Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Barzani’nin yanında Türkiye’ye gelen 3 bakanın Halk Bankasındaki parayla alakalı bir tahsilat için geldiği yönünde bir haber duyuyorum. Bunun doğru olmadığını söylemem lazım. Geçici olan hesapların kalıcı hesaplar haline getirilmesi ve yetkililer ile beraber bu hesapların açılması için kendileri geliyorlar” dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Atılgan Sökmen ve Yönetim Kurulu üyelerini kabul etti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda gerçekleşen görüşme sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Yıldız, yaşam odalarının zorunlu hale getirilip getirilmeyeceği konusunda bilgi verdi.
Bu konunun son derece bilimsel bir konu olduğunu kaydeden Bakan Yıldız, “Dünyadaki uygulamalar için Rusya, Ukrayna, Almanya, ABD gibi ülkelerdeki en son yapılan çalışmaları incelemek üzere bir heyet kurduk. Kömürde yaşam odaları ile alakalı dünyada çok geniş bir uygulama bulunmuyor. Çalışma Bakanlığımızın yapacağı yönetmelikle bunların düzenlenmesi söz konusu ama Plan Bütçe Komisyonunda alınan kararda bunun yönetmeliğe bırakılması ile alakalı bir tavsiyede bulunuldu. Özellikle metalik madenlerde yaşam odasında bugün yaklaşık 10 tane yaşam odası barındırıyorlar. Ama her maden için de bu uygun olmayabilir. Çünkü yangın içerisinde kalabilen yaşam odalarının da yangın içinde kalan kısımlarının daha farklı riskler oluşturduğu dünyada gözlemlenmiş. Sırf kamuoyundaki bir algıdan dolayı bir görüş üzerinde yoğunlaşmamak gerekiyor. Dünyada bunun uygulamaları nedir ona bakıyoruz. Şuanda en seri olan ve tehlikelinin bulunduğu yerden en hızlı kaçış noktalarını oluşturabilecek bir maske değiştirme istasyonlarının bulunması, dünyada daha fazla uygulanan bir sistem olarak görülüyor. İşçi sağlığı ve güvenliği ile alakalı hangi tedbirlerin uygulanması işçi sağlığı için daha uygunsa onlar yapılacak. İyi olan bir şeyi reddetmiş gibi piyasada bir algı görüyorum. Bunun doğru olmadığını söylemem lazım. Sırf olmuş olması için bir iş yapmak doğru değildir. En fazla kömürün üretildiği Avustralya’daki kömür işletmeciliğinde, Almanya’da yaşam odasına yer verilmemiş. Biz Soma faciasının kamuya, özel sektöre, işçiye, iş verene çok fazla öğreteceği şey var. Bizim için çok acı bir tecrübe oldu. O yüzden doğrusunun tercih edileceğini bilelim” ifadelerini kullandı.
Bir gazetecinin, “Barzani ve 3 tane bakanının Türkiye’ye gelmesi yönünde 3 tane bakanın Halk Bankasındaki parayla alakalı bir tahsilat için geldiği yönündeki haberlere ilişkin olarak?” sorusu üzerine Yıldız şu cevabı verdi:
“3 tane bakanının Halk Bankasındaki parayla alakalı bir tahsilat için geldiği yönünde bir haber duyuyorum. Bunun doğru olmadığını söylemem lazım. Geçici olan hesapların kalıcı hesaplar haline getirilmesi ve yetkililer ile beraber bu hesapların açılması için kendileri geliyorlar. Bu sürdürülebilir bir iş olması için gayret ediyoruz. Irak’taki özellikle istikrarın bozulması ile beraber petrolün sahiplerinin işleticilerinin el değiştirdiği bir ortamdayız. Yalnızca Kuzey Irak petrolleri ile alakalı değil, aynı zamanda Bağdat petrolleri ile alakalı da konuşuyoruz. Bizim şuanda Kuzey Irak’ın hakkının o bedel içerisine alınıp götürülmesiyle alakalı bir gündemimiz yok. İlk tankerin parası henüz gelmedi. Çünkü bunların satışlarından Kuzey Irak sorumludur. Petrolün sahibi Irak’tır. Bunu ihaleden de satan sevkiyatını yapan Irak. Bu satışın sorumlusu Irak’tır. İsrail’e mi satıyor başka yere mi satıyor biz o kısmına girmiyoruz. Ama kendilerine sordum İsrail’e satmadıklarını söylediler. Türkiye’den de Mersin’den özellikle jet yakıt için Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak bizim İsrail’e satışımız söz konusu değildir. Hele hele Gazze ve Filistin üzerinde şuan da İsrail’in yaptıklarını bu soruyu daha da önemli hale getirdiğini biliyorum. Ne geçen ay, ne önceki ay ne de bu süre içerisinde biz İsrail’e herhangi bir jet yakıtı satmadık.”
Enerji Arz Güvenliği konusuna da değinen Yıldız, havaların en sıcak olduğu günlerden birinin yaşanıyor olmasına rağmen Enerji Arz Güvenliği hususunda bir sıkıntı olmadığını belirterek konuşmasına şöyle devam etti:
“Şuan da tüketimimiz 39 bin megawattlara doğru gidiyor. Cumhuriyet tarihinin en yüksek değerlerini her geçen gün yaşıyoruz. Klimaların çok yüksek oranda çalıştığını, enerji tüketiminden son derece yakından izliyoruz. Ben şunu tavsiye ederim; özellikle enerji arz güvenliği ile alakalı bir sıkıntımız yok ama bizim israf etmeden enerji tasarrufu ile beraber kullanabiliyor olmamız lazım. Hem kapıyı açarak hem de klimayı açarak bunun doğru olmadığı kanaatindeyiz. Barajlarımızıdaki su seviyeleri geçen yıla göre az. Ama biz buna rağmen enerji politikalarının ve stratejilerinin en temel kurallarından bir tanesi olan kaynakların çeşitlendirilmesi ve yaygınlaştırılması ile alakalı politikalarımızın doğru sonuçlar verdiğini görüyoruz. Bir kısım yerlerde özellikle suyun üretim oranının azaldığını ama onun yerine diğer kaynaklardan bunun telafi edildiğini söylemem lazım. Rüzgar ile alakalı ürettiğimiz enerjinin özellikle 2013 yılı içerisinde doğalgazdan 600 milyon dolarlık daha az doğal gaz ithal ettiğimizi söyleyebilirim.”
Kuzey Irak’ın sattığı ham petrol gelirlerinin Halk Bankasındaki bileşenlerini de açıklayan Yıldız, şunlara dikkat çekti:
“Biz BM kararlarının bağlayıcı olduğu ülkelerden bir tanesiyiz. Kuveyt’teki savaş tazminatları ile alakalı yüzde 5’lik payın ayrıldığını söylemem gerekiyor. Bu bizim için de bir zorunluluktur. Yüzde 5’ten sonra kalan kısmın yine Irak’lı kardeşlerimizin kendi verdiği karar doğrultusunda yüzde 83’ünün Merkez Irak Bağdat’a ve yüzde 17’sinin de Kuzey Irak’a aktarılması gerektiğini söylemiştik. Şuan da Irak’ta olan karışıklıklar bizim böyle bir kurgumuzu değiştirmiyor. Oranın ne olacağını biz karar vermiyoruz. Oranın ne olacağına Irak halkı karar verdi. Bize düşen bu doğrultuda uygulamalara devam etmektir. Gerek IŞİD’in yaptıkları gerekse oradaki istikrarın bozulmasıyla alakalı normalleşmeden daha da uzaklaşılan bir ortamda bizim prensiplerimizin değişmeyeceğini söylemem lazım.”
Beyci Rafinerisi’nin IŞİD’in eline geçmesi ile beraber ham petrolü olan ama üretemeyen, üretse de rafine edemeyen bir Kuzey Irak profilinin çıktığını kaydeden Yıldız, “Dolayısıyla ham petrol ürünleri ile alakalı farklı sıkıntılar var. Hem benzinin hem de dizelin yeterince tedarik edilemediğini görüyoruz. Türkiye bu manada elinden gelen gayreti yapacaktır ve geçen hafta yayınlanan bir kararnameyle yalnızca transit taşımalardan kaynaklanan petrol ürünlerinin değil, aynı zamanda Tüpraş’ta üretilen petrol ürünlerinin de Kuzey Irak’a sevk edilmesi konusunda bu alanın yolu açılmış oldu. Burada ki en önemli mesele ürün tedariki değil. Türkiye’de bu manada arzımız yeterli ama Habur kapısındaki lojistik ve trafiktir. Hem Musul halkına verilecek elektrik ile alakalı hem de petrol ürünleri ile alakalı Türkiye yaklaşık 4 bin tonluk günlük ihtiyacını karşılayabilecek bir durumdadır. Gerek nakliye, gerek sevkiyatı ile alakalı her türlü lojistiğinin sağlandığını söylemem lazım. Türkiye hem Irak’ın Bağdat’ın normalleşmesi hem de Kuzey Irak’ın bulunduğu noktadan daha iyi bir yere gelmesi ile alakalı katkılar koymaya devam edecektir” diye konuştu.
Soma’daki maden ocaklarının açılması için son günlerde yürüyüşler yapıldığını belirten Yıldız, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Oradaki ocakları açmamız için o ocakların iyileştirilmesi lazımdır. Hem Çalışma Bakanlığımızdan hem de Maden İşleri Genel Müdürlüğümüzden giden teftiş ekipleri orada belli hedefler ortaya koydular. Mesela özellikle havalandırma bacaları ile alakalı yaklaşık 140 metrelik bir bacanın açılması. Ama şuan da 45-50 metrede. Bunun açılması için orada çalışmak gerekiyor. Işıkların özellikle açılmasının yolu oradaki işçi kardeşlerimizin orada çalışmasından geçiyor. Eğer biz orada çalışmayalım denirse o ocakların bizim istediğimiz şartlara gelme imkanı olmaz. Oraya gelecek işçi kardeşlerimiz kömür üretimi yapmayacaklar. O ocakların açılması isteniyorsa o ocakların o şartlara getirilmesi için üretim hazırlığının yapılması lazım. Bazı arkadaşlarımız üretim hazırlığına da katılmıyormuş. Peki o şartlara gelmeden, işçi sağlığı ve güvenliği ile istediğimiz şartlar oluşmadan o ocaklar nasıl açılacak. Orada bir açmaza girmemek lazım. Yaptığımız görüşmelerde Soma’da ocakların açılması isteniyor. Açılsın ama o şartlar yerine getirilmek kaydıyla açılsın. Üretim hazırlığı çalışmalarına katılacaklarsa hızlıca açılabilir. Eğer böyle bir şeyi kendi açılarından da uygun görüyorlarsa herhangi bir kömür üretimi yapmadan o hazırlık çalışmalarına katılmak lazımdır. Sağlık gerekçesiyle katılamayan arkadaşlarımız olabilir ama önümdeki raporlar bu sayının çok ciddi bir rakam olduğundan bahsediyor. Ata Bacasıyla alakalı öncelikle bir tasfiye kararı alabiliriz. Oraların işçi sağlığı ve güvenliği ile alakalı şartların yerine getirilemediğini gördüğümüzde biz tasfiye kararı alabiliriz. Ama Işıklar’ın biran önce üretime geçmesi ile alakalı işlemler yapmak gerekiyor. Üniversite camiasından oradaki kazanın oluş nedeni ile alakalı gerek adli gerek idari soruşturmalar devam ediyor ama aynı zamanda kazanın oluş nedenlerini de ortadan kaldırmak için de bir yandan bilimsel çalışmalarımız devam ediyor.”
Güncelleme Tarihi: 14 Temmuz 2014, 14:11