15 Temmuz gecesi Imsık üssünde yaşananları aktaran Şahbaz, yakıt için üsse inen helikopterdeki rütbelileri vazgeçirmek için yalvardığını söyledi. Şahbaz, “Darbe girişimini televizyondan öğrendim. Daha sonra darbe mesajı geldi. Ankara ile temas kurmaya çalıştım, ancak kimseyle görüşemeyince bu defa telefonla Mehmet Şahin ile görüştüm. Bana ‘Hulusi Paşa yönetime el koydu. Birlik emniyetinizi alın başka bir şey yapmayın’ dedi. Biz de gerekli önlemleri aldık. Odamda televizyondan haberleri izlemeye devam ettim. Saat 04.20’ye kadar kimse ile görüşmedim. Saat 04.24 gibi Yücel Ekizoğlu, telefonuma ‘yakıt ikmali için geliyoruz’ diye mesaj attı. Kısa bir süre sonra Ege Ordu Komutanlığı’ndan ve Ünsal Coşkun telefonla arandı ve gelen helikoptere yakıt vermem istendi. Ben de Bahattin Akgün’ü telefonla aradım ve neler olduğunu sordum, durumu anlattım. O da bana ‘onlar bir şeylere karıştı yakıt verme, kalkışlarına izin verme, dikkatli olun’ dedi. Bunun üzerine ben de arkadaşlarıma gelen helikoptere yakıt vermeyeceğimizi, tankerlerin lastiklerini indirmelerini, bataryaları sökmelerini ve müdahale edeceğimizi söyledim. Bu arada birde acil müdahale ekibi istedim. 04.42 gibi helikopter Imsık’a indi. Ben o esnada odamdaydım. Fatih Yüzbaşı yanıma gelerek helikopterin indiğini, ancak helikoptere kendilerini yaklaştırmadıklarını söyledi. Odamdan çıktığımda helikopterde bulunanların çevre güvenliğini sağladığını gördüm. Bir süre sonra helikopter motor susturdu. Zeki Göçmen ve Murat Dağlı, yanıma gelerek helikoptere yakıt istediler. Ben de kendilerine tankerin birinin arızalı olduğunu, diğerinin şoförünün dışarıda olduğunu ve gelmesinin biraz zaman alacağını belirterek ikisini odama davet ettim” dedi.
“Vazgeçmeleri için yalvardım”
"Önceden tanıdığım Yücel Ekizoğlu’na mesaj atarak yanıma gelmesini istedim. Yücel Ekizoğlu, Haydar Murat Özden ile birlikte odama geldiler. Onlara neye karıştığınızın farkında mısınız diyerek televizyonu gösterdim. İzledikleri karşısında şaşkına döndüler. Kendilerine ‘sizi alacağız’ dedim. İkisi de tamam dediler ve itiraz etmediler. Kimsenin haberi olmadan yanlarına refakatçi vererek nizamiyeye gönderdim. Daha sonra dışarı çıktım. Odama Zeki Göçmen ve Murat Dağlı’nın geldiğini öğrendim. Odaya gittiğimde karşılıklı oturuyorlardı. Bende kendilerine ‘ne yaptığınızı bilmiyorum ama yalvarırım, çocuklarınızın hatırı için vazgeçin’ dedim. Her ikisi de telaşsız bir durumdaydı. Murat Dağlı, bana ‘ne yapmışız ki’ diye cevap verdi. Televizyonu göstererek, 'havada uçaklar var sizi düşürecekler havalanmayın' dedim. O esnada odaya tanımadığım, üzerinde hücum yelekli olan bir kişi geldi. Bu kişi ‘ne oluyor neden gecikti’ diye sorunca Zeki Göçmen, ‘komutanım havada uçaklar var bizi düşürecekler’ dedi. Ben de bunun üzerine bu kişinin rütbeli ve Gökhan Sönmezateş olduğunu öğrendim. Zeki Göçmen’in bu sözü üzerine Sönmezateş ‘öyle bir şey olamaz’ diye cevap verdi. Bir ara odamdan dışarı çıktım. Bu esnada Süleyman Yüzbaşı beni telefonla arayarak Gökhan Sönmezateş’in helikopterde bulunanlara ‘jandarma geliyor, çatışmaya hazırlıklı olun’ diye talimat verdiğini söyledi. Bunun üzerine ben de jandarmayı aradım ve durumu anlatarak gerekirse nizamiyeden gelmemelerini, bir süre beklemelerini söyledim."
"Sönmezateş yakıt tankerini çalıştırdı"
Daha sonra Gökhan Sönmezateş ile birlikte tankerlerin bulunduğu depoya gittiğini belirten Şahbaz, "Depoda çalışanlar vardı. Sönmezateş’e tankerin birinin arızlı olduğunu, diğerinin freni boşaldığı için kullanılamadığını söyledim. Tankerin frenini daha önceden kullanılmaması için biz arızalı hale getirmiştik. Bunun üzerine Sönmezateş, tankere bindi ve çalıştırdı. Hareket ettirmek istedi ancak başarılı olamadı ve tankeri stop ettirdi. Hava aydınlanmak üzereydi. Sönmezateş bana ilk yardım ekibini sordu. Nedenini sorunca bir yaralının olduğunu söyledi. Ben de gerekirse 112’ye haber vereceğimizi söyledim. O ana kadar havada başka bir helikopterin olduğunu bilmiyordum. Ben yaralıyı yere inen iki helikopterde sanıyordum. Sönmezateş havadaki helikopter için meydan koordinatını sordu. Ben yanlış bir koordinat verdim. Sonra bu ortaya çıktı. Bir süre sonra havadaki helikopter piste indi. Helikopterde Davut Uçum’un bulunduğunu öğrenince yanlarına gittim. Davut Uçum’a ‘ne yapıyorsun daha akıllanmadın mı’ dedim. O da bana ağlamaklı bir şekilde ‘komutanım bu şerefsizler bizi kandırdı’ dedi. Bana kalamam artık dedikten sonra helikoptere yöneldi. Ben helikopter kalkmadan önce onları tekrar tekrar uyardım. Zaten bindikleri helikopter kötü durumdaydı. Hasar almış lastikleri patlamış bir haldeydi. Onlara havalanmamalarını, uçakların helikopteri vuracağını söyledim. Ama havalandılar. Daha sonra jandarmayı aradım ve durumu anlattım. Ardından nizamiyede bulunan Yücel Ekizoğlu’nu ve Haydar Murat Özden’i yanıma çağırdım. Ben Marmaris’te bir saldırı olduğunu, Cumhurbaşkanı’nın Marmaris’te bulunduğundan haberim yoktu. Her şeyi sonradan öğrendim" diye konuştu.
Bakan Albayrak ve Hasan Doğan davaya müdahil oluyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ve Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan'ın avukatları duruşmada söz alarak, Bakan Albayrak ve Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü Doğan’ın davaya müdahil olmak istediklerini iletti. Müdahillik talebinin cuma günü verilmesi beklenen ara karada açıklanması bekleniyor.