Anne ve babası 2009 yılında Afyonkarahisar’da, tavuk çiftliğinde çalışırken, Mustafa evin önünde oynadığı üç tekerlekli motordan düştü. Düşmesinin ardından dizinde morluklar meydana gelen Mustafa, Afyonkarahisar Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Muayene edildikten sonra dizindeki beyaz küre değerleri yüzde 98 göstererek, normal bir insanın on katından fazla çıktı. Değerlerin tekrar ölçülmesi için Afyonkarahisar Üniversitesi’ne götürülen talihsiz Mustafa’nın değerleri burada da yüksek çıkınca, Ankara Hacettepe Üniversitesi Hastanesine sevk edildi. Burada 2 yıl tedavi gördükten sonra Mustafa’ya KML Lösemi teşhisi konuldu. Teşhisin ardından haftalık ve on beş günlük periyotlarla tedavisine devam edildi. Tedavisi için uygulanan 2,5 yıllık yoğun kemoterapi programı ve fazla ilaç kullanımı onun ciğerlerinin iflas etmesine yol açtı.
“Gezmelere bebek arabasında 5 litrelik tüple götürüyorum”
Mustafa’nın donörünün Amerika’da bulunduğunu ve Hacettepe’nin yurt dışı ile anlaşması bulunmadığı için Akdeniz Üniversitesi Hastanesine sevk edildiklerini anlatan anne Fatma Keçili, “Mustafa’nın İlk nakli 2013 yılında Temmuz ayında gerçekleştirildi. Birinci nakilden sonra üç ay geçti ve Mustafa’nın vücudu relaps oldu ve 2014’ün nisan ayında Mustafa’nın ikinci nakli yapıldı. Bu süreç içerisinde Mustafa’nın aldığı yoğun ilaçlar, kemoterapiler, onun vücudunda solunum yetmezliğine neden oldu. Şu anda Mustafam 9 yaşında, hastalığı 7’nci yılına girdi ve Mustafa oksijen tüpleriyle yaşamak zorunda kaldı. Ne koşabiliyor, ne yürüyebiliyor, ne hızlı hareket edebiliyor, Mustafa sürekli oturmak zorunda. Gezmelere giderken, bebek arabasıyla taşıyorum ve bebek arabasında mutlaka bir 5 litrelik oksijen tüpü bulunduruyoruz. Onun dışında kesinlikle Mustafa’yı dışarı çıkaramıyorum ve bu da onun için çok kötü bir şey, tabi anne olarak benim de için kötü bir şeydir. Dokuz yaşında, ben de istiyorum ki, koşsun, hoplasın, zıplasın” dedi.
“Onun oynamasını ve okula kendisi gitmesini istiyorum”
Mustafa’nın eğitimi için öğretmenlerin eve geldiğini belirten anne Keçili, “Birinci sınıfı evde eğitim alarak bitirdi. Mustafa’nın en büyük isteği, tabi anne olarak benim de en büyük hayalim, koşsun, oynasın, okula gitsin arkadaşlarıyla birlikte, en büyük isteğimiz budur. Çeşitli kurumlardan, kuruluşlardan, yardımsever insanlardan destek alarak, Mustafa’nın iyileşmesi için gerekli yerlere, başka yerlere, başka hastanelere götürmek istiyorum” diye konuştu.
“Sadece bir doktorun umutsuz konuşmasıyla oturamam”
Bir doktorun evde tedavisine devam edin demesiyle evde hastalığına seyirci kalmak istemediklerini ve umutlarını kaybetmediklerini vurgulayan Fatma Keçili, “Mustafa’nın hastalığıyla ilgili doktorlarımızdan, Denizli’nin içinden de olabilir, dışarıdan da olabilir, bunun tedavisini bilen, eden doktorlarımızdan da, destek bekliyorum. Maddi olarak da doktorun dediği şartlarda, Mustafa’nın iyileşmesi için ona ev ortamı hazırlamam. Ondan sonra da gerekli yerlere götürüp tedavisini sürdürmek istiyorum. Hani bu yurt içi olur, yurt dışı olur fark etmez, mutlaka bir yerde vardır, bunun çözümü. Mustafa’yı iyileştirecek bir şeyler vardır, bir yerlerde. Antalya’daki doktorumuzun, umutsuz konuşmasıyla ilgili evde oturmuyorum. Bu konu üzerindeki uzman doktorlarımızdan da, destek bekliyorum” ifadelerini kullandı.
“Yetkililerden destek istiyorum”
Daha önce aynı hastalığa yakalanan birilerinden tedavisinden örnek alınarak oğlunun da tedavi edilmesini isteyen anne Fatma Keçili, “Bana da bir çare bulunsun istiyorum. Benim de oğlum, sağlığına kavuşsun, koşsun, oynasın, benim en büyük isteğim budur. Tabi bütün bunları da maddi sıkıntımız olduğu için yapamıyorum. Bu yüzden büyüklerimizden yetkililerimizden, büyük kuruluşlarımızdan, belediye başkanlarımızdan maddi destek bekliyorum” diye belirtti.