“Çocuğum rahatsızlandı, ben de Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirdim. Ancak doktor isminden dolayı çocuğumla ilgilenmedi. Baktım çocuk kıvranıyor. Doktor bir-iki film çekti ve ısrarla taburcu etmek istedi. Bende itiraz ettim. Doktor bey, çocuk yürüyemiyor. Sen nasıl bu durumda çocuğu taburcu ediyorsun? O sorumluluğu üzerine alıyor musun? Ben çocuğu bu durumda eve götüremem diye itiraz ettim ve üçüncü filmi çekmesi için ısrar ettim. Üçüncü filmden sonra bana gece 24.00’ten sonra bir şey yememesini ve yarın ameliyata alacağını söyledi. Ameliyata aldılar.

İki gün hastanede kaldıktan sonra taburcu ettiler. Daha sonra dikişleri açılsın ve son muayenesi yapılsın diye tekrar hastaneye getirdim. Gelir gelmez doktor bize, ‘hayrola, çocuğun bir şeyi yok, buraya getirmenize gerek yoktu’ dedi. Bende, doktor bey, çocuğum İstanbul’a gidecek. Son olarak kontrolünü yapmak için getirdim. Bir daha filme göndermek gerekiyor mu? dedim. Doktor, ‘hiçbir şeyi yok’ dedi. Dikişini alın dedim. ‘Dikişi almamıza gerek yok, kendisi çürüyüp gidecek, zaten görünmüyor’ dedi. Bende doktor bey, ben dikişlerini görüyorsam, siz nasıl buna itiraz ediyorsunuz. gözüküyor dedim. Ondan sonra dikişi almak için pansuman odasına götürüldüğümüz sırada önümüzde yürüyen doktor, arkadaşına ‘ben bunun isminden çok gıcık alıyorum’ dedi. Bende sesimi çıkarmadım. Dikişini aldıktan sonra doktor çıktı. Bende doktorun arkadaşı Mustafa Beye, doktor neden bize böyle yapıyor? Tayyip Beyi istemiyor. O onun sorunu ama bu çocuğun ismi Tayyip Erdoğan olduğu için ne günahı var. Bizimle hiç ilgilenmiyor. Sırf Tayyip Erdoğan olduğu için niye bunu böyle yapıyor? Ben bunu şikayet edeceğim dedim.

Mustafa Bey ise doktorun dediğini duyduğunu ve doktorun yanlış yaptığını söyledi. Sonra da doktorun yanına giderek, doktor bey, ben senin sesini duydum. Senin Recep Tayyip Erdoğan’ı sevip sevmediğin beni ilgilendirmez. Ama benim çocuğumun ismi Erdoğan olduğundan dolayı iki filmden sonra taburcu etmek istedin. Israrım üzerine ameliyata aldınız. Ayrıca dikişlerini doğru dürüst almıyorsunuz. Bunun yanında ‘çocuğun ismi çok gıcığıma gidiyor’ diyorsun. Senin hakkın değil. Sen yeminli bir doktorsun. Bunu yapmaya hiç hakkın yok. Senin düşmanın bile olsa görevini yapmak zorundasın dedim. O da bana, ‘senin işin bitti ondan sonra bunları söylemeye başladın’ dedi. Bende ilk başta çocuğun sağlığı için sesimi çıkarmadım, çocuğumun sağlığı ortadaydı diyerek çıktım” ifadelerini kullandı.

Dr. Metin Şimşek’ten davacı olduğunu ifade eden Kaya, “Doktor Şimşek, çocuğumun ismi söylendiğinde sanki tokmakla kafasına vuruyorlar gibi oluyordu. Orada fark ettim. Ben sonuna kadar davacıyım. 184 SABİM Alo Şikayet Hattı’nı aradım, şikayetimi yaptım. Benim başıma geldi, başkasının başına gelmesin” şeklinde konuştu.

Dr. Metin Şimşek’in sırf isminden dolayı kendisine gıcık gittiğini iddia eden apandist hastası minik Tayyip Erdoğan Kaya ise, doktordan şikayetçi olduğunu belirterek, “Doktor bana ‘senin adını kim koydu. Annenle baban Tayyip Erdoğan’ı çok mu seviyor?’ diyordu. Sonra hastaneye geldiğimizde, ‘çocuğun ismi çok gıcık’ diyordu. Bu benim zoruma gidiyordu” şeklinde konuştu.

Dr. Metin Şimşek de, iddiaların gerçek olmadığını belirterek, hastayı hatırlamadığını ve böyle bir şeyin mümkün olmadığını söyledi.