Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan MHP Lideri Bahçeli’nin Kobani Açıklamalarına Cevap

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Kobani’ye dönük açıklamalarına cevap vererek, “Bazı siyasetçiler güya şahsıma atıfta bulunuyor. Sadece Araplarla, Kobani’dekilerle uğraşanlar Uygur Türkleri’ni unutuyor’...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan MHP Lideri Bahçeli’nin Kobani Açıklamalarına Cevap
banner98
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Kobani’ye dönük açıklamalarına cevap vererek, “Bazı siyasetçiler güya şahsıma atıfta bulunuyor. Sadece Araplarla, Kobani’dekilerle uğraşanlar Uygur Türkleri’ni unutuyor’ diyor. O zata söylüyorum, sen o Uygur Türkleri’nin olduğu yere gittin mi?" diye sordu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birlik Vakfı Ankara Şubesi’nin düzenlediği iftar yemeğine katıldı. İller Bankası Sosyal tesislerinde gerçekleştirilen iftar programında konuşan Erdoğan, “Böylesine mübarek gecede bizleri bir araya getiren sayın başkan ve ekibine teşekkür ediyorum. Burada siz çok değerli gönül dostlarımızla beraber olmaktan, hasret gidermekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Birlik Vakfı’nın geleneği haline dönüşen bu iftar vesilesi ile başta kurucuları olmak üzere maddi ve manevi destekleri ile vakfımızın bugüne erişmesine katkı sağlayan herkese en derin şükranlarımı ifade ediyorum. Dostluk, kardeşlik ve bereket ayı olan Ramazanı Şerif-i birlikte en iyi şekilde idrak etmeye çalışıyoruz. Bugün 10’uncu kez iftar sofrasına oturduk. Tuttuğumuz oruçlarla sabrı öğreniyor, ruhlarımızı doyuruyoruz” diye konuştu.
"KAMU MENFAATİ KİŞİSEL HIRSLARIN ÖNÜNE KOYABİLMEKTİR"
’Millet olarak mahallemizdeki, sokağımızda ki, apartmanımızda ki ihtiyaç sahiplerine onların dertlerine derman olmaya gayret ediyoruz" diyen Erdoğan, "Yanıbaşımızda ki ihtiyaç sahibini gördüğümüz, gözettiğimiz, kolladığımız kadar tarihi sorumluluğumuzun ve inancımızın gereği olarak dünyanın dört bir yanında ki kardeşlerimize de kol kanat geriyor, onlar için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Milletçe bu mübarek günleri huzur ve sükunet içinde idrak edebiliyoruz. 4 yılı aşkın süredir komşumuz Suriye’de terör örgütlerinin ve devlet terörünün altında kardeşlerimiz zulüm çekiyor. Bombalarla katlediliyor. Kullandıkları oylara sahip çıkmaktan başka bir gayesi olmayan binlerce insan bugün Mısır hapishanelerinde çürüyor. Filistin, Libya, Irak, Yemen, Kırım çok ciddi sıkıntılar içerisinde en son 7 Haziran seçimlerde olduğu gibi bu bölgedeki kardeşlerimizin gözü kulağı Türkiye’den gelen haberlere kilitlenmiş durumda. Buradan giden mutlu ve sevinçli haberler onların gözlerine umut, yüreklerine ferahlık veriyor. Tüm sıkıntıların, istikrarsızlığın içerisinde bir istikrara ve güven abidesi olarak bir Türkiye var. Türkiye gariplerin yurdudur, mazlumlara umut ışığıdır. Hiç kimsenin bu umudu söndürmeye, onu engellemeye, lekelemeye hakkı yoktur. Bilhassa siyasetçilerin söylediklerine, beyanlarına, eylemelerine azami derecede dikkat etmesi, üzerlerindeki sorumluluğun bilinciyle hareket etmeleri şarttır. Hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, toplumun önünde olan siyasetçinin birinci görevi hakkaniyetten, aklıselimden ve itidal ayrılmamaktır. Siyasetin temeli ahlaktır, doğruluktur. Kamu menfaati kişisel hırsların önüne koyabilmektir.Üzülerek belirtmeliyim ki Türkiye bu noktada konuda kıtlık yaşıyor.Maalesef bunların örneklerini görüyoruz."
"BİRİLERİ SOYDU SOĞANA ÇEVİRDİ, BİZ GELDİK BEREKETLENDİRDİK"
DEAŞ terör örgütünün, Suriye’nin Kobani bölgesine düzenlediği terör saldırısında bunu tekrar acı bir şekilde tecrübe edildiğini belirten Erdoğan, "Geçen yıl aynı bahane ile 50 insanımızın hayatını kaybetmesine sebep olan bir siyasi partilerin temsilcileri çıktılar. Türkiye’yi ve hükümeti itham etmeye başladılar. O kadar ileri gittiler ki, Türkiye’yi dünyaya attıkları tweetlerle terörist ülke olarak ilan ettiler. Bu nasıl ahlaktır? Bu nasıl edeptir? Yaşadığı ülkeyi terörist ülke olarak ilan edenler bunu bu şekilde dünyaya lanse etmeye çalışanların vatanseverlikle, bir Türkiye partisi olmak gibi bir iddiası olabilir mi? işte bütün mesele bunların karşısında yekvücut olmak, bir olmak, beraber olmak. Bunlara gereken cevabı demokrasi içerisinde verebilmektir. Bunların eli kanlı Eset rejimin resmi haber ajansında yaptığı yalan habere sarılarak, saldırganların Türkiye üzerinden geçtiğini iddia edecek kadar kendi ülkelerine yabancılaştıklarını görüyoruz. Bu asılsız haberleri gündeme taşıyarak vatandaşlarımızı bir kez daha sokağa çağırıyor. Provokasyonlarla, kirli tahriklerle şehirlerimizde, mahallelerimizde bir gerilim havası oluşturulmak isteniyor. Bilhassa medya mecraları kullanılarak bu çevreler tarafından çok ciddi bir karalama kampanyası yürütüldüğünü gözlemliyoruz. Yalanları dolayısıyla 78 milyondan özür dilemeleri gerekirken birde asılsız iddialarını devletten asılsız iddialarını ispatlamasını bekliyor. Kardeşlerim, şu mübarek günlerde kan dökenlerin kalleşçe, namertçe, alçakça saldıranların masum sivilleri hedef alanların İslamla, Müslümanlıkla, dinimizle hiçbir ortak yönü yoktur ve olamaz. Türkiye’yi DEAŞ terör örgütü ile aynı parantez içine almak alçaklıktır, namertliktir. Türkiye terörden ve terör örgütünden çok çekmiş bir ülkedir. Suriye’deki olaylara hiçbir zaman etnisite penceresinden, mezhep penceresinden bakmadık. Bugün de asla ve asla böyle bakmıyoruz. Her mağdura sınırlarımızı açtık, onları bağrımıza bastık. Mazlumunda, zaliminde inancını, mezhebini sorgulayanlardan olmadık. Bazı siyasetçiler güya şahsıma atıfta bulunuyor. Sadece Araplarla, Kobani’dekilerle uğraşanlar Uygur Türkleri’ni unutuyor’ diyor. O zata söylüyorum, sen o Uygur Türkleri’nin olduğu yere gittin mi? Gitmedin. Ama Tayyip Erdoğan gitti. Vatanlarından ayrılan Uygur Türkleri’ni vatandaşlığa kabul eden Türkiye oldu. Sen neredeydin ya? Sen Başbakan yardımcısıyken kaç kişiyi vatandaşlığa kabul ettin? Kapımıza gelen her mazlum, dininden, mezhebinden, etnik kökeninden önce bizim için insandır, bizim için candır. Efendiler soruyorum; 12 yıl önce sizler iktidardaydınız ve Türkiye’nin garip fukara ülkelere yaptığı destek 45 milyon dolardı. 2014 sonu itibari ile bu rakam 4,5 milyar dolara çıktı. Aradaki fark bu, birileri soydu soğana çevirdi, biz geldik bereketlendirdik. Biz bayır bucak Türkmenlerine yardım götürürken, bunun önünü kesen o paralel yapıya siz ses çıkardınız mı? bilesiniz ki o tweetler hiçbir zaman amacına ulaşmaz. Bumerang gibi geri döner sizi bulur” şeklinde konuştu.
Erdoğan, son 5 ayda Kobani’ye 2 bin TIR’a yakın yardım malzemesi gönderdiklerini belirterek, “Kobani’de ocaklar tütüyor, kazanlar kaynıyorsa bu Türkiye’nin yaptığı yardımlar sayesindedir. Son saldırılarda hayatını kaybeden kardeşlerime Allah’tan rahmet diliyorum. Yeni 6,7,8 Ekim olaylarının tekrar yaşanmasına izin vermeyeceğiz. Hiç kimsenin Türkiye üzerinden operasyon yapmasına, ameliyat yapmasına müsaade etmeyeceğiz. Bundan sonrada bu teşebbüslere müsemma göstermeyeceğiz. Aynı şekilde Suriye’nin toprak bütünlüğünün yok sayılmasına, kirli hesaplarla ülkenin parçalanmasına izin vermeyeceğiz. Açık ve net söylüyorum, Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güneyinde yeni bir devlet oluşmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Terör örgütlerinin bölgedeki kaosu fırsata çevirmelerine de izin vermeyeceğiz. Türkiye aleyhinde konuşanlar, en büyük ahlaksızlığı en büyük alçaklığı yapıyor. Bu alçaklığı yapanlar elinde sonunda bunun hesabını verecekler. Amacımız orada yaşayan mazlum kardeşlerimizin yaralarına derman olmaktır. Biz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada Suriyeli ve Iraklı kardeşlerimize destek vermeye devam edeceğiz. 2 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Yaptığımız harcama 6 milyar doları aştı. Türkiye’den zengin 16 ülke var dünyada. Hadi destek verin gönderin bir şeyler diyoruz yok. Hani para? Avrupa’nın tamamında 200 bin mülteci var şu anda. Bunların insana insan gibi bakmak gibi bir derdi yok. Bunların Akdeniz’de, Ege’de bırakın ölsün gibi bir düşünceleri var ” ifadelerini kullandı.
Güncelleme Tarihi: 28 Haziran 2015, 09:18
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0