“BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNE SIRTINI DAYAYANLARLA MUTABAKAT DÜŞÜNÜLEMEZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bayram namazı sonrası HDP’yi sert sözlerle eleştirdi. Erdoğan, “Dolmabahçe Mutabakatı” ifadesini asla kabul etmediğini belirterek, “Bölücü terör örgütüne sırtını dayamış olanlarla bir mutabakat asla düşünülemez. Yan yana durup, orada bir fotoğraf karesi içerisinde yer almak doğru bir şey değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bayram namazını Ataşehir Mimar Sinan Camii’nde kıldı. Erdoğan’ın gelişi nedeniyle cami ve çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Cami çıkışında gazetecilere açıklama yapan Erdoğan, “Öncelikle tüm milletimin ramazan bayramını tebrik diyorum. Tüm insanlığın barışına vesile olmasını temenni ediyorum. Hamdolsun herhangi bir sıkıntı yaşamadan oruçlarımızı tuttuk” dedi.
Ülkenin birliğine ve beraberliğine kastedenler olduğunu belirten Erdoğan, bunun ülkenin en önemli çıkmazı olduğunu vurguladı. Böyle bir atmosfer içinde 7 Haziran seçimleri sonrası sandıktan çıkan netice nedeniyle en fazla oy alan AK Parti Genel Başkanı’na hükümeti kurma görevi verdiğini belirten Erdoğan, koalisyon görüşmelerine değindi. Davutoğlu’nun parlamentoda grubu olan AK Parti dışındaki siyasi partileri ziyaret ettiğini hatırlatan Erdoğan, “Bu görüşmelerden sonra yetkili kurullarında da bunun değerlendirmesini yapacaklar ve bu değerlendirmelerde sonra da ikinci bir tur hangi siyasi partilerle yapacak bunları da göreceğiz. İkinci turun sonunda sivil toplum kuruluşlarıyla da bazı görüşmeler, değerlendirmeler yapacağını, işin temelini sağlam zemine oturtmanın gayreti içinde olduklarını, bu düşünceyle koalisyon şartlarını zorlayacaklarını bana ifade ettiler. Bütün bu şartlar neticesinde bir koalisyon oluşmuyorsa kapısı çalınacak olan merci milli iradedir. O zaman milli iradeye gitmek neticeyi alabilmek noktasında da en isabetli yol olacaktır” dedi.
“PARLAMENTODA TEMSİL KABİLİYETİ BULMUŞ OLAN UZANTI ELİNDEN GELENİ YAPMALI”
Güneydoğu ve Doğu’da bayramın bayram gibi yaşanamadığını belirten Erdoğan, “Hala bölücü terör örgütü ne yazık ki TIR’lar yakabiliyor, sivil vatandaşları tarayabiliyor ve burada ölüm haberlerini alıyoruz. Bunun yanında bölgede dev bir Silvan Barajı tehdit altında. Orası bombalanmak suretiyle ve bu barajı bölgenin kullanımına, sulamada önemli işlevi olacak bu barajı adeta yıkmak, yapımını engellemek gibi bir gayretle de karşı karşıya. Bu şartlar altında parlamentoda temsil kabiliyeti bulmuş olan uzantının kalkıp elinden geleni yapması gerekir. Şunu söylüyorlar, ‘bizim organik bağımız’ yok. Organik bağın olmayacak tabi ama inorganik bağınızın olduğu ortada. Bunu bölgede dolaştığımızda görüyoruz. Seçimlerde de görülen bir gerçek var ki yüzlerce köyde eğer sıfır oy diğer partilere çıkıyor da, silme bir partiye çıkıyorsa bu düşündürücüdür. Demek ki burada silahlarla, kaleşlerle tehditler var. Önümüzdeki süreç eğer gerek arkasına bu gücü almak suretiyle siyaset yapma durumunda olanlar her şeyden önce bu konuda çok daha hassas, çok daha dikkatli olmak durumundadır. Eğer demokrasiye inanıyorlarsa, demokratik parlamenter sistem içerisinde bu işi yürütmek istiyorlarsa her şeyden önce buna inanıp yaşamaları lazım. Türk milleti bu konuda da hassasiyetini ortaya koymuştur ve koyacaktır. Bir yere kadar sabreder, artık sabrın da bir sonu var. Nihai kararını buna göre verir” şeklinde konuştu.
“ORTAYA BİR SENFONİ ÇIKMAZ, KAKAFONİ ÇIKAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkesin kendi değerler silsilesinde bir siyaset yürütebileceğini ama bunun ülkenin şartları olarak ortaya sürülemeyeceğini vurgulayarak, “Ülkenin şartları olarak bunlar kabul edilmelidir diyemez. Yani siz eğer demokrasiyi bir uzlaşma aracı olarak görüyorsanız siz de şartlarınızı süreceksiniz, karşı taraf da şartlarını sürecek. Eğer birbirinize şartlarınızı dayatmaya kalkarsanız zaten o zaman ortaya bir senfoni çıkmaz, kakafoni çıkar ama biz senfoni arıyoruz ki bunun tadını alalım” dedi.
Çözüm süreciyle ilgili bir soruya da yanıt veren Erdoğan, ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ ifadesini asla kabul etmediğini vurguladı. Erdoğan, “O toplantı bir mutabakat toplantısı olamaz. Çünkü ortada bir hükümet vardır, öbür tarafta bir grubu olan siyasi parti vardır. Neyin mutabakatını kimle, niçin sağlıyorsunuz. Burada ülkemizin geleceğine yönelik atılacak bir adımsa bu mutabakatın yeri parlamentodur. Parlamentoda diğer siyasi partiler de, hükümet de müşterek çalışmasını yapmak sure6tiyle Türkiye mutabakatı gibi böyle bir değerler silsilesini ortaya koyarlar ve parlamentodan çok güçlü bir şekilde çıktığı zaman onun bir karşılığı olur, bir değeri olur. Yoksa bölücü terör örgütüne sırtını dayamış olanlarla bir mutabakat asla düşünülemez. Yan yana durup, orada bir fotoğraf karesi içerisinde yer almak doğru bir şey değildir. Diğer taraftan da ‘bizim silahları bırakın dememizle silahlar bırakılmaz’ yaklaşımı ayrı bir konu. Bunu Ada'ya havale etmek o da apayrı bir konu. Sen milletvekillerini Ada’ya niye gönderiyorsun. Senin milletvekillerinin oraya gitmesinin ne anlamı var. Herhalde turistik seyahat yapmıyorlar. Samimiyet arıyoruz. 6-7-8 Ekim tarihlerini unutmam mümkün değil. İnsanları sokağa davet edenlerin neticesinde 50 kişi öldü. Öldüren de Kürt, ölen de Kürt. Bunu neyle izah edeceksiniz. Bu eylemi yapanlar ortada, çağrıyı yapanlar ortada. Ondan sonra eline saz ver, cici çocuk diye çıkar meydanlarda göster” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran’la yapılan nükleer anlaşmayla ilgili de, “Ben olumlu bir gelişme olarak görüyorum. Sayın Ruhani ile bir telefon görüşmesi yaptık dün akşam. Kendileri bu konudaki mutabakatın tüm insanlık için önemli bir aşama olduğunu ifade ettiler. İran’ın Amerika’da çok ciddi bir parası var. Bu paranın geri ödenmesi söz konusu. Bu da tabii İran için önemli kaynak teşkil ediyor. Bölgenin barışı için bu önemli bir gelişmedir” dedi.
Erdoğan, gazetecilerin soruları üzerine bayramı İstanbul’da geçireceğini sözlerine ekledi.
Güncelleme Tarihi: 17 Temmuz 2015, 14:07