Samimi, mütevazı ve aşırı disiplinli olan Murat Serezli, Dağ 2 ile adını sinema tarihine altın harflerle kazıdı. Ardından Savaşçı dizisiyle bu başarıyı perçinledi. Durum böyle olunca dikildim karşısına ve bunun sırrını bir bir sordum. Kaya gibi sert dursa da göründüğü gibi olmadığını tanıdıkça öğrendim. Şimdi ünlü oyuncuyu tanıma sırası sizde...
Bu aralar yoğun bir iş temponuz var. Bu yoğunluk içerisinde nasılsınız Murat Bey? Bir gününüz nasıl geçiyor neler yapıyorsunuz?
Seyircimize SAVAŞÇI dizisinin olabilecek en kaliteli halini her hafta sunabilmek için tüm oyuncular ve kamera arkası ekibi, oldukça hummalı ve özverili bir çaba içinde, günümüzün büyük çoğunluğunu çekimlerle geçiriyoruz. Aynı anda iki ayrı ilde ve iki ayrı sette.
Mimarlık okuduğunuzu biliyoruz. Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz? Nasıl başladı?
Mimarlık okurken bilgisayara düşkünlüğüm yüzünden programcılık ve animasyonla uğraşırken, animasyon ve yönetmenlik göreviyle büyük bir TV kanalında çalışmaya başladım. Seslendirme de yaptığım on yıl süren bu süreçte kamera arkası işlerim önce reklam oyunculuğu ile, ve sonra dizilerle/filmlerle, tamamen oyunculuk/reklam seslendirmesi/sunuculuğa dönüştü.
Nevra Serezli ve Metin Serezli’nin çocuğu olmak bir şans mı sizin için? Çocukluğunuz nasıl geçti?
Çocukluktan itibaren tüm öğrenim hayatımda pozitif ayrımcılığa neden olmasın diye sakladığım bir bilgiydi soyadım. Bunu değil bir şans olarak görmek, değerlendirme düşüncesine bile tahammül edemezdim. Ama onların çocuğu olmak gelişme çağımda ve aile hayatımda büyük bir şanstı. Tüm büyüdüğüm çevre, aydın, sanatçı, kendini geliştiren, sorgulayan, kültürlü, akıllı, esprili, dengeli, Dünya’yı ve ülkesini koruyan, vatansever insanlarla doluydu.
Oyuncu olmanız için sizi yönlendirdiler mi? Sizin için kaçınılmaz bir tercih mi oldu?
Hayır yönlendirmediler. Benim için de geç bir tercih oldu; oyuncu/sunucu olmak gençliğimdeki mizacıma tersti zaten. Tesadüfler ve hayatın getirdikleri beni yönlendirdi diyelim. Belki de kaçınılmaz sondu ve ben 30 sene direndiğimi sanıyordum.
Metin Bey eleştirir miydi oyunculuğunuzu? Nevra Hanım eleştiriyor mu?
Karşılıklı birbirimizin tüm işlerini izler ve yorumlarız her zaman. Annem ve babam yaptığım her işle ilgili yorum yaparlar. Güvenilir, iyi niyetli, bilgili kaynaktan gelen eleştiri eşsiz kıymettedir.
Babanız vefat etmeden önce size öğüt verdiği unutmadığınız bir sözü var mı?
Belirgin bir vecize yok. Ama yıllar boyunca bana gösterdiği yollar benim hayatı kullanma kılavuzumdur. İçinde yüzlerce not olan…
Dağ 2 filminin gişe rekorları kırmasını bekliyor muydunuz?
Evet. Gişe başarısından senaryoyu ilk okuduğum andan beri emindim. Doğru zamanda olan bir filmdi.
Dağ 2 filminde Yarbay Veysel rolünü kabul etmenizdeki en önemli sebep neydi?
Müthiş senaryosu, gördüğüm/oynayacağım en derinlikli ve çok katmanlı karakter oluşu ve filmi çekecek olan kişinin bildiğim ve takdir ettiğim Alper Çağlar olacak olması.
Dağ 2’deki rolünüze nasıl bir hazırlık süreci oldu?
Muazzam çok çalıştım. 5 ay her gün spor yapıp 15 kilo verdim. Askeri filmler, röportajlar, kitaplar inceledim. Silah dergilerinden tutun, hayatta-kalma kitaplarına kadar bulabildiğim her şeyi inceledim. Askerlerin duygularını derinden anlamamı sağlayacak her türlü entelektüel çalışmanın dışında, rolümü analiz etmek için de duygusal boyutta çalışmalar yaptım. Senaryoyu defalarca inceleyerek karakterimin tüm yaşadıklarını, düşüncelerini, filmin her bir anındaki hislerini büyük bir detayla kurdum. Her bir nefes alışına bile çok özendim Veysel Yarbay’ın. Hayatımın rolü olmasını istedim.
Dağ 2’de en etkilendiğiniz sahne hangisi oldu? İlk izlediğinizde ne hissetiniz?
Etkilendiğim çok sahne var. Ayırmak istemiyorum. Tüm timin grup telsiz konuşması olsun, Türkmen kızının çarmıhtan kurtarıldığı sahne olsun, Veysel’in kendi kızını anlattığı sahne olsun, timine brövelerin verileceği gün olan konuşması olsun, ya da filmin sonunda son kale’deki koşusu olsun; hepsi her seferinde tüylerimi ürpertiyor.
Bu film sizin için bir dönüm noktası olduğu söyleyebilir miyiz?
Rahatlıkla söyleyebiliriz. Yıllarca sadece komedi performanslarımın dikkat çekmesi yüzünden, ‘reklam ve komedi oyuncusu’ olarak bilinir olmuştum. Halbuki drama filmlerindeki performanslarım da yakın takipçilerim tarafından beğeni içindeydi. Bu kadar büyük çaplı bir filmde, bu kadar önemli ve büyük bir karakterin bana emanet edilmesi de benim kariyerimde bir ilkti, başrolünde oynadığım bu filmin 3.6 milyonluk gişesiyle 2016 yılının en çok izlenen filmi, tüm zamanların en çok izlenmiş 15. Türk filmi olması başarısı da.
Yeni diziniz Savaşçı ile dizi sektörüne başarılı bir giriş yaptınız. Bu projeyi kabul etmenizde ki en büyük etken neydi?
Dağ 2 ile hemen hemen aynı bu cevap. Senaryonun kendisi ve içindeki karakterim çok güzeldi, ve konulara benim için de doğru olan ve dürüst bir perspektiften bakıyordu. İçinde gizil amaçlar taşımıyordu, duygu dengeleri iyi kurulmuştu. Yönetmeni, dizi danışmanı, yazarı ve yapım şirketi güvendiğim unsurlardı.
Savaşçı dizi çekimleri nasıl gidiyor? Nerede çekiliyor? Nasıl koşullarda çalışıyorsunuz?
Çekimler Eskişehir ve Ankara’da. Türkiye’deki dizi sürelerinden kaynaklı uzun çalışma saatleri ve yorgunluklar şehir içi aşk dizilerinde bile çok yorucuyken, biz bir de askeri-aksiyon dizisi yapıyoruz. Arazilerde, aynı bölümde çok sayıda mekanda, kalabalık figürasyonlarla, pratik veya görsel efektler, helikopter/ tank gibi edinimi zor araçlar organize ediyoruz. Yapım şirketimiz Limon Film, hem ekrana yansıyan unsurlarda lojistik olarak hiçbir şeyden sakınmıyor hem de bizleri çok iyi şartlarda ağırlıyor, transfer ediyor ve koruyor.
Sette ortam nasıl? Dram çekiyorsunuz ama birlikte gülüp eğlendiğiniz anlar oluyor mu?
Oyuncu arkadaşlarımın eksiksiz hepsi çok akıllı, duygusal olarak stabil ve iletişim becerileri gelişkin insanlar. Sohbetlerimiz ve zorlu koşullarla baş edişimiz her zaman pozitif. Ve tim içinde tabi ki makara hiç bitmiyor. Birbirimize destek de.
İlk bölümden sonra gelen ilk tepkiler nasıl oldu? En çok hangi sahne insanları derinden etkilemiş?
Muazzam çok yüksek bir oranda sadece pozitif yorumlar alıyoruz. En çok izlenen ve bu sene en iyi başlayan dizi olduk. Her demografik grupta 2.lik ile başladık; ve ikinci bölümde de total’de birincilik elde ettik. İlk bölümde bir çok güzel sahne insanları etkiledi ama şehit haberini nişanlısına vermeye gittiğim sahne en çok altı çizilen sahne olmuştu. Benim şahsıma aldığım mesajların da firesiz bir biçimde hepsi olumluydu ilk bölümde.
Dizideki karakteriniz nasıl biri? Sizinle örtüşen yanları var mı? Ya da beğenmediğiniz uyuşamadığınız?
Kopuz Albay, babacan, askerlerine ve mesleğine aşık, geçmişinde eşini ve çocuğunu kaybetmiş, yalnız ve sadece göreviyle yaşayan cesur bir komutan. Ülkesinin içinde bulunduğu zor durumun farkında ve yaşadığı büyük mağduriyetten dolayı kızgın olamayacak kadar da vatansever.
Savaşçı dizisi ile reytinglerde birinci geldiniz. Diğer kanallarda 2 askeri dizi daha var. Dizi çekimlerine başladığınızda haberdar mıydınız onlardan?
Evet. O dizileri de izliyorum hatta. Başlamadan önce birini sadece tanıtımlarından ve basın bültenlerinden biliyordum; diğerinden ise daha içeriden haberdardım.
Askeri dizi ve filmlerin artmasının sebebi nedir? Sizce yeteri kadar var mı?
Kendi filmimize övgü gibi anlaşılmasın ama bence salt olarak Dağ 2 ve onun yakaladığı gişe başarısıdır. Çünkü askeri işlerin halkımızca sevildiği ‘Nefes Vatan Sağolsun’ filminin gişesinden, o dönem getirdiği sesten ve yine SAVAŞÇI’nın yazarının işi olan ‘Sakarya Fırat’ dizisinin uzun sürmesinden belliydi. Yani ilgi her zaman vardı, ama yıllarca yeterli arz yoktu. Dağ 2’nin geçen sene bunu tekrar pekiştirmesi tüm kanalları bu konuda TV içeriği oluşturma konusunda yönlendirdi.
Asker rolünün üzerinize yapışmasından korkuyor musunuz?
Hayır. Bir kere tamaman başka bir adamı oynuyorum. Veysel ile Kopuz o kadar farklılar ki. Aynı saç modeli ve askerlik gibi en birebir aynı kıyafetler ve davranış formları içinde bulunmanın biçimsel dezavantajında bile, iki karakteri birbirinden farklı içsellikte oynamak benim için çok çekici, gerçek bir “oyunculuk sınavı”. Buna kafa yormak da benim için çok zevkli bir mücadele. Sinemada beğenilmiş ve oynamaktan kişisel olarak da keyif aldığım bir rol mesleğini, TV mecrasında pekiştirmek ve daha geniş bir izleyici kitlesine ulaştırmak ise rolün üzerime yapışmasına neden olmaz düşüncesindeyim.
Ayrıca da mafya babası oynamıyorum; üzerime bir rol yapışacaksa da, varsın bu, vatansever, Atatürk ilkelerine bağlı, cesur Türk komutanı olsun.
Sizi son zamanlarda dramda görüyoruz sizin tercihiniz mi, teklifler mi o yönde geliyor? Komedi mi dram mı daha zor bir oyuncu için?
Komedi her zaman daha bıçak sırtıdır, daha zordur. Başarısının ölçütü olan gülme eylemi, kolaylıkla ölçülebilen ve hatta izleyicinin o ruh haline de muhtaç bir şeydir. Yalnızken bile daha az güleriz. Güleç bir günde değilsek aynı materyale daha düşük tepki veririz. Espri anlayışlarımızın çeşitliliğini ve farklılığını, ve bir de komedinin icrası sırasındaki hata payının ölümcül küçüklüğünü hesaba katarsak, komedinin dramdan çok daha zor olduğu aşikardır.Komediyi çok severim. Özel hayatımda da espri yönünden çok faalimdir. Ama TV’de daha çok drama yapmak istiyorum. Bu komedi oynamaya uzak durduğum anlamına gelmez. Bir oyuncu her şeyi oynayabilmelidir düşüncesine sahiplerdenim.
3D Animatör, Özel Efektçi, bilgisayar programcısı, mimar, yönetmen, oyuncu, sunucu kariyerinize dönüp baktığımızda birçok meslek dalı var başka içinizde ukte kalan henüz yapmadığınız bir şey var mı?
Eğer yakalarsam öyle bir ukte, yıllar sonra kesin yapacağımdan eminim. Şimdilik yok. Oyunculuk bana en çok keyif veren şey. Onu hiç bırakmayacağım. Sunuculuk da öyle. Daha sık film yöneteceğim bir dönem de olacak bir gün.
Mükemmeliyetçi ve kuralcı biri mi Murat Serezli?
Kesinlikle mükemmeliyetçiyimdir. Her zaman öyleydim. Ama sadece kontrol bendeyken. Ben bir şey oluştururken en ince ayrıntısına kadar uğraşırım. Bırakacağım zamanı da bilebilirim. Ama başkasına teslim olduğum işlerde sadece kendi elimdeki kısmında elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışırım, başkasına karışmam. Çok kuralcı olduğum söylenemez. Kimseyi bunaltmadım kurallarımla. Ama kendi prensiplerim vardır, ve çiğnemem.
Sette tahammül edemediğiniz bir şey var mı? Bugüne kadar kapris yapanlar oldu mu çalıştığınız setlerde?
Olmuştur, olur. Çok uzun süreler çalışıyoruz. İnsanların sinirleri ve vücutları yıpranıyor. Kimilerinin doğasında oluyor kapris. Ben çok sakinimdir sette. Streslenmem, yorgunluğumun etkisini başkasına yansıtmam ve genellikle hep insanları şaşırtacak, övmelerine neden olacak kadar neşeliyimdir. Tahammül edemediğim şeyler vardır elbette ama herhalde şanslıydım ki, ekip arkadaşlarımın bu tarz davranışlarıyla karşılaşmadım yıllardır.
Oyunculuk için fedakârlıklar yaptınız mı?
Elbette. İstediğin ayarda bir rolün gelmesini beklerken diğer teklifleri reddedip aylarca oynamadan beklemek bir fedakarlık değil mi? Sahnenin çekilmesini beklerken saatlerce sette boş beklemek? Sadece gişe üzerinden anlaşma yaptığın film için 5 ay hazırlığın üzerine 2,5 ay boyunca her gün çekim yapmak ve maddi bir kazancın olup olmayacağını bilmemek bir oyunculuk fedakarlığı değil mi? Ama bir işi almak için fedakarlık ya da ahlaksızlık asla yapmadım, yapmam.
Baba olmak ve kız babası olmak nasıl bir şey? Kaç yaşındalar şuan? Onların tercihleri ne yönde? Sizin hayaliniz ne onları ilerde nerede görmek istiyorsunuz?
Ocak’ta 6 yaşına bastılar. Kız babası olmak hayatın en güzel duygularından birisi. Onların hayatını kendi tercihleri şekillendirecek. Birisinin sanata diğerinin bilime büyük merakı var. İkisini de oyunculuk yeteneği mevcut. Benim ise onlarla ilgili tek gelecek hayalim, olmak istedikleri kişiyi kendileri şekillendirecek kadar akıllı ve şanslı olmaları yönünde. Mutlu olsunlar. Hepsi bu.
Yakın zamanda dizi ile beraber yürüteceğiz başka projeler var mı? Yâ da geleceğe dair hayalleriniz?
Bir dizide başrollerden biriyseniz, dizi başka bir şeye pek fırsat vermez. Dizi tatildeyken yazın sinema filmi olur, arada kaçamak reklamda oynanır, gününü ayarlarsan özel gece sunuculukları veya etkinlik katılımları olur. Hepsi dizinin programına uyduğu sürece mümkün. Bir de biz şehir dışında çektiğimiz için araya yol problemi de giriyor. Benim de bazı sunuculuk işlerim ya da reklam dublajı işlerim oluyor halen. Gelecekle ilgili hayallerde ise yönetmek istediğim filmler ve oynamak istediğim aksiyonlar var.
Kübra ŞAFAK - Türkiye gazetesi
Güncelleme Tarihi: 07 Mayıs 2017, 12:25