CHP Bursa İl Örgütü, Büyükşehir Belediyesi’nin 2017 yılı çalışmalarını değerlendirdiği toplantıda bir araya geldi. Değerlendirme toplantısına İl Başkanı Hüseyin Akkuş, Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, Milletvekilleri Ceyhun İrgil, Erkan Aydın, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, İl Yöneticileri, İlçe Başkanları, Belediye Meclis Üyeleri ile Gençlik ve Kadın Kolları da katıldı. CHP Grup Sözcüsü Erdal Aktuğ ve İl Başkan Yardımcısı Hafize Usturalı'nın Belediye'nin çalışmaları ve CHP grubunun yaptığı çalışmalar ile ilgili sunum yaptığı toplantının ikinci bölümünde katılımcılar fikir ve önerilerini paylaştı. Toplantıda açılış konuşmasını İl Başkanı Hüseyin Akkuş gerçekleştirdi. Çiğli'de düşen uçak sonucu şehit olan iki askerimize başsağlığı dileyerek sözlerine başlayan Akkuş, ardından toplantı konusuna geçerek, "Ülkelerin olduğu gibi kentlerin de demokrasisi olmalı" ifadesini kullandı. Akkuş; "Biz siyaset yapanlar, kentlerin yaşayan bir organizma olduğunu bilemezsek, siyaset yapma şansımız ortadan kalkar. Şöyle bir düşünelim isterseniz kısa bir şekilde; Cumhuriyet Halk Partisi'nin 36. Olağan Genel Kurulu'nda yaşananlar kamuoyunda çok tartışılıyor, konuşuluyor. Bu konuşmalar değerli, olumlu ya da olumsuz. Biz 2019'a gidiyoruz ve 2019'a giderken ilişkilerimizin onarılacağını ve sorunlarımızın 2019 sonrasına bırakılacağı yönünde bir sözümüz vardı. Bu sözümüz doğrultusunda ben Cumhuriyet Halk Partisi'nin kendi iç demokrasisini geliştirmekle ilgili süreci çok kısa bir şekilde sizinle paylaşmak istiyorum. Biz demokratik bir şekilde delegelerimizi, ilçe başkanlarımızı, il başkanlarımızı ve genel başkanımızı seçtik. Bunlar çok demokratik bir şekilde geçti. İstediğimiz, düşündüğümüz olmayabilir. Her istediğimizi yaşamda hayata geçirmemiş olabiliriz. Ama biz kendimiz demokratsak, demokrasiye inanmışsak kurultaylardan çıkan sonuçlara da inanmak ve ondan sonraki süreci bunun üzerinden yönetmek zorundayız. Biz geçmiş dönemde de genel başkanlarımızı beğenmedik. Ne Deniz Bey'i, ne Erdal Bey'i, ne Bület Ecevit'i... Biz 1946'dan bu yana Türkiye'yi yönetmiyoruz, yönetemiyoruz. Biz kendi değerlerimize sahip çıkmamakta ısrar ediyoruz. Bu ısrardan vazgeçeceğiz. Çünkü 2019 bizim için kırılma noktası. Ben 2019’u son viraj olarak görüyorum 2019’u. 2019’da demokratik parlamenter sistemin ve laik sistemin tekrar kazanılması gerekiyor. Kime karşı kazanılması gerekir? Yüzde 49,5 oy almış bir başbakana bir gecede o yüzde 49,5'u unutturup, bir gecede onu görevden alan anlayışa. Yüzde 50'nin üzerinde oy almış İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nı görevden alan anlayışa, bunun gibi Ankara, Manisa ve Balıkesir'de ağlayarak belediye başkanlığını bırakmak zorunda bırakan zihniyete karşı kazanılması gerekiyor. Bu konuların AKP içerisinde tartışılmadığı bir siyaset izleniyor ülkede. Ama biz kurultayımızı demokratik bir şekilde sosyal medya üzerinden tartışabiliyoruz. Bunun karşılığı şudur: Türkiye faşizme doğru hızlı bir şekilde gitmekte. Daha önce dediğim gibi ülkelerin olduğu gibi kentlerin de demokrasisi olmalı. Baskı kuran, ele geçiren asla olmayacağız. Paylaşan güçten bahsetmek istiyorum. Böyle bir Bursa mümkün. Bursa ve Türkiye’yi biz yöneteceğiz. Demokratik parlamenter sisteme sahip çıkarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün bize bırakmış olduğu laik cumhuriyete sahip çıkarak, Bursa nutkuna sahip çıkarak, Atatürk’ün anılarının değil, düşüncelerinin siyaset arenasında olması dileğini umuyorum.
ERDAL AKTUĞ: KATILIMCI BİR SÜREÇ İZLENMİYOR
İl Başkanı Hüseyin Akkuş’un ardından Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi CHP Grup Sözcüsü Erdal Aktuğ ve Yerel Yönetimlerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı, Belediye Meclis Üyesi Hafize Usturalı söz aldı. Birlikte yaptıkları sunumda konuşan Erdal Aktuğ, 2017 yılında CHP grubunun belediye meclisinde yaptıkları çalışmalar ve belediyenin icraatlarını değerlendirmek üzere bir araya geldiklerini ifade etti. 2016 yılını değerlendirdikleri toplantıda Bursa'nın daha iyi yönetilebileceğini söylediklerini hatırlatan Aktuğ sözlerini şöyle sürdürdü: “2016 yılında yaptığımız sunumun sonunda Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’ye bir karne vermiştik. Bunu biz değil aslında Bursalılar vermişti. Karnesini verip demiştik ki 'Önümüzdeki dönem hiçbir şey yapma. Yolun açık olsun.' Yolu açık oldu. Bir kişinin iki dudağı arasında yolu açık oldu. Bursa Büyükşehir Belediyesi Recep Altepe tarafından iyi yönetilmemiştir. Altepe giderken, Belediyeyi 2032 yılına kadar ödenemeyecek borç yükü altına sokup, yeni yatırım yapılamayacak hale getirmiş, Kentsel Dönüşüm faciasıyla kenti şantiyeye çevirmiş, Ulaşımı ulaşılamaz hale getirmiştir. Bu durumun ana nedeni, kararlarında ve proje yatırımlarında muhalefeti, Odaları, STK’ları dinlememesi, katılımcı bir süreç izlememesidir. Fantezi proje kararlarını, Mecliste AKP çoğunluğunun oyları ile alırken, o gün “Kabul” oyu verenler bugün ise “Belediye her işi yapamaz, iş bilenin kılıç kuşananın” demektedir. Gelinen noktada görülmektedir ki, kent için doğru karar almada CHP ye ihtiyaçları var. CHP grubunun Mecliste red oyu verip uyardığı tüm konular şu anki Belediye başkanı ve ekibi tarafından uygulanmaktadır.”
2030 PLANI YÜRÜRLÜĞE GİRMEDİ
2017 Yılında Büyükşehir Meclisinde görüşülen 1784 maddeden 1675’i imar plan değişikliğidir” diyen Aktuğ, bu maddelerden çoğunun kentsel dönüşümle ilgili olduğunu belirterek; “Kent şantiye şehri olmuş, yaşanamaz hale gelmiştir. Şehri planlamak demek sadece fiziksel düzenlemeler, bina, yol yapmak demek değildir. Meclis, zamanının ve emeğinin %94’ünü imar değişikliklerine ayırmaktadır. Bu oran %50’ye çekilirse Bursa’nın imajı, vizyonu değişebilir. 2010 yılında çalışmaları birçok akademisyen ve kent dinamikleriyle başlatılıp, 2012’de Bakanlığa sunulan Bursa 2030 İl Çevre Düzeni planı halen yürürlüğe girmemiştir. Bir şehrin Anayasası, vizyonu olan bu plan olmadan yapılan kentsel dönüşümler, yenilemeler, imar değişiklikleri ile sağlıklı, yaşanabilir, kültürel kimliği olan kentler dizayn edilemez. 2017 Bütçesinde bu iş için ayrılan para, 4.157.000 liradır. Bu parayla ne yapılmıştır bilmiyoruz? 2018 Bütçesinde ise, 1.384.730 lira ayrılmıştır. Gazetelerden revize edilme çalışmalarının başladığını öğreniyoruz, fakat kimlerle yapıldığını, kimlere yaptırıldığını bilmiyoruz. Mayıs 2015’de Bursa Büyükşehir Meclisi, CHP grubunun şerhine karşın, 1/5000 ölçekli Nazım İmar planlarına ‘Riskli bina tespit edilerek Kentsel Dönüşüm yapılması halinde 0.50’ye kadar emsal artışı yapılabilir’ plan notu ilavesi konulması kararı almıştır. Bir sonraki Meclis oturumunda CHP grubumuzun 0.50 ye kadar emsal artışı kriterleri belirlenmesi, değişikliklerin parsel bazında yapılmaması gibi konularda çalışmalar yapılması sözlü önergesini kabul etmemiş, yazılı önergesine cevap dahi vermeden plan değişikliklerine son hızla başlamıştır” şeklinde konuştu.
KENTSEL YENİLEME YAPILMALI
CHP grubunun haklılığının ortaya çıktığını savunan Aktuğ, akademik odaların açtığı davaların sonucu Mahkemenin önce yürütmenin durdurulması ardından iptal kararı verdiğini hatırlatarak; “Fakat Bursa Büyükşehir Belediyesi iptal kararını görmezden gelerek, gelen taleplere 0.50 emsal artışı vermeye devam etmiştir. 2016 Eylül ayında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ada bazında yapılmak, sosyal donatı alanlarına dikkat edilmek kaydıyla Belediyeye yetki devri yapmıştır. Ama Bakanlık kararına da uyulmamıştır. İtirazlar ve davalar devam etmiş, mahkeme iptal kararları vermiştir. Belediye Meclisi ise plan notlarında değişiklikler yaparak aynı dosyaları defalarca onaylayarak Kentsel Dönüşüme devam etmiştir. AKP’nin tüm uygulamalarından aşina olduğumuz gibi Hukukun arkasından dolanılmıştır.
Gelinen noktada; Belediye yeni başkanla birlikte uyanış yaşamış ve içinden çıkılamaz duruma gelen Kentsel Dönüşüm faciasını çözmek üzere özellikle Nilüfer Belediyesi başta olmak üzere, belediyeler, Odalar, STK’larla birlikte çözüm bulmaya çalışmaktadır. Kentsel dönüşüm hız kazanınca yıkımlarda Asbest tehlikesini önlemek, kontrol altına alınmasını sağlamak için CHP olarak Mart 2017’de önerge vererek, ilçe belediyelerinin asbest temiz raporu olmadan yıkım ruhsatı vermemesini sağladık” dedi. Kentsel dönüşümün nasıl yapılması gerektiği ile ilgili önerilerini de sunan Aktuğ; “Şehrin kimliği, yani; tarihi, sosyal, kültürel yapısı korunarak, kamu yararı gözetilerek, üst ölçekli planlara uyumlu, gerekli sosyal donatı alanları ayrılmış, çevre, ulaşım, ekonomik faktörler göz önüne alınarak kent bölgesel bazda planlanarak, enerji verimliliği yüksek, yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak, şehir planlama ilke ve esaslarına uygun belirlenmiş kriterler çerçevesinde emsal belirlenerek ‘Kentsel Yenileme’ yapılması gerektiğini hala savunuyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
KENT BELLEĞİNDE YERİNİ ALDI
Bir kentin ruhunu simgeleyen, tarihi ve kültürel değerlerin korunması gerektiğini ifade eden Aktuğ, bunlardan en önemlisinin Atatürk Stadyumu olduğunu belirterek; “Stadyum ve çevresi için Büyükşehir Belediyesi’nin planladığı otopark ve kent meydanı projesiyle ilgili verilen hukuk mücadelesinin kazanılmasından sonra, belediyece başka bir proje hazırlanmış, yıkılıp aslına uygun yapılacağı söylenen Şeref Tribünü yıkılmış ve tekrar yapımından vazgeçilmiştir. Bursa’nın yalanlarla yönetilen bir kent olduğu bir kez daha görülmüştür” dedi. Sıcaksu bölgesi ile ilgili soruna da değinen Aktuğ; “Uzun süredir kamulaştırılarak, kentin ticari, turistik termal kür merkezi olacağı söylenen Tabakhaneler Sıcaksu bölgesinin 22 dönümlük kısmı, ihalenin gerçekleştiği gün yapılan Büyükşehir Meclisinde plan notlarına konut, 2 emsal ve serbest yükseklik eklenerek, ihaleye giren tek firmaya büyük ayrıcalık tanınmıştır. Bu arsanın değerinin ihale günü arttırılması belediye yönetiminin alicengiz oyunlarının bir örneği olarak 2017 de kent belleğinde yerini almıştır” diye konuştu.
HUKUKTAN DÖNDÜ
Aktuğ Mudanya Esence ve Ketendere Ro-Ro limanı projelerinin durdurulması için CHP Örgütü ile akademik odaların yoğun çaba sarf ettiğini belirterek; “Mudanya Esence’de yer alan 237 dönümlük Askeri alan Büyükşehir Belediyesi tarafından 8 Milyon liraya alınıp, Mecliste yapılan plan değişikliği ile ticaret ve konut alanına alınıp, emsal 0.90’ a çıkarılıp yükseklikte serbest bırakıldıktan sonra henüz itiraz süreci tamamlanmadan satışa çıkarılmıştır. Yine Bursa Büyükşehir Belediyesi birilerine rant sağlamış, hukuksal açıdan yanlış bir uygulama yapmıştır. Ama yanlış hesap Bağdat’tan değil hukuktan dönmüştür. Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin verdiği yanlış kararlardan biri olan Mudanya Ketendere mevkiinde yapmayı planladığı Ro-Ro Limanı projesi CHP, Mudanyalılar, akademik odalar ve sivil toplum örgütlerinden oluşan ekibin verdiği hukuk mücadelesi sonucunda iptal edilmiştir. Yine yanlış hesap Bağdat’tan değil hukuktan dönmüştür” dedi. Gemlik KHK’sına da değinen Aktuğ; “Bundan bir yıl önce, Zeytin yasa tasarısı TBMM’de geri çekildiğinde, zeytin ağacını keserek inşaat alanları yaratma tehlikesi rafa kalkmıştı. Ama son KHK ile Gemlik’in taşınması karara bağlanınca Zeytin yasası delinmiş oldu. Yeni Gemlik’in ne kadar alana yayılacağı, ne kadar zeytin ağacı kesileceği, taşınan bölgelerin imara açılıp açılmayacağı, yeşil, cazibe alanları olarak kalıp kalmayacağı soruları tüm Bursalılar’ın kafasında soru işareti bırakmaktadır. CHP olarak, afet tehlikesi altındaki Gemlik’in, zeytin alanı olmayan bölgelerde, şehir planlama ilkelerine uygun biçimde inşa edilmesini, taşınan bölgelerin ise yeşil alan, rekreasyon alanları olarak kalmasını, imara açılmamasını öneriyoruz” şeklinde konuştu.
HAKKIMIZI TESLİM ETMELİ
Bursa’nın en önemli sorunlarından birinin ulaşım olduğunu ifade eden Aktuğ, yanlış projelerle trafiğin içinden çıkılmaz hale geldiğini belirterek; “Bursa’da alternatifi olmayan ana arterler, buraya bağlanan sık çıkışlar, kentsel dönüşümle şantiyeye dönen kentte trafik yükünü arttıran ve denetlenemeyen ağır tonajlı araçlar, yer altı yerine üstten giden raylı sistemler, Sayın Recep Altepe’nin hayali olan ‘İpekböceği’ Tramvay hatları Bursa’da trafiğin kabus haline gelmesine olmuştur. Gittikçe artan araç sayısına karşılık trafik yükünü azaltmak için halkı toplu taşımaya yöneltmek gerek deyip, en pahalı ulaşım hizmeti veren bir kent olmak da sorunu arttırmaya yetmiştir. Belediyelerin en önemli görevlerinden biri otopark yapmaktır. Bursa’da yol kenarı otopark yöntemi uygulaması ve kanuna aykırı ücret alınması yanlıştır. Para kazanacağım derken şerit azalmasına sebep vermek doğru değildir” dedi. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın göreve geldiği günlerde ulaşıma indirim yaptığını ancak bu önergeyi yıllardır meclise getirmelerine karşın yanıt alamadıklarını vurgulayan Aktuğ sözlerini şöyle sürdürdü: “Kamuoyunda ulaşımla ilgili indirim yapıldığında sanki Alinur Aktaş göreve geldi ve indirim yaptı diye algı yaratıldı. Biz hem 2016 hem de 2017 yılında ulaşım hakkının vatandaşın en doğal hakkı olduğunu ve bursa2da ulaşımın pahalı olduğunu defalarca söyledik. Aynı şey su için de geçerli. Bununla ilgili alınması gereken kararları da söyledik. 2015'te 2016'da 2017'nin Kasım ayında kadar bu indirimler yapılmadı. Bize savunmaları bütçemizde sıkıntı var, ya da diğer illere göre çok daha ucuzuz gibi sözler söylendi. Fakat geldiğimiz noktada Alinur Aktaş göreve geldiğinde ulaşım indirimi yaptı. Doğru buluyoruz ama hakkımızın da teslim edilmesini istiyoruz. Aslında yapılan çalışmalarda bizim ve meclis üyesi arkadaşlarımızın payının ve meclisi yönlendirmesinin çok doğru olduğunu görüyoruz.”
ÇİFTE STANDART UYGULANIYOR
“Bir diğer konu da kamuoyunda çok tepki yaratan, hem 2016'da hem 2017'de resmi bayramlarda ulaşımın ücretsiz olması önergemiz” diyen Aktuğ, iktidar partisinin Bursa’da yaptığı etkinliklerde hem kumanya hem ulaşım desteği sağlandığını ancak bu giderin nereden karşılandığının açıklanmadığını belirterek; “ Buradaki çifte standardı anlayamıyoruz. Milli bayramlarımızda ulaşımı ve diğer çalışmaları ücretsiz yapmakla ilgili hiçbir adım atmıyor. Ama siyasi partilerinin kendi çalışmalarında hangi bütçeden sağlandığını bilmediğimiz bedellerle merkezi hükümete olmanın gücünü kullanarak, sizlerden toplanan vergilerle bunları yapıyorlar” dedi. Aktuğ, ulaşım sorununun üst ölçekli imar planları ile entegre bir master plan ile çözülebileceğini ifade ederek; “Ulaşım yatırımları bu master plan çerçevesinde zamanın ruhuna uygun, coğrafi, topografik, kültürel, tarihi ve doğal yapı ile uyumlu hale getirilerek yapılmalıdır. Ana hedef insan, toplu taşıma sistemleri olmalı, yer altı raylı sistemlerini besleyen ulaşım araçları ile ucuz, kaliteli taşıma planlanmalıdır. Kentsel dönüşüm ulaşımda yaşanan sıkıntıları önlemede fırsat olabilecek şekle bürünmelidir. Altepe’nin ‘Bursa’yı demir ağlarla örme’ hayali çerçevesinde, 1992’de Alman bir firmaya yaptırılan Bursa ulaşım etüdünü göz ardı edip, uygun görünmeyen Tramvay hattı konusunda ısrarları Bursa trafiğini olumsuz etkilemektedir. CHP grubu olarak, T2 Kent Meydanı-Terminal hattının yer altı HRS olması gerektiği konusundaki önerilerimiz göz ardı edilmiştir. Yeni İstanbul yolu imar planı ile buradaki yoğunluk artacak ve T2 hattı yetersiz kalacaktır” açıklamasında bulundu. Recep Altepe’nin ulaşım projelerinin zarar etme üstüne yapılandığını vurgulayan Aktuğ; “Bursa halkının kullanamadığı ve 10 ayda 18 milyon lira zarar eden Deniz Uçağı seferleri iptal edilmiştir. HeliTaksi projesi hiçbir zaman verimli ve kullanılabilir olmamıştır. Karadaki seyahati, İznik Gölü’ndeki seyahatlerinden daha fazla olan Akşemsettin gemisi ise ilgisizlikten çürümektedir” şeklinde konuştu.
BELEDİYE İFLAS EDİYOR
Büyükşehir Belediye Bütçesine ilişkin de bilgi veren Erdal Aktuğ, belediyenin iflas etmek üzere olduğuna dikkat çekerek; “2017 bütçesi Gelir 2.195.000.000 TL, Gider 2.375.000.000 TL, Borçlanma 180.000.000 TL. 2018 Bütçe görüşmelerinde 2017 Toplam Borç stoğu 2.314.314.662 TL olarak belirtilmesine rağmen Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın açıklamasına göre ise, 4.5 - 5 milyar TL borcumuz varmış. Yanlış projelerle neredeyse iflas bayrağını çeken bir belediye söz konusudur. Onun için boşuna demiyoruz; Bursa Doğru yönetilmelidir” diye konuştu. Aktuğ Bursa’nın çevre sorunlarını da değerlendirdiği sunumunda hava kirliliğinin ciddi bir tehdit yarattığını belirterek; “Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği sınır değerin 10 kat üstünde bir hava kirliliği ile karşı karşıya kalan Bursa’da bu sorun hem halk sağlığını, hem tarım şehri olması nedeniyle üretiminin kalitesini ciddi ve olumsuz derecede etkilemektedir. Kurulması planlanan DOSAB Termik Santrali, kapasitesi arttırılması planlanan Bursa Çimento Fabrikası, plansız imarlaşma, ranta dayalı kentsel dönüşüm ile hava kirliliği boyutları daha da artacak ve bir gün Bursa’da nefes almak için maskeyle dolaşılmak zorunda kalınacaktır. Ciddi tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bursa’nın etkin ve yaptırım gücü olan bir ‘Temiz Hava Eylem Planı’ olmalıdır” şeklinde konuştu. Dosab Termik Santrali’nin durumuna ilişkin bilgi veren Aktuğ; “ Kentin göbeğinde, ciddi Çevre kirliliğine neden olacak ve insan sağlığına olumsuz etkiler doğuracak bu projeye halk, Bursa kent dinamikleri karşı olmasına rağmen kurma çalışmaları devam ederken, verdiğimiz önerge ile kurulmasının uygun olmadığı yönünde karar Meclisten geçmiştir” dedi. Aktuğ konuşmasında ayrıca Bursa Çimento fabrikası ve Kayapa Katı Atık Entegre Tesisi’nin de pek çok çevre sorununa yol açacağını hatırlattı.
ŞEFFAF YÖNETİLMİYOR
İçme suyu, tarım ve turizm konularına da değinen Erdal Aktuğ, Büyükşehir Belediyesi’nin Bursa’nın kaynaklarını doğru kullanamadığını ifade ederek; “Büyükşehir Belediyesine ait su şişeleme fabrikası kurulmuş ve faaliyete geçmiştir. Su kaynak kiralamalarına son verilerek, Büyükşehir’in markası olan Muradiye’nin satışının artırılması sağlanmalıdır. Küresel ısınma ile birlikte su kaynaklarında meydana gelecek değişiklikler göz önüne alınarak, tedbir uygulanması adına, Bursa kaynak sularının firmalara kiralanması durdurulmalıdır. Tarım konusunda da yeterli çalışma yok. Bursa'nın Büyükşehir Belediyesi’nde Tarım komisyonunun yapmış olduğu işlerin büyük kısmı CHP grubu tarafından öneriliyor. Bursa’nın hafta sonu turizminin yoğun olduğu Mudanya ve Gölyazı’da yapılan çalışmalar da yetersiz kalmaktadır. Mudanya sahil projesi halen bitmemiştir. Uludağ Türkiye’nin, Bursa’nın en önemli değerlerindendir. Şu anda başlatılan dönüşüm projesi kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Uludağ’ın geleceği meçhuldür. Çalışmalara bizleri dahil etmiyorlar” değerlendirmesinde bulundu. Belediye’ye bağlı şirketlerin de yanlış yönetildiğini belirten Aktuğ; “CHP grubundan hiçbir arkadaşımız bu şirketlerin yönetiminde söz sahibi değildir. Dağ ilçelerinin ilçe başkanlarını yönetimlerine alıyorlar. Bu şirketler de şeffaf yönetilmiyor” diyerek sözlerini tamamladı.
Güncelleme Tarihi: 18 Şubat 2018, 15:46