Corona Virüs'ten en çok etkilenenler, asgari ücretle hayatını ikame eden vatandaşlarımız oldu.
Sağlık Bakanlığı Corona Virüs ile mücadele kapsamında sokağa çıkma yasağı ve evde kal tedbirlerini aldıktan sonra bu kesim adeta hayattan kopmuş oldu.
Ülke genelinde nerdeyse 10 milyon vatandaşımız aileleriyle birlikte evde hapis hayatı yaşamaya başladı
İşte bu kapsamda, T.C. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bu durumu iyi olmayan ailelerle ilgili 3 aşamalı bir yardım paketini devreye aldı.
Birinci fazda devlete kayıtlı olan sosyal yardımlaşma desteği alan yaşlı, engelli ve vs. gibi sebeplerden kayıtlı olan vatandaşlara bin liralık nakdi yardım yapıldı.
Sonra ki 2. ve 3.fazda kaydı olmayan ve hiçbir geliri olmayan vatandaşlara da bin lira nakdi destek verildi.
4 milyon vatandaşı kapsayan bir kesime yardım edildi.
Bunlar merkezi hükümet olarak yapılan güzel uygulamalardan oldu.
Hatta yine Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından günlük işlerde çalışan vatandaşlara Valiliklerin sahip çıkacağı duyurusunu yapıldı.
Yine başka bir destek olarak da dar gelirli ailelere nakit desteğinin sağlanması için bir geliri olmak şartı ile kamu bankalarından 10 bin TL düşük faizli kredi verilme imkânı verildi.
Ayrıca Maliye Bakanlığı tarafından kamu bankaları tarafından esnaflar içinde 50 bin liralık kredi paketleri açıklandı.
Gerçi bu verilen kredileri devlet neden hibe olarak vermiyor diyenlerde vardı.
Keşke imkan olsa da verse...
Şimdi buraya kadar yapılan desteklerin hepsi çok güzel peki yeterli mi?
Tabi ki değil....
Bakınız size yine Peygamber Efendimizin döneminde yaşanmış 1-2 kısası anlatmak isterim.
Bir gün Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (S. A. V)’e, sahabeden birisi gelip ona bir sepet hurma getirir.
Hurmayı getiren sahabe 'Buyur ya Resulullah turfanda hurma, der.
Peygamberimiz, “Hurmalar oldu mu ki?” diye sordu.
Hayır, olmadı; ama bizim bahçemiz sıcak bir dere içinde, bu yüzden ilk hurma bizde yetişir. Kimse yemeden size getirdik ki, en önce siz yiyesiniz turfanda hurmayı.
Peygamberimiz uzakta oynayan çocukları gösterdi, “götürün bu turfanda hurmaları şu oynayan çocuklar yesinler. Ben komşularımın yemediğini yemem.
Ne zaman komşularımız da hurma yemeye başlarsa, işte o zaman ben de gönül rahatlığı içinde hurma yiyebilirim.” buyurdu.
Peygamberimiz yoksullara yardım etmeyi çok severdi. Yine bir gün davet ettiği muhtaçlara, önceden hazırladığı yardımı sırayla dağıtmış, alanlar da dağılıp gitmişlerdi ki, tam o sırada bir başka yoksul uzaklardan koşarak gelip, kendisine verilecek bir şey kalmadığını anlayınca üzülmüştü.
Peygamberimiz üzülen bu yoksula, “Üzülme.” dedi: “Sana da bir çare bulabiliriz.” Bulduğu çareyi de şöyle açıkladı: “Buradan doğruca Medine Çarşısı’na git, ihtiyaçlarını dükkanlara gir, ne lazımsa al, sonra da de ki: “Mal benim, borç Resulullah’ındır! Yeter ki çocuklarını sevindir, sen de üzülme!”
Adam ‘Olur mu böyle bir şey?’ demek isteyince, Efendimiz onu dükkânlara doğru yönlendirirken tembihini tekrarladı. “Unutma!” dedi, “Mal benim borç Resulullah’ın, diyeceksin. Mal sana, ödemesi bana ait olacaktır.” buyurdu.
Şimdi Peygamber Efendimiz yukarıda yaptığı 2 davranıştan bizlere çok ders niteliğinde davranışlar vardır.
Peygamber Efendimizin birinci verdiği mesaj herkesin yiyebileceği bir yemek veya gıdayı herkes yiyebiliyorsa kabul edilebileceğini ifade ediyor.
Ayrıca herkesin bildiği, komşusu açken tok yalan bizlerden değildir Hadisi Şerif’i de bize büyük bir derstir.
Peygamber Efendimizin bize verdiği ikinci ders ise yardıma muhtaç ailelere imkanınız olmasa bile borç para alarak yardım edilebileceğidir.
Şimdi bunları size neden anlattım?
Hemen anlatayım...
Dünya genelinde Covit 19 salgını ve pandemi rahatsızlığından dolayı ülkemiz dede, milyonlarca aile mağdur durumda yaşıyorlar.
Nedeni ise bu ailelerinin ekonomik durumlarının kötü olması.
Bunlarında içerisinde dükkanını kapatan, berber, kahve ve lokanta olmak üzere yüz binlerce ailenin mağdur olduğunu görmekteyiz.
İşte bu ailelere bizler nasıl yardımcı oluyoruz?
Bizlerde komşumuz açken onun ihtiyaçlarını karşılamak için borç alıp ona yardımcı olmaya çalışıyor muyuz?
Ben en azından bunu yapmaya çalışıyorum.
Peki sizler?.
Bakınız bu mağdur olan ailelere erzak verilmesi noktasında ciddi sıkıntılar devam ediyor.
Bu kapsamda bana da her gün en az 10 kişi erzak için yardım talebinde bulunuyor.
Bizlerde yetkilileri arayarak yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Malum bu anlamda belediyelerle, özelikle VALİLİKLERLE, Kaymakamlıklarla ve vefa ekipleri ile destekler ve erzaklar verilmeye devam ediyor.
CHP’li Belediyelerin başlattığı yardım kampanyaları maalesef iptal edilmişti.
Halk, İÇİŞLERİ Bakanlığı tarafından yardım toplayan CHP'Lİ başta İstanbul, Ankara, Mersin, Adana gibi büyükşehirlerin başlattığı kampanyalardan toplanan paralara bloke konulmasına ciddi TEPKİLER veriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP'Lİ Belediyelerin yardım toplaması ile ilgili devlet içinde devlet olmaz açıklaması kısmen doğru olsa da bu pandemi rahatsızlığında bu konuyu konuşmamız gerekiyor.
Tabiri caizse koyun can derdinde, kasap et derdinde.
Benim görüştüğüm mağdur olan vatandaşların çoğu Necmi bey, halka yardım etmekte ne gibi zararlar olabilir, bu işin CHP’si, MHP’si, İyi Parti’si olmaz, insanımız can derdinde, zorda kalan ailelere yardım edecek belediyelere neden fırsat verilmiyor diyorlar.
Ayrıca bu yardımların zaten denetimini de İÇİŞLERİ Bakanlığı yapıyor Necmi bey diye şikayet ediyorlar.
Bana göre de şu hassas dönemde particilik yapılmadan AK Partili, CHP 'li veya MHP' li Belediyelere darda kalan vatandaşlarımıza yardım etmesi imkanı verilmelidir.
Özellikle erzak noktasında ihtiyaçların çok büyük olduğunu söylemem lazım.
Malum bir erzak en fazla bir aileye 15 gün yetiyor ve sonrasında da bu ailelere tekrardan yardımların yapılması gerekiyor.
Şayet Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHPlLİ Belediyelerin yardım kutuplaşmasını çözmezse, önümüzdeki seçimlerde bu tutumundan dolayı ciddi oy kaybı yaşayacağını düşünüyorum.
İnşallah bu sorunlar en kısa zamanda çözülür, ülke olarak yaşadığımız bu sıkıntılı günlerden en kısa zamanda kurtuluruz.
Selam ve DUA ile...