Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası düzenlediği basın toplantısında alınan kararlar ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Arınç, "Bugün yeni kurulan 62. Hükümetin ilk Bakanlar Kurulu toplantısını yapmış bulunuyoruz. Bundan sonra Sayın Başbakanımızın talimatıyla her hafta Bakanlar Kurulu toplantısını yapacağız. Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçilmesi nedeniyle görevine başladı. Daha sonra yeni Genel Başkanımız seçildi. 29 Ağustos itibarıyla da yeni hükümetimiz ilan edildi. Bugün TBMM’nin tatilde olması dolayısıyla Meclis Başkanımız tarafından olağanüstü olarak toplantıya çağrıldı. Saat 14.00’te de Genel Kurul’da hükümet programımız Başbakanımız tarafından okunmuş olacak. Perşembe günü hükümet programı üzerinde müzakereler yapılacak" ifadelerini kullandı.
"Bakanlar Kurulu toplantımızda öncelikle konu yeni bakan arkadaşlarımızla tanışma ve genel bir değerlendirme yapmak oldu" diyen Arınç, "Sadece Başbakan ve başbakan yardımcıları arasındaki görev dağılımı konusunda üzerinde bir istişare yapıldı. Sayın Başbakanımızın kararıyla netleşmiş oldu. Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’na bağlı olan kurum ve kuruluşlar, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Başkanlığı’dır. Daha önce Diyanet İşleri Başkanlığı bir başbakan yardımcımızın uhdesinde bulunuyordu. Bu kez Sayın Başbakanımız bu kurumu bizzat temsil etmek istediler" diye konuştu.
ARINÇ, ÇÖZÜM SÜRECİ VE TERÖRLE MÜCADELEDE KOORDİNASYONU SAĞLAYACAK
Arınç, "Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın görevleri Hükümet Sözcülüğü, Danıştay’la ilişkiler, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu ve görüşlerinin değerlendirilmek üzere Bakanlar Kurulu’na sunulması ve Bakanlar Kurulu’nda kabulü halinde bu tavsiye kararlarının uygulanmasının koordinasyonu ve izlenmesi. İnsan hakları konuları ve bu konularda koordinasyon, Kıbrıs’la ilgili koordinasyon işleri. Kurum ve kuruluşlar olarak da Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Türkiye İnsan Hakları Kurumu" şeklinde konuştu.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın görevlerine ilişkin bilgi veren Arınç, "Ekonomik kurumlarda genel koordinasyon, bağlı kurum ve kuruluşlar, Hazine Müsteşarlığı, Merkez, Halk, Ziraat Bankası, Kalkınma Bankası, İhracat Kredi Bankası, Vakıflar Bankası Genel Müdürlükleri, SPK Başkanlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu" dedi.
TRT VE ANADOLU AJANSI YALÇIN AKDOĞAN’IN GÖREV ALANINDA
Arınç, "Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın görevleri, TBMM ile ilgili ilişkiler, kamu diplomasisi ile ilgili işlerin yürütülmesi, kurum ve kuruluşlar, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, TRT Genel Müdürlüğü, Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’yla ilişkiler" ifadelerine yer verdi.
Arınç, "Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un görevleri, Medeniyetler İttifakı Projesi’nin yürütülmesi, bağlı kurum ve kuruluşlar, Atatürk Kültür, Dil, Tarih ve Yüksek Kurumu, TİKA Başkanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, AFAD Başkanlığı olarak belirlenmiştir" dedi.
TÜRKİYE’NİN DİNLENDİĞİ İDDİALARI
Açıklaması sonrası soruları cevaplayan Arınç, "Almanya’dan sonra Amerika’nın da Türkiye’yi dinlediği’ iddiaları ve ’Amerika’dan bir cevap istenilip istenilmediğine’ ilişkin bir soruya, "Almanya’yla istihbarat örgütlerinin görüşmeleri yapıldı, İçişleri Bakanlıkları arasında da görüşmeler yapıldı. Bu konuda detaylı bir açıklama yapılacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız da KKTC’ye hareketinden önce Amerika ile ilgili konuları detaylı olarak arzetmiş. Daha sonra NATO toplantıları dolayısıyla biraraya gelindiğinde ülkeler arasındaki bu ilişkilerin nasıl olması gerektiği konusunu detaylı olarak görüşeceklerini ifade etmişlerdi. Amerika’nın isminin geçmesi münasebetiyle veya böyle bir iddianın ortaya atılması münasebetiyle şu anda biliyorsunuz Amerika Büyükelçisi yok, birisi gitti diğeri başlamadı ama görevli Maslahatgüzar bugün sabah saatlerinde Dışişleri Bakanlığı’na çağrılarak kendinden izahat istenmiştir" karşılığını verdi.
Bir soru üzerine Arınç, "MGK toplantılarında neler yaptığımızı, konuştuğumuz daha sonra bildiri halinde arzediyoruz. Yaptığımız her konu devletin işidir. Devletin ilgili kurumlarını kendi rollerini en güzel şekliyle yerine getirmektedirler. Bir kurumun diğerinin ne yaptığından habersiz olması da mümkün değildir, doğru değildir. Sayın Genelkurmay Başkanımızın ifade etmek istediği konu bence çok farklı bir konudur. Zannediyorum ki, bu sorunuza yeri ve zamanı geldiğinde Sayın Başbakanımız cevabını verirler. Sayın Genelkurmay Başkanımızın ve komuta kademesindeki subayların kendi görev alanları içinde adeta devlet projesi halinde yürütülen ve çözüm süreci olarak nitelendirilen bu olayın içinde ne yapılması gerektiği konusunda da hepimizden daha çok bilgiye sahip olduklarını biliyorum" diye konuştu.
MUSUL’DAKİ TÜRKLERİN DURUMU
Musul’da ele geçirilen Türklerin son durumuna ilişkin bir soru üzerine Arınç, "Bu acı bir olay, hepimizin üzüldüğü bir olay. Uzun bir süredir 49 yurttaşımız, maalesef Türkiye’ye ulaşamamıştır. Ancak çok acı bir soru soruyorsunuz, ’hayatta mıdırlar ’diye. Bunu bekleyen yakınlarının ne şekilde anlayacağını tahmin ediyorum. Çok şükür hayattadırlar, bulundukları yerler bilinmektedir, kendileriyle irtibat sürdürülmektedir. Ancak oradan alınıp Türkiye’ye getirilmeleri şu an için mümkün olmamıştır. Biz de en yakın zamanda müjde vereceğimiz anı bekliyoruz. Şu anda tek sıkıntımız, bu yurttaşlarımızdan ayrı olmamızdır. Hayatları konusunda hiç kimsenin endişesi olmasın. Bulundukları yer itibarıyla kendileriyle irtibatımız olmaktadır. Ancak hangi örgütle ilişkili olduklarını biliyorsunuz. Dolayısıyla devletten devlete bir işlem yapılmadığını, bir örgütün elinden bu yurttaşlarımızın kurtarılması ile ilgili ayrı bir çalışma yapıldığını takdir ediyorsunuz" dedi.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Başka bir gazetecinin, "Çözüm sürecinin ivme kazanması adına sizin yol haritanızda neler vardır? Doğu ve Güneydoğu ziyareti var mıdır?" sorusuna Arınç, "Bu görevlendirmelerden böyle bir sonuç çıkarmak doğru ancak şöyle bir çalışmamız oldu, Sayın Başbakanımızın özel bir düşüncesi var. Bir defa çözüm süreci veya milli birlik ve kardeşlik projesi dediğimiz konu ve ikincisi devlet içindeki hukuki olmayan oluşumlarla ilgili mücadele konusu her bakanımızın öncelikli konusudur. Bunun bir Bakana ihale edilmesi veya sadece onun sorumlu gösterilmesi doğru değildir. Dolayısıyla bu konularda doğrudan yetkili ve sorumlu olan kişinin Sayın Başbakan olduğunu söylemeliyim. Bir sekretarya vardır, bu daha da güçlendirilecektir. Bu sekretarya içinde bazı bakan arkadaşlarımız yer alacaktır. Bunlar ben, Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı ilgili kurumların başkanları, esasen yürüyen ve devam eden Terörle Mücadele Koordinasyon Kurulu ve diğer kurulların da koordinasyonu bana verilmiştir. Bunlar zaman zaman bazı konuları görüşecekler ve alınan kararların yürütülmesi konusu Sayın Başbakanımızın direktifleriyle bir tek elden götürülmüş olacaktır. Bazı bakanlarımızın bu süreç içerisinde özel rolleri de bulunmaktadır. Adalet Bakanı ada ile yapılan görüşmelerde izin verme konusunda söz sahibi olduğu için ayrıca bilgi sahibidir" cevabını verdi.
Arınç, "Çözüm sürecinin tamamen sorumlusu ben de Yalçın Akdoğan da değiliz. Numan Kurtulmuş, Ali Babacan da değildir. Bunun tek sorumlusu Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’dur, yetkiler onun elinde toplanmıştır ama o her kurumla ilgili ilişkileri yürüten bakanlarımızla birlikte bir sekretaryanın çalışmasına müteakip işe nezaret edecektir. Böyle bir usulle bundan sonra yürüteceğiz çünkü önemli bir konudur. Bu konunun başarıya yürümesi bir hiyerarşi içinde daha da güzel yürüyecektir. Bu konuyla ilgili ayrıca özel çalışmalarım, zaman zaman yaptığım temaslar da elbette söz konusudur ama bunu bir başbakan yardımcısının uhdesine vermek Sayın Başbakan tarafından uygun görülmedi. İstihbarat örgütleri, terörle mücadelede görev alan pek çok kurum ve kuruluşun koordinasyonuna ve daha sıkı işbirliğine ihtiyacımız var" dedi.
"BUGÜN YENİ TERÖR ÖRGÜTLERİ VAR"
Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Terörle Mücadele Üst Kurulu veya buna ilişkin kurumlar sadece PKK terörüne göre iş yapmak üzere kurulmuşsa artık bunların işlevselliğini kaybettiğini de söyleyebiliriz. Çünkü sadece PKK değil, artık bugün yeni tehdit unsurları var. Yeni terör örgütleri var. Bunlar Türkiye içinde veya Türkiye dışında olursa olsun Türkiye’nin güvenliğiyle doğrudan ilgili. Üst Kurul’un çalışmalarını teröre yönelik bütün örgütleri kapsayacak, bunun içinde IŞİD ve diğerleri dahil yeni bir yapıya kavuşturmak istiyoruz."
Güncelleme Tarihi: 01 Eylül 2014, 16:47