Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM grup toplantısına katıldı.
"Faşist yüzleri açığa çıkıyor"
Erdoğan, varlık sebebini, medeniyet ve kültürlerine ait ne varsa hepsini yok etmek, yeni atılan adımları da engellemeye çalışmak olarak belirlemiş bir partiyle karşı karşıya olduklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz milletin hakkının, hukukunun, özgürlüğünün alanını genişletmeye çalıştıkça bunların faşist yüzleri açığa çıkıyor. Bu ülkenin meşrebi ve duruşu belli olan Cumhurbaşkanı'nı bira içmeye, Mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik alasıdır. Bu ülkenin başörtülü hanımlarına 'Suudi Arabistan'a gidin' demek faşistliğin en sefil halidir. En son iki-üç gün önce, bir konserden çıkan başı açık, başı örtülü kızlarımıza orada gelip, bu şekilde sataşıp, 'Suudi Arabistan'a gidin, burada ne işiniz var.' diyenlerin halini düşünün. Adı da neymiş sanatçıymış, buyurun. Dert başka, ne derseniz deyin, bu ülkede insanların yaşam biçimiyle uğraşan CHP zihniyetidir. AK Parti, tam aksine bu ülkede yaşam çeşitlerini garanti altına alan bir siyasi zihniyettir. Bu milleti, 'beton kafalı, göbeğini kaşıyan adam, makarnacı, kömürcü, dağdaki çobanın oyuyla benimki bir mi?' diyerek aşağılayanların faşistliği lime lime üzerlerinden dökülmektedir. Halbuki demokrasilerde herkesin inancına, kültürüne, değerlerine saygı duymak esastır. Türkiye'de sadece bu faşistler insanları, içki içenler-içmeyenler, başı örtülüler-başı açıklılar, sakallılar- sakalsızlar diye ayırır. Yıllardır ağızlarından düşürmedikleri yaşam tarzı dayatması, sadece bu faşist CHP zihniyetine mahsustur. Bizim inancımız da töremiz de böyle bir dayatmaya izin vermez. Asırlardır her türlü farklılığı uyum içinde bağrında yaşatan Anadolu irfanı, bu durumu ayrışma değil zenginlik kaynağı olarak görür."
"Kabullenmemiz mümkün değil"
Türkiye'nin, Fırat Kalkanı Harekatı'nda hakkında o kadar efsane üretilen DEAŞ'ı, 3 bin teröristi etkisiz hale getirerek darmadağın ettiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Kahraman askerlerimiz tarafından söndürülen DEAŞ balonu sayesinde Suriye hızla bu beladan kurtulma sürecine girdi ancak Bolton'un İsrail'den verdiği mesajı bizim kabullenmemiz, bunu yutmamız mümkün değil. Bunlar, bu ülkede benim Kürt vatandaşım kimdir? YPG, PYD, PKK kimdir? Herhalde bunları tanımıyorlar. Hiçbir zaman PKK terör örgütü, PYD, YPG terör örgütleri benim Kürt vatandaşlarımın, kardeşlerimin temsilcisi olamaz. Yani Amerika eğer bunları 'Kürt kardeşlerimiz' olarak değerlendiriyorsa burada çok ciddi bir yanılgı içerisindeler.
Biz bu terör örgütü mensuplarını ister Kürt vatandaşlarımızın içerisinden çıkmış olsun, ister Arapların içerisinden çıkmış olsun, isterse Türklerin içerisinden çıkmış olsun, eğer terörist ise gereğini yaparız, hakkından geliriz. Yani terörist olacak, 'Bunlar Kürt, bunlara dokunmayın.' Yok böyle bir şey. Teröre yeni bir tarif mi geliştirdin? Böyle bir şey olamaz. Arap aynı şey, Türklerin, Türkmenlerin içinden de bunlar çıkmış olabilir. Nereden çıkarsa çıksın, eğer terörist ise gereğini yaparız. Bu konuyla ilgili olarak John Bolton, çok ciddi bir yanlış yapmıştır. Kim bu şekilde düşünüyorsa onlar da yanlış içerisindedir. Bizim bu noktada asla taviz vermemiz mümkün değil."
"YPG, PYD, PKK ile DEAŞ arasında en ufak bir fark yok"
Suriye'deki terör koridoru içinde yer alanlara gerekli olan dersin verileceğini aktaran Erdoğan, "Bizim için YPG, PYD, PKK ile DEAŞ'ın arasında en ufak bir fark yoktur." dedi.
Türkiye'nin, Zeytin Dalı Harekatı ile bir başka oyunu bozduğunu hatırlatan Erdoğan, Rusya ve İran ile varılan anlaşma sayesinde İdlib'de yeni bir insani krizin yaşanmasına engel olduklarını dile getirdi.
Erdoğan, "Münbiç'te uzun süre Amerika tarafından oyalandık, halen oyalanıyoruz ancak orada da önemli bir mesafe katetmiş durumdayız. Aynı şekilde Fırat'ın doğusundaki terör yapılanmasıyla ilgili kararlılığımızı da tüm dünyaya gösterdik." diye konuştu.
"Tarihi bir dönüm noktasıdır"
ABD Başkanı Donald Trump ile 14 Aralık'ta yaptığı telefon görüşmesinin, bu açıdan tarihi bir dönüm noktası olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Görüşmede Trump'a, Münbiç ve Fırat'ın doğusundaki terör örgütüyle yürüttükleri ortaklıktan duyduğumuz memnuniyetsizliği açık bir dille ifade ettim. Kendisinin bu iş birliğini DEAŞ'ın bölgedeki varlığıyla ilişkilendirmesi üzerine de bunun için PKK, PYD'ye ihtiyaçları olmadığını, Türkiye'nin DEAŞ'la mücadeleyi yürütebileceğini, Özgür Suriye Ordusu ile beraber bunu halledebileceğini de ifade ettim. Bizim bu teklifimiz üzerine Sayın Trump, kendisinin zaten Suriye'den çekilme niyeti olduğunu, DEAŞ'ın kalan unsurlarıyla mücadeleyi Türkiye'nin üstlenmesi durumunda bunu derhal yapabileceğini belirtti. DEAŞ bittiğinde Amerika'nın Suriye'deki varlığına gerek kalmayacağını söyleyen Sayın Trump'a, bu konuda her türlü inisiyatif üstlenme sözü verdim."
Daha sonra ekiplere meselenin detaylarını konuşmaları talimatını verme kararı aldıklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şu hususu da özellikle belirtmek istiyorum: Amerikan yönetimleriyle daha önceden de yaşadığımız bir durum, bu görüşmenin ardından yeniden karşımıza çıktı. Biz Sayın Trump'la bu net anlaşmaya varmış olmamıza rağmen yönetimin farklı kademelerinden farklı sesler gelmeye başladı. Bununla birlikte Sayın Trump'ın Suriye konusuna bakış açısı ve buradan çekilme konusundaki kararlılığı bizim referans noktamız olmaya devam ediyor. Biz Sayın Başkan'la vardığımız anlaşma gereğince Suriye'de halen faaliyet gösteren DEAŞ unsurlarına yönelik bir askeri harekat için hazırlıklarımızı büyük ölçüde tamamladık. Aynı şekilde DEAŞ'la birlikte PYD, YPG gibi bu terör örgütlerine yönelik de adımlarımızı atmakta kararlıyız.
Çok yakında Suriye topraklarındaki bu terör örgütlerini etkisiz hale getirmek üzere harekete geçeceğiz. Bu müdahalemize engel olmaya çalışan başka teröristler de olursa elbette onların da hakkından gelmek boynumuzun borcudur. Sınırlarımızın dibinde ülkemize yönelik hazırlık yapan bir terörist güruhuna izin vermemizi bekleyenler varsa şimdiden onlara yanıldıklarını söylemek istiyorum. Türkiye'nin Suriye meselesindeki hassasiyetlerini ve kararlılığını anlamamış olanlara bu meseleyi tekrar tekrar anlatmak bizi yormaz ama hassasiyetimizi bildikleri halde terör örgütünün arkasında duranlara da diyecek iki çift sözümüz tabii ki vardır. Onu da yüzlerine karşı söylüyoruz, söyleriz. Türkiye her zaman sözünü tutan bir ülke olmuştur ve müttefiklerinden de aynı hassasiyeti beklemektedir."
"En alçak iftira"
Türkiye'nin Suriye'deki Kürtleri katledeceği iftirasını ortaya atanların aslında meselenin gerisindeki gerçeği çok iyi bildiğini ifade eden Erdoğan, bu söylemin, Suriye'deki duruma yakından vakıf olmayanların kararlarını ve uluslararası kamuoyunu etkileme amacı taşıdığını dile getirdi.
Türkiye'nin, canlarını ve geleceklerini kurtarmak için Suriye'den gelen hiç kimseye ne dinini ne kökenini ne meşrebini ne de başka bir vasfını sormadığını ve sormayacağını belirten Erdoğan, "Şu anda Kobani'den ülkemize gelen 200 bin Kürt kardeşimizi bu ülkede kim barındırıyor? Batı mı barındırıyor, bir başkası mı barındırıyor? Onlar, şu anda bizim güvenlik şemsiyemizin altında ülkemizde yaşıyorlar. Bunu görmeyeceksin, geleceksin 'Kürtleri öldürmeyin' diyeceksin. Hangi Kürt öldürüldü, teröristten başka. Teröristleri öldürmek için ne gerekiyorsa yaparız; Cudi'ye de gireriz, Gabar'a da gireriz, Tendürek'e de gireriz ve gereğini yaparız. Geçmişte de aynısını yaptık, bundan sonra da yapacağız. Ne dedik, inlerine gireriz ve giriyoruz." diye konuştu.
Irak'ta, eski Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin, Irak'ın kuzeyine dönük bir saldırı başlattığında, canlarını kurtarmak için Türkiye'ye sığınan yarım milyon insana hiç tereddüt etmeden sınırlarını açtığını anlatan Erdoğan, Beşşar Esed yönetimi, Suriye'de insanlara baskı yaptığında kökenlerine ve meşreplerine bakmadan hepsinin hakkını, hukukunu Türkiye'nin savunduğunu söyledi.
Her kim ki mazlumu "Türk, Kürt, Türkmen, Arap, Ezidi" diyerek yaftalıyorsa, onun zalimin ortağı olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim için bölgemizdeki her bir insan, bin yıldır aynı ekmeği yediğimiz, aynı suyu içtiğimiz, aynı sevinci, kederi paylaştığımız kardeşimizdir. Türkiye hiçbir yere, bir toplumu veya masum insanları yok etmeye gitmez, Türkiye sadece yaşatmaya gider, huzur vermeye gider, güven sağlamaya gider, kalpleri fethetmeye gider. Tek istisnamız terör örgütleridir, teröristlerdir. Nasıl Arapların içinden teröristler çıkıyorsa, Türklerin içinden teröristler çıkıyorsa elbette Kürtlerin içinden de teröristler çıktı, çıkıyor. Bu durumda biz yine teröristin kimliğine bakmıyoruz. Sadece elindeki silahı kime yönelttiğine, gerçekleştirdiği eyleme, döktüğü kana, yaptığı zulme bakarak teröristleri masum halktan ayırt ediyoruz.
Geçtiğimiz yıllarda yılbaşı gecesi, bir eğlence merkezini basan, 39 kişiyi öldüren DEAŞ'lı ile Beşiktaş'ta bombalı saldırı gerçekleştirip 46 vatandaşımızı katleden PKK'lının bizim gözümüzde hiçbir farkı yoktur. Sınırlarımızın ötesinden bomba atarak, roket atarak, uzun namlulu silahlarla ateş ederek, vatandaşlarımızın canına ve malına kastedenlerin kim olduğuyla değil ne yaptığıyla ilgiliyiz. Biz Türkiye nüfusunu etnik kökenlerine göre asla ayırmadığımızı gibi komşularımıza da kesinlikle aynı gözle bakmadık, bakmayız. Bunun için Suriye'de, Türkiye'nin Kürtleri hedef aldığı yalanı en alçak, onursuz, en çirkin, en bayağı iftiradır."
Türkiye'nin, DEAŞ'ın Ayn El-Arap'a saldırdığında, buradan kaçan 100 binin üzerindeki kişiye sınırlarını ve yüreğini açmakta tereddüt etmediğini vurgulayan Erdoğan, "Üstelik bunların içerisinde, ülkemize sızmaya çalışan teröristlerin bulunma ihtimaline rağmen bu erdemli tavrı gösterdik. PKK, PYD bu şehri ele geçirdiğinde, bu kardeşlerimizin 100 bine yakını ülkemizde kalmaya devam etti. Çünkü, onlar da biliyorlar ki bir terör örgütü gidip yerine bir başka terör örgütü geldiğinde ne canları, ne malları, ne namusları güven altında olmayacaktır. Nitekim öyle de oldu." ifadelerini kullandı.
"Sarı Yelekliler içinde PKK var"
"Fransa'da sarı yeleklilerin içlerinde PKK var. Acaba bunu hiç incelediler mi araştırdılar mı? Biz buradan biliyoruz. İçinde PKK'lılar var. Bu gerçeği görmeleri lazım." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yarın diğer ülkelerde de aynısı olacak. PKK denilen terör örgütü, onlardan besleniyor, onlardan gücünü alıyor. Bumerang gibi. Bize akıl verenler önce kendi durumlarını bir test etsinler. Bu sürecin insani yükünü tek başına omuzlayan bir ülke olarak, hiç kimse bizden kendi güncel çıkarları için beka meselemizden vazgeçmemizi beklememelidir. Biz istiklali ve istikbali için 15 Temmuz'da topyekun ölümü göze almış bir millet olarak, Suriye'de de diğer bölgelerde de yapmamız gereken ne ise onu hayata geçirmekten geri durmayacağız. Aynı bedeli göze alan varsa, buyursun çıksın karşımıza."
"Bolton'ın muhatabı Kalın"
Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'ndan çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Bolton gelmeden önce bazı mesajlar verdi. Bu da Türkiye'nin doğal olarak tepkisini çekti. Onunla bir görüşme öngörülüyor muydu, mesajları üzerine mi iptal oldu? Biraz netleştirebilir misiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Bolton'ın zaten muhatabı İbrahim Kalın Bey. Dolayısıyla İbrahim Kalın Bey kendisiyle görüşme yapacaktı. Biz eğer gerekli görürsek böyle bir talebe biz de evet diyebilirdik. Ama İbrahim Kalın Bey, ondan sonra Genelkurmay Başkanımız, onlar görüşmeleri zaten yaptılar. Bizim tabii şu anda yoğun mesaimiz var. Böyle bir şeye şu anda gerek yok." diye konuştu.
"Yani bir tepki olarak değerlendirmeyelim." denilmesi üzerine Erdoğan, "Gerek yok." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bolton'ın sözlerine tepki gösterdiniz grup konuşmasında. Bugünkü görüşmelerde o söylemlerden bir değişiklik oldu mu? Size yansıyan bir bilgi var mı bu noktada?" sorusuna ise "Siz benim ne söylediğime bakın." karşılığını verdi.
Rusya'ya yapılması planlanan ziyarete ilişkin soru üzerine de Erdoğan, tarihin henüz kesinleşmediğini, karşı taraftan tarih beklendiğini dile getirdi.
"(Operasyon hazırlığımız tamamlandı) dediniz. Var mı yakın zamanda operasyon?" sorusunu ise Erdoğan, "Takip etmiyor musunuz? Bizim biliyorsunuz, bir zamanlar 'Ayşe tatile çıkmıştı', biz de bir gece ansızın gelebiliriz. Şu ana kadar hep öyle gitti." diye cevapladı.
"ABD Başkanı Donald Trump ile yeni bir telefon görüşmesi öngörülüyor mu?" sorusuna karşılık Erdoğan, "Her an olabilir." dedi.
"Bir talepte bulunduk mu? Onun için mi her an olabileceğini söylüyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, "Her an olabilir diyorum. Şimdi bu ziyaretten sonra her an bir irtibata geçmek gerekebilir." ifadelerini kullandı.