"TÜRKİYE, AFRİKA KITASINA HER ZAMAN HÜRMET NAZARIYLA BAKMIŞTIR
Afrika’nın Türkiye’nin her zaman kardeş toprağı olduğunu kaydeden Erdoğan, “Değerli dostlar, 2008 yılı Ağustos ayında İstanbul’da yaptığımız 1. Türkiye-Afrika zirvesinde Afrika’yı geleceğin önemli cazibe merkezlerinden biri olarak değerlendirdiğimizi belirtmiştim. Geride bıraktığımız 6 yıl içerisinde yaşanan gelişmelerin bugünümüzü haklı çıkardığını görmek bizleri ziyadesiyle memnun ediyor. Gerçekten de Afrika bugün sosyal, ekonomik ve siyasi alanlarda kaybettiği dikkat çekici ilerlemeyle tekrar dünyanın ilgi odağı haline gelmiştir. Afrika kıtasının yaşamakta olduğu büyük dönüşümden Türkiye olarak çok büyük mutluluk hissettiğimizi burada özellikle vurgulamak isterim. Şunu samimiyetle ifade etmeliyim: Afrika, Türkiye için her zaman dostlarının ve kardeşlerinin toprağı olmuştur. Binlerce yıllık tarihi olan en az 2 bin yıllık devlet geleneğine sahip olan, insanlığın ortak birikimine de eşsiz katkılar sağlamış olan Türkiye, Afrika kıtasına her zaman hürmet nazarıyla bakmıştır” dedi.
Erdoğan konuşmasında, “Burada bir noktanın altını özellikle çizmek isterim. Türkiye son bin yıl içinde Büyük Selçuklu Devleti ve Osmanlı Devleti gibi iki büyük devlete sahip olmuştur. Selçuklu Devleti, Asya kıtası üzerinde geniş bir coğrafyaya hükmetmişti. Osmanlı Devleti ise Asya, Avrupa ve Afrika olmak üzere üç kıta üzerinde hüküm sürmüştü. Atalarımız olan, selefimiz olan bu iki büyük devlet de ne bölgelerindeki ülkelere ne de Afrika’ya asla ve asla ırkçı, köleleştirici ya da sömürgeci nazarla bakmadı. Biz Afrika halklarına her zaman gönüldeşlerimiz, kader arkadaşlarımız olarak gördük. Dillerimiz, değerlerimiz, etnik kökenlerimiz ve harici görünümlerimiz farklı da olsa biz kendimizi Afrika ile aynı geminin yolcuları olarak hissettik. Afrika kıtasının kadim medeniyetine her zaman takdirle baktık” dedi.
"ÖYLE BAKANLARDAN OLMADIK"
Türkiye’nin Afrika’ya her zaman insani, vicdani yaklaştığını dile getiren Erdoğan, “Afrika’nın yaşadığı acılara, politik, stratejik çıkar odaklı bakanlardan olmadık. Her zaman insani, vicdani nazarla yaklaştık. Aynı şekilde Afrika’nın sevincini, Afrika’nın başarılarını da hep kendi sevincimiz, kendi başarımız olarak gördük ve bununla da iftihar ettik. Tıpkı Selçuklu ve Osmanlı Devletleri gibi 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti de Afrika’ya hep bu nazarla bakmıştır. Afrika ülkelerinin bağımsız, özgür, barış ve emniyet içerisinde olabilmeleri, kendi istikametlerini tayin hakkına sahip olabilmeleri Türkiye’nin dış politikasının merkezinde yer almıştır. Başbakanlık görevini ifa ettiğim 2002-2014 yılları arasında Afrika’yla ilişkilere büyük önem atfettik. Kıtayla ilişkilerimizi yoğunlaştırmanın gayreti içinde olduk. 2005 yılını Türkiye’de Afrika yılı ilan ettiğimizde yürüttüğümüz politikayı Afrika Açılım Politikası şeklinde tanımlıyorduk. 2009 yılında Türkiye’nin kıtada 12, Afrika ülkelerinin ise Ankara’da 10 büyükelçiliği bulunuyordu. Bugün itibariyle Afrika’da 39 büyükelçilik, 4 başkonsoloslukla temsil ediliyoruz. Aynı şekilde Afrika ülkelerinin Ankara’daki diplomatik temsilcilik sayısı da 32’ye yükseldi. Kalkınma ortaklığından siyasi diyalog mekanizmalarına, eğitim, kültür faaliyetlerinden ekonomik işbirliğine, ticaret hacminden, yatırımlara, müteahhitlik hizmetlerinden, ulaştırma altyapılarına kadar birçok alanda birlikte büyük ilerlemeler kaydettik. Böylece karşılıklı olarak açılım sürecini tamamlamış olduk. Artık eşit ortaklığa dayalı yeni ve daha ileri bir aşamaya geçmemizin gerekli olduğunu gördük. Evet şimdi ortaklığımızın sağlam temeller üzerinde ilerletilme zamanıdır. Bu anlayışla bugün, zirvede kabul edeceğimiz bildiri ve uygulama planının bu ortaklığımızın köşe taşlarını teşkil edeceğine ve gelecek dönemdeki hedeflerimize yön vereceğine inanıyorum. Bu önemli belgelerin Afrika Birliği ve üye ülkelerin öncelik verdiği konulardaki işbirliği alanlarını kapsadığını, bu noktada özellikle tarım, enerji, sağlık, eğitim, küçük ve orta ölçekli işletmeler, istihdam, yatırımların teşviki, enerji ve ulaştırma gibi konularda dayanışmaya ve daha verimli, daha derin bir işbirliğine hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum” dedi.
"PARALEL YAPI" UYARISI
Afrika ülkeleri "paralel yapı" konusunda uyarılarda bulunan Erdoğan, "Bazı Afrika ülkeleri ile Türkiye arasına sivil toplum örgütü ya da eğitim gönüllüsü maskesiyle çeşitli tehlikeli yapılanmaların nüfuz etmeye çalıştıklarını görüyoruz. Bunu dikkatle izliyoruz. Faaliyet gösterdikleri hemen her ülkede gizli yapılanma içine giren ve ajanlık faaliyetleri daha da somutlaşan bu örgütlere karşı devlet ve hükümet başkanı dostlarımızın daha hassas olacaklarını umut ediyoruz. Eğitim ve insani yardım görüntüsü altında Türkiye dahil olmak üzere faaliyet gösterdikleri her ülkede ciddi tehdit teşkil eden bu örgüte karşı her türlü bilgi paylaşımına ve ortak mücadeleye hazır olduğumuzu vurgulamak isterim" dedi.
Erdoğan, Türkiye’nin ebola salgınıyla mücadele için Afrika’ya desteğinin süreceğini belirterek, “Şimdiye kadar yaptıklarımıza ek olarak 5 milyon dolarlık ilave bir kaynak ayrıldığını açıklamak istiyorum" diye konuştu.
Güncelleme Tarihi: 21 Kasım 2014, 16:56