“Milletvekilleri ile ilgili başlatılan süreç anayasal ve yasalara uygundur”
Gözaltına alınan ve bazılarının ise tutuklu bulunduğu HDP’li vekiller hakkında konuşan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, sürecin anayasal ve yasalara uygun olduğunu vurguladı. HDP’li vekiller dışına birçok vekilin ifade verdiğini, ifade vermeyenler içinde hukuki işlemler yapıldığının altını çizen Kurtulmuş, “HDP’li milletvekilleri ifade vermekten kaçındılar, bununla ilgili de kolluk kuvvetlerine verilen talimatlar yerine getirilerek HDP’li milletvekilleri ile ilgili işlem başlatıldı. Bu işlemler çerçevesinde de bir kısmı tutuklandı, bir kısmı serbest bırakıldı. Dolayısıyla tamamen Anayasa’ya ve Türkiye’deki mevcut hukuk sitemine uygun bir süreç devam ediyor, bu sürecin sonuçlarını da hep beraber göreceğiz. Bu sürece siyaset olarak başından bu yana bizim müdahilimiz olmadı bundan sonrası da olması düşünülemez. Bu yargının bağımsız kendi kuralları içerisinde altmış olduğu adımlardır. Sürecin başlangıcı ise parlamentoda TBMM’de milletin vekilleri olan milletin verdiği oylarla yapılan Anayasa değişikliği çerçevesindedir. Bu durumun hukuki anayasaya ve yasalara uygun bir süreç olduğunu ifade edebiliriz” diye konuştu.
“Anayasa değişikliği bütün Türkiye’nin meselesidir”
Anayasa değişikliği hakkında konuşan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türkiye’de anayasa değişikliği ihtiyacının her zaman gündemde olduğunu ifade etti. Bu süreçte parlamento içi ve dışındaki bütün siyasi görüşlerin fikrini almak istediklerini aktaran Kurtulmuş, “Türkiye’de yeni bir Anayasa ihtiyacı fantezi değildir. Yıllardır 12 Eylül’ün antidemokratik Anayasal yapısından kurtulması siyasetin hep bir numaralı gündem maddesi olmuştur. Biz başkanlık tartışmalarını da, Türkiye’de anayasa reformu ihtiyacının bir parçası olarak gördük. Yürütmenin daha etkin daha sonuç alıcı daha hızlı bir şekilde hareket etmesini sağlayacak mekanizmalardan birisi olarak gördük. Bu süreçte başından itibaren Türkiye siyasetinin ilgili bütün tarafları CHP’nin, MHP’nin bütün parlamento içi parlamento dışındaki bütün siyasi görüşlerin bu sürecin içerisinde olumlu katkı sunmalarını arzu ettik. Bu kapsamda geçtiğimiz hafta CHP 'kapımız açıktır' dedi, biz de kapımızın sonuna kadar açık olduğunu ifade ettik. Nihayetinde Türkiye’de bir anayasa değişikliği yapılacaksa bu değişiklik milletin tamamını ilgilendiren bir konudur ve sadece bir partinin sadece iktidar partisinin sadece ana muhalefet partisinin meselesi değil bütün Türkiye’nin meselesidir” şeklinde konuştu.
Anayasa değişikliği konusunda iki öneride bulunduklarını dile getiren Kurtulmuş, “Biz bu çerçevede iki anayasa çalışması yaptık. Bunlardan birisi büyük bir anayasal, anayasa değişikliği paketidir. İkincisi ise Türkiye’de başkanlık sistemi ile ilgili gerekli olan düzenlemeleri yapan daha küçük kapsamlı bir Anayasa çalışmasıdır ve 10-15 maddelik bir pakettir. Öyle görünüyor ki MHP başından itibaren başkanlık sistemi ya da cumhurbaşkanlığı sistemi adını verdiğimiz bu sistem değişikliği yani Türkiye’deki yürütmenin çift başlılıktan kurtarılarak tek başlı bir yürütmenin sağlanması, yasama, yürütme ve yargı arasındaki dengenin iyi tanımlandığı bir başkanlık mekanizmasının kurulmasını konusunda müspet bir yaklaşım içerisinde olacağı anlaşılıyor. Bu konudaki teklifimiz de MHP’ye iletilmiş vaziyettedir, bakılacak onlar da bir karar verecek ve aynı şekilde bu süreçte CHP’nin de bulunması, kabul ettikleri ve etmedikleri noktaları da kamuoyu ile paylaşarak yürümeleri Türkiye demokrasisinin bundan sonraki süreçlerde daha sağlıklı işlemesi bakımından da doğru yoldur. Ama biz bir başka partinin ne şekilde hareket edeceğini belirleyecek imkana sahip değiliz, biz bu konu da son derece açık ve netiz” ifadelerini kullandı.
“367’yi aşsak bile millete gideceğiz”
Anayasa değişikliği sürecinde parlamentoda 367’yi bulmaları halinde, yine de halka gideceklerini söyleyen Kurtulmuş, “Biz bu değişikler kapsamında başından bu yana diyoruz ki, iki tane teklifimiz var. Bunlardan birisi kapsamlı bir değişikliktir, anayasa reformudur. Bir diğeri ise mevcut durumu düzeltecek cumhurbaşkanlığı ve ya başkanlık sistemi yani yürütmeyi tek elde toplayan dar kapsamlı bir değişikliktir. Bu değişikliği 330’u aşacağımızı anladığımız anda parlamentoya getiririz, 367’yi aşsak bile millete götürürüz. 330 ve 367 arasında da olursa zaten referanduma gideceğiz. Dolayısıyla biz çok net bir şekilde bu süreci yürütüyoruz, diğer partilerden de aynı netlikte bu sürece katılmalarını arzu ediyoruz. Bu durumun Türkiye demokrasisine katkı da bulunacağını ifade ediyoruz” açıklamasında bulundu.
Avrupa’ya giden HDP’li milletvekillerine ve Avrupa’nın bu durum karşısındaki tutumunu değerlendiren Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş şöyle konuştu: “Bu durum son derece yanlış bir tavırdır, antidemokratik bir tavırdır, demokrasi düşmanlarına bağrını açmaktır, Türkiye karşıtlarına ev sahipliği yapmaktır. Ortada net bir mesele var, yargı süreçlerinden kaçmış ve Avrupa’ya kaçmış olan milletvekilleri var. Benzer şey onlar için olsaydı, diyelim ki Fransa’da, Almanya’da, Belçika’dan, İngiltere’den, oradaki sistemle problemi olan, orada yargı süreçleri içinde ifade vermesi istendiği halde kalkıp Türkiye’ye gelen milletvekilleri olsaydı ve biz bunları ev sahipliği yapıp resmi olarak koruma altına alsaydık ne hissederlerse biz de aynı şeyleri hissediyoruz. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Demokratik dayanışma falan değildir çünkü ortada bir demokrasi mücadelesi yok. Açıkçası teröre destek olan milletvekillerine Avrupalı dostlarımız destek olmasınlar Türkiye olarak bunu bekliyoruz. Türkiye halkına karşı bir dostluk göstergesi değildir. Türk halk bu dost Avrupalı müttefik ülkelerin halklarıyla beraber olacaklar. Ben Avrupalıların birkaç tane terörist ve terörist destekçisini değil 80 milyon Türk halkını desteklemelerinin daha doğru olduğunu düşünüyorum.”
Güncelleme Tarihi: 18 Kasım 2016, 21:06