IŞİD artık bir Suriye, Irak örgütü değil, Irak ve Suriye’de kolları olan bir Türkiye örgütüne dönüşmüş. Bu taşınmanın ülkemizin geleceği ile ilgili yapılan senaryolarla yakından ilgisi olduğu yüzde yüz kesinlik taşımaktadır” dedi.
‘’2022 yılında yapacağım bu son değerlendirmede ülkemizin karşı karşıya olduğu büyük, tehlikeli bir değişim ve bu değişimin ortaya çıkardığı büyük tehdit üzerinde duracağım. AK Parti’nin Suriye politikası, sığınmacı politikası, sınırlarımızı açık kapı politikası ile bütün dünya lümpenlerine açması politikası sonucunda Türkiye bir iç savaş sosyolojisinin oluşma sürecini yaşamaktadır. Bu sürecin bir bölümünü de hiç şüphesiz Ortadoğu’nun en kanlı örgütlerinden birisi olan IŞİD’in Türkiye’ye her geçen gün biraz daha yerleşmesi oluşturmaktadır. ‘’
‘’Ülkemizin kılcal damarlarına sızmaktadır.’’
‘’2019’da Türkiye Vilayeti programını başlatarak Türkiye’yi yeni hedef olarak seçen IŞİD ülkemizde her geçen gün biraz daha kök salmaktadır. IŞİD, ülkemizde cirit atmaktadır. Ülkemizin kılcal damarlarına sızmaktadır. Türkiye’yi adeta savaş alanı olarak incelemektedir. Türk devletinin, güvenlik ve istihbarat örgütlerimizin reflekslerini incelemektedir. Ülkemizde güvenli evler, cephanelikler, eğitim merkezleri oluşturmaktadır. Türk çocuklarının beyinlerini yıkayarak milli ve dini kimliklerini yok etmekte, yerine sahte bir İslam anlayışı koyarak, demokrasinin şirk olduğunu beyinlere kazımaktadır. Bu beyinler yarın ülkemizi kana boyayacak intihar bombacılarının beyinleridir. IŞİD’in ülkemizi nasıl kana boyadığını 2015 senesinde yaşamıştık. Birkaç eylemde 100’lerce kişiyi katlettiler. IŞİD’in bu hızlı yayılmasının en büyük kanıtı 2022 yılı içinde ülkemizde 37 ilde 162 IŞİD operasyonunda 1179 IŞİD’linin yakalanmış olmasıdır. Bunlar sadece yakalananlardır. Bunun anlamı dışarıda çok daha fazla IŞİD’li teröristin dolaştığıdır. ‘’
‘’IŞİD’in karargahı Türkiye’ye taşınmış durumdadır.’’
‘’Adana, Ankara, İstanbul, Kayseri, Mersin, Samsun ve Şanlıurfa en fazla IŞİD operasyonun yapıldığı şehirlerimizdir. Emniyet teşkilatı 2022 içinde her ay, Ağustos ayı hariç, 10’dan fazla IŞİD operasyonu yaparak örgütü baskılamaya çalışmıştır. Bu operasyonlarda IŞİD’in Musul emiri, İnterpol tarafından kırmızı bülten ile aranan K.K., 8 kişinin başını keserek infaz eden Muhammed D., IŞİD’in Musul bölge komutanı, IŞİD’in 5 Türkiye sorumlusundan Muhammed H.M., Karadul namlı bombacı terörist, canlı bomba Beşşar El Mizhen, canlı bomba Süleyman El hamid, IŞİD lideri Ebu Hasan El-Kureyşi, İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan A.N. ve C.V., 2 askerimizi yakarak şehit eden İ.İ., IŞİD yöneticisi Başar Hattab Ghazal El Sumaidai, IŞİD iletişim sorumlusu Z.M.H gibi önde gelen kadroların yakalanması da gösteriyor ki, IŞİD’in karargahı Türkiye’ye taşınmış durumdadır. Bu taşınmanın ülkemizin geleceği ile ilgili yapılan iç savaş senaryoları ile yakından ilgisi olduğu yüzde yüz kesinlik taşımaktadır. IŞİD artık bir Suriye, Irak örgütü değil IŞİD Irakta ve Suriye’de kolları olan bir Türkiye örgütüne dönüşmüştür.’’
‘’Türkiye Talibanlaşmaktadır.’’
Mesele sadece IŞİD ve IŞİD kaynaklı selefi cihatçı tehditte değildir. AK Parti İlahiyat Profesörü İbrahim Maraş’ın ifadesi ile “Akılsız İlahiyat” projesi çerçevesinde ilahiyat fakültelerinden felsefe, sosyoloji dersleri kaldırılmakta, İlahiyat Fakülteleri medreseleştirilmektedir. Doğu Anadolu’da medreselerde hızla yayılmaktadır. Arap ülkelerine yüzlerce yüksek lisans ve doktora öğrencisi yollanarak Türk ilahiyat fakültelerinin çok çok gerisinde olan bir zihniyet Türk ilahiyatlarına da Arap ülkelerinden taşınmak istenmektedir. Prof. Dr. Maraşlı’nın ifadesi ile “Türkiye, her geçen gün mezhepçi, tarikatçı, akıl ve ilim düşmanı bir selefiliğe doğru götürülmekte” adeta Talibanlaştırılmaktadır. ‘’
‘’AK Parti ateşle oynamanın ötesinde Türkiye’yi adeta yanardağ krateri içine atmaktadır.’’
‘’Sadece ilahiyat fakülteleri medreseleşmemekte, Doğu Anadolu’da medreseler hızla yayılmaktadır. 2020 yılında Dicle Üniversite’sinde İzzettin Ürek adlı bir akademisyen tarafından yazılan “Günümüz Bitlis Medreselerinde Mantık Eğitimi (Norşin Medreseleri)” başlıklı çalışma da göstermektedir ki, medreseler günlük yaşamın illegal parçaları olmuşlardır. Mantık eğitimi dedikleri de 14. yüzyıl mantığı. Sadece Bitlis’te 23 medrese faaliyet göstermektedir. Bu medreselerden mezun olanlar, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda imam olarak göreve alınmaktadır. Yukarıda bahsettiğim zemin ülkemize dayatılmaya çalışılan iç çatışma ve terör sürecine iç dinamikler oluşturacaktır. AK Parti ateşle oynamanın ötesinde Türkiye’yi adeta yanardağ krateri içine atmaktadır.’’
“6 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismar”
‘’Şimdi bu politikaların bir parçası olan başka bir gelişmeyi sizinle paylaşmak istiyorum. Türkiye daha kısa süre önce “6 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismar” skandalını günlerce konuşmuş ve tarikat-cemaat karanlığı ile bu gerici tarikat ve cemaatlerin özellikle küçük kız çocukları üzerindeki travmatik etkisine en çarpıcı hali ile tanıklık etmişti. Daha bu skandalın yankıları yeni bitmişken bir skandal da Sakarya’da ortaya çıkmış bulunmakta. İstanbul merkezli olan ve kendisini Sakarya’da İsmailağa Cemaati’nin geçtiğimiz aylarda ölen şeyhi “Mahmut Efendi’ye bağlı” olarak tanıtan DARUL ERKAM isimli derneğin Sakarya’da bulunan yurdunda yaşları 8-10 arasında değişen kız çocuklarının Cuma akşamlarından, Pazar akşamlarına kadar yatılı olarak kaldığı, derneğin çocukların ailelerini “Milli Eğitim Bakanlığı’nın İslam’a aykırı olarak eğitim verdiği” şeklindeki propaganda ile ikna ederek “İslami usüllere uygun biçimde çocuklarını yetiştirmek üzere” kendi yurduna aldığı ve aileler ile haftada sadece 2 gün görüştürdüğü ortaya çıktı.’’
‘’DARUL ERKAM Derneği kanunlara aykırı bu faaliyetlerine devam etmekte.’’
‘’DARÜL ERKAM isimli derneğin yaşları 8 ila 10 arasında değişen kız çocuklarını yurttan çıkartmadığı belirtilirken, çocukların Eylül ayından bu yana kayıtlı oldukları devletin resmi eğitim veren okullarına da hiç gönderilmedikleri de bir başka skandal olarak karşımızda durmakta. DARUL ERKAM isimli derneğin çocukların yurtta kalmaları karşılığında ailelerden 500 TL ile 1000 TL arasında değişen miktarda ücret aldığı belirtiliyor. Öte yandan haftanın 5 günü derneğin yurdunda kalan çocuklarda belirgin “Değişimler” gözleniyor. Örneğin derneğin yurdunda kalan bir kız öğrencinin hafta sonu evine geldiğinde evdeki tüm kot pantolonları kestiği bunun da dernek yurdunda verilen koyu İslami eğitimin sonucu olduğu ifade ediliyor. DARÜL ERKAM Derneği’ne gönderilen çocukların amca, dayı, hala, büyükbaba gibi 2. Dereceden akrabaları ise kız çocuklarının durumları için endişeli. DARUL ERKAM Derneği’nin yurdunda kalan kız çocuklarından birisinin dayısı ve dedesi ise konuyu hem CİMER’e hem de Sakarya Pamukova Kaymakamlığı’na verdikleri şikâyet dilekçeleri ile resmi kayıtlara da geçirmiş durumdalar. Ancak gerek CİMER’e yapılan başvurular, gerekse Sakarya Pamukova Kaymakamlığı’na yapılan başvurular sonuçsuz kalmış ve aileye yanıt verilmemiş durumda. Tüm şikâyetlere rağmen DARUL ERKAM Derneği kanunlara aykırı bu faaliyetlerine ise devam etmekte.’’
‘’Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi mercileri ise yapılan tüm şikâyetlere, yürürlükte olan kanunlara rağmen bu büyük skandala sessiz kalmaya devam ediyor. Zafer Partisi olarak Türk Milleti’ne söz veriyoruz. Türk devletini cemaatlerden alarak sahibi olan Türk milletine sahibine geri vereceğiz. ‘’
‘’Erdoğan Türkleri ikinci sınıf insan yerine koymayı becerdin ya tarih de seni böyle kaydedecek.’’
‘’Buradan sizin aracılığınız ile AK Parti genel başkanı Erdoğan’a seslenmek istiyorum. Dün Ankara’da 3 hafta önce bir çalışmada yaralanan bir subayımız vücudunda şarapnel parçaları ile 2.5 saat Gülhane’de ya da eski Gülhane’de doktor kapısında sıra bekleyip sıranın kendisine gelmediğini görünce eski bir askeri doktoru arayıp onun muayenehanesine gitti. Recep Tayyip Erdoğan vücudunda şarapnel yarası olan Türk subaylarını doktor kapısında2.5 saat bekletirken Suriyelileri hastanelerde Türklerin önüne geçirip Türkleri ikinci sınıf insan yerine koymayı becerdin ya tarih de seni böyle kaydedecek.’’