Bizim dış korumamızı almadılar. Konsolosluğun kapılarına 3 tane patlayıcı yüklü araç yanaştırdılar. Her araçta sanırım yaklaşık 500 kilonun üzerinde patlayıcı vardı. Daha sonra bize seslendiler ve 10 dakika içinde kapıları açmamızı söylediler. Konsolosluğun etrafında tahminim yaklaşık 900 kişi vardı. Tabi onların elinde tank, havan topu gibi ağır silahlar vardı. Bizden sayı ve silah olarak çok daha güçlüydüler karşı koymamız mümkün değildi. Bizim konsolos bu arada Ankara ile görüştü. O zaman Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanıyken onunla görüştü. Başbakanımız Ahmet Davutoğlu talimatıyla çatışmaya girilmedi. Biz de karşı koymadık” dedi.
Kaçırıldıktan sonra herhangi bir işkence veya kötü muamele görmediklerini belirten Can, “Bizi aldıktan sonra bir eve götürdüler. Orada 8 yer değiştik. Yer değiştirmeleri genelde gece yapıyorlardı. Bize hazırlanın gideceğiz diyorlardı. Şehir içinde yer değişikliği yapıyorduk. Hiç Musul’un dışına çıkmadık. Gece Akçakale sınırına geldik. Arkadaş bizi teslim alırken sayarak alacağını söyledi. Onların bölgesine bu arada MİT’e ait arabalar geldi. Araçlara bindik biz o arada araçlara bindikten sonra rahatladık. Sevinçten gözyaşı döken arkadaşlarımız da oldu. Özellikle Akçakale’nin yazılarını gördükten sonra iyice rahatladık. Sonra Başbakanımız Azerbaycan’dan Şanlıurfa’ya geldi. Kendi uçağıyla bizi Ankara’ya getirdi. Devletimiz bizi oradan almak için her türlü fedakarlığı yaptı” diye konuştu.
Eşi Melek Can ise, olayı ilk duyduklarında büyük bir şok yaşadıklarını anlatarak, “Ama ben ilk duyduğumda eşimin eve geleceği inancını hiç yitirmedim. Bu bir süreç dedim. Bu sürede devlet büyüklerimiz bizi hiç yalnız bırakmadı. Özellikle, İl Emniyet Müdürümüz, Özel Hareket Daire Başkanımız, Özel Harekat Gaziantep Şube Müdürümüz, il müftümüz, kaymakamız, Şahinbey Belediye Başkanımız bize gidip geldiler ve yalnız bırakmadılar. Özel Hareket Daire Başkanımız bizi özellikle hiç yalnız bırakmadı. Şube müdürümüz hasta çocuğumuz için ne zaman bir şey lazım olsaydı hemen yardımcı oluyordu. Televizyonu açtım kurtulduklarını gördüğümde sevinç çığlıkları attım kapıyı açıp apartman içinde bağırdım. Ben bu sevinci hiç unutamıyorum. Bazen evde olduğuna bile gerçekten mi geldi mi diyorum. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere Başbakanımız, MİT Müsteşarı ve MİT’teki arkadaşlar her türlü fedakarlığı yaptı. Allah hepsinden razı olsun” dedi.
Güncelleme Tarihi: 24 Eylül 2014, 17:13