32 senedir sedefçilik mesleği ile geçimini sağladığını aktaran Akpolat, binbir güçlükle ortaya çıkardıkları sedef işlemeli ürünlerin çok rağbet görmediğini ve tanıtılamadığını kaydederek şu şekilde konuştu: “Sedefçilik işi ile 32 senedir uğraşıyorum. Gaziantep’e özgü sedef sanatıyla uğraşıyorum. Biz bu işi yapıyoruz ama biz satış da ve tanıtımda sıkıntı yaşıyoruz. Ürünümüz tanıtılmadığından bizim sadece Türkiye de Gaziantep’e ait olan sedef sanatı tanınmıyor” Sedef sanatının ve sedef işlemeli ürünlerin bazı zamanlar dizilerde kullanıldığını ve bunun kendilerine olumlu bir yansıması olduğunu belirten Akpolat, “Bazı zaman dizilerde görünüyor ama açık açığa tam tanınmıyor.
Karagül ve Muhteşem yüzyıl gibi dizilerde birkaç bölümde gösterildi. Bu dizlerin bu mesleği tanıtma konusunda etkisi oluyor. Bizde o dizilere sedef işleme işler gönderdik. Bu işin belgeseli olsa yine tanınır. Bizim yerel televizyonlar da tanıtımı oluyor ama nereye kadar özel televizyonlarda bunun belgeseli olsa belki biraz daha işlerde hareket olur. Bu el sanatı olan bir ürünümüz. Dünya da tanıtılmıyor, dertliyiz, sıkıntılıyız. Kaç sefer iflasın eşiğine geldik. Sanatımız hiç tanımıyor. Bakır sanatı da, sedef sanatı da dünya da tanınmıyor. Yetkililerin bu konuya el atmasını istiyoruz. Bizim elimizden tutmasını istiyoruz. Bizden kimse ilgilenmiyor. Bu tanıtılabilir. Devletimiz yardımcı olabilir.” dedi.
Mesleğin tanıtılamamasından dolayı sıkıntılar yaşadıklarını ifade eden Akpolat, nesli tükenen hayvanların bile koruma altına alındığını ancak sedefçilik mesleğinin koruma altına alınmadığını söyledi. Mesleği yapan kişi sayısının eskiye nazaran büyük bir düşüş yaşadığını ifade eden Akpolat, “Nesli tükenen hayvanları koruma altına alıyorlar. El sanatını koruma altına almıyorlar. Yani bu nesli tükenen bir el sanatıdır. Önceden 100 dükkan vardı. Şimdi ise 10 dükkan yok. El sanatına bu kadar mı kıymet veriliyor. Türkiye’de yapılan bir sanat, Gaziantep’te yapılan bir sanat ben dertliyim. Yetkililerden sesimi duymalarını istiyorum” diye konuştu.
Mesleğin icrasında yaşadıkları zorlukları dile getiren Akpolat, “Bunun yapımı ceviz ağacı veya gürgen ağacı dediğimiz ağaç, iki tür ağaçtan oluyor. Bu telkâri işlenerek, tel işlenerekten, Osmanlı motifleri, Selçuk motifleri çizilerekten yani bir ham ağacı düşünün o ağaçtan bu işler çıkıyor. Kutu, kılıç, zigon sehpası, yani bin bir türlü hediyelik eşya yapıyoruz.” şeklinde konuştu.
Sedef işlemesi yapılırken kezzap kullandıklarını hatırlatan Akpolat, bu kimyasallar sebebiyle ölüm tehlikesi yaşadıklarını belirtti. Akpolat, şu şekilde konuştu: “Bu işi yaparken kezzap kullanıyoruz. Bu işin yani ölüm tehlikesi var ama biz bu işi yapıyoruz. Ben astım hastası olmuşum. Çünkü kezzap kullanılıyor, yakma yapılıyor yani her şey doğaldır. Hayatta boyama yapamazsın, tüple yakaraktan yapılır. Sedef’in tozunu yuta yuta bir insanın ömrü 60 seneyse bizim ömrümüz 40 senedir. Ben bu konuda bize yardım etmelerini istiyorum” ifadelerini kullandı.
Güncelleme Tarihi: 03 Eylül 2014, 13:48