16 yıl köylerde fahri imamlık yapıp sonra girdiği esnaf odasından emekli olduğunu, üzerine adını, soyadını ve doğum yılını yazdırdığı mezar taşını görenlerin de duruma şaşırdığını anlatan evli ve 4 çocuk babası İzzet Çördükçü, “Her cuma gecesi, hava iyi olursa her gün sabah namazından sonra oturur burada Yasin-i Şerif okurum. Bütün geçmişlerime, kendi ruhumun makamına, ümmeti Muhammed’in ruhlarına bağışlarım” dedi.
Eşi Meliha’nın da duruma alıştığını, iki yıl önce geçirdiği beyin kanaması sonucu yatalak hale gelirken uzun süren tedavi sonucu tekrar sağlığına kavuştuğunu anlatan Çördükçü, “Ağaçları çok sevdiğimden dolayı çocuklarıma diyorum ki, ‘beni bu ağacın dibine, bu bahçeye defnedin.’ Çocuklarım da 'baba biz senin yerini satmayız ama biz gittikten sonra torunların satar. Alan adam da gelir üzerine ev, ocak, ahır yaparsa olmaz' diyorlar. Buraya defnetmeye rıza göstermiyorlar. İstanbul’da ölürsem İstanbul'a, Suluova’da ölürsem Derebaşalan köyünde annemin ayak ucuna yer ayırttım oraya defnedecekler. Ancak öldükten sonra yine bu mezar taşları üzerime gelecek” şeklinde konuştu.