rapor ile ilgili açıklamayı il başkanı Ali Biliz “ Bekara hatun boşamak kolay diye bir Atasözümüz var.
Gerçi Diyanetimiz bu boşanma işini 60 kuruşluk kısa mesajla çözdü ya konumuz bu olmadığı için başka
bir zaman bu konuya gireriz. Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Büyükşehir’in tüm
rontgenini tüm çıplaklığı ile eğilmeden, bükülmeden basın aracılığı ile kamu ile paylaşmıştır.
Gazetelerde ayrıntıları açıklanan planda 2018 yılı gelirlerinin bırakın yatırım yapmayı, önümüzdeki 3
yılda yüzde 62,82’nin ödenme zorunluluğu bulunan 5 milyar liralık borcu bile karşılamadığını ortaya
koyuyor. Ulaşım, kamulaştırma gibi kalemlerde de tasarrufa gidilmiş. Belediye şirketlerinden BURFAŞ
karaya oturmuş 43 milyon borçlanmış, Timsah Arenanın emsallerinin 150 milyon liraya mal olmasına
rağmen 500 milyon yutmuş olan stad için hala 100 milyon liraya ihtiyaç olduğu, Atatürk Kapalı Spor
Salonu ile Lisesinin hala yıkılmak istendiği satır aralarında okuyoruz. Biz Demokratlar olarak Yerel
Yönetimler için hazırlamış olduğumuz bir raporu, bugünkü ekonomik boyutları gördüğümüz için 1 yıl
öncesinden hazırlamıştık. Başkan Aktaş, Doğanbey örneğini göstererek şehrin Nilüfer’in batı
istikametinde yeni imar alanları ile büyümesi üzerinde durduklarını söyledi. Bizce bu Nilüfer’i bir kez
daha arkadan hançerlemektir. Şu anda yapılan Kentsel Bölüşüm ile katledilen ilçede teknik bir birikimi
olan sayın Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in uyarıları dikkate alınarak, ilçe için bütünsel bir imar
çıkartılmalıdır. Osmangazi ve Yıldırım’da, İstanbul’da asgari ücretli vatandaşlara ev sahibi yapabilmek
için kurulan KİPTAŞ benzeri bir inşaat şirketi kurularak, gecekondu bölgeleri yapılaşma ile ıslah
edilmelidir. Belediyelerin borçlarının büyük bir ağırlığı da kapanmış olacaktır.” Dedi.
SURİYELİLER KONUSUNDA DEVLET POLİTİKASI YOK!
Şehir ile ilgili konulara da değinen Biliz; “ Şehrimizde yaklaşık 200 bin Suriyeli Muhacir var. Çarşamba
bölgesi adeta onların gettosu oldu. Uyum süreci ağır ve sancılı geçiyor. Bakanlık tarafından açıklanan
rakama göre, kişi başı 820 lira harcıyormuşuz. Civarımızda yeni komşularımızdan bazıları Suriyeli
dostlarımız. Bazen biz paylaşıyoruz, soframızı bu arkadaşlarla. Ortalama 7 kişi kalıyorlar. Soruyoruz
bazen Devletten ne kadar maddi yardım aldıklarını, bin 200 ile tıbbi yardımlar dahil bin 700 lirayı
geçmiyor. Bakanın anlattıklarına bakınca bu arkadaşların çalışmaya ihtiyacı yok, gidin fabrikalara
tarlalara en babası 45 liraya çalışıyor. Kim yalan söylüyor, dahası aradaki farkı kim deve ediyor?
Belediye teşekkülleri yönetim kadrosunu değiştirerek zarar yada iflaslarını kurtarmaya çalıştıklarını
gözlemliyoruz. Milyon liraya restore ettirip üzerine tabela koydukları, Sosyal Tesisleri üç-on kuruşa
satmaya hazırlandıklarını işittik. AKP kadrolarının çekirdeği olan Milli Görüş’ün belediyelerinde de
Sosyal Tesisler vardı, hem de belediye bütçesine karından yüzde 20-25 oranlarında katkı koyan. Senin
koyduğun fiyat, esnafın ki ile yarışırken eğer sen zarar ediyorsan, yönetimi yenileyerek bu işi yönetimi
değiştirerek çözebileceğini sanıyorsan, tesisleri satayım kurtulayım diyorsan yangınlardasın! Bak
mesela bu işletmeleri Suriyelilere ver. Kaşla göz arasından yandan yandan çaktırmadan Çelik Palas’ı
bastırdılar Benjamini şıp diye alıverdiler! Onlar uçururlar bu tesisleri. Zira 20 esnaf kooperatifi üyeleri
Bursalı esnaf 1 milyar 60 milyon teşvik ve kredi almaya mahkum bırakılmışken! Demem o ki;
Suriyeliler konusunda birbirinden bağımsız, kendi içlerinde 6 farklı hayat yaşayan gurup var. Açlıktan
ölümüne ramak kalmış, gururundan sesini çıkarmayanlar, her türlü kepazelikle arsızlaşmışlar arasında
sıkışıp kalan 6 gurup. Devlet bu konuda samimiyet göstermesi gerekirken, hala tribünlere oynuyor,
rakamlar gerçekleri yansıtmıyor.” Dedi.
KUDÜS YALNIZ BIRAKILAMAZ!
Biliz, son yapılan siyasi gelişmeler içinde, “ ABD’de yaşanan Zarrap üzerinden erkler mücadelesi var.
İfadeler doğru ise tuz kokuşmuştur. Siyasi baskı olarak tasarlanan, Zarrap’ın SAVAMA ajanı olduğu
bilinmesine rağmen, Türkiye Hükümeti neden İran ile böyle bir ticarete girmiştir?. Bu işin sonunda
Halk Bankasını bile kaybetme gibi Uluslar arası hukukun tescili ile karşı karşıya kalabiliriz. Türkiye
Cumhuriyet’ini direk hedef alan bu davayı yakından takip ediyoruz. Suriye ve Irak’ı parçalayan
emperyalizim Türkiye’de boş durmuyor, karışıklar çıkarmak için fırsat kolluyor. ABD’nin İsrail’in
Başkenti olarak 3 Semavi Dinin merkezi olarak Kudüs’ü tanıyacağını açıklaması yeni Ortadoğu
oyununun son perdesidir. Dinlerin Başkenti olan Kudüs’ü yakıp-yıkacak olan bu gelişmeye duyarsız
kalmayacağız. Türkiye’nin etrafını sarmal ateşine dönüştüren bu gelişmelere kayıtsız kalmayarak, sert
tepki vereceğine inanıyoruz.” Dedi.
Güncelleme Tarihi: 07 Aralık 2017, 12:38