AK Parti Gaziantep Milletvekili Tayyar, TGRT haber ekranlarında TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Programda soruları yanıtlayan Tayyar, gündeme ilişkin de önemli açıklamalarda bulundu. Ağrı olmak üzere 14 noktada tekrarlanan yerel seçimlerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Tayyar, “Ağrı Belediye Başkanı Adayı ile alakalı bir şey söylemedim. Ben bir durum tespiti yaptım, onu hedef almadım. Seçimden önce konuşsaydım eleştirilebilirdi ama seçim bitmiş, artık bir muhasebesini yapıyoruz. Biz seçim kaybettik orada, çünkü Yalova’da kaybettik, orada kaybettik, niye kaybettik? Bizim bu soruya cevap bulmamız gerekiyor. Aday yanlışı bunlardan birisi, dedim ki biz aday değiştirseydik Ağrı’da seçim alabilirdik. Aday tespitindeki yanlışında seçim yenilgisinde bir rolü olduğunu ifade ettim. Biz bunları konuşamayacaksak neyi konuşacağız o zaman. Ama arkasından adayın çok çirkin ifadeler içeren açıklamaları oldu. Sonra baktım ne kadar Ergenekoncu, ulusalcı yayın kanalı varsa onu ballandıra ballandıra kullandı. Açıklamanın içeriğine bakıldığı zaman bile niye kaybettiğimiz çok daha iyi anlaşılıyor. Bunu uzatmanın kimseye yararı yok” diye konuştu.
Açıklamalarının ardından çok sayıda kişiden telefon aldığını belirten Tayyar, “Yaptığımız tespitin son derece doğru, yerinde ve haklı olduğu söylendi. Bu bir patlamaydı aslında sadece Ağrı ile ilgili değil, ülkenin değişik görev yerlerinde aday tespitine ilişkin çokça telefon geldi. AK Parti bu muhasebesini yaptı. Doğruyu buldu, daha sonra 2011-2012 yılında aday tespiti yapılırken yanlışı asgari düzeye indirmeye çalıştı. Çünkü sıfır hata ile aday tespiti yapmak mümkün değil, her yerde yanılabilirsiniz. Yüzde 49,9 çıktı oylarımız. AK Parti sürekli olarak kendini sorgulayan bir parti. Burada belki ben yüksek sesle konuşan birisiyim. Bunu da söylemek gerekiyor, zaman zaman kişisel kaygılarla Genel Merkezimi ya da Sayın Başbakanımızı yanıltmaya çalışanlar oluyor. Onlara karşı tedbir olarak da medya üzerinden mesaj vermek faydalı olabiliyor” diye konuştu.
“BARIŞIN TEMİNATI OLARAK SADECE BDP’NİN GÖRÜLMÜŞ OLMASI DA ASLINDA PERDE GERİSİNE ZİHNİYET KODLARININ NASIL ŞEKİLLENDİĞİNİ DE GÖSTERİYOR”
Ağrı Belediye Başkanı seçilen Sırrı Sakık’ın açıklamalarına ilişkin de konuşan Tayyar, “Sırrı Sakık’a hakikatten yakıştıramadım. Göreve yeni başlamıştı, ayrıca seçim sonuçlarından hemen sonraki ilk açıklamasında barış kazandı dedi. Kaybetseydi barış kaybetmiş mi olacaktı. Barışın teminatı olarak sadece BDP’nin görülmüş olması da aslında perde gerisine zihniyet kodlarının nasıl şekillendiğini de gösteriyor. Sanki o bölge kendilerine ait ve orada sadece BDP’li yöneticilerin görev yapması gerekirmiş gibi bir anlayışla konuşuyorlar, bu doğru bir şey değil. AK Parti seçimi kazanmış olsaydı, barış sürecine, çözüm sürecine gölge mi gelmiş olacaktı. Yani sabote mi edilmiş olacaktı. Barışın teminatı sadece BDP mi, böyle bir anlayışla soruna yaklaşıyorsanız, orada siz de sorunun bir parçası haline gelmişsiniz demektir. Orada yaklaşımda, zihniyette bir problem var. Önce onun düzeltilmesi gerekir. Kazım Karabekir bir dönem bölgenin en kudretli paşalarından bir tanesi idi. Kazım Karabekir ile ilgili böyle bir düşüncenin ifade edilmiş olmasını diaspora dile getirmiş olsa bunu anlarım ama yani Kürtlerin de hamisi bir paşa ile alakalı Sırrı Sakık’ın bunu söylemiş olmasını açıkçası yadırgadım. Devam eden bir çözüm süreci var, bu çözüm sürecinde de gerçekten zarar verebilecek bir açıklamaydı. Sayın Başbakanımız gereken cevabı verdi. Siz onu kaldırsanız da bu millet daha büyüğünü, daha iyisini yapar dedi. Kazım Karabekir ismini kimse bu milletin yüreğinden hiç kimsenin sökmeye gücü yetmez. Meydanlarda daha iyisi inşa edilir, hem fiziki olarak, ruh olarak sökmeye güçleri yetmez” dedi.
“TEMEL HAKLAR REFERANDUMA GİTMEZ, OYLAMAYA SUNULMAZ”
Temel haklar ve özgürlükler için referandum yapılmaması gerektiğini belirten Tayyar, “Temel hak ve özgürlüklerin referandum konusu yapılmasını çok doğru bulmam. Falancayı asalım mı, öldürelim mi? Olmaz. Temel haklar referanduma gitmez, oylamaya sunulmaz yani burada demokrasi kavramına yüklediğimiz anlamı da bir tarih etmemiz gerekir diye düşünüyorum. Yarın şartlar değişti, konjonktür değişti ne yapacağız, Mustafa Kemal’i referanduma mı götüreceğiz, bu çok doğru bir şey değil elbette. Daha iyisini yapmak adına bir toplumla istişare olabilir” şeklinde konuştu.
“GEZİ OLAYLARININ, 17 ARALIK’IN ARKASINDA HANGİ İRADE VARSA LİCE’NİN ARKASINDA DA AYNI İRADE VAR”
Diyarbakır Lice’de yaşananları değerlendiren Tayyar, Diyarbakır olaylarının birkaç sebebi olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti:
“Diyarbakır ve Bingöl arasında geniş bir alanda kenevir ekiliyor. Bölge uyuşturucu üretimin ve pazarlamasının yapıldığı önemli bir güzergahtan birisi. Çözüm süreci ile o bölgede ciddi operasyonlar yapıldı. Binlerce ton kenevir oradan söküldü ve uyuşturucu kaçakçılığı ile ilgili olanlara karşı ciddi operasyonlar yapıldı. PKK’nın kontrolünde ekimler yapılıyordu. Çözüm süreci ile PKK bu kontrolünü kaybetmeye başladı. Buda ciddi bir gelir kaynağı bölge de hem Kandil’de hem Suriye’de. Oraya çomak sokulduğunu düşünüyorlar, orada ciddi operasyonlar oldu, bir lokal bağlamda böyle bir sebebi var. Temel nedeni ise çözüm sürecinden rahatsız olan odakların Cumhurbaşkanlığı seçimine doğru gezi olaylarını ve 17 Aralık da ortaya çıktığı gibi bu meseleyi de kaşıyarak büyütme çabasının ön planda olduğunu düşünüyorum. Bu işi büyütmek isteyen irade ağırlıklı olarak Cumhurbaşkanlığı seçimini etkilemeye çalışıyor. Büyük bir siyasi operasyonun parçası olarak bizim karşımıza çıkıyor. Gezi olaylarının, 17 Aralık’ın arkasında hangi irade varsa Lice’nin arkasında da aynı irade var:”
“CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNE TESİR ETMEK İSTEYENLER NASIL GEZİ VE 17 ARALIK’I KULLANDIYSALAR, LİCE OLAYLARINI DA KULLANMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Ulusalcı Türk milliyetçileri ve ulusalcı Kürt milliyetçilerinin bir araya geldiği iddialarını da yanıtlayan Tayyar, “Okmeydanı’nda sabah olaylar oldu. Okmeydanı daha önce DHKPC’nin cirit attığı yerdi. 2 gündür de PKK cirit atıyor. Bu birbirinden bağımsız gibi gözükmüyor. Temel düşmen belli ise o düşmana karşı ortaklık yapılabiliyor. Burada PKK’ın da, DHKPC’nin de işbirliği yapabildiğini Ergenekon iddianamesi eklerinde de biz görmüştük. İşte Türkiye’yi karıştırmak isteyen, Türkiye’yi etkisiz hale getirmek isteyen, Erdoğansız Türkiye düşüncesi üretenler, Cumhurbaşkanlığı seçimine tesir etmek isteyenler nasıl gezi ve 17 Aralık’ı kullandıysalar, Lice olaylarını da kullanmaya çalışıyorlar. Erdoğansız bir Türkiye’nin daha iyi olacağına inanıyorlar. Yeni Türkiye’nin mucidi olarak bugün Recep Tayyip Erdoğan bizim karşımızda, bu insan artık gücü kudreti Türkiye sınırları ile ölçümlenen biri değil, hem bölgede etkili söz sahibi hem dünya da etkili ve söz sahibi. Bu bir güçtür, siz eğer Türkiye’yi tekrar eski haline dönüştürmek istiyorsanız iddiasız ensesine vurulduğu zaman lokması alınan, gündemi tepeden tayin edilen bir ülke haline getirmek istiyorsanız Recep Tayyip Erdoğan’ı siyasetin dışında tutabilirseniz bunları daha kolay başarabilirsiniz diye düşünülüyor. Burada temel eski Türkiye için Recep Tayyip Erdoğan’ın silinmesi gerekir. Bunun içinde bir Cumhurbaşkanı adayı olmaması gerekiyor iki aday olmadıktan sonra da 3 dönem sınırlaması ile sınırlamaya uysun ve bir daha genel başkanlık da yapmasın. Siyasetin dışında kalsın ama buda çok mümkün gözükmüyor, onların hesabı bu Mısır’da Suriye’de olduğu gibi Ukrayna’da olduğu gibi kendileri ile uyumlu çalışabilecek isimleri gerekirse darbe yapabilecek, gerekirse ülkeyi bölerek getirmek istiyorlar” dedi.
Gezi türü olaylar Türkiye’de başarılı olsaydı Türkiye’nin Ukrayna’dan daha beter olacağını ve bölüneceğini ifade eden Tayyar, “Türkiye’nin gücünü sınırlamak bölünmesinden geçiyorsa o bölmeyi de başarabilecek her türlü provokasyonu tetikleyebilirler. Onlar böyle bir hedef içinde olabilirler ama benim üzüldüğüm onların bu hesabına karşı içeride kendilerini ulusalcı, milliyetçi, vatansever, yurtsever olarak gören insanların bu bölücü ayrılıkçı operasyonlara destek veriyor olmaları, insanların onlara destek vermesi için hakikatten kuş beyinli olması gerekir ya da hain olması gerekir” diye konuştu.
Tayyar, sözlerini şöyle sürdürdü:
Mısır’da demokrasimi var ki Mısır rejimiyle herkes uzlaşır hale geldiler. Peki Mısır’da bugün sistemi kuranlar, demokratik yöntemle mi geldiler ki bugün bizim gelişmiş demokratik ülkeler sözde Mısır ile işbirliğine girer hale geldiler. Bugün düşünün ki Türkiye’de basın özgürlüğü yoktur diyen Freedom House İsrail’i Türkiye’den daha özgür ülke olarak tanımladılar. Siz orada bir Filistin’in adını geçirin bakalım sizi ne hale getiriyorlar. Meseleye yaklaşım özgürlük sınırlaması ile alakalı değil.”
“Gezi olaylarının yıl dönümünde yerde bir fotoğraf karesi vardı. 4 veya 5 genç baygın vaziyette yatırıyordu. Daha sonra bunun mizansen olduğu açıklandı, tartışıldı. Dün Lice’de meydana gelen olaylarda bayrağın indirilişi sembol fotoğraf oldu. Her olaya bir sembol fotoğrafçılık mı başladı?” sorusuna Tayyar, “Yapılan her eylemin kitlesel bir destek bulabilmesi için onun anında kitlelere ulaştırılması gerekiyor. Twitter da bir kitle iletişim aracı önemli. AK Parti henüz soysal medyanın kitleler üzerindeki etkisini çok kavrayabilmiş değil. Samimi eleştiri yapmak gerekirse ama maalesef rejim karşıtı tüm odaklar sosyal medyayı alabildiğince kullanabiliyor. AK Parti henüz bunu kavrayabilmiş değil. Gezi olaylarından sonra biraz dank etti. Biraz hafiften tedbir alınır gibi oldu ama sonra tekrar eski haline döndü. Sosyal medyayı etkin bir şekilde maalesef kullanamıyoruz. Gücüne inanmıyoruz. Gezi’de biraz fark eder gibi olduk. Burada da sosyal medyayı çok etkin bir şekilde kullanmaya başladılar. Yollar kesiliyor, daha ne olduğu bile anlaşılmadan bakıyorsunuz sosyal medyada fotoğrafları paylaşılıyor. Sonra 1 kişi ölmüş Lice’de katliam var diye kıyamet kopartılıyor Türkiye’de. Katliam var diyenlerde yine Geziciler” yanıtını verdi.
PKK’nın yayın organı gibi tanımladığı bir gazetenin manşetlerine dikkati çeken Tayyar, “İŞİD’i AK Parti’nin Suriye’deki terör kolu diyor. Suç çok açık bir şekilde. Bundan dolayı yargıda hesap vermesi gerekiyor. Bizim hukukçularımız dava açtılar mı bilmiyorum. Açmadılarsa buradan uyarmak istiyorum. Böyle yayınlar yapılıyor ve böyle yayınların yapıldığı ülkede diktatörlük var. Bazen içimden geçmiyor değil, keşke olsa bir 48 saatliğine. Bakalım sen o yayınları yapabilecek misin, yapamayacak mısın?” diye konuştu.
Lice’de Türk bayrağının indirilmesine ilişkin soru üzerine Tayyar, “Türk bayrağının indirilmesini kabul etmek asla mümkün değil ama görüyoruz ki provokatörler toplumun sinir uçlarına dokunacak ve çatışmayı körükleyecek, derinleştirecek ne kadar değer varsa onlar üzerinden vurmaya çalışıyor. Müthiş bir provokasyon. Üstelikte kare kare çekiliyor. Aynı anda sosyal medya da paylaşılıyor. İlk paylaşanlardan bir tanesi de maalesef bizim cemaat medyası. Üzülerek şunu görüyoruz; kan siyasetinden kandan beslenen siyasiler ve onların yerel uzantıları maalesef bu provokasyonun içinde hızlı bir şekilde yer aldılar. Biz bunların son 1 buçuk yıldır 2 yıldır akıllandıklarını falan zannediyorduk ama görüyoruz ki Erdoğan düşmanlığı bunların aklını da esir almış gibi gözüküyor. Erdoğan gitsin de ne olursa olsun, hatta ülke bölünebilir diye düşünen bir güruh var bu ülkede. Erdoğan’ın gitmesini ülkenin bölünmesine tercih edecek maalesef hainler var bu ülkede. İşte 1 buçuk yıldır kan akmıyor diyoruz. Kan akmıyor diyorsunuz ama bakın bayrağın indiriyorlar, yolları kesiyorlar. Bunlar olduğu zamanda devlet yok kardeşim PKK’ya bölgeyi teslim ettiniz diyenler orada operasyon yapıldığı zamanda katliam var diye bağırıyorlar. Peki siz neyin peşindesiniz kardeşim? Bir taraftan devlet otoritesi yok diye bağıracaksınız, devlet otoritesini tesis etmeye çalıştığı zamanda katliam var diye bağıracaksınız. Demek ki sizin derdinizin ülkenin selameti, barışı, istikrarı, huzuruyla hiçbir derdiniz yok yani. Düşmanlık. Burada ya adam hain ya da kuş beyinli. Ben bunun başka izahını bulamıyorum. Eğer 1 buçuk yıldır bu ülkede kan akmıyorsa, ocaklara ateş düşmüyorsa ve bu seni mutlu etmiyorsa bir problem var demektir” ifadelerini kullandı.
“30 SENE KAN EMİLDİ BU MEMLEKETTE DOYMADIK MI HALA?”
Barış süreciyle ilgili ise Tayyar, “1 sene olacak bitti. 30 sene kan emildi bu memlekette doymadık mı hala? Yani 50 bin insan hayatını kaybetti bu memlekette. Kaşıyanlara diyorum; kan emmeye doymadınız mı? Bu memlekette 50 binin üzerinde insan öldü. 300 milyar dolar, 400 milyar dolar, 500 milyar dolar Türkiye’nin kaybı oldu. Bu ekonomik kaybı saymıyorum. Para bir şekilde sağlanabilir. Giden can gidiyor ve bunun geri dönmesi mümkün değil. Bu memlekette ne kadar insan ölmeli ki siz bundan mutluluk duyacaksınız, huzura ereceksiniz. Ne kadar insan ölürse siz huzura erersiniz. Bunu anlamakta zorlanıyorum. Herkes için söylüyorum bunu. Eğer bu ülkede çözüm süreci bitmek üzeredir diyen insanlar böyle davul zurna eşliğinde neredeyse bayram yapıyorlarsa ve bu bayramı yapanlar kol kola girdiklerinde saflara baktığınızda Sözcüyü, Yeniçağı ve Özgür gündem gazetesini buluyorsanız, gerçekten üzerinde düşünmemiz gereken vakayla karşı karşıyayız. Böyle bir şey olabilir mi yani. Herkes bir akıllansın” değerlendirmesinde bulundu.
IŞİD’in 22 civarında militanının Türkiye’de cezaevinde olduğunu belirten Tayyar, “Çok önemli operasyonlar yapıldı ve Türkiye’den de kadro devşiriyorlar. Tıpkı PKK’lılar gibi IŞİD militanlarının da cenazelerini göreceksiniz Türkiye’de yakın zamanda. Geçtiğimiz günlerde Batman’da bir tanesini defnettiler ve hızlı bir şekilde de Türkiye’den kadro değiştiriyorlar. Batman’dan, Mardin’den, Gaziantep’ten sınır şehirlerinden IŞİD’e kadro değiştiriliyor” diye konuştu.
“TÜRKİYE’DEN KAÇIRILAN ÇOCUKLAR PYD ORDUSUNA KATILIYOR, ORADA EĞİTİLİYOR”
Kaçırılan çocukların Suriye’ye taşındığı iddialarına ilişkin ise Tayyar şunları söyledi:
“O doğru bir tespit. Kandil’e falan gittikleri yok. PYD kontrolünde Suriye’de yeni bir ordu kuruluyor ve Türkiye’den kaçırılan çocuklar PYD ordusuna katılıyor. Orada eğitiliyor. PYD diye bir şey yok aslında. O PKK’nın bir kolu. PKK Suriye’de devletleşmeye çalışıyor. İlk devletini orda kuracak ama bunu kurarken de güçlü bir şekilde bu yapıyı güçlü oluşturmaya çalışıyor. Kuzey Irak’ta da Barzani ile kavgalılar. Bu son dönemde Lice olaylarının tırmanmasının lokal sebepleri olduğunu söyledi. Uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele önemli ama şu gözden kaçmasın; bu çözüm sürecini akamete uğratmaya yönelik operasyonların son dönemde artması ve dışarıdan destek görmesinin en önemli sebeplerinden bir tanesi cumhurbaşkanlığı seçimidir dedim. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle beraber Kuzey Irak petrolünün Türkiye üzerinden pazarlanmasıdır. Bunu yabana atmayın. Bu başlayınca bir anda IŞİD Talabani’nin karargâhına saldırdı. Onlarca insan hayatını kaybetti. Aynı zamanda bölge hareketlenmeye başladı. Lice olayları giderek tırmanır oldu. Bugün IŞİD’in arkasındaki yabancı istihbarat örgütü CSI’dir. Arkasındaki güçlü irade CSI’dir. Amerika Irak’tan çekilirken bir Şii lideri El-Maliki’ye Irak’ı teslim etti gitti. Kuzey Irak’ta da ayrı bir yapı oluştu. Diğer taraftan da IŞİD’i Irak’ta ve Suriye’de güçlendirerek, orayı bir bataklığa çeviriyorlar. Orayı bir bataklığa çevirdikleri zaman İran’ı bir sopa olarak kullanma fırsatı doğacak. Verilen mesajların birisi de Barzani’ye ‘Sen diyor, Türkiye üzerinden hesap yapıyorsun’. Barzani’ye bir ayar veriliyor burada, Talabani’ye ayar veriliyor. Bugün İran Cumhurbaşkanı da Türkiye’de bütün bu meseleler Ruhani ile konuşulacaktır diye düşünüyorum.”
“ÇÖZÜM SÜRECİ YOK MU? DAĞDAN İNECEK OLMANIZA RAĞMEN, DAĞDAKİ KADROYU NİYE ARTTIRIYORSUNUZ”
Diyarbakır-Bitlis yolu, Bingöl yolu ve yollara açılan hendekler ile kalekollara ilişkin ise Tayyar, “Bugün eylem yaptıkları ve tepki gösterdikleri kale kollar yeniliyor. Buna bir tepti gösteriliyor. O kale kollar yenileniyor. Türkiye’de çözüm süreci var. Barış süreci var. Kale kola ihtiyaç mı var niye yapıyorsunuz deniyor. Çözüm süreci varda, PKK’nın dağ kadrosuna 2 bin insanı niye gönderdiniz sonradan. Çözüm süreci yok mu? Dağdan inecek olmanıza rağmen, dağdaki kadroyu niye arttırıyorsunuz. Peti çözüm süreci varsa yolları niye kesiyorsunuz, niye toplumun sinir uçlarına dokunan açıklamalar yapıyorsunuz, niye toplumu ayrıştırmaya çalışıyorsunuz. Bunları niye yapıyorsunuz o zaman? Kaldı ki burada yeni bir kalekol yapılması söz konusu değil. Ben devlet olarak sınır güvenliğimi sağlamak zorundayım. Bunu sağlarken de sana da sormam. Böyle bir kolaycılık yok. Eğer bir haksızlık mağduriyet hali varsa, eğer orada rutin dışına çıkan odaklar, gruplar varsa bunun hesabını hep birlikte sorarız. Biz burada ileri demokrasiyi inşa etmeye çalışırken, yeni Türkiye’yi yeni bir anlayışla inşa etmeye çalışırken herkesi kucaklayan bir tavır sergiliyoruz burada. Sizin de buna katkı sunmanız gerekir” ifadelerini kullandı.
Bayrağı indiren kişiye ateş açılmamasıyla ilgili Tayyar, “İnanılmaz bir sabır, fedakarlıktır. Kolay bir şey değil. Bu memlekette o kadar acılar yaşanmış o acılar bir daha tekrar etmesin, yaşanmasın diye gösterilen fedakarlığı ve sabrı acziyet olarak algılarsanız hata edersiniz. Yazıktır günahtır bu memlekete. Kandan beslenen herkes için söylüyorum bunu. Ne kadar daha kan akmalı ki siz doyuma ulaşmalısınız. Orada şehitlerimiz gelse, başka insanlarımız hayatlarını kaybetse, bundan mutluluk mu duyacaksınız. Daha doymadınız mı? Bunu anlamakta mümkün değil” dedi.
Kafatasçılık noktasında ırkçılığa götüren Kürt kelimesine tahammül edemeyenlerin noktasında “Lice’de katliam var” sözlerinin manidar olup olmadığına ilişkin Tayyar, “Büyük Türkiye düşmanlığı, Erdoğan düşmanlığı, AK Parti düşmanlığı. Bunları ortadan kaldırmış gibi gözüküyor. Akıllı izah edilecek bir durum değil bu. Millet iyice zıvanadan çıkmış yoldan çıkmış” dedi.
Yolların hendekler halinde kazılıp, ulaşımın engellenmesine ilişkin Tayyar, “Bunlar provokasyonun bir parçası olduğunu görüyoruz. İyi niyetli olmadığı belli. Demek ki siz önceden planlamışsınız. Alt yapıyı önceden oluşturmuşsunuz. Onları nasıl pazarlayacağınızı planlamışsınız. Planlı bir kurgu var. Sağduyulu, aklı selim herkesin iyi görmesi gerekir diye düşünüyorum” diye konuştu.
Görevden alınanların yerine daha onlardan üst düzey paralelcilerin getirildiği iddialarının sorulması üzerine Tayyar, “Çetenin devlet içinde temizlenmesi çok doğru ve yerinde bir karar. Bu konuda kararlıyız. Nerede görev alırsa alsın. Bu hesabı herkes verecek. Görevden alınanlardan sonra yerine getirilenlerde bir problem var. Bir kısmında. Şöyle bir kolaycılığa kaçılıyor. Eğer biz paralel yapıyı devlet içinde temizlerken kim olursa olsun onu getirelim anlayışla hareket edersek bu doğru bir yaklaşım olmaz. Maalesef yapılan yeniden görevlendirmelerde çok ciddi yanlışlar gözlüyorum. Yanlışın içinde olduğu için sistemin dışında kalanlarda paralelciler mahvetti deyip durumdan vazife çıkartırcasına açıklamalar yapıp kendilerine pozisyon elde etmeye çalışıyorlar. Buda doğru bir yaklaşım değil. Nitekim son Zonguldak’a yapılan emniyet atamasını doğru bulmuyorum. Bir dönem telekulak skandalında yargılanmış ve sonra beraat etmiş birisi. VIP dinlemeler son derece önemli. Bunlar farklı isimlerle yapılan dinlemeler. Hukuk kılıfına uydurulmuş dinlemeler bunlar. Hukuk dışı dinlemeler. TİB dışında kayıt dışı dinlemeler var. Bunlarla ilgili henüz ortada bir şey yok. Asıl vahim olan tarafı o. Onu da tespit etmek çok zor gibi gözüküyor” şeklinde konuştu.
Tayyar, Fenerbahçe ile ilgili yargılama kararına ilişkin, “Savcı müteala verdi. Eğer bu yol açılacaksa yeni bir delil olmadan yeniden yargılamanın yolu açılacaksa bence Türkiye’de bütün davalar yeni baştan yeniden görelim. Burada bir yaklaşımı doğru bulmuyorum. O zaman tekrar görelim. Aziz Yıldırım Türkiye’de ayrıcalıklı bir adam değil. Şahsa göre yargı olmaz. Bitmiş bir davada yeniden yargılamanın yolunu açacaksınız. Neye göre açacaksınız. Adalet duygusunu bu kadar da rencide etmemek gerekiyor diye düşünüyorum” dedi.
Güncelleme Tarihi: 09 Haziran 2014, 21:19