Okulda görevli öğretmen M.A.’nın ihbarıyla ortaya çıkan taciz skandalında kendisini savunan sanık durumundaki M.Ş, suçlamaları reddetti. Kendisine M.A. tarafından bir komplo kurulduğunu iddia eden M.Ş, mahkeme heyetine verdiği ifadede şunları söyledi:
“Öğretmen M.A. benden bulaşıkları yıkamamı istedi. Ben de reddettim. Bundan sonra bu iddialar ortaya çıktı. Kendi isteğimle işimden istifa ettim, suçlamaları kabul etmiyorum. Öğretmen Manisa’dan yeni gelmiştir. Kendisi boşanmıştır. Okulun huzurunu bozmuştur.”
AİLELER ŞİKAYETÇİ OLMADI
Çocuklarının taciz edildiği iddialarını reddeden aileler, mahkemede şikayetçi olmaktan vazgeçti. Ailelerin duruşmada dile getirdiği, “Dokunmuş ama o niyetle dokunmamış” şeklindeki beyanı üzerine, gönüllü olarak davayı üstlenen avukatlar yaşananlara tepki gösterdi. Mahkeme heyeti, çıkan tartışma nedeniyle duruşmaya ara verdi. Çocukların avukatları, “Biz de olmasak çocukları savunacak kimse kalmayacak” sözleriyle tepkilerini dile getirdi.
Duruşmayı takip eden Aydın Baro Başkanı Avukat Gökhan Bozkurt ise çocukların üzerinde aileleri tarafından baskı oluşturulduğunu öne sürerek, “Bizim gözlemlediğimiz 7 tane mağdur çocuk var. Tabi ki suçluluğu ispatlanana kadar kimsenin suçlu ilan edilmesini biz istemeyiz. Ama ciddi bir iddia var ki Cumhuriyet Savcılığı iddiayı dikkate almış ve bu Kamu Davasını açmış. İfadeler var, dosyada deliller falan var ama bir şey eksik. 7 çocuğun ailesinden bir kişi bile şikayetçi değil” şeklinde konuştu.
“GEREKİRSE MECLİSE TAŞIYACAĞIM”
Taciz iddiasını yakından takip eden MHP Aydın Milletvekili Deniz Depboylu da çocukların bir minibüse doldurularak ifade vermeye getirilmesinin doğru bir davranış olmadığını savunarak İl Milli Eğitim Müdürlüğünü suçladı. “Gerekirse konuyu Meclis'e taşırım” diyen Depboylu, şunları söyledi:
“Burada tespit ettiğim birçok şey var. Her şeyden önce çocuk izlem merkezinin Aydın’da olmaması çok büyük eksiklik. Çocukların ifadelerinin alınış şekli çok yanlış. Yanlış derken adli mekanizmayı burada suçlamıyorum. Çocukların ilk ifadesinin alınışı esasında bir minibüse doldurulup Jandarma eşliğinde savcılığa götürüldüğünü öğrendim. Bu bir kere çok büyük bir yanlış. Çocuklar o şekilde köyden götürüldü. Köylerimizin sosyo kültürel yapısı belli bir yerde. Köyler özellikle cinsel taciz konusunda çok hassastır. Genellikle üstü kapatılır, ayıp kabul edilir. Bu durum özellikle çocukları çok korkutuyor. Ben bunu komisyona ileteceğim. Çok dikkatli davranılması gerekiyor. Öğretmenler üstüne düşeni yapmıştır. Zaten ilgili kanun der ki bu konuların hem üst birime hem de savcılığa bildirilmesi gerekir. Bilgi verilirken başka kimsenin onayı aranmaz. Zaten aileye bilgi verilse o olayın üzeri kapanırdı. Öğretmenlerin üzerine burada boşu boşuna gidiliyor. O öğretmenlerin bu ihbarda bulunmamaları suçtur. Öğretmenlerin yaşadığı mağduriyet kesinlikle İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün çok büyük bir hatası. Tabi ki bunun karşısında duracağız. Aydın İl Milli Eğitimi ile de kalmaz gerekirse TBMM’de bu durumla ilgili basın açıklaması da yapabilirim."
Öte yandan, taciz iddialarını gündeme getiren bayan öğretmen M.A.’nın, Çaylı Ortaokulu'ndan alınarak başka bir yerde görevlendirildiği öğrenildi. Davanın 30 Mayıs tarihine ertelendiği öğrenildi.
OLAYIN GEÇMİŞİ
Çaylı Mahallesi Ortaokulu'nda eğitim gören 13 yaşındaki 6 kız öğrenci, aynı okulda hizmetli olarak çalışan M.Ş. isimli şahsın kendilerini elle taciz ettiğini öne sürerek şikâyetçi olmuştu. Kız öğrencilerin şikayet dilekçesi vermesi üzerine harekete geçen Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığı, M.Ş. hakkında yakalama kararı çıkartmıştı. İfadesi alındıktan sonra sağlık raporu için Nazilli Devlet Hastanesine getirilen M.Ş., hakim karşısına çıkartıldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.