Toplam 3 ay gibi kısa bir sürede kıyafetlerin yapımını tamamladıklarını anlatan Ocak, "Gece gündüz birkaç ekip birden çalıştı. Bu proje, tek bir yerden çıkabilecek bir şey değil. Kundura atölyesi farklı, peruka atölyesi farklı, dikim atölyesi farklı, zırhlar ayrı yerden, kılıçlar, kalkanlar. Yani tek bir bünyede yapılması mümkün olmayan bir şey. Bu bir ekip çalışması. 24 kişilik bir ekiple kıyafetleri hazırladık" ifadelerini kullandı.
Tasarım aşamasında tarihçilerden veya ilgili makamlardan yardım alınıp alınmadığına da açıklık getiren Ocak, "O makamlarla ben muhatap olmadım. Zaten Muhafız Alayı mutlaka gerekli görüşleri alıp, projeyi öyle sundu" dedi.
"EN ÇOK OSMANLI KOSTÜMÜNDE ZORLANDIK"
Kostümler için tek tek çalıştıkları için yapım sürecinin çok sancılı geçtiğini belirten Ocak, "En çok Osmanlı Devleti'nin kostümünde zorlandık. Hem askerimiz çok iri, 2 metre boyunda bir asker hem de kostüm çok ağır bir kostüm ve minik demir halkalar meydana geliyor, örülerek gidiyor. Sonuna doğru ören insanların bütün enerjisi tükenmişti. Taşıyan askerimize de Allah yardım etsin" şeklinde konuştu.
Kıyafetlerin yapımında metaller, deri parçaları ve tahta kullanıldığını dile getiren Ocak, "Yani aslına uygun yapmak için o çizimlerdeki malzemelerde sabit kalmaya çalıştık. Daha sonra askerlerimizi yormamak için bir takım malzemeler hafifletildi" dedi.
EN ÇOK KONUŞULAN KOSTÜMÜ DEĞERLENDİRDİ
Sosyal medyada en çok konuşulan kostüm olan Batı Hun Devleti'nin kostümüne yönelik de konuşan Aşkım Ocak, "Elbisede hakikaten bornoz mu kullanıldı?" sorusuna, "Bunu bir Türk'ün bir Türk'e söyleme hakikaten çok kötü bir şey. Kesinlikle böyle bir şey yok. O kapitone yünlü bir kumaştır, üstü tamamen nakışlıdır. Elbise tamamen orijinaline uygun şekilde yapıldı. Aslı Kazakistan'daki bir müzeden alınan bir resimle yapılmıştır. Çok güzel bir kıyafettir, detaylı bir şekilde araştırıldığı zaman ve güzel bir gözle bakıldığı zaman da iyi bir kıyafet olduğu anlaşılacaktır. Özel bir kumaş, elyafla kalınlaştırıldı. O da aslında bir zırh gibi bir şey ama o dönem o kullanılıyormuş. Şapkasına da bakıldığında Orta Asya'da halen kullanılan bir şapka" ifadelerini kullandı.
"TARİHİMİZDEKİ 16 TÜRK DEVLETİNİN KIYAFETLERİNİ YAPMAK BİZE NASİP OLDU"
Projenin mimarlarından Murat Ocak ise, "Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı proje grubunun hayata geçirmek istediği kıyafetleri yapmak bizim için bir onur ve gururdur. Yapım aşaması için çok uzun bir zamanımız yoktu. Gelişimini sorarsanız, açıları, kumaşları, derileri, aksesuarları nereden temin edebileceğimizin, nasıl yapacağımızın kararını verdik. Bunu kendi içimizde 18-24 kişilik ekibimizle projelendirdik. Keyifli bir çalışma oldu. Bitirdik, mutluyuz, gururluyuz" dedi.
Projeyi hayata geçirdikleri için gerek telefonla, gerekse yüz yüze tebriklerle karşılaştıklarını söyleyen Ocak, "Bana göre çok güzel bir projeydi. Şanlı tarihimizin 16 devletinin askerlerinin kıyafetlerini yapmak kimseye nasip olmamıştı, bize nasip oldu. Bu anlamda çok mutlu ve gururluyum" diye konuştu.
Ocak, herkesin uzmanlık alanı olduğunu dile getirerek, "Ustalar sınırlı, artık eskisi gibi çok usta yok bu konuda. Hepsi el işi, tek tek ve kıyafetler birer tane. Seri bir üretim yok, birer tane olduğu için çok zorlandık. Herkes işini yaptı. Uyumadığımız zamanlar oldu. Gece uyumadık, sabahları çok erken kalktığımız oldu. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum" dedi.
"ELEŞTİRİLERE AÇIĞIZ, BİZ GÖREVİMİZİ YAPTIK"
Kıyafetlerin tamamının aslına uygun olarak yapıldığını vurgulayan Ocak, "Yüzyıllar öncesinin kıyafetlerini yapmak bize ayrı bir heyecan ve gurur verdi. Bunu yapmak çok da kolay bir şey değil. Eleştiriler mutlaka olacaktır, her eleştiriye açığız. Biz görevimizi yaptık" diye konuştu.