Tabi ki doların artışı enerji maliyetlerini kamu maliyetlerini özellikle zorlayan bir unsurdur. Biz o yüzden dolar paritesinin artmasından çok hoşnut olmayız bunu birçok kerelerde söylemiştim ama kendi içinde balans edebilecek bir takım unsurları da var enerji sektörünün. 13 Ocak itibariyle günümüze kadar, ham petrolün varili 46 dolardan 60 dolarlar seviyesine çıktı. Doların paritesi 2.28’lerden şuanda 2.60’lar bandında devam ediyor. Bütün bunlar yüzde 30’luk ham petrolde, yüzde 15’lik dolar paritesindeki artış bizi olumsuz manada tabiî ki etkiliyor. Bu olumsuzlukları vatandaşlarımıza yansıtmadan yürütmeyi düşünüyoruz. Bu tür dalgalanmaları kendi içimizde absorbe etmeyi kendi içimizde eritmeyi planlıyoruz. Bütün planlarımız bunun üzerine kurulu” diye konuştu.
“2015 YILINA ÖZELLİKLE İLK 3 AYDA YAKLAŞIK BİN MEGAVATLIK KURULU GÜÇ DEVREYE ALDIK”
Türkiye’nin dolarla alıp TL ile satan bir ülke olduğunu kaydeden Bakan Yıldız, şöyle konuştu:
“O yüzden bütün bunların her birisinin parite farkları enerji sektörünü olumsuz olarak etkiliyor ama yerli kaynaklarımızı su, rüzgar, güneşle alakalı bütün kaynaklarımızın bu manada olumlu tesirde bulunduğunu söylemem lazım. Sevindirici bir rakamı paylaşmak isterim. 2015 yılına özellikle ilk 3 ayda yaklaşık bin megavatlık kurulu güç devreye aldık. Bu bin megavatın yüzde 90’ı rüzgar, su ve yerli kömür gibi öz kaynaklarımızdan kaynaklanıyor.
Bu sevindirici bir gelişme. Her bir yerli kaynak üretimimiz bütün zorluklara, bir kısım spekülatif çevreci arkadaşlara rağmen bin megavat civarında yalnızca 2015 yılında güç devreye aldık. Her devreye aldığımız güç bizim ithal doğalgazın azaldığı anlamına gelir. Burada yalnızca bizler değil, vatandaşlarımızın bütün kesimlerinin aslında burada bu konuya itina göstermesi lazım diye düşünüyorum. Bunun iktidarı muhalefeti yok. Bu Türkiye’nin ithal ettiği kaynakların azaltılması yönünde olacaktır. Türkiye’nin enerji politikaları yerli kaynaklara önem veren onu ön planda tutan ve Türkiye’nin birçok rezervini değerlendirme imkanımızın olduğu bir politika ve stratejiyi barındırıyor o yüzden bir kısım STK’ları da aynı hassasiyete davet ediyorum.”
ÇÖZÜM SÜRECİ ENERJİ SEKTÖRÜNÜ DE OLUMLU ETKİLEYECEK
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, Çelik Boru İmalatçıları Derneği (ÇEBİD) Başkanı Ahmet Kamil Erciyas ve yönetim kurulu üyelerini kabul etti. Kabulde Yıldız gazetecilerin sorularını da cevaplandırdı. Yıldız, bir gazetecinin, geçen hafta sonu GAP’ta açıklanan yeni eylem planı ve bu çerçevede bölgede yeni enerji yatırımlarının yapılmasının muhtemel olup olmadığı sorusuna şöyle karşılık verdi: “Çözüm süreci başta siyasi ve sosyal olarak ülkemizin normalleşmesini içerdiği gibi aynı zamanda içinde bulunduğumuz enerji sektörünü de olumlu manada etkileyecek. Oraya yapılan havaalanlarından tutun ki yaptığımız barajlara gerek kamu, gerek özel sektör hidroelektrik santrallere ve oradaki enerji tesislerini iş makinelerinin yakılmasından tutun ki birçok olumsuz örnekler vardı. Bu olumsuz örnekler yerini yatırımlara bırakmış olacak.
Başbakanımızın açıkladığı yeni eylem planında da özellikle hidroelektrik santrallerin ve yerli üretim santrallerinin mevcut güneş santrallerinin yapılacağı çok güzel yatırım alanları var. Bunların hazırlıklarının tamamını hemen hemen yapmış bulunuyoruz. Aynı zamanda çok fazla gözle görünmeyen ama 7 ayrı şirketimizin gerek kamu TPAO gerek özel şirketlerin 8 tane arama kuyusu bu süreç içerisinde açılamadı. Bunun karşılığı 330 bin varil civarında üretim kaybına sebep oldu. Toplam 188 milyon dolarlık bir yatırıma karşılık geliyor. Bunların her birisini askıya almıştık. Şimdi bunları tekrar devreye koymuş olacağız. Gecikmiş olarak bunların sismiklerinin yapılması gerekse arama üretim kuyularıyla alakalı inşallah harekete geçireceğiz. Bu yalnızca petrolle alakalı olan kısmı. Biz yaklaşık 15-16 ay önceden hazırlığını yaptığımız Kuzey Irak’ta sözleşmesini yaptığımız bir kısım bloklar var. Bu bloklardan bir tanesi de Kandil Dağı eteklerinde. Bunlarında inşallah çalışmalarına önümüzdeki süreçte başlayacağız ve planlamalarını da yapıyoruz”
“MADENCİLİK SEKTÖRÜNDE YENİ ÇIKARTTIĞIMIZ KANUNLA BERABER YENİ FIRSATLARIN OLUŞACAĞINA İNANIYORUM”
Yıldız'a, "Sanayi verilerine göre madencilik ve taş ocağının en fazla daralan sektör olmasını nasıl değerlendirdiğinin sorulması" üzerine Yıldız, şunları kaydetti:
“Türkiye’de özellikle mevsimlere bağlı olarak da bir kısım üretimlerin yükseldiği, bir kısım üretimlerin düştüğünü görüyoruz. Madencilik sektörüyle de alakalı sanayi üretimiyle de alakalı bunun daha üst bir şapkası olarak şunu söylemem lazım; Türkiye’de hamdolsun arz güvenliğiyle alakalı bir problem kalmamıştır. Önceki yıl 7 bin megavat civarında geçtiğimiz yılda 3 bin megavatın üzerinde bu yılda hamdolsun bin megavatla başlayan yeni tesisler devreye alıyoruz. Ürettiğimiz tükettiğimizin yüzde 15 kadar fazlası durumunda olacak. Eski piyeslerin bir kısmını da devreden çıkartmayı düşünüyoruz. Özellikle çevre şartlarına, iklim şartlarına uygun bir yapılanmayı yeni tesislerle beraber daha sağlıklı daha sürdürülebilir ve daha rekabet edici bir ortamda fiyatlarıyla beraber müşteriye olumsuz yansımayacak bir kısım yapılanmaları öngörüyoruz. Türkiye’nin büyüme hızında ister sanayide isterse madencilik sektöründe ne olursa olsun büyüme hızında daha fazla büyümemiz lazım enerji sektöründe ki rekabet ortamını oluşturmuş olalım. Arz güvenliğiyle alakalı istediğimiz noktalara gelmiş olalım. Madencilik sektöründe yeni çıkarttığımız kanunla beraber yeni fırsatların oluşacağına inanıyorum. Bir kısım yerlerin sahaların ihaleyle verileceği bir kısım yerli imalatların daha da artacağı bir ortamı gerçekleştirmek istiyoruz. Önümüzdeki yılların geçen yıllardan üretim olarak daha da iyi olacağı kanaatindeyim. Kapasitemizi de daha fazla artıracağımız kanaatindeyim.”
Güncelleme Tarihi: 09 Mart 2015, 12:26