Gelir dağılımı eşitsizlik ölçütlerinden gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,002 puan düşüş ile 0,400 olarak tahmin edildi. Katsayı, kentsel yerleşim yerleri için 0,392, kırsal yerleşim yerleri için ise 0,365 olarak hesaplandı. Gelirin nüfusa dağılımındaki eşitsizliğin grafik gösterimi olan Lorenz eğrisinde Türkiye geneli için bir önceki yıla göre gelir dağılımında önemli bir değişim olmadığı eğrilerdeki çakışma ile görüldü.
Türkiye’de hane halkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir gelir 29 bin 479 TL iken, ortalama yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelir 13 bin 250 TL olarak hesaplandı. İstanbul Bölgesi 18 bin 248 TL ile ortalama yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir geliri en yüksek olan bölge oldu. Bunu, 16 bin 294 TL ortalama gelir ile Batı Anadolu Bölgesi izledi. En düşük ortalamaya sahip bölge ise 6 bin 920 TL ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi oldu.
Maaş-ücret gelirleri yüzde 48,3’lük oranla toplam gelir içerisinde en fazla paya sahip oldu. Bunu yüzde 19,7 ile sosyal transferler ve yüzde 19,6 ile müteşebbis gelirleri izledi.
Sosyal transferlerin yüzde 92’sini emekli ve dul-yetim aylıkları oluşturdu. Emekli ve dul-yetim aylıkları toplam gelir içinde yüzde 18,2’lik paya sahip iken, diğer sosyal transferlerin payı yüzde 1,5 olarak belirlendi. Müteşebbis gelirlerinin ise yüzde 67,3’ü tarım-dışı gelirlerden oluştu.
Eşdeğer hane halkı kullanılabilir medyan gelirinin yüzde 40, yüzde 50, yüzde 60 ve yüzde 70’i kullanılarak farklı yoksulluk sınırları hesaplandı. Eşdeğer hane halkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre nüfusun yüzde 15’i yoksulluk riski altında kaldı. Kentsel ve kırsal yerler için hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre, kentsel yerlerde bu oran yüzde 13,6 iken, kırsal yerlerde yüzde 14,3 oldu.
Dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan “sürekli yoksulluk” oranı, son yılda ve önceki üç yıldan en az ikisinde yoksulluk riski altında olanlar olarak tanımlanmaktadır. Sürekli yoksulluğun hesaplanmasında eşdeğer hane halkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 60’ı dikkate alınmaktadır. Buna göre, 2012 yılında sürekli yoksulluk riski altında olanların oranı yüzde 16 iken 2013 yılında bu oran yüzde 13 olarak hesaplandı.
Kurumsal olmayan nüfusun yüzde 39,7’si konutunda “sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi vb.” sorunlar olduğunu beyan etti. Yüzde 42,2’si oturduğu konutta “izolasyondan dolayı ısınma sorunu” yaşadı. Yüzde 65,4’ü hanesinin taksit ödemeleri ve borçları (konut alımı ve konut masrafları dışında) olduğunu beyan etti. Yüzde 78,5’i “evden uzakta bir haftalık tatili”, yüzde 49’u “beklenmedik harcamalarını” ve yüzde 75,5’i “yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını” ekonomik nedenlerle karşılayamadığını beyan etti. Kendine ait konutta oturanların oranı yüzde 60,7 oldu.
Ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan nüfusun oranı olarak tanımlanan ve belirlenmiş 9 maddeden en az 4 tanesini karşılayamama ya da mahrum olma durumunu tanımlayan “maddi yoksunluk” oranı 2012 yılında yüzde 59,2 iken 2013 yılında yüzde 49,7 olarak hesaplandı.
Güncelleme Tarihi: 22 Eylül 2014, 12:24