İşte Hatipoğlu'nun bugünkü yazısının bir kısmı;
Annemi kaybettim... Aniden bizleri tüketti. Bizi öylesine bıraktı gitti.
Her şey o kadar dağınık, o kadar karmaşık ki. Nereye baksam simasını görüyorum. Patiska gibi bembeyaz saçlarını, nurlu simasını ve tertemiz yüzünü.
Dua sığınağımdı. Dert ortağımdı. Sıkıştığımda ilk aradığımdı. Velhasıl her şeyimdi.Ellerini öperdim, ayaklarını öperdim. Ama nedense yüzünü öpmeye kıyamazdım. Utanırdım. Uzun yıllar sonra dün ilk kez öptüm. Morgdaydı. Alnını, yanaklarını, soğuktu. Buz gibiydi. Sanki bana; beni öpme alnım soğuk dudakların üşümesin diyordu.
Şimdi oturduğu yerde oturuyorum. Başını koyduğu yastığı kokluyorum. Başına sardığı tülbenti... Her şey o kokuyor. Her şey anne kokuyor.
Bundan sonra kime başvuracağım. Kime nazlanacağım bu yaşta. Kimden özel dua isteyeceğim. Kime bana 'Felak ve Nas oku' diyeceğim? Bilmiyorum.
Koca ev bugün bomboştu. Sürekli uzandığı kanepeye yaklaştım. Sanki oradaydı. Dokundum ona. Yine gülümsedi.
Sanki bana, baban beni Medine'de bekliyor. Gitmem lazım diyordu. Ya ben diyecek oldum, seni de bekleyeceğiz diyordu.