'Dünya ekonomisinin direksiyonu Türkiye’de olacak'

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin 1 Aralık’tan itibaren G 20'de dönem başkanlığını üstleneceğini belirterek, önümüzdeki bir yıl dünya ekonomisinin direksiyonunun Türkiye’de olacağını söyledi.

'Dünya ekonomisinin direksiyonu Türkiye’de olacak'
banner98
 Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, “Yarın bakan arkadaşlarımızla ekibimizle birlikte G-20’ye katılacağız. Hem ekonomik hem siyasi istişarelere zemin teşkil ediyor. Türkiye 1 Aralık’tan itibaren dönem başkanlığını üstlenecek, önümüzdeki bir yıl dünya ekonomisinin direksiyonu Türkiye’de olacak. Şimdiden geçtiğimiz hafta ilgili arkadaşlarımızla detaylı değerlendirmeler yaptık, gündemini belirledik” dedi.

Bu hafta içinde çok anlamlı iki ziyarette bulunduklarını belirten Davutoğlu, “Bursa’da halkımızla buluşma onlarla kaynaşma açısından hiçbir zaman zihnimizden çıkmayacak tablolar yaşadık. Birçok il ziyaretimizde gördüğümüz birçok güzel karşılamayı Bursa’da Ulucami çıkışında gördüğümüz karşılama dolayısıyla bütün vatandaşlarımıza teşekkürü borç biliyorum. Ulu erenlerin, ulu sultanların şehri ama aynı zamanda Cumhuriyetimizin öncü şehri” şeklinde konuştu.

Davutoğlu, “Son derece önemli olan hamlelerle bu haftayı doldurduk. Geçen hafta yapısal dönüşüm stratejimizi açıkladık. Türkiye son 12 yılda olağanüstü ekonomik performans sergiledi. Daha hükümetimizin kurulmasının ilk gününde ilgili arkadaşlara reel sektörü canlandıracak ve Türk ekonomisindeki gelecek perspektifini somut eylem planlarıyla tanımlayacak geniş kapsamlı bir reform paketinin hazırlanması talimatını vermiştik. Bu çerçevede iş dünyasında da büyük kabul gören 25 sektörel alanda yapısal dönüşüm programımızı ilan ettik. Bunun ilk 9 sektörünü, reel sektör ağırlıklı olarak kamuoyuyla paylaştık. Buradaki temel amaç, Türkiye’nin üretim kapasitesinin artmasını sağlamak, Ar-Ge ve inovasyonlarla teknoloji yoğunluklu sektöre geçiş çalışmasını yürütmek ve öncelikli programlar çerçevesinde Türkiye’nin ekonomisindeki altyapı gücünü daha da kuvvetlendirmek” ifadelerini kullandı.

Yapısal dönüşüm programının birinci bölümünde açıklanan 9 başlık hakkında bilgi veren Davutoğlu, “Değişik alanlarda ciddi bir hamle dönümünü başlatmış bulunuyoruz. 12 yıldır ülkemizin katettiği başarı hikayesi herkesçe malumdur. G-20’den döndüğümüzde makroekonomik dönüşüm programını ve sosyal ağırlıklı ayrıca 8 dönüşüm programıyla aslında bu programı bir bütün içinde ana unsurları tespit etmiş olacağız. G-20 ülkeleri arasında daha önce alınmış kararlar çerçevesinde gerçekleştirilen ilk örnek yapısal dönüşüm strateji olmak bakımından da bütün dünyanın dikkatini çekmiş durumda” diye konuştu.
Açıklanan programın işadamlarıyla kapsamlı bir şeklide paylaşıldığını anlatan Davutoğlu, “Bir ülkenin, devletin ve hükümetin makro stratejik planlamasıyla şirketlerin kendi şirketlerine özel planlamaları arasında bir bütün olduğunda bu hamleler bir başarıyla gerçekleşir. Ama devletin makroekonomik programlarıyla şirketlerin yapıları arasında uyumsuzluk olduğunda Ankara’da alınan kararların hayata geçirilmesinin imkanı kalmaz. Küresel ekonomik krizlerle, bütün dünyada bir taraftan son derece dikkatli bir süreç takibi var, bir taraftan da Türkiye gibi vizyon sahibi ülkeler kriz sonrasına hazırlanma durumunda” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE’NİN YENİ ÜRETİM HAMLESİNİN EN ÖNEMLİ PAZARI YAKIN HAVZALARIDIR”

Türkiye’nin önümüzdeki dönemde dış ekonomik ilişkilerinde 3 ana boyutta ciddi sıçrama yapma sebebi olduğunu belirten Davutoğlu, “Birincisi, AB ile ekonomik ilişkilerimize çok daha boyut kazandırmak zorundayız. Yine yakın havzalarda ki şirketlerimizin geçmişte özel sektördeki girişimcilerimizin siyasi sarsıntıların ötesinde iş dünyamıza bir kez daha sesleniyorum, Türkiye’deki yeni üretim hamlesinin en önemli pazarı yakın havzalardır. Bu çerçevede, çevre havzalarda Ortadoğu’da Balkanlarda siyasi istikrarsızlık ne boyutta olursa olsun, buralarda Türk ekonomisiyle bu havzaların birleştirilmesi yönündeki çabalarımızı güçlendireceğiz. Bu çerçevede bu ayın sonunda Irak’a bir ziyaret düşünüyorum. Önümüzdeki aylarda da Irak’la Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’ni tekrar canlandırmak üzere Irak Başbakanı Haydar-el İbadi Türkiye’yi ziyaret edecek. Aralık başında Atina’da Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısını gerçekleştireceğiz. Aynı şekilde, Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin de Aralık başında Türkiye’ye gelecek” ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, “Çevremiz siyasi istikrarsızlar içinde ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalmış olabilir ama bu çevre ülkelerin halkları bizim kardeş halkımızdır ve ekonomik alanda ihtiyaçlarını karşılama gücüne, kudretine sahip olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir” dedi.

“TÜRKİYE’DE DEMOKRATİK İSTİKRARIN GARANTÖRÜ AK PARTİ’DİR”

Türkiye’deki siyasi istikrarı bozmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğine dikkati çeken Davutoğlu, Türkiye’de demokratik istikrarın sağlandığını, öneli olanın istikrarın demokrasiyle sağlanmış olması olduğunu ve Türkiye’de demokratik istikrarın garantörünün AK Parti olduğunu ifade etti.
Özellikle siyasi istikrar ile ekonomik kalkınma arasındaki ilişkiyi vurgulayan Davutoğlu, “Gerek 62. Hükümeti ekonomik programı, gerekse Orta Vadeli Program, Sektörel Dönüşüm programı gösterir ki AK Parti’nin perspektifi hep uzun dönemli ve uzun vadeli olmuştur” dedi.

“AVRUPA’DA GEÇİCİ DEĞİL, KALICI OLACAĞIZ”

“Avrupa’da geçici değil kalıcı olacağız” diyen Davutoğlu, “Biz, hükümet olarak işdünyamızın önünü açmaya çalışıyoruz. Ticaret kısıtlamaları, gümrük kısıtlamaları gibi mayınları temizleyerek Türkiye’nin dinamizmi dediğimiz iş dünyamızın küresel alana girmesi çabası içindeyiz. Gerek ihracat, gerek sanayicilerimizi bir kez daha tebrik ediyoruz” diye konuştu.

İŞ GÜVENLİĞİ PAKETİ

Yarın önemli bir açıklamada daha bulunacaklarını anlatan Davutoğlu, “İş güvenliği paketini kamuoyuyla paylaşacağız, madenlerle ilgili alacağımız tedbirleri kamuoyuyla paylaşacağız. Bütün bakanlıklarımız yoğun bir tempoda çalıştılar. Çalışma bakanımız yoğun tempoda istişare yaptı” ifadelerini kullandı.

“İKRAR VERMEYE, DESTUR ALMAYA GİTTİM”

Başbakan Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti: “Son derece anlamlı bir ziyareti de Hacı Bektaş’ta gerçekleştirdik. Bu ağır sorumluluğu aldıktan sonra bütün ulu erenleri ziyaret ettiğim gibi Hacı Bektaş-ı veliyi ziyaret etim. İkrar vermeye destur almaya gittim. Türkiye’de Hz. Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran, Emir Sultan, Ertuğrul Gazi… Hepsi Horasan erenleridir. Biz, o ortak miras içinde herhangi bir ayrımı esas alan politikayı temelden reddederiz. Tarih de millet de şahit olsun ki bu topraklarda iman ve medeniyet tohumunu eken bütün erenlerin mirasına sahip çıkmak en ulu görevimizdir. Bu vesileyle Hacı Bektaş’taki, Nevşehir’deki bütün kardeşlerimize, erenlere, dostlara da bir kez daha selam ediyorum. Bizim için Hacı Bektaş-ı Veli ile Hz. Mevlana arasında bir fark yoktur. İlk defa bir aşure günü vesilesiyle Hacı Bektaş-ı Veli’yi ziyaret eden ilk Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olmak da bana büyük bir gurur vermiştir. “ 

Güncelleme Tarihi: 11 Kasım 2014, 13:38
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0