Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Otobüsçüler Federasyonu (TOFED) Genel Kurulu’na katıldı. Anadolu Hotels’de gerçekleştirilen genel kurulda otobüsçülere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, otobüsçülüğün sadece yolları değil aynı zamanda kalpleri, umutları, sevgileri de arşınlamak olduğunu dile getirdi. “Sevenleri sizler birleştiriyorsunuz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kalplere, gönüllere sizler köprüler kuruyorsunuz. İş için, eğitim için yola düşen insanları sizler menzillerine ulaştırıyorsunuz. Mesleğiniz her birinizi birer insan sarrafı haline getiriyor. İnsanların yüzlerinden sevinçlerini, hüzünlerini, hayallerini okuyabiliyorsunuz. Ekmek kavgasını anlının teriyle çalışıp, çoluğunun çocuğunun nafakasını çıkarmayı benim direksiyon sallayan kardeşim çok iyi bilir. Bu yüzden Türkiye’nin gerçek halini, gerçek durumunu en iyi tuzu kurular değil şoförler bilir. Yolların dili olsa da anlatsa diyeceğim ama biliyorum ki yollar değilse de siz yaşananları gayet iyi biliyorsunuz” dedi.
“DAĞLARI DELEREK AŞTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 yıl önce şehirlerarası yollarda seyahat etmenin eziyet olduğunu belirterek, “Daha şöyle geriye gidecek olursak eziyet olmaktan öte felaketti. Örneğin ben bir Karadenizliyim, Rizeliyim. Armelit Dağı denilen o dağı geçerken tabii isterdim ki şu ekranda o burunlu otobüsler olsun, o burunlu otobüslerle şöyle Armelit Dağı’nı tırmanırken aşağı bakamazdık. Allah göstermesin acaba bu virajı alabilecek mi? Çünkü yan yana iki tane otobüs geçmesi mümkün değildi. Birisi duracak, öbürü gelip geçecek, sonra o yola devam edecek. Şimdi nerelerden nereye geldik. Niye dağlar deldik. Bu dağları delmek suretiyle o meşakkatli yolları, dağları delerek aştık. Şimdi tünellerle, viyadüklerle bütün oralar aşılmak suretiyle tabii ki tüm şoförlerimizin bu uzun yolculukları kolay kılındı. Artık bugün 2002 yılında 6 bin 100 kilometre bölünmüş yolu olan Türkiye’nin biz bunun üzerine 12 senede 17 bin 600 kilometre bölünmüş yol ilave ettik. 79 senede 6 bin 100 kilometre, 12 senede 17 bin 600 kilometre bölünmüş yol” diye konuştu.
“TEK RAKİBİM TÜRK HAVA YOLLARI VE HIZLI TREN”
İktidarı devraldıklarında sadece altı il bölünmüş yollarla birbirine bağlı iken, bugün toplam 75 ilin bölünmüş yollarla birbirine bağlı hale geldiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aslında her insan bir cihandır. Biz bu anlayışla insanımızın en güzeline, en iyisine, en kalitelisine sahip olmak için var gücümüzle çalıştık. Artık yollarda güvenle, huzur içinde seyahat yapılabiliyor. Bölünmüş yollar sayesinde yakın iş gücünden yıllık burası çok çok anlamlı, 16 milyar liraya yakın tasarruf sağlandı. Bu müthiş bir şey. 2005 yılında ülkemizde 11 milyon 145 bin araç vardı. Bugün bu rakam 19 milyonu bulmak üzere. Yollardaki araç sayısı böylesine yüksek oranla artmasına rağmen yaralanmalı, ölümlü ve maddi hasarlı kaza sayılarında yüzde 60’lara varan azalma oldu. Bütün bunlar insana verdiğimiz değerin bir göstergesidir. Şoför arkadaşlarımızın sevdiği fakat bizlerin tehlikeli bulduğu bir söz var, ‘Tek rakibim Türk Hava Yolları’ diye. Artık bu sözü ‘tek rakibim Türk Hava Yolları ve Hızlı Tren’ şekline dönüşme zamanı geldi. Aslına bakılırsa hava yolu ve demir yolu ulaşımın gelişmesi otobüsçülerimiz için asla bir tehdit değildir. Ulaştırma sektörü kendi içinde ne kadar çeşitlenip ne derece gelişirse bundan sektörün tüm unsurları payını alır ve rakamlara baktığımız zaman zaten alıyor” ifadelerini kullandı.
“DAHA ÖNCE ÜLKEMİZDE HIZLI TREN SADECE AVRUPA’YA GİDENLERİN GÖRDÜKLERİ BİR ULAŞIM ARACIYDI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılında Türkiye’de 26 havalimanının olduğunu, bugün bu rakamın 55’e yükseldiğini söyledi. Havayolu yolcu sayısının 34 milyondan 166 milyona çıktığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Daha önce ülkemizde hızlı tren sadece Avrupa’ya gidenlerin gördükleri bir ulaşım aracıydı. Türkiye’de böyle bir şey yoktu. Ancak işte banliyö türü şeyler vardı. Şuanda bin 213 kilometre hızlı tren hattımız var, buna sürekli yenileri ekleniyor. Bugün otobüslerimiz de hamdolsun 12 yıl öncesinden çok daha modern, çok daha konforlu bir hale geldi. Ulaşımdaki rekabet ortamı otobüs sektörüne olumsuz değil, tam tersine olumlu yönde yansıdı. 2005 yılında 163 bin olan otobüs sayımız geçen yıl 211 bini geçti. Milli gelirimizdeki artış ve refah seviyesindeki artış diğer tüm sektörlerle birlikte otobüsçülerimizi de olumsuz şekilde etkiledi, etkilemeye devam edecek. Oysa eski Türkiye’de çok farklı bir manzara vardı. Banka kuyruklarında emekli maaşı kuyruklarında, ilaç kuyruklarında bekleyen insanlar zorunlu haller dışında soruyorum seyahati düşüne bilir miydi? 12 yıldır koruduğumuz istikrar ve güven ortamı sayesinde artık insanımız ülkenin her yerine gidebiliyor. Dün kara trenin tahta koltuklarına mahkum edilen insanımızın bugün son model otobüslerde filmini seyrederek, müziğini dinleyerek, internetini kullanarak her türlü yiyecek, içecek imkanıyla seyahat edebiliyor. Bu hale geldik.”