Resmi olmayan sonuçlara göre, hiçbir partinin tek başına iktidar kuramayacağını hatırlatan Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hükümet kurma görevini Ahmet Davutoğlu'na vermesi gerektiğini söyledi. Davutoğlu'nun hükümet kurma çalışmaları başlamadan, koalisyon tartışmaları yapmanın yanlış olacağını belirten Bahçeli, "Türkiye'de Anayasa geçerlidir. Seçimlerde bir siyasi parti, tek başına iktidar olmuyorsa, ülkeyi iktidarsız bırakmamak için diğer siyasi partilerle beraber nasıl bir çalışma düzenine girileceğine dair geçmişte kazanılan tecrübeler vardır. Cumhurbaşkanı, öncelikle TBMM'de milletvekili olan bir kişiyi görevlendirebilir. Demokratik eğilime göre bu değerlendirme, en fazla oy almış olan siyasi partinin genel başkanına yönelmesi lazımdır. Dolayısıyla Sayın Ahmet Davutoğlu'nu görevlendirmesi gerekir. Davutoğlu'nun Meclis'te bulunan partilerle nasıl bir hükümet oluşturulacağına dair çalışmaları başlatması gerekir. Bu çalışmalar başlamadan, hiçbir siyasi partiyle hiçbir görüşme yapmadan, 'Şunlarla şu koalisyon olsun' diye bir dayatmayla ülkeyi karşı karşıya bırakmak doğru değildir" ifadelerini kullandı.
"MHP, ANA MUHALEFET PARTİSİ GÖREVİNİ ÜSTLENMEYE DE HAZIRDIR"
"Bir defa tek başına siyasi iktidar oluşmamış ise, koalisyon kurma zarureti doğmuş ise ülkeyi istikrarsızlığa sevk etmemek, ekonomik sıkıntıya yol açmamak, piyasayı alt üst etmemek için bir koalisyona ihtiyaç duyuluyorsa, bu koalisyonun önce uyumlu bir koalisyon olması gerekir" diyen Bahçeli, konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü:
"Adalet ve Kalkınma Partisi, uyumu çözümde aramıştır ve Oslo görüşmesinden bu yana bir çözüm sürecini sürdürmüştür. Bu çözüm sürecinin bir kanadı şuan yüzde 10 barajını aşmak suretiyle, 79 milletvekiliyle TBMM'de bulunmaktadır. Demek ki birinci koalisyon, başlangıcından bu yana birliktelikleri devam eden AK Parti ve HDP arasında olması lazımdır. AK Parti ve HDP arasındaki örtülü işbirliğini kamufule etmek, gizlemek, koalisyon arayışlarıyla Türkiye'yi bir erken seçime mecbur bırakacak şekilde tehdit altına alarak, bir dayatmaya başka partileri katmak siyasi ahlaksızlıktır. İkinci olarak çözüm süreciyle ilgilenen Türkiye'de ileri demokrasiden yana olan, 'Daha gelişmiş bir özgürlükler' cümlesiyle siyasetini sürdüren partilerin bir ortak koalisyonunu düşündüğünüz taktirde; alın size ikinci bir koalisyon modeli olarak AK Parti, CHP, HDP'yi bir araya getirebilirsiniz. Bunları şuan gayrı resmi rakamlarla ifade edersek, söz gelimi AK Parti artı HDP koalisyonu 258 artı 79 toplam 337 milletvekiline dayalı, güven oyu alabilecek, Anayasa üzerinde değişiklik yapabilecek bir koalisyon modeli olarak ortaya konabilir. Bunun oransal temsili yüzde 53.9'dur. İkinci modeli esas alacaksanız; yani AK Parti, CHP, HDP üzerinde, çözüm süreci için, ileri demokrasi için, daha geniş özgürlükler için bir model arıyor ve uluslararası destek de bulabiliyorsanız işte size 258 artı 132 artı 79 yani 469, toplam yüzde 78.9 orana dayalı bir geniş tabanlı koalisyon olur. Böyle bir yapılanma içerisinde MHP şerefi ve haysiyetiyle, ilkeli ve dürüst davranışıyla, Meclis'te denetimi esas alan bir ana muhalefet partisi görevini üstlenmeye de hazırdır. Eğer bunların hiçbirisinden sonuç alınamıyorsa, Türkiye'yi AK Parti'nin azınlığına bir takım çevrelerin senaryosuna mahkum etmeye de kimsenin hakkı yoktur, en erken seçim ne zaman olacaksa o zaman seçim olsun."
Güncelleme Tarihi: 08 Haziran 2015, 09:07