Dün akşam yapılan AK Parti Merkez Yürütme Kurulu'nda (MYK) alınan kararlar ve ele alınan konuları da gazetecilerle paylaşan Atalay, "Hepimiz biliyoruz. Bazı şehirlerimizde Kurban Bayramımızı hüzne boğan üzücü gelişmeler yaşandı. Bir siyasi partinin son derece sorumsuzca, haddini aşan tutum ve eylem çağrısıyla bazı il ve ilçelerimizde gösteriler, yağmalamalar, bina, okul yakmaları, kamu binaları ve araçların yakılması hatta can kayıpları meydana gelmiştir. Olaylarla ilgili İçişleri Bakanımız sayıları paylaştı. Onları ben tekrar etmeyeyim. Yani ne kadara yararı var. Ölü sayıları, yakılan binalar, araçlar vesaire. Ama birkaç gün içinde büyük bir vandalizm yaşandı. Dün akşam da Bingöl'de dükkanları zarar gören esnafı ziyaret eden emniyet müdürümüz ve arkadaşlarına bir saldırı oldu. Orada da maalesef 2 şehidimiz oldu. Şu ana kadar 31 vatandaşımız hayatını kaybetti. Önce başta şehitlerimize ve hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. 350 yaralı var, onlara şifa diliyorum. Ailelere baş sağlığı diliyorum" ifadelerini kullandı.
"VATANDAŞLARIMIZIN ZARARLARININ TAMAMI KARŞILANACAK"
Çıkan olaylarda çok sayıda belediye binası ve il ve ilçelerdeki AK Parti binalarına saldırıların nedeniyle tahribat yaşandığını belirten Atalay, "O konuda aldığımız kararları ifade edeyim. Olayları daha geniş ve detaylı bir şekilde analiz edeceğiz. Özellikle Patnos ve Kurtalan başta olmak üzere bazı belediyelerimize büyük zarar verildi, binaları yakıldı. Bu belediyelerimizin hepsi şunu bilsinler: Bütün zararlar karşılanacak, binaların daha iyisi yapılacak, imkanlar yenilenecek. Parti teşkilatlarımızdan binalarımıza zararlar verildi. Parti binalarımıza saldırı olarak elimizde 29 il ve ilçe var.
Biz genel merkez olarak karar aldık. Parti binalarımızın hemen hepsi yenilecek ve partimizin bayrağı her yerde dalgalanacak. AK Parti Türkiye'nin her yerinde, ilçesinde olan bir parti ve her yerde biz binamızı ve bayrağımızı mutlaka açık tutarız. Bu hassasiyetimiz sürüyor. Bütün teşkilatlarımıza duyuruyoruz. Onların tespitini bugün teşkilat başkanımız bugün yapıyor. Onlara verilen zararların hepsini biz karşılayacağız. Ayrıca vatandaşlarımıza verilen zararların tamamı karşılanacak. Onların envanteri çıkarılıyor, büyük oranda çıkarıldı. Başbakanlık Acil Destek Fonu'ndan karşılanacak. Fon şu anda takviye ediliyor. Vatandaşlarımız zararlarının hemen karşılandığını görecekler" açıklamalarında bulundu.
"GÖZALTILAR ARTACAK"
"Her zaman hukuka uygun şekilde gereken her şey yapılacak" diye konuşan Atalay, "Failler, organize edenler, provoke edenler, bu vandalizmi yapanlar, hepsi en sert şekilde cezalandırılacak. Bunu özellikle ifade ediyorum. Hükümetimizin bu konuda kararlılığı var. Şu ana kadar bin 24 gözaltı var, 58'i tutuklandı ama gözaltılar devam ediliyor. Gözaltıların bir kısmı olaylar devam ederken bir kısmı ise görüntülerden takip edilerek evlerinden alınmıştır. Şu anda da bu olaylara katılanlar, tahrik edenler, provoke edenler, yağmalayanlar tespit ediliyor, gözaltılar artacak. Bunu devlete karşı büyük bir şiddetin tahriki olarak görüyoruz. Onun için bu konuda hiçbir müsamaha olmayacak. Kamu düzenini, devletin düzenini hiç kimseye bozdurmayacağız, onda kararlıyız. Gözaltılar daha da artacak, şu anda tutuklamalar başladı, bunlar devam edecek. Yani bu tam bir şiddet hareketidir ve burada rol alanlar mutlaka cezasını görecek. Bunu en önemli vurgu olarak bunu ifade etmek istiyorum. Kamu düzenini bozanlar hesabını verecek" ifadelerini kullandı.
Her şeyin hukuk içinde ve çok iyi analiz edilerek yapılmasını hükümetin çok önemli gördüğünü vurgulayan Atalay, "Her şey ince ince dokunuyor ve devletin bütün birimleri büyük bir dikkat içinde çalışıyor. Bu olaylar sırasında, bölgedeki bazı belediyelerde orada bir yangın çıktığı halde belediyenin itfaiye araçlarını göndermeyen belediyeler var. Bunlar biliniyor. Bunlarla ilgili gerekenler yapılacak" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay, "Ömür boyu şiddetin gölgesinde, desteğinde siyaset yapanlar bir siyaset yapar gibi oluyorlar ama ondan sonra tekrar o şiddetin gölgesine sığınıyorlar. Şu anda HDP'nin yaptığı budur" dedi. Atalay, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında IŞİD'in Suriye sınırındaki Kobani'ye yönelik saldırıları nedeniyle Türkiye'nin çeşitli illerinde yaşanan şiddet eylemleri ve protesto gösterileri başta olmak üzere gündeme ilişkin detaylı açıklamalarda bulundu.
Dün HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın terleyerek bir basın toplantısı yaptığını hatırlatan Atalay, "Yaptıkları hukuksuzluğa gerekçeler bulmaya çalışarak ve çok zorlanarak bir basın toplantısı yaptı. Hiçbir gerekçenin şiddeti, vandalizmi ve insan öldürmeyi haklı kılmayacağını kendileri de biliyorlar. 'Bu kargaşayı, şiddeti biz yaptık ama gerekçelerimiz vardı' anlamında bir açıklama yaptı. Bu gerekçelerinin hiçbiri dolu değildi. Siyaset yapmak kolay değil, sabır ister, ilkeli olmayı gerektirir. Ömür boyu şiddetin gölgesinde, desteğinde siyaset yapanlar bir siyaset yapar gibi oluyorlar ama ondan sonra tekrar o şiddetin gölgesine sığınıyorlar. Şu anda HDP'nin yaptığı budur. Sayın Genel Başkanın yaptığı budur. Eş Başkan Cumhurbaşkanlığı seçiminde geliştirdiği Türkiye'yi kucaklar politikasının hepsini harcamıştır. HDP'yi Türkiye partisi olarak kurdular ama onların ne kadar göstermelik olduğu şu anda ortaya çıkıyor" ifadelerini kullandı.
Suriye'de yıllardır yaşanan zulüm ve vahşete hiç sesi çıkmayanları suçlayan Atalay, "Araplar, Türkmenler, Süryaniler ne kadar zulme ve kıyıma uğradılar. Hiç sesi çıkmayanlar ama oradaki Kürt vatandaşlara zulüm gelince ne hale düşüyorlar gördünüz. Irki hassasiyetten başka hiçbir hassasiyeti olmayan bir siyasettir bu. Bu Türkiye'yi düşünmemektir" dedi.
Atalay, HDP'nin 7 Ekim'de yaptığı halka "sokağa çıkın" çağrısının çıkan olaylarda büyük bir rol oynadığına dikkat çekti. Atalay, "Ama neticede Türkiye'ye bir vandalizm yaşattınız, bu çok acıdır. Yalnız bu yanlışı milletimiz iyi gördü. Vatandaşlarımızın büyük bir kısmı büyük bir olgunlukla tavır gösterdi" ifadesini kullandı.
"MİLLETİMİZ BUNUN YANLIŞ OLDUĞUNU GÖRDÜ"
Türkiye genelinde 35 ilde ve onların bazı ilçelerinde eylem olduğunu belirten Atalay, "Toplam katılan insan sayısı 122 bin civarında. Bu bir mitinge katılan insan sayısı kadardır. Yani Kürt vatandaşlarımız da dahil bölgede ilgi göstermediler. Onlara teşekkür ediyorum. Bunun yanlış olduğunu milletimiz gördü. Sadece marjinal bir grup, partinin kendi militanları katıldı. Vandalizmi de bu tahribatı da yapan onlar. Ölümler maalesef grupların kendi aralarında çatışmalardan. Sadece bir vatandaş polis kurşunuyla hayatını kaybetti. Vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz" açıklamasında bulundu.
Atalay, asıl ismi Ayn-el Arap olan Kobani konusunda Türkiye'nin uluslararası hukuku zorlayan hiçbir şey yapmadığını kaydetti. Türkiye'nin Kobani'yle ilgili Türkiye ilk günden itibaren çok sorumlu bir politika izlediğine dikkat çeken Atalay, "Her zaman Suriye'de herhangi bir fiili durum olacaksa mutlaka uluslararası hukukun içinde ve uluslararası camia ile yapmamız lazım çağrısında bulunduk" dedi.
"SURİYE POLİTİKAMIZIN 3 AYAĞI VAR"
Türkiye'nin Suriye politikasının insani yardımlar, diplomatik süreçler ve tezkere ile ilgili yürütülen çalışmalar olmak üzere 3 ayağı olduğunu vurgulayan Atalay, "İnsani yardımlar konusunda herkese açık kapı politikası uyguladık. Şu anda 1.6 milyondan fazla Suriyeli geçici koruma statüsüne alınmıştır ve ülkemizde ağırlanmaktadır. Sadece bu Ayn-el Arap'taki olaydan sonra Türkiye'ye gelen Kürt kökenli Suriyeli sayısı 185 bindir. İlk 3 günde 130 bin kişi gelmiş zaten Kobani'nin nüfusu 200 bin civarındadır. Şu anda orada da PYD militanları dışında hiç kimse kalmamıştır, hepsi Türkiye'ye gelmiştir. Hepsine kapımızı açtık. Türkmenler, Araplar ve Süryaniler için aynısını yaptık. Biz hiçbir ayrım yapmadık. Suriye politikamız, Suriye'deki bütün vatandaşlarımız için aynıdır. Onların Türkiye'de rahat etmeleri için elimizden geleni yaptık. Uluslararası camia da bunu çok iyi biliyor. Hatta zaman zaman o tür talepler oldu. 'Nusayriler'den de gelmek isteyen olursa Türkiye'ye onlar için kamplar kurarız' dedik. Bizim yürüttüğümüz politika bu. Diplomatik süreçlerde de tezimiz belli. Tutumumuz çok net. Esed rejimi konusunda aktif bir tutum takınılmazsa bölgede istikrarsızlığın yayılacağı ve kriz ortamında radikal grupların güçlenebileceği konusunda uluslararası toplumu daima uyardık. Bunu en başta biz söyledik. Eğer ilk baştaki muhalefete ciddi destek verilseydi, oradaki terör örgütlerinin hiçbirisi bugün barınamazdı, yetişemezdi" ifadelerini kullandı.
"SURİYE TOPRAKLARINDA GÜVENLİ BÖLGE OLUŞTURULURSA TÜRKİYE'NİN ORAYA GİRMESİ MEŞRU OLUR"
Suriye toprakları içinde güvenli bölge oluşturulursa Kobani de dahil Türkiye'nin oraya girmesinin meşru olacağının altını çizen Atalay, şöyle devam etti: "Bu durum Türkiye'ye meşruiyet zemini sağlar. Hem insani yardım hem diğer yardımlar açısından biz bunu arzu ediyoruz. Aksi halde Türkiye'nin güvenli bölge sağlanmadan oraya girmesi meşru bir hukuk zemini olmaz. Özellikle Suriye'de olup bitenlerin hepsini bırakıp bir partinin sadece Ayn-el Arap'la Kobani'yle meşgul olması çok farklı bir değerlendirme. Suriye'nin geleceğini tek bir örgüt ya da belli şehirlerdeki gelişmeler üzerinden anlamak yerine kapsamlı gelecek öngörüsüyle hareket etmek bizim esas ilkemizdir. Özellikle ifade edilmesi gereken bu sürecin insani boyutudur. Kobani vesilesiyle Türkiye ile Kürtler arasında yeni itilaf oluşturma çabasında olanlar var. Dışarıda da içeride de bu yönde olanlar var. Çözüm sürecinden memnun olmayanlar var. O dönemleri hatırlayanlar daha önce Erbil üzerinden de Türkiye ile Kürtler arasında çatışma oluşturmak isteyenler olmuştu. Oradaki bölgesel yönetimin oluşturulduğu yıllarla aynısını şimdi Suriye'deki gelişmeler üzerinden görüyoruz. Özellikle HDP'ye şunu tekrar tekrar ifade etmek istiyoruz. Burada Araplar ve Türkmenlerden çok hayatını kaybedenler oldu. Hiç seslerini çıkarmadılar. Bunlar sadece PYD'le ilgilendiler, başka hiçbir şeyle değil. Vatandaşlarımızın bunu iyi görmesi, bilmesi lazım, vicdan sahibi Kürt vatandaşlarımızın bunu iyi görmesi lazım. Suriye'deki Kürt vatandaşlarımıza hiçbir ayrım yapmadık. HDP, PYD ile işbirliği içerisinde ve PYD Suriye'de bugüne kadar pek çok yanlış yapmıştır. Hem Türkiye'ye karşı negatif tavrında hem de Esed'e destekleyici tavrında ve zulümleri karşısında sessiz kalan tutumu bu durumun bilinen örnekleridir. Esed'le işbirliği de yapmıştır PYD. PYD sadece kendi geleceğini ve orada kuracağı sistemi düşünmüştür. Suriye'nin bütünü onları ilgilendirmemiştir. Ama sıra kendilerine gelince kıyameti koparıyorlar, bunların bilinmesi lazım."
"TÜRKİYE'NİN IŞİD'LE İŞBİRLİĞİ YAPTIĞI SENARYOYU YAYGINLAŞTIRMAK İSTEYENLER VAR"
Üstünde durmak istediği iki konu olduğunu vurgulayan Atalay, dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile HDP'nin açıklamalarını hatırlatan Atalay, "Türkiye'yi sürekli IŞİD'e destek veren bir konumda takdim ettiler. Bu aslında şu anda uluslararası Türkiye'ye karşı olumsuz kampanya yürüten mahfillerin algı operasyonudur. Maalesef anamuhalefet partisi bile buna destek veriyor. HDP'de buna destek veriyor. Uluslararası alanda Türkiye'nin IŞİD'le işbirliği yaptığı gibi bir senaryoyu yaygınlaştırmak isteyenler var" dedi.
Atalay, Türkiye'nin IŞİD'i 2013 yılında terör örgütü ilan ettiğine dikkat çekerek, "Defalarca IŞİD'in saldırılarına maruz kalan bir ülke olarak Türkiye, IŞİD'in söylemini lanetlemiştir, ben de lanetliyorum. Bu terör örgütlerinin ne İslamla ne de müslümanlıkla alakası yoktur. İslama da müslümanlara en büyük zararı vermişlerdir ve veriyorlar. Esed'e ne kadar karşıysak IŞİD'e de o kadar karşıyız" diye konuştu.
Anamuhalefeti eleştiren Atalay, "Sayın Kılıçdaroğlu'nun daha dün belli teklifler ve açıklamalar yapmasını, bunları tekrar etmesini kınıyorum. CHP'nin bir tavrı vardır. Bu uluslararası algı operasyonunda hiçbir zaman hükümetin yanında olmamışlardır. 'Bunlar hükümete karşı bir operasyondur, biz de destek verelim' demişlerdir. Bu operasyon sadece AK Parti hükümetine karşı değil aynı zamanda Türkiye'ye karşı bir algı operasyonudur. Bunun etkileri çok uzun sürer. Bunların yerleşmesi, telafisi kolay değildir. Anamuhalefet partileri iktidarın yarısıdır, iktidarın alternatifidir, anamuhalefet partileri sadece hükümeti yıpratmak için politika yapmazlar" ifadelerini kullandı.
"CHP VE HDP'Yİ SORUMLU SİYASETE DAVET EDİYORUM"
CHP'nin tezkere sadece 1 hafta önce karşı çıktıklarını belirten Atalay, "Şimdi hatalarını anladılar. Aslında o tezkere bütün bunların hepsini kapsıyor. Bunları vatandaşlar görmüyor mu zannediyorlar. Bu ne sorumsuz, bu ne cahil bir anamuhalefet partisi genel başkanı. Böyle bir şey olur mu yani. İnsanlar anamuhalefet deyince çok önemserler. Ama onların hassasiyeti Esed'i korumak. 'Kobani dışında bir şey yapmayın, sakın ha' diyorlar. Bugüne kadar daima Esed'i koruyan açıklamalar içindeler. Halbuki bütün bu gelişmelerin nedeni Esed. CHP'ye şu çağrıyı yapıyoruz: Bu sadece hükümet meselesi değil Türkiye meselesi. Anamuhalefet partisi daha sorumlu bir siyaset yapmalıdır. O sorumlu siyasete davet ediyorum. Eğer siyaset yapacaksa HDP'yi de şiddete davranmadan, eğer şiddete davet edecekse, sokağa davet edecekse siyaset biter. Bunu göz önüne alması lazım. Halen ben arkamda militanlarımın desteğiyle siyaset yapacağım diyorsa bu olmaz" dedi.
"ÇÖZÜM SÜRECİ ÇATIŞMALARLA KAYNAYAN ORTADOĞU'NUN EN BÜYÜK PROJESİ"
Çözüm süreciyle ilgili dün çok üzücü HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın gerekçekleri sıraladığını hatırlatan Atalay, "Toprağımızın dışında Suriye'deki gelişmeler, çözüm süreciyle asla irtibatlanmamalı, bu fevkalade yanlış olur. Olumlu bir zeminde devam eden çözüm süreciyle Suriye'de yaşanan gelişmelerin ilişkilendirilmesini kabul etmemiz mümkün değildir. Türkiye dışında yaşanan ve Türkiye'nin doğrudan müdahil olmadığı olayları bahane ederek, çözüm sürecinde kırılganlık üretmek çok sorumsuzca bir davranıştır. Bunun altında başka şeyler aranır. Çözüm süreci şu anda bugün çatışmalar ve düşmanlıklarla kaynayan Ortadoğu'nun en önemli projesidir. Sadece ülkemiz için değil tüm bölgede barış ve kardeşliğin tesisi için büyük bir umuttur. Kobani tartışmasını çözüm sürecinin bir şartı haline getirmek, Kobani halkını da çözüm sürecini de rehin alma girişimidir. Çözüm sürecinde büyük mesafelerin alındığı, sonuca çok yakınlaşıldığı bir noktada insanları isyana ve şiddete davet edenlerin bu ülkenin barış ve kardeşliğine en büyük ihaneti yaptıkları gözlerden kaçmayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
"YAŞANAN OLAYLARIN ULUSLARARASI BOYUTU OLDUĞUNA İNANIYORUM"
"Türkiye'nin bu büyük sorununu çözmesinden rahatsız olanlar çok" diye konuşan Atalay, "Nasıl bugün birileri Türkiye'nin illa karadan Kobani'ye ve Suriye'ye girmesini istiyor. Burada uluslararası bir mekanizma var. Bunu da ben kendi inancım olarak ifade ediyorum: Şu anda gelişen ve Türkiye'nin Kobani'ye girmesini bir anlamda zorlayan HDP'nin çağrısı ve militanlarının bu hareketinin uluslararası boyutu olduğuna inanıyorum. Bazı iç ve dış çevrelerin ısrarla Türkiye'yi sınır ötesi harekata sürüklemek istediğinin farkındayız. Son günlerde Türkiye'nin çeşitli yerlerindeki şiddet eylemleri ve tahriplerin de bu çabanın bir parçası olduğunun bilincindeyiz. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) tek başına Suriye'ye sınırından içeri girmesi, CHP'nin Kobani'yle sınırlı kara harekatı önerisi, ciddiyetten uzak ve ucu öngörülemeyecek riskler içeren bir tekliftir. Türkiye'nin böyle bir niyeti de yoktur" dedi.
"OLAYLAR GENEL MANADA DURDU, ŞU ANDA BİZE ULAŞAN BİR OLAY YOK"
Atalay, herkesin kendisini emniyet içinde hissetmesini ifade ederek, "Bir iki ilçemizde zorluklar oldu ama bugün oralara takviyeler gönderildi. Bugün genel manada olaylar her yerde durdu. Ufak tefek şeyler belki olabilir ama şu anda bize ulaşan olay yok. Güvenlik birimlerimiz başka yerlere takviye edildi, her şeye hakim. Özellikle CHP ve HDP'yi sorumlu siyaset yapmaya davet ediyorum. Siyaset kurumu bütün sorunların çözüm yeridir. Biz AK Partililer olarak pek çok sorunu siyaset yaparak çözdük. Herkesi buna davet ediyoruz" ifadelerini kullandı.