Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Beyoğlu’nda Ermeni, Süryani, Rum ve Yahudi inanç grupları temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantıda konuşan Demirtaş, Cumhurbaşkanı olacak kişinin farklı kimlikleri kucaklaması gerektiğini söyledi.
Farlı kimliklerle aynı topraklarda yaşamak istediklerini belirten Demirtaş, “Biz bir yere gitmek istemiyoruz. Gidecek bir yerimiz yok. Bizi buradan kovmak isteyenlere inat daha cüretkar davranıyoruz ve ‘hayır biz bu devleti yönetmek istiyoruz’ iddiasını ortaya koyuyoruz” ifadelerini kullandı.
“Mesele oyunu arttırmak değil, nasıl arttırdığınızdır” diyen Demirtaş, şunları söyledi:
“Eğer bir adayın şahsında oy arttırılabiliyorsa ve bu kardeşçe birlikte yaşama ilkelerine hem Müslüman, hem Süryani, hem Yahudi, hem Çerkez hem Kürt birlikte oy veriyorsa işte bizi kurtaracak birliktelik ruhu budur. Onun ötesinde tek bir ilkesizlik üzerinden hareket ederek Cumhurbaşkanlığı kampanyasını yürüten çizgi, Türkiye’ye kaybettiren çizgidir. Eğer önümüzdeki 45 gün boyunca bu tartışmaları Türkiye’nin her yerine taşımızsak kazanan biz olmuşuz demektir. Üstüne bir de koltuk kazanırsak bu da işin piyangosu olur buna da yok demem”
Konuşmasında Başbakan Erdoğan’ı da eleştiren Selahattin Demirtaş, “Elbette ki şu anda kampanyanın yürütülüş şekli itibariyle özellikle Başbakan’ın kullandığı dil halen aynı şekilde kamp yaratmaya, gerilir yaratmaya, başkalarını düşmanlaştırmaya dönük bir dildir. Biz asla o dili kullanmayacağız. AKP’ye oy veren insanlar düşmanımız değildir. Bu topraklarda birlikte yaşayacağımız kardeşlerimizdir. Sırf AKP’ye oy verdi diye bir grubu asla düşmanlaştırmayacağız. Başbakan’ın yaptığı budur. AKP’ye oy vermeyen herkes Başbakan gözünde bu ülkenin düşmanıdır, vatan hainidir. Bu dil sokaktaki gerilimin nedenidir. Bu dil polisin kullandığı şiddetin gerekçesidir, gezide halka yönelik işkencenin gerekçesidir. Bu dilden vazgeçilmediği müddetçe kesinlikle ‘ben 76 milyonun cumhurbaşkanı adayıyım’ dememelidir. Aldığı oy kadar konuşmalıdır, ben o kadar kişinin cumhurbaşkanı olacağım demelidir. Onun ötesinde hiç kimsenin cumhurbaşkanı olma şansı yoktur. Eğer yüzde 51 oy alsa herhangi bir aday bütün Türkiye’yi kucaklayacak mesaj vermemişse, roboski ailelerinden özür dilememişse, Sivas katliamı ile yüzleşilmemişse, gezideki Berkin Elvan’ın annesinden özür dilenmemişse asla Türkiye’nin tamamının cumhurbaşkanı olamayacaktır. Kim kazanırsa kazansın Türkiye’in başörtülüsü ile, alevisi ile, Süryani, Yezidi, Ermenisi ile bütün kimlikleri ile herkesin Çankaya köşkünde rahatlıkla temsil edilebildiğini göstermek zorundadır” şeklinde konuştu.
Selahattin Demirtaş Cemil Bayık’ın "Silah bırakacağını sanan hayal görür" açıklamasının sorulması üzerine şunları söyledi:
"Biz kalıcı barış için uğraşacağız. Başka siyasetçiler gibi şöyle olursa elimize silah alırız demeyeceğiz. Ne olursa olsun elimize silah almayacağız. Siyasetçiler olara kalıcı barış için şiddetin tümüyle devreden çıkması için mücadele edeceğiz. Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası da bunun bir göstergesidir. Umut ediyorum ki en kısa zamanda çözüm ve barış arayışlarında daha ileri bir aşamaya geçilir. Umutsuz karamsar olmamak lazım. Barış bir kimsenin tekelinde olan değil halkın elinde olan bir süreçtir. Halk barış istediği sürece zannediyorum bu süreç asla kesintiye uğramaz".
BİRLİKTE YAŞAYACAKSAK, TEK BİR DİLİ VE İNANCI BİLE DIŞLAYAMAYIZ”
Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bir toplumda adalet ve özgürden söz edeceksek, tek bir kimliği, inancı bile dışlayamayız” dedi.
Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Beyoğlu’nda Ermeni, Süryani, Rum ve Yahudi inanç grupları temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantı sonrası bir açıklama yapan Demirtaş, “Bugün burada İstanbul’da farklı kimlik, inanç temsilcileriyle bir araya geldik. Belki kimliklerimiz, inançlarımız farklıydı ama ortak paydalarımız birlikte yaşam, özgürlük, demokrasi ve kardeşlik üzerine kuruluydu. Elbette ki emeğe saygının olduğu, kadın özgürlüğüne bakış açısının aynı olduğu bir toplulukta bir tartışma yürüttük. Benim için son derece keyifli, verimli ve öğretici bir toplantı oldu. Çünkü Cumhurbaşkanlığı kampanyası sürecinde şunu özellikle çok daha fazla konuşmam lazım. Bu ülkede bir Müslüman Yahudiye, bir Türk Ermeniye, bir Süryaniye, Aleviye kardeşim diyemiyorsa, yürekten kardeşçe hissiyatlar bekleyemiyorsa, birlikte yaşam her gün daha da zora girecektir. Biz birlikte yaşayacaksak ve bir adaletten ve özgür bir toplumda söz edeceksek, tek bir kimliği, inancı bile dışlayamayız. Siyaset dilini bunun üzerine kurayamayız. Bütün kimliklerin eşit olduğunu savunan bir devlet, yönetim modeli inşa etmek zorunda olduğumuzu bu seçim kampanyasında özellikle vurgulamamız gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Selahattin Demirtaş Cumhurbaşkanlığı kampanyalarında tekçi, ırkçı, milliyetçi, ötekileştirici söylemlerin asla kullanılmaması gerektiğini belirterek, "Çünkü toplumumuz bunlardan, şiddetten ve kavgadan çok çekti. Halkın istediği bu değil. Evet birlikte yaşayalım ama adil ve eşitçe bir savaş olsun. Yoksulluğun, işsizliğin ve sömürünün olmadığı bir yaşam inşa edelim. Herkes bunu istiyor, gittiğim her yerde bu dile getiriliyor. Demek ki şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, yoksulluğun Kürdü, Ermenisini yok. İşsizsin Süryanisi, kadını ve genci yok. Hepimiz aslında bütün ezilenler olarak ilk defa devletin yönetimine talip olmuşken, hep birlikte bu mücadeleyi sırtlanalım, omuzlarımıza bu yükü eşitçe dağıtalım ki gelecek Türkiye’sini birlikte inşa edeceksek şimdiden birlikte mücadele etme duygusunu güçlendirelim.Türkiye yüzlerce yıldır biriktirdiği medeniyet kültürüyle, acısıyla ve tatlısıyla artık önüne, geleceğe bakacaksak bu şekilde kardeşçe yaşaması gereken toplumların derdini, sorununu çözerek ilerlemek zorundadır. Bu toplantıda en somut kazanım ise, ezilmişliğe, yoksulluğa, işsizliğe karşı birlikte siyasi mücadeleyi yürüteceğiz. Bunu tek parti altında yürüteceğiz anlamına gelmesin. Ancak el ele omuz omuza demokrasi güçleri olarak burada düşmanlığı geliştirmeye çalışanlara inat bizi birbirimize düşman etmeye çalışanlara inat yeni bir toplumu bu pratik adımlarla inşa edeceğiz. Bundan daha somut bir ilerleme olamaz.”