Zonguldak’a dönmek için hazırlıklarını yapan ailenin dünyası, içerisinde eşyalarının da olduğu ve kimsenin kullanmadığı evlerinin yanmasıyla karardı. Zonguldak’a gelen aile, evlerinin yandığını görünce ortada kaldı. Aile, başka kalacak yer bulamayınca çareyi kiraladıkları işyerini ev olarak da kullanmakta buldu.
“SOKAKTAYIZ, İŞİMİZ ZOR”
Ailenin 55 yaşındaki babası Rasim Yıldız’ın tek gelir kaynağı olan emekli maaşı da çalıştırdıkları işyerine kira gideri oldu. İşyerini üçe bölen Yıldız Ailesi, sol bölümü mutfak, orta bölümü oto kuaförü sağ bölümdeki tek göz odayı da yatak odası yaptı.
Günde kazandıkları 50 ila 150 TL arasındaki parayla geçinmeye çalışan aile, kazandıkları paranın yarısını giderlere harcıyor. Çevredekilerin yardımıyla buldukları kanepelerde uyuyan aile, tek göz odada soba da kullanamıyor.
Sokakta yaşadıklarını ifade eden 55 yaşındaki anne Fatma Yıldız, kış mevsiminin de yaklaşmasıyla zorluk yaşamaya başladıklarını belirtti. Gözyaşlarına boğulan Fatma Yıldız, yardım eli uzatanlara ömür boyu dua edeceğini belirterek şöyle dedi:
“Eşim epeydir burada yaşıyor. Ben de bir süredir buradayım. Bu küçük yerde duracağız diye uğraşıyoruz. Neden burada yaşıyoruz, çünkü başka kalacak yerimiz yok. Evimiz yandı, evimiz yandığı için onu da yaptıramadık. Burada mecbur yaşamaya çalışıyoruz. Soba da yakamıyoruz. Soba yaksak içeride biz de yanacağız diye korkuyoruz. Zor durumdayız, kış mevsimi de yaklaştı. Dışarıda mutfak diye bir şey var ama orada üşüyoruz. Sokaktayız. Ne yapacağız kış geldi işimiz çok zor. Eşimin emekli maaşı var. Onu da burayı kiralık tutmak için buraya yatırdı. Maaş da alamıyoruz. Buradan Allah’ım bize ne verirse, gün gelirse 150 TL alıyoruz, gün geliyor 50 TL kazanıyoruz. Bazen hiç olmuyor. Kazandığımızın yarısı da masraflara gidiyor. Geçineceğiz diye uğraşıyoruz. Yoksa buradan da kazanmasak açız. El uzatan birisi olsa, ömür boyu dua ederdim.”
“HİÇ YÜZÜM GÜLMEDİ”
Gözyaşlarıyla yaşadıklarını anlatan anne Fatma Yıldız, kiralık ev fiyatlarının bütçelerine fazla yüksek olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:
“Gerçekten benim hiç yüzüm gülmedi. Kapının önünde oturuyorum. Üzerime hırkayı giyiyorum, bakıyorum herkesin kapıları kapalı, nereye gideyim. Bir kiralık ev tutamıyorum. 300 TL istiyorlar. Ben oraya 300 TL verdikten sonra kazancım belli, önümüz kış çok zor durumdayız. Allah yardım etsin. Yemeği ocağa koyuyorum, mutfak tüpleri bile dayanmıyor. Rüzgârın biri bir taraftan, diğeri öbür taraftan vuruyor. 15 günde bir mutfak tüpü bitiyor. Ne yapacağım, işin içinden nasıl çıkacağız bilmiyorum. Ben çok üşüyorum, kalp hastasıyım, yüksek tansiyon var. Bir bakıyorum acilliğim, bir bakıyorum acile gidiyorum. Günümün yarısı acillerde geçiyor. Tek istediğim ne olur ya Allah rızası için herkese dua ediyorum. Ölene kadar da dua ederim. Benim kafamı sokacak bir şey ayarlayabilseler ömür boyu dua ederdim. Benim yerim var fakat yapacak gücüm yok. Çünkü hiç gülmedim ki ben. Konuşurken bütün yaşadıklarım gözümün önüne geliyor. Ben de istiyorum kapımı kapatayım, evimde yemeğimi yapayım. İstiyorum, garip garip bakıyorum. Herkesin kapıları kapalı, benim evim yandı içeriye giremiyorum. Buralarda kaldım küçücük odada, ne olur Allah büyüktür inşallah el uzatan birisi çıkar da başımı bir eve sokarım. Ömür boyu dua ederim. Sabah kalkıyorum kapımı açıyorum. Dua ediyorum, ‘Allah’ım ne olur bu gün rızkımı ver, yoksa ben aç kalırım’ diyorum. Okuya okuya kapımın önlerinde dolanıyorum. Çünkü benim kapıma hiç kimse arabasını yıkatmaya gelmezse açım. Çünkü her şeyimiz buraya bağlı yaşıyoruz. Müşteri gelirse seviniyorum. Dualar okuyorum, hep rabbime dua ediyorum.”
Gelen müşterilerin araçlarını yıkayarak para kazanmaya çalışan aile, yardım elinin uzanmasını bekliyor.