MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden açıklamalarda bulundu. Ramazan ayı ve babalar gününe ilişkin mesajlar paylaşan Bahçeli, “11 ayın sultanı Mübarek Ramazan ayına kavuşmanın manevi haz ve bereketini doyasıya yaşıyoruz. Allah’tan niyazım dualarınızın kabul olmasıdır. Aziz milletimin ve Türk-İslam âleminin Ramazan’ını kutluyor, bu kutlu ayın yeni bir dirilişe, yeniden toparlanışa vesile olmasını diliyorum. Ayrıca tüm babaların Babalar Günü’nü tebrik ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Oruç bir ibadet olduğu kadar manevi bir terbiye, insani ve vicdani bir uyanma halidir. Oruç rahmet ve merhamet kapısının anahtarıdır. Sadece yemeyerek, içmeyerek Oruç tutmuş sayılmayız. Boğazın sabrına, nefsin ıslahına dilin ve kalbin refakatini de sağlamalıyız” ifadelerini kullandı.
“SINIRLI BİRİKİM VE İMKANLARIYLA YIKICI ÖZLEMLERE KOŞANLAR İYİLİĞİ SÜREKLİ ISKALAR”
“Bu ayda, darda kalanları hatırlayalım, zorda bulunanlara el uzatalım. Dayanışma ve yardımlaşmanın mükafatıyla kardeşliğimizi güçlendirelim” diyen Bahçeli, “Bu yılın Ramazan ayı teması; ‘Vakit İyilik Vakti, Bu Ramazan Ve Her Zaman…’ şeklinde belirlenmesi olumlu ve umut verici bir gelişmedir. Şüphesiz iyi olmadan iri ve diri olunmaz, iyi olunmadan güzele ve görkeme ulaşılamaz. İyilik olmadan insanlık yaşayamaz, hoşgörü tutunamaz. İyilik hayatın özü, beşeriyetin öznesidir. Ne var ki iyilik asil yanını davranışta gösterir, asıl yüzünü karşılıklı münasebette ortaya çıkarır. Sınırlı birikim ve imkanlarıyla yıkıcı özlemlere koşanlar iyiliği sürekli ıskalar. Müstear şahsiyetlerin iyi olması da fos ve fuzuli bir beklentidir” açıklamalarında bulundu.
“KOLTUK TEDARİKÇİLİĞİNE HEVESLENENLER, HAYAT VE SİYASETİN HAKKINI LAYIKIYLA VEREBİLİRLER Mİ?”
İyiliğin, bir davası olan, bir ülküyü rehber edinen, yüksek değerlere, büyük hedeflere varlığını adayanlar için bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Bahçeli, şu ifadeleri paylaştı:
“Hayatın anlamı esasen onu aramaya bağlıdır. Peyami Safa der ki, ‘Hayat duyulara ait plandan zekaya ve idrake ait bir plana yükseliştir.’ Acaba diyorum, koltuk tedarikçiliğine heveslenenler, mevki düşkünlüğüne kapılanlar hayat ve siyasetin hakkını layıkıyla verebilirler mi? Meçhulün girdabında sürüklendiklerini unutup da malumun kıyılarına çıkmayı isteyenler çözüldükçe düğümlendiklerini ne zaman anlayacaklar? Vehimli ve telaşlı bir ruh haliyle mezun olmadıkları koltuk ikramına meyledenler, sanıyorum hırslarına yenilenler, ilkeleri çoraklaşanlardır. Koltuk bir amaç değil, vasıtadır. Ülküsüz bir koltuk, ilkesiz ve iradesiz bir duruş akıllıya deli, alime cahil, kahramana korkaklık yaftası vurmaktır. Gün aşırı taktik hamlelerle ön almaya çalışan çürük koltuk imalatçılarına önceliğimizin ne olduğunu tarihe bakarak öğrenmelerini tavsiye ederim. Hiç olmazsa Merhum Ömer Seyfettin’in Nadan isimli hikayesindeki Köse Vezir’i, Pembe İncili Kaftan’daki Muhsin Çelebi’yi okumalarını öneririm. Uyum, uzlaşma ve işbirliği temellenecekse evvela kırmızı plaka sevdasından kırmızı çizgilerin seviyesine gelinmesi şart ve mecburidir.”
“KÜÇÜK ADAMLARLA, GÜDÜK ADIMLARLA BÜYÜK HEDEFLERE VARILAMAZ”
“Çıkarlarının sıcak takibiyle, arka oda müzakerelerine soyunup sahte alicenaplık pozları verenler önce samimi davranmalıdır” diyen Bahçeli, açıklamasını “Türkiye’nin yüzeye çıkması geçmiş 13 yılıyla yüzleşmesiyle mümkündür. Unutmayalım, küçük adamlarla, güdük adımlarla büyük hedeflere varılamaz. Bir ülküsü olanlar nefsine aldanmaz, ucuz istismarlara kanmaz. Müslümanlar Endülüs’ten çekilince El Hamra Sarayı’nı ele geçirenler her şeyi silerler. Yalnızca şu ifadeler tarihe ve batıla meydan okurcasına kalır: ‘Ve la galibe illallah’, yani galip olan sadece Allah’tır. Herkesin bir planı varsa Allah’ın da vardır, hesabın üstünde de kutlu bir hesap vardır” ifadeleriyle sonlandırdı.
Güncelleme Tarihi: 21 Haziran 2015, 12:55