Günün yorgunluğunu atmak ve dinlenmek adına yoğun trafikten ağır aksak süzülürken aracın yönünü ani kararla Merinosa çevirdik.
Ağaç gölgesi bulup serin ağaçlar altında gölgelenmek, bir soluk nefes almaktı amacımız.
Dinlendikte.
Tekrar yola revan olmuştuk ki BURFAŞ Genel Müdürü Muhammet Gümüşsoy ile karşılaştık.
Hoş beş derken fırsatı kaçırmayıp son günlerde bahsi geçen İnegöl Kafkas Folklor ve Kültür Derneği İftar programıyla ilgili iddiaları sordum üç cümleyle özetler misin diye.
Sayın Gümüşsoy gerçekten de üç cümleyle özetledi.
“Bizim böyle bir programımız asla olmadı, tarafımıza her hangi bir talepte bulunulmadı, bize gelen onaylı bir emirde olmadı.”
Nasıl yani? Derken…
Baktım iki kelimeyle olacak iş değil konunu aslı astarı nedir? Diye sorunca durum değişti.
O halde az gittik uz gittik dere tepe düz gittik araçlara binmek yerine bir ağacın altına güneşe karşı siper aldık.
Sayın Gümüşsoy anlattı, anlatırken de birden gözleri doldu.
Hayırdır ne oluyoruz derken şunu biraz daha açalım mı? Dedim.
Konu şu:
“ Her Ramazan da olduğu gibi önceden hazırladığımız iftar takvimini oluşturduk. Bursa’da ve Balkanlarda yıllarca bu kutsal hizmet vermeye devam ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bu yıl iftar programlarımızı Kafkaslara taşıdık. Geçen yıl Gürcistan da başladık ve bu yıl farklı birkaç Kafkas ülkesine hizmeti yaydık.. Burada amaç aslında bir kap yemekten ziyade bir misyonun ve inancımızın manevi havasını yaymak, oradaki din kardeşlerimizde bu geleneği canlı tutmak. Büyük zorluklar ve engellemelere rağmen bu hizmetleri yapmaya çalışıyoruz. Bursa’mızda da zaten hizmete devam ediyoruz.
Aynı gün Orhaneli de 2 bin beş yüz kişilik iftara hazırlanıyoruz. Akşama beş altı saat kala telefonuma gelen mesajda ‘akşamki iftarla ilgili gelen giden olmadı’ deniliyordu. Cevaben ‘ne iftarı benim konudan haberim yok’ deyince, ‘BURFAŞ bize altı yüz kişilik iftar verecekti davetimizi yaptık insanlar gelecek’ dedi.
Bu kişi İnegöl Kafkas Folklor ve Kültür Dernek Başkanı Ömer Faruk Demirtaş’tı.
Sözü edilen iftarla ilgili son günün öğleden sonrasına kadar benim ne haberim oldu ne de bana gelen resmi bir talep ya da istekte yoktu.
Konunun aslını araştırdık ve altından bambaşka bir isim çıktı.
Nedim Serbestol adlı şahıs sözü edilen derneğe BURFAŞ size iftar verecek hazırlığınızı yapın demiş.
Hemen bağlı bulunduğumuz Sosyal Hizmetler Daire Başkanımız Sedat Okumuş’u aradım, ‘böyle bir durum var sana gelen bir dilekçe talep var mı geldi de onaylamadın mı nedir durum’ diye. O da araştırıp böyle bir mail veya faks dilekçesi gelmediğini konudan haberi olmadığını söyledi. Bende kendisine faksın başından bizzat ayrılma faks isteyeyim gelince iki saniyede onayla sisteme düşsün bu yemeği verelim dedim. Ömer Faruk Demirtaş’ı aradım ‘herhangi bir müracaatınız yok ama madem siz insanları davet etmişsiniz iki kelimeyle iftar yemeği talep faksını şu numaraya gönderin ben zaman kısıtlı olmasına rağmen hazırlık yaptırayım İnsanlar aç kalmasın’ dedim. ‘Daha sonra arkadaşlara talimat verdim siz acele hazırlığınızı yapın eğer yetişmezse Orhaneli’nin 2 bin beş yüz kişilik yemeğinden 5 yüzünü buraya aktarın talimatını verip çıktım.’ O akşam tv programım vardı. Canlı yayın esnasında Dernek başkanı whatsaptan yazdı ‘iftara çok az zaman kaldı gelen giden olmadı.’ Hemen ara verip ilgili arkadaşlara sordum ’bize onaylı bir talep gelmedi’ denildi. Daire başkanımız Sedat Okumuş’u aradım 5 buçuğa kadar faksın başında beklediğini ama her hangi bir iftar talebi yazışması faksı gelmediğini söyledi. Kendileri faks gönderme zahmetine katlanmamış dolayısıyla Sosyal Hizmetler Daire başkanlığından yazılı onaylı bir talep olmadan talimat verdiğim çalışanlarımız da iftar olmayacağı kanaatine varmışlar.
TV yayında olduğum halde tekrar Dernek başkanı Ömer beyi aradım ‘faks göndermemişsiniz talepte bulunmamışsınız ama yine de zaman kalmadı siz bir yemekhaneden süratle anlaşıp maddi karşılığı ne olursa olsun biz ödeyelim bu insanları aç bırakmayalım dedim. Maalesef böyle bir girişimde de bulunulmamış.’
Tüm bunları anlatırken Sayın Gümüşsoy zaman zaman ses tonu değişti, gözleri doldu, “Haberim olmadığı halde Ramazan günü bu kadar vebal altına girenlere kızgınlığını dile getirierek” şu tespiti de yapıyordu.
“Birileri bu insanları aldatarak işi çok profesyonelce idare etmiş, derneği kullanarak bizi halkın nezdinde itibar zedeleme yoluna gitmişler. Kaldı ki her şeyden habersiz suçumuz günahımız olmadığı halde birileri Dernek yönetimini adeta dolandırarak böyle bir beklenti içine sokmasıdır. Allah biliyor ki, konunun aslını son saatlerde öğrenmeme rağmen son dakikaya kadar yemeğin verilmesi yönünde çaba sarf ettim. Karşılığı bu olmamalıydı.”
KUMPAS VAR!
Nedim Serbestol kim, böyle bir yemeğin verilmesi için sizin adınıza nasıl bir yetki kullandığı sorusuna Sayın Gümüşsoy, “Bu şahıs ne bizim ne de belediye çalışanı ve yetkilisi değil neden böyle bir yola başvurmuş anlamış değilim” dedi.
Yanı Gümüşsoy’un söylediklerinden şu anlaşılıyor.
Nedim Serbestol adlı kişi BURFAŞ’tan habersiz Dernek yönetimine iftar verileceğini söylemiş. Dernek yönetimi de tabii olarak insanları davet etmiş. Ama bu ortada bir senaryo olduğuna işaret ediyor.
Ama burada asıl sorumlu Dernek yönetiminin kendi adına başka birinin başkasından bir şey istemesi yanlışlığıdır. Zira Dernek yönetimi konunun takipçisi olmamış, ortadaki sorumsuzluğu giderilmesi adına elektronik sistem üzerinden de olsa yemek talep dilekçesi dahi göndermemiş.
Kısaca Sayın Gümüşsoy’un dediği gibi ortada birilerinin Burfaş’a yönelik kumpası mı var? Zaman gösterecek.
Yaşananlardan sonra konunun telafi edilmesi adına sonraki günlerde bu iftarın verilmesini de söylemiş Muhammet Gümüşsoy.
Ortada resmi bir talep evrak olmadan son dakikada iftar verecektiniz demek pek şık olmamış.
Kaldı ki Sayın Gümüşsoy’u yıllarca tanırım.
Sayısız iftarlarda yüz binlerce kişiye verilen yemeği 6 yüz kişiden esirgemez.
Bu iddialar şık değil.
Eğri oturup doğru konuşmak gerekir.
Yanlışlığı en sert şekilde eleştirebiliriz ama haksızlık yapılıyorsa bunu de dile getirmek gerekir.
HESAP RUZ-İ MAHŞERDE!
Muhammet Gümüşsoy’a göre talep tarafın resmi yola başvurmaması anlaşılır gibi değil.
Öte yandan resmi talep olmaksızın son dakikada da olsa Gümüşsoy’un sorunu çözme çabaları da azımsanamaz.
Gümüşsoy’un en çok zoruna giden ise en hassas olduğu noktadan vurulması olduğunu söylemesiydi. Ramazan’da elinden geldiği kadar yardıma koşmaya, sevap adına hiçbir talebi geri çevirmemeye çalıştığını, böyle bir durumun büyük vebal taşıdığını, bunun kabullenmesinin mümkün olmadığını dile getirmesiydi..
Gümüşsoy, “Kaldı ki bende Kafkas kökenliyim. Kafkas Derneği üzerinden oynanan bu oyun daha da dikkat çekicidir. Mübarek ayda bunu yapanlar insanların dini duygularından oynayarak itibarsızlaştırma işine girmelerini Allaha havale ediyorum. Ruz-i mahşerde bunları yapanlardan hesap soracağım” diyor.
“Yaşananlarla ilgili tüm gerçeği İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a ve Milletvekili Hüseyin Şahin’e aktardığını ama kendileri çıkıp tek kelime etmediklerini de anlatan Gümüşsoy, “Burda birileri çıkıp gerçeği konuşmalıdır. Kimler neyi hedeflemiş, kimler neyi niçin yapmış veya yaptırmıştır. Allah’ın adaleti er geç tecelli edecektir buna inanıyorum” şeklinde temennide bulundu.
Bu talihsiz olayın müsebbipleri gerçekten de çok yönlü vebale girmişler.
Yine de her şeyin hayırlısı olsun diyelim.