Başbakan Davutoğlu, Srebrenitsa Soykırımı Anma Töreni’ne katılmak üzere Bosna-Hersek’e gitti. Hareketinden önce Atatürk Havalimanı’nda basın açıklaması yapan Davutoğlu, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir basın mensubu Davutoğlu’na Kılıçdaroğlu’nun atamalarla ilgili açıklamalarını sordu. Davutoğlu, meşru bir hükümet etmenin belli kuralları olduğunu ifade ederek, “Hükümet etmeye başladığınız andan itibaren ülkenin sorumluluğu sizin ve bürokrasinin üzerindedir. Hükümet oluşum sürecinde işler durmaz, bürokrasi durmaz, çalışmaya devam eder. Ben şunu açık yüreklilikle Kılıçdaroğlu ve kamuoyuna ifade ediyorum; gerekli olmayan hiçbir atama yapılmamıştır.
Bir anlamda zamandan kazanmak için gerekli olmadıkça yapılmış bir atamaya tek örnek gösterilemez. Kimse bu atamalar üzerinden veya hükümet etme misyonu üzerinden bir tartışma başlatmamalıdır. Eğer yanlış bir atama olduğu iddia ediliyorsa, inşallah hükümet ortaklığı kurulduktan sonra ele alınır, konuşulur. Ama biz hükümet ederken Türkiye Cumhuriyeti’ni bir an bile sahipsiz bırakmayız. Biz hükümet ederken alınması gereken kararlar bakımından bir an bile tereddüt etmeyiz. Elimizden geldiği kadar hükümeti kısa sürede kuracağız ama bunun gecikmesi halinde işlerin yavaşlamasına izin vermeyiz. Hatta bütün bürokrasiye net bir mesaj da gönderdim; Türkiye’de hükümet kurulması uzayabilir diye işi aksatan tek bir bürokrat olursa onunla ilgili işlem yapılır. Geçmişte bunu yaşadık. Koalisyon döneminin istikrarsızlıkları içinde hükümet kurma süreci geciktiği zaman ekonomi bürokrasisi durur, birçok uygulamalar bekler, siyasi bürokrasi durur. Ama ülkenin işleri beklemez. Hiçbir şekilde defansif olmadan söylüyorum; hükümet ettiğimiz her an, her an saniye hükümet etmenin gereği neyse onu yaparız” dedi.
“Kılıçdaroğlu’nun benimle ilgili endişelenmesine gerek yok” diyen Davutoğlu, “Önce kendi partisiyle ilgili endişelerini, kaygılarını gidersin, sonra bizimle ilgili yorum yapsın. Biz başka partilerin iç işlerine, ya da oradaki dengelere müdahil olmadık. Onun da bu müzakereleri yürütürken bizim sayın cumhurbaşkanımızla ilişkilerimiz, ya da parti içindeki ilişkiler veya başka husus konusunda kaygı beyan etmesini doğru görmüyorum. Türkiye’de her şey anayasala çerçevede ve siyasi teamüller çerçevesinde yürür. Bu konularda da Cumhurbaşkanlığı makamını hükümet ortağı müzakerelerinin parçası haline getirmemek lazım. Getirildiği zaman aslında bir iyi niyetten uzaklaşılmış olunur” şeklinde konuştu.
“YOĞUNLUĞU İKİ PARTİYE VEREREK NETİCE ALMAYA ÇALIŞACAĞIZ”
Başbakan Davutoğlu, “Kişisel olarak yakın durduğunuz, koalisyon kurulabilirse sorun yaşamadan çalışabileceğiniz parti hangisidir?” sorusuna ise, “Ben 7 Haziran’dan itibaren, hep aynı şeyi vurguladım. Özellikle MHP ve CHP ile ilgili olarak aynı mesafedeyiz dedim. Hepsiyle görüşeceğiz. Sonra istişarelerimizi yaptık. AK Parti geleneği çok güçlü olan bir partidir. Bu istişareler neticesinde MHP veya CHP koalisyonunun olabileceği kanaati ortaya çıktı. Bu temelde de bütün partilerle görüşeceğiz. Ama yoğunluğu bu iki partiye vererek netice almaya çalışacağız. Burada da belirleyici olacak şey, nihayetinde bir ortaklık kuruyorsunuz. Tek taraflı irade ya da şu ihtimal bana daha yakın diyerek yol alınmaz. Karşı tarafın da iradesi önemli burada. İki tarafla da bu konuları detaylı olarak görüşeceğiz” yanıtını verdi.
İlk tur üç partiyle de görüşme gerçekleştireceklerini kaydeden Davutoğlu, “Biraz önce de arkadaşlarım randevu için temasları başlattılar. Pazartesi CHP, Salı günü MHP, Çarşamba günü de HDP ile görüşmeleri yapmak üzere planlama içindeyiz. Tabi onların kendi programlarına göre netleşecek. Bir zaman kayması olabilir. Önemli olan karşılıklı iradenin netleşmesi ve sağlam zeminde hareket edilmesi. Ben bu konuda soğukkanlı ve sağduyulu bir yaklaşım belirlenilmesi halinde, duygusal tepkilerden, fevri tutumlardan kaçılması halinde çok sağlam yapılı bir koalisyon oluşabileceğine inancımı hala muhafaza ediyorum” dedi.
“TÜRKİYE’DE BULUNAN BİR DIŞ TEMSİLCİLİĞİN BİNASININ KORUNMASI BİZİM ŞEREFİMİZDİR”
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Doğu Türkistan protestolarıyla ilgili bir soru üzerine de, bu konuda Türkiye’de kökleşmiş bir anlayış olduğunu ifade ederek, “Ne tür ihtilaf yaşanırsa yaşansın, kesinlikle bu ihtilaf dış temsilciliklere yansıtılmaz. Elçiler, diplomatik temsilcilikler ve o ülkeden gelen turistler bizim en aziz misafirlerimizdir. Türkiye ile Çin arasında, Türkiye ile Tayland arasında diyalog mekanizmalara da açıktır. Karşılıklı olarak yoğun temaslarda bulunuyoruz. Dolayısıyla bu tür provokasyonlar hem bizim siyasi ahlakımıza aykırıdır. Koreli turistlere ya da Tayland Fahri Konsolosluğu’na yönelik yönelik saldırılar hem bizim kültürümüze aykırıdır, hem siyasi temel ilkelere aykırıdır” şeklinde konuştu.
Provokasyonlara karşı uyaran Davutoğlu, şunları söyledi: “Bu konulara karşı toplumumuzun duyarlı olmasını ve kesinlikle provokasyonlara gelmemesini rica ediyorum. En zor şartlarda dahi bizim misafirimiz olan herkese ne kadar saygılı davrandığımıza tarih şahittir. Haksızlıklara karşı sesimizi yükseltebiliriz, konuşabiliriz ama provokatif nitelikli haberlere karşı duyarlı olmamız lazım. Haberlerin mahiyetti ne olursa olsun dış temsilciklerin korunması ve onların can ve mal güvenliği bizim namusumuzdur, şerefimizdir. Türkiye’de bulunan bir dış temsilciliğin binasının ve oradaki insanların korunması bizim şerefimizdir. Buradan Çin, Tayland bütün dış temsilciliklere hitaben de söylüyorum, buraya gelmek isteyen turistlere de seslenmek istiyorum. Türkiye’de her türlü can ve mal güvenliği vardır ve bu konularda hiçbir şekilde olabilecek olumsuz olaylar karşısında müsamahakâr davranılmaz.”
Güncelleme Tarihi: 10 Temmuz 2015, 13:54