Doğumundan itibaren fevkâledelikler içinde olan Yahyâ aleyhisselâm babası Zekerriyyâ aleyhisselâmın nezâretinde yetişti. Küçük yaşta Tevrât’ı okumaya ve hükümlerini anlamaya başladı.Zâten Allahü teâlâ tarafından ona küçük yaşından itibâren hikmet ihsân edildiği, Tevrât’ı okuyup hükümlerini anlama kâbiliyeti verildiği bildirilmiştir. Tevrât’ı ve hükümlerini küçük yaşta öğrenmiş olan Yahyâ aleyhisselâm bâzen Beyt-ül Makdis’te (Mescid-i Aksâ) bâzen de tenhâ ve ıssız yerlerde Allah-ü teâlâya ibâdet ve tâatla meşgul olurdu. Öğrendiklerini İsrâil oğullarına anlatır, onları Allah-ü teâlânın emirlerini yapmaya yasaklarından kaçınmaya dâvet ederdi. Gâyet mütevâzi ve sâde bir hayat yaşar, kıldan elbise giyer, arpa ekmeği yerdi. Dünyâya gönül vermezdi. Gece gündüz Allah-ü teâlâya ibâdet eder, Allah korkusundan dolayı çok ağlardı. Göz yaşları sebebiyle nûrlu yüzü yara olurdu. Yahyâ aleyhisselâm rüşd (olgunluk) çağına ulaştığı zaman, kendisine Allahü teâlâ tarafından peygamberlik emri bildirildi. İlk önce Mûsâ aleyhisselâmın bildirdiği dinin esaslarına uyması ve Tevrât’ın hükümlerini insanlara tebliğ etmesi emredildi. İsâ aleyhisselâma İncil nâzil olup, Tevrât’ın hükmü kaldırılınca İsrâil oğularını İncil’in emir ve yasaklarına uymaya çağırdı. Daha sonra Şam’a giderek insanları hak dine dâvet etti. Yahyâ aleyhisselâmın dâvetini kabul edenler olduğu gibi, türlü bahânelerle ona karşı çıkanlar da oldu. Peygamberlerin mûcizelerini gördükleri hâlde onlara inanmayıp, karşı çıkan ve birçok peygamberleri şehit eden İsrâiloğulları İsâ aleyhisselâma karşı çıkıp onu şehit etmek istediler. Allah-ü teâlâ İsâ aleyhisselâmı göğe kaldırdıktan sonra Yahyâ aleyhisselâm İncil’in hükümlerini insanlara anlatmaya devâm etti. Zâlim Yahûdi hükümdârı Herod’un torunu Birinci Herod, hazret-i Yahyâ’ya iyi muâmelede bulunurdu. Kendi kardeşinin kızı veya hanımının önceki kocasından bir kızı vardı. Yahûdi hükümdârı Birinci Herod bu kızla evlenmeyi ve nikâhlarını Yahyâ aleyhisselâmın yapmasını istedi. Yahyâ aleyhisselâm böyle bir evliliğin hazret-i İsâ’nın tebliğ ettiği İncil kitabında yasaklandığını ve böyle bir nikâhın imkânsız olduğunu bildirdi. Bu duruma içerleyen kızın annesi, Yahyâ aleyhisselâmın öldürülmesini istedi.
Yahyâ aleyhisselâma karşı iyi niyet sâhibi olan birinci Herod da kadının ve kralla evlenmek isteyen kızının ısrârı üzerine Yahyâ aleyhisselâmın yakalanıp getirilmesi veya öldürülüp, başının getirilmesini adamlarına emretti. Herod’un adamları Yahyâ aleyhisselâmı yakalayıp, başını kesmek sûretiyle şehit ettiler. Başka bir rivâyette de yakalayıp getirdiler. Herod kendisi başını kesmek sûretiyle şehit etti. Kesilmiş olmasına rağmen Yahyâ aleyhisselâmın başı mûcize olarak: ”Bu kızı almak sana helâl değildir.” diye defâlarca söyledi. Allah-ü teâlâ Yahyâ aleyhisselâmın intikâmını almak için onların başına bâzı musibetler gönderdi. Bâzı rivâyetlerde Herod ve evlenmek istediği kızı, Kârûn gibi yerin yuttuğu bildirilmektedir. Yahyâ aleyhisselâm şehit edildiği zaman otuz dört yaşlarında bulunuyordu. Yahyâ aleyhisselâmın mübârek bedeninin parçaları, başka başka şehirlerdedir. Başı ise Şema’daki Ümeyye Câmiindeki türbededir. Yahyâ aleyhisselâm sûret itibârıyla zamânındaki insanların en güzeli ve hüsn-ü Cemâl sâhibiydi. İnsanlara karşı yumuşak huylu, tevâzu ve şefkât sâhibiydi. Başındaki saçları seyrek ve sesi inceydi. Ondan önce Yahyâ ismiyle isimlendirilen olmamış ve ismi Allahü teâlâ tarafından bildirilmişti. Bu husus Meryem sûresi 7. âyetinde bildirilmiştir. Yahyâ aleyhisselâm günahlardan temiz kılınmış olup, takvâ sâhibiydi. Tevâzu sâhibi olup itâatkar ve halim selimdi. Yahyâaleyhisselâm doğduğu, öldüğü ve dirildiği günlerde Allah-ü teâlâ tarafından selâmete erdirildi. Bu hususiyetleri Meryem sûresi 13, 14 ve 15. âyetlerinde bildirilmiştir.
1-Taşın dile gelmesi: İsrâiloğulları, Yahûdi hükümdârı Birinci Herod’un emri üzerine Yahyâ aleyhisselâmı şehit etmek için arıyorlardı. Bu haberi duyan Yahyâ aleyhisselâm onlardan uzaklaşıyordu. Bu sırada bir kaya dile geldi: ”Ey Allahın peygamberi! Bana gel!” Yahyâ aleyhisselâm kayaya yaklaştığı zaman içinin kovan gibi oyulmuş olduğunu gördü. O taşın içine girdi. Yahyâ aleyhisselâmı şehit etmek üzere arayan kâfirler o kayaya yaklaştıkları zaman, o kayadan kâfirlerin üzerine oklar atılmaya başlandı. Bu durumu gören Yahûdiler geriye dönüp kaçtılar. 2- Gündüz vakti yıldız göstermesi: Yahyâ aleyhisselâm peygamber olarak vazifelendirilip Şam’a geldikten sonra insanlar ona; ”Hakikaten peygambersen , bize gündüz gözü ile yıldızı göster.” dediler. İnsanların bu isteği üzerine Yahyâ aleyhisselâm duâ edip gündüz güneşin çevresindeki yıldızlar görünmeye başladı. Kur’ân-ı kerimde Âl-i imrân, Meryem ve Enbiyâ sûrelerinde Yahyâ aleyhisselâmdan bahsedilmektedir.