BANA BİR EV SAĞLANMASINI İSTİYORUM
Beş kuruş parası bulunmadığını bu haliyle de çalışmasının mümkün olmadığını söyleyen Sema Tanrıverdi Diren sadece çocuklarım için bir şey yapamamanın üzüntüsünü yaşıyorum. Bana bir ev sağlansa yeter. Gittiğim yerlerde devletin kaymakamından belediye başkanına kadar hep bu konuda destek istedim.
Rica ettim lütfen ne olur bana bir şekilde yardımcı olun dedim. Evim yok, ev istiyorum başka da bir şey istemiyorum. Bana destek verin. Şu anda işim yok çünkü bu vaziyette hiç bir şey yapamıyorum. Bana söyledikleri sadece 2 aylık kira yardımında bulunabiliriz. Peki soruyorum, ben ne yapayım? Ben bu güne kadar kimseye el açmadım" dedi.
OLAY GÜNÜ SORULUNCA GÖZ YAŞI DÖKTÜ
Sema Tanrıverdi Diren, yaşadıklarıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada; "Didim'e yerleşmiştim. Kızımın hastalığından dolayı. O arada bir de kızımın hastalığı ile ilgileniyordum. ilgilenmek zorundayım. Yürüyemiyor bir çok hastanelere doktorlara götürdüm. iltihaplı eklem romatizması dediler. Sinirlerden ameliyat oldu. Sağ tarafı gelişmiyor. Fakat ameliyat yanlış yapılmış. Öyle söyledi doktorlar. Bana yapılmaması gereken bir ameliyatmış. Hastanenin adını söylemek istemiyorum, ameliyatı yapan doktor yanlış ameliyat yapmış ama kızımı sağlığına kavuşturan ilk rahatsızlığını keşfeden doktoruna teşekkür ediyorum. Nem oranı olmadığı için kızıma havası yaradığından ben Didim'e bu yüzden yerleştim. Orada bizi çok iyi tanıyan bir emlakçı çok iyi tanıdığını söylediği bir beyle izdivaç yapar mısınız diye bir kaç defa söyledi. En sonunda o beyle karşıma geldi. Fahrettin Diren. Gülüyordu, neşeli bir insan. Tamam dedim 76 yaşında hiç olmazsa çocuklarıma hayat bilgisini arttırır. Nefes olsun istedim. Kahvemi beraber içeceğim bir insan istedim ben. Evlendiğimizin 2. günü onun yattığı yerde başucunda siyah bir bıçak buldum. Mutfağa götürdüm tekrar oradan. Meyvemi yiyorsun dedim gece kalkıp hani olur ya? Hayır dedi tamir yapıyorum tornavidanın girmediği yerlere. Hoşuma gitti. Aradan bir kaç gün geçti. Tıkırtıya uyandım ben. Elinde bıçakla oda da dolaşıyordu. Hayrola ne yapıyorsun dedim. Seni geberticem, kesicem dedi. Kes dedim döndüm sırtımı tekrar uyudum aklıma bir şey gelmedi, çünkü bir problem yaşamadık. Daha sonra kızım arkadaşıyla oda da giyinirken, ben dışarıdayım.
Kapıyı kırıyor, içeriye giriyor. Kapı kilitli olmazmış. Ben buna tabi ki tepki gösterdim. Ben bile dedim odaya kapıyı çalarak giriyorum. Ayrılmak istiyorum dedim. Çünkü kız çocuğum var. Oğluyla telefonla görüştüm. O bize babalık bile yapmadı dedi, gelip geberteceğim. Hayır dedim kendi probleminiz varsa babanla dedim kendi probleminizi düşünün ama şiddet olmaz. El kaldırmak şiddet, vurmak cinayettir. Bu bende böyledir ve her yerde de böyle olması gerekiyor. Daha sonra kızımın erkek arkadaşı geldi ben çağırdım. Tansiyonum yükseldiği için beni hastaneye götürüp getiriyorlardı. Kızımın erkek arkadaşının yanında ikiniz beraber mi idare ediyorsunuz dedi. Kalk dedim oğlum lütfen evine git. Müdahale etme. O zaten bugün gidecek. Ben ayrılıyorum dedim. 3 Eylül'den evvel git dedim kendin mahkemeye ver. Geç vakit gitti 350 lira istiyorlar ,diye geri döndü. Ben gittim o sırada kapanmıştı adli işlemler. Ayın 2'siydi. Eve yatılı kadın tuttum. Ben projelerle ilgili bir şeyler yapabilir miyim diye İstanbul'a gidecektim. Kızıyla beraber evde benim çocuklarımla beraber duracaklardı. Bu evde yorgan, yastık, çarşaf ne varsa aldı karşı da oturan arkadaşının evine götürdü. Yurt dışında arkadaşı. Ve o gün bir kaç defa telefonla görüştük onunla. Benimle görüşmek istediğini söyledi ve beni eve çağırdı. Ve kızım anne benimde eşyalarımı götürmüş almak istiyorum. Tamam kızım dedim. Kapıyı çaldık açtı yanında muhafız mı getirdin dedi. Kızıma sen git ben alır getiririm annecim dedim, tamam dedi kızım. O an başladı her şey. içeriye gidiyorum, kolumdan sıkarak tuttu. Sonra karşımda duruyor. Ben dedim bunun için evlenmedim seninle sadece huzur, bir nefes istedim dedim. Başka hiçbir şey söylemedim. Sehpaya doğru yöneldi. Elinde siyah saplı bir bıçakla seni geberteceğim dedi. Ve o an hiç bir şey yapamadım. Darbeler almaya başladım. Kolumdaki yaralar sadece kendimi savunmak için aldığım basit darbeler diyorum ben bunlara. Şu an kolumu hissetmiyorum. Göğsümden, bacağımdan, başımdan nereye denk gelirse bıçakladı. Fakat hareket edemiyorum. Her yer kırmızı. Gözlerim kararıyor. Ölmek üzere olduğumu hissettim. Çocuklarımı çok özledim o anda. Ve yere yığıldım. Başıma yumruk atıyordu. Kaç darbeden sonra çantamda benim biber gazı vardı aldım elime ama sıkamadım. Gücüm yoktu. Kurbanlık koyun gibi sonucunu bekledim. Koltuğa oturdu. Ben karşısındaydım. Dışarıdan yaşam sesleri geldi. O seslerle beraber hafızamı, zihnimi toparlamam gerektiğini hissettim. Kapıya doğru yönelmeye çalışıyorum. Ama gidemiyorum. Karşıdan gülüyor. Kapıya gittim inşallah kapı açıktır. Dışarı çıkmışım ondan sonrasını hatırlamıyorum. Ve kızım duymuş sesimi" dedi.
DURUŞMA DEVAM EDİYOR
Sema Tanrıverdi Diren davanın devam ettiğini sadece bir kez duruşmaya çıktığını da söyleyerek "Avukatıma boşanma konusunda çok defa telefon açıyorum ama bana cevap vermiyor nedenini bilmiyorum. Kendi isteğiyle benim davamı yürütüyordu. Şu anda yalnızım hiç bir şey yapamıyorum. şu an beni bıçaklayan kişi tutuklu. Ona devlet veya kendisi avukat veriyor. Ben avukata soruyorum, hangi vicdanla onun avukatlığını yapıyor. Bu tür şiddet gösteren insanlara devlet nasıl avukat tahsis ediyor. Ben bunu anlayamıyorum.
Hastaneye götürmüşler ambulansla, yüzde 20'nin altında yaşama şansım olduğunu söylemişler. Aydın Devlet Hastanesi'de kalp damar , cerrahının sayesinde yaşama tutundum. Her zaman yanımdaydı. Devlet bana hiç bir imkan sağlamadı. Devletime bu yüzden çok teşekkür ediyorum. Mahkeme gizlilik kararı çıktı. Bu konuda buradaki savcı bey çok ilgilendi. Gerçekten ona çok teşekkür ediyorum. Hayır kimse bana yardımcı olmadı. Şu an hiçbir şeyim yok. Sadece şu an tek 10 Tl bir param var. Onu bile harcamaya korkuyorum. Buradaki otel sahibi Mehmet Bey Allah ondan razı olsun. Onun misafiri olarak kalıyorum şu anda burada. Yemeğimi yapabileceğim, camımı silebileceğim bir ev istiyorum. Evim yok" dedi.
ALANYA'DA KALDIĞIM YERDEN ATTILAR
Ben aslen İstanbulluyum. Mazhar Osman'ın Mehmet Ziya Efendi'nin torunuyum. Babamın dedesidir bunlar. Şu anda tek yaşama sebebim Çocuklarım" diyen Sema Tanrıverdi Diren "Tek bir anahtarım bile yok. Alanya'ya gittik. Oradaki Emlakçıya trafik kazası geçirdiğimi söyledim. Herkesten evvel insan olsun herkes ön yargılı yaklaşmasın. Irak'lı bir adam. Burada yaşadığımı internetten öğreniyor. Hatta şahitlerimde var. Sitenin bahçesinde böyle bir olay yaşadım diye. Herkesten imza toplamaya kalkıyor. Sabahlara kadar rahatsız edildim. Şiddet gördüm onlardan Alanya'da. Ve evime giremedim o yüzden. Yeni geldim Alanya'dan. Eşyalarımı alamadım"dedi.
EVLENECEK ÇİFTLERE TAVSİYE
"Lütfen ben ailelere sesleniyorum. Beni iyi duysunlar, dinlesinler. Alilelerin çoğu yani bizler çocuklarımıza askeri eğitim uyguluyoruz. Yapma etme gitme ama bunların nedenlerini açıklamıyoruz. Televizyon izliyoruz, kitap okuyoruz. Anne deyince çocuk bir dakika işim var. Hayır bu yanlış. Erkek çocuklar bir araya geldiği zaman dövüştürür kavga ederler benim oğlum daha güçlü. Kız çocuklarına abisi yapar diye böyle başlıyor şiddet. Lütfen bunu yapmayın. Ve bu konuda evlenmeden evvel öyle bir kanun çıksın ki her çift bir kaç ay araştırmaya girsin devlet. Hemen başvuru alınmasın.Sağlam temeller atılsın, eğitimler verilsin, Ama bu olayı kimse yaşamasın. Lütfen ben kimseden bir şey istemedim ama şu anda gerçekten çok zoruma gidiyor, eziliyorum. Hiçbir şeyim yok. Bir 10 liram var. Karşımda ona da ihtiyacı olan varsa onu da veririm. Çocuklarımla beraber yaşamak istiyorum" dedi.