Çanakkale'de 108 yıl önce, vatan ve millet aşkıyla canlarını seve seve feda eden binlerce Mehmetçik arasında, Anadolu'nun en ücra köşelerinden koşup gelenlerin yanı sıra yalıda doğup büyüyenler de vardı. Din, dil, ırk ve kültür farkına bakmaksızın bağımsızlık için bir araya gelen cesur Türk askerinin müthiş mücadelesi, Çanakkale'de zaferi beraberinde getirdi.
Çanakkale Kara Savaşları'nda yer alan Mehmed Raşid Moralı, 19 Haziran 1892 tarihinde Boğaziçi'nde güzel bir yalıda dünyaya geldi. Evdeki tek erkek çocuk olduğundan bazı büyükleri tarafından ''Sen bir tanecik tosun paşasın'' diye sevilerek büyütülen Mehmed Raşid, oldukça köklü bir aileye mensuptu.
Araştırmacı yazar Mustafa Onur Yurdal, HİBYA'ya yaptığı açıklamada, Tanzimat'ın ilanından sonra ülkede ilk defa maarif teşkilatını kuran ve ilk Milli Eğitim Bakanı olan Abdurrahman Sami Paşa'nın torunları arasında yer alan Mehmed Raşid'in büyükbabasının da 5 defa Milli Eğitim Bakanlığı yapmış Abdullatif Suphi Paşa olduğunu söyledi.
Mehmed Raşid'in Osmanlı İmparatorluğu'nda büyük hizmetler veren, kültür ağırlıklı baba tarafı yanında anne tarafının da devletin muhtelif kademelerinde hizmetleriyle tanınmış ünlü kişilere dayandığına işaret eden Yurdal, şu bilgileri verdi:
''Annesi de Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı) Mehmet Raşit Paşa'nın kızıdır. Hamdullah Suphi (Tanrıöver) ise dayılarıydı. Büyük bahçeli, atlı arabalı, özel kasapları, özel terzileri olan, dadılar ve yabancı dilleri öğreten mürebbiyelerle dolu konaklarda büyüdü. Özel hocalar tarafından eğitildi. Büyük ablası Seniha Sami Moralı, Batı Dilleri ve Edebiyatı Profesörü Mehmed Rauf'un (1883-1918) eşiydi. Seniha Sami Moralı aynı zamanda ilk kadın arkeoloğumuz olup, Topkapı Sarayı'nın ilk kadın yöneticisiydi. Cumhuriyet'ten önce sarayda prenseslere İngilizce dersleri verirken, Cumhuriyet döneminde de Atatürk ve İsmet İnönü'ye tercümanlıklar yapmıştı.''
Savaş nedeniyle eğitimini yarıda bıraktı
Onur Yurdal, Mehmed Raşid'in 1905 - 1910 yılları arasında orta tahsilini İstanbul'da Fransız Faure Lisesi'nde tamamlayıp, Diplôme de tin d’études secondaires belgesini aldığını, 1910-1912 yıllarında Paris'te Ecole Duvignau da Yüksek Mühendis Mektebi'ne hazırlandığını ancak Balkan Savaşı dolayısıyla İstanbul'da kaldığını bildirdi.
Mehmed Raşid'in, 1913-1914 Lozan Üniversitesi Mühendis Mektebine kabul edildiğini ve 2 dönem öğrenim gördüğünü, seferberlikte eğitimini yarıda kesip, ihtiyat zabit namzedi yazıldığını, sahra topçu sınıfına ayrıldığını, Çanakkale Savaşı'na iştirak ettiğini anlatan Yurdal, yeğeni Nesrin Moralı'nın deyişiyle Mehmed Raşid'in de Osmanlı Devleti'nin diğer gençleri gibi efendi bir millete mensup olmanın gerektirdiği cevherin kendini gösterdiğini, yüz binlerce gencin vatanı kurtarmak için cepheye koştuğu gibi onun da Çanakkale'ye gittiğini dile getirdi.
Yurdal, Mehmed Raşid Efendi'nin yedek subay olarak görev yaparken, cephede bulunduğu 24 Mayıs 1915'ten cepheden ayrıldığı 12 Ağustos'a dek günlük tuttuğuna işaret ederek, şunları aktardı:
''Günlükte tam olarak hangi birlikte görev yaptığından söz etmese de biyografisinde topçu sınıfına ayrıldığını belirtmiştir. Ayrıca yeğeni Nesrin Moralı'nın ifadesinde geçen 'Mermiler çok ağır, kırmızı boyaları kısmen aşınmış, 7,2 santim çapında, 14,2 santim yüksekliğinde' söyleminden bu mermilerin 75'lik dağ bataryasına ait top mermileri olduğunu anlıyor ve ancak topçu olan birinin bunları cepheden hatıra olarak götürebileceğini biliyoruz. Hangi birlikte görev yaptığı konusunda ise coğrafi olarak özellikle Kayaltepe-Palamutluk-Çamtepe-
2 Raşid cephede
Mustafa Onur Yurdal, Mehmed Raşid Efendi'nin ablası, ilk kadın müzeci Seniha Sami Moralı'nın ''Meşrutiyet, Dolmabahçe Sarayı ve Ankara'nın ilk günlerine dair'' başlıklı yazısında, Mustafa Kemal'in adını ilk kez duyuşundan şöyle söz ettiğini dile getirdi:
''Kardeşim Raşid ile dayızadem Raşid yirmi yaşlarındaydılar. Gençliğin verdiği şevk ve cesaretle topçu yazıldılar. Kardeşim Lozan Üniversitesi'nde 1 sene okumuştu. Tahsili yarım kaldı. Dayızadem de İsviçre Ziraat Mektebi'nden şehadetnamesini yeni almıştı. İkisi de Çanakkale'ye sevk edildiler, birincisi Arıburnu’na, ikincisi Anafartalar'a. Yaralılar gelmeye başlayınca Galatasaray Lisesi hastaneye çevrildi. Bizim kurstan yetişen hanımların çoğu orada çalıştı. Çanakkale Muharebesi bitince iki Raşidler İstanbul'da birer vazifeye tayin edildiler. Dört sene Bebek'te kaldık. Çanakkale Muharebesi'nden sonra akşamları toplanırdık. Biraderim sinema gösterirdi, dayızadem komediler tertip eder, taklitler yapardı. Bir gün dedi ki, 'Anafarta'da akşamları Mustafa Kemal Bey'in çadırında toplanırdık. Benim maskaralıklarıma gülerdi. O ismi ilk defa işitmiş oldum.''
Mehmed Raşid'in günlüğünün Çanakkale cephesinin duayen ve vazgeçilmez tartışması ''açlık meselesi''ni aralamak adına bir katkı sağladığını, günlüğünde ''mükemmel kahvaltı''lardan, sık sık ''limonata'' ve ''kakao'' pişirip içmekten söz ettiğini belirten Yurdal, ''Mehmed Raşid'in hikayesini ilginç kılan en önemli şey, cephede bir alet icat ettiğini iddia etmesi olsa gerek. Kendisi biyografisinde bu konuyla ilgili şu şekilde bahsetmekte, 'Seferberlikte ihtiyat zabit namzedi yazıldım ve sahra topçu sınıfına ayrıldım. Çanakkale Harbi'ne iştirak ettim. Düşman gemilerinin mesafelerini çabuk tayin etmek için bir nevi cetvel icat ettim ve bu suretle müteaddit (defalarca) harp gemilerine mermi isabet ettirdim.'' bilgisini verdi.
Yurdal, Mehmed Raşid Efendi'nin 1919 yılında, mütareke sonrasında teğmenliğe terfi ettirilerek ordudan terhis edildiğini, mütareke döneminde Lozan'a geri dönerek mühendislik eğitimini tamamladığını, 1924 yılında makina mühendisi olarak ülkeye döndüğünü, birçok fabrikada üst düzey yönetici olarak çalışıp, parlak bir mühendis hayatı yaşadığını, Ankara'da öldüğü zaman mezar taşına ''Çanakkale gazilerinden Raşid Moralı'' yazıldığını kaydetti.