İsmail Altunsaray: 'Hiç kimse Neşet Ertaş olamaz'

Bozlak kültürünün ve Orta Anadolu müziğinin sevilen isimlerinden İsmail Altunsaray ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

İsmail Altunsaray: 'Hiç kimse Neşet Ertaş olamaz'
banner98

İsmail Altunsaray bozlak deyince aklımıza ilk gelen isimlerden, Neşet Ertaş gibi bir ustanın hemşehrisi olan ve bozlak kültürünü layıkıyla yerine getiren getiren başarılı bir sanatçı. Neşet Ertaş’ın veliahtı olarak gösterilen sevilen sanatçı ile kahvaltı masasında başlayan sohbetimiz kahvelerimizi yudumlarken devam etti.

Yoğun konser programında bize vakit ayıran İsmail Altunsaray ile Neşet Ertaş’tan bağlamayla nasıl tanıştığına, bozlak müziğinin ülkemizdeki yeri ve albüm çalışmasına kadar birçok konuya değinerek keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

BAĞLAMA ÇALMAYA NASIL BAŞLADINIZ?

Bağlama çalmaya başlamamın küçük bir hikâyesi var. Ben 12 yaşında olduğum dönemlerde ablam İstanbul'da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde okuyordu. O dönemler benim müziğe olan yatkınlığımı fark etmiş olacak ki bana keman almak için bir müzik mağazasına giriyor. Öğrenci olduğundan dolayı kemanın fiyatı biraz fazla geliyor ve kemana göre daha ucuz olan bağlamayı alıyor ve bana hediye ediyor. Bağlamayla tanışmam bu şekilde oldu.

BAĞLAMA ÇALMANIZA AİLENİZDEN TEPKİLER VE DESTEKLER NASILDI?

Başladığım dönemlerde tepki oldukça fazlaydı destek pek göremedim. Çünkü müzik meslek olarak çok çabuk kabullenen bir iş değil. Zamanımın çoğunu bağlamaya ayırdığım ve derslerden uzak kaldığım için annem çok desteklemiyordu. Hatta ablamın aldığı bağlamayı 'yeter artık kıracağım sırtında' diyerek göz korkutmak ve uyarmak için sırtıma vurdu ve bağlamayı kırdı. Sonra k iki üç sene bağlamasız geçti ve bende dostlarımızın arkadaşlarımızın bağlamalarıyla idare ettim. Daha sonra peşini bırakmadım ve devam ettim.

ABDAL AŞİRETİNE MENSUP OLMAMANIZA RAĞMEN MUHARREM ERTAŞ, NEŞET ERTAŞ VE ÇEKİÇ ALİ GİBİ USTALARDAN FEYZ ALDINIZ MI?

Tabii ki zaten benim yetiştiğim topraklarda Muharrem Ertaş, Hacı Taşan, Çekiç Ali, Neşet Ertaş gibi ustalar yöre halkı tarafından abdal aşiretine mensup ya da değil dinlenen, hazmedilmeye çalışılan ustalardır. Bizde o müziğin içerisinde doğduk büyüdük, kulaklarımız hep o müzikle doldu. Dolayısıyla tabii ki feyz aldık. Ayrıca istemeseniz de o müziğin içinde olmanız gerekir çünkü ben düğün geleneğinden gelen bir insan olduğum için, ekol olmuş ustaların yetiştiği ortamlarda büyüdüğüm için onları örnek alamamanız mümkün değil.

NEŞET ERTAŞ'IN VELİAHDI OLARAK GÖSTERİLİYORSUNUZ. BU KONUDA NELER SÖYLEYECEKSİNİZ?

Öncelikle Neşet Ertaş gibi ölmeden toprağa karışmış bir usta ile anılmak, onunla isminin yan yana gelmesi ve onunla aynı alanda söz edilmek benim için çok büyük bir gurur. Ama ben veliahtlık konusuna kim olursa olsun hiç bir zaman inanmadım ve inanmıyorum. Hiç Kimse Neşet Ertaş olamaz. Herkesin bir tarzı, bir kokusu, bir rengi var. Yaşadığımız çağa kendi imzasını atmış böyle büyük bir ustanın devamı olarak gelen hiç kimsenin olabileceğini düşünmüyorum. Bu tarz devam eder ama Neşet Ertaş'ın devamı veliahdı gibi söylemlerin çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Çünkü hiç kimse Neşet Ertaş olamaz, hiç kimse Âşık Veysel olamaz, hiç kimse Davut Sulari olamaz. Neşet ustamın da çok güzel bir sözü var konuyla ilgili; 'Gölgeye girenin gölgesi olmaz' . O babasının gölgesinde kalsaydı Neşet Ertaş olamazdı. Bizlerde Neşet Ertaş'ın gölgesinde kalmamalıyız ki kendimiz olabilelim.

Güncelleme Tarihi: 24 Mart 2014, 10:27
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0