyi Koruma ve Geliştirme (Çevrem Derneği) Başkanı Dr. Hüseyin Hüsnü Serdar, madde bağımlılığı ile sigara ve alkol bağımlılığı arasındaki ilişkiyi gündeme getirdi. Sigaranın 10 saniyede kana geçtiğini ve içinde nikotinin yanı sıra 4 bine yakın maddenin bulunduğunu belirten Serdar, “Sigarayı bırakma teşebbüslerinin yüzde 10’u başarılı oluyor. Bu konuda devletin destekleri var. Aile sağlığı merkezleri, hastanelerdeki sigarayı bırakma poliklinikleri destek oluyor” dedi.

Gençlerin ergenlik döneminde çevre ve arkadaş etkisiyle sigara içmeye başladıklarını söyleyen Serdar, sigara içenlerin diğer insanlara nazaran 8 kat daha fazla uyuşturucu madde kullanmaya eğilimli olduklarını belirtti. Ebeveynlere de çağrı yapan Dr. Hüseyin Hüsnü Serdar, "Öncelikli olarak anne ve babaların sigaradan uzak durmaları gerekiyor. Sigara bağımlılığa atılan ilk adımdır. Uyuşturucu kullanan bir gencin ders başarısı düşer, sosyal ilişkileri bozulur, kaba davranışlar ortaya çıkar, şiddet eğilimi artar, okul devamsızlığı başlar, suç işler, sağlığı bozulur, kilo kaybeder, üstü başı temiz olmaz, giysileri değişir, daha fazla para harcamaya başlar, kokusu değişir. Her şeyin başı iletişim ve sevgi. Eğer çocuklarınıza doğru ve yeterli zaman ayırırsanız, iletişiminiz sağlıklı olursa çocuklarınızı kötü alışkanlıklardan koruyabilirsiniz. Önemli olan çocuğun, madde öneren arkadaşlarına hayır diyebilmesidir” diye konuştu.

Ardından söz alan Huriye Gül Kolaylı ise, polisin uyuşturucu arzını önlemekle yükümlü olduğunu, talebe yani bağımlılığa yönelik mücadelede ise kamu kurumlarından yerel yönetimlere sivil toplum kuruluşlarına dek herkese iş düştüğünü belirterek “Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün zehir tacirlerinin yakalanmasında ciddi bir mücadele içerisinde olduğuna vurgu yaptı. Kolaylı, Mevcut bağımlılara yeni çocuk ve gençlerin eklenmemesi için toplumsal mücadelenin yanı sıra ailelerin bilinçli olması ve aile içi iletişimin sağlıklı ve güçlü olması gerektiğini belirtti.