Devleti batırma kampanyasına destek için şirketlere ve bankalara baskı yapıyorlar’
“20 Aralık gecesi, resmen, devleti batırma kampanyasına başladılar. Bu kampanyada, kumanda ekonomisinin tüm araçlarını kullanmaya çalışıyorlar. Devleti batırma kampanyasına destek vermeleri için banka çalışanlarına ve şirketlere yoğun baskılar yapıyorlar. Banka şube müdürlerine ‘Kalan Türk lirası hesaplarını da dövize endeksleyin, ne kadar çok dövize çevirirseniz sizi o kadar takdir edeceğiz’ diye talimat gitmiş. Şirketlere baskı yapıyorlar. ‘Mevduatınız varsa, onu hemen dövize endeksleyin. Yarın lazım olur. Cumhurbaşkanı’nın talimatına uyan şirketler listesine girin’ diyorlar.”
‘Bu proje, devleti batırma projesidir’
“Yurtdışındaki vatandaşlarımızın döviz birikimlerini de bu kampanyaya dahil etmeye çalışıyorlar. Devleti, yabancı paraya endeksli bir biçimde, daha da borçlandırmak için uğraşıyorlar. Garanti verdikleri para, devletin parası. ‘Türk lirasının faizi yetmezse, üzerine doların da farkını ödeyeceğim’ diyor. Faize karşı mücadele bu mu? Bu proje, devleti batırma projesidir.”
‘İlk gün, devleti batırma kampanyasına son vereceğiz’
“Her hafta çıkıyor, bir başarıymış gibi rakam açıklıyor. ‘Şu kadar mevduatı dövize endeksli hale getirdik’ diyor. 180, 200 milyara çıkarttık diyor. İyi halt ettiniz. Hazineyi, devleti batırma projesini büyütüyorsunuz. İş başına gelir gelmez bu devleti batırma kampanyasına son vereceğiz. İlk gün yapılacak işlerden bir tanesi. Birikim imkânı olan sınırlı sayıda mevduat sahibine garanti verilsin diye, yükün dar gelirli vatandaşlarımızın sırtına yıkılmasına izin vermeyeceğiz.”
‘Erdoğan’a Türkçe ve matematik dersi vermek gerekiyor’
Cumhurbaşkanı’nın 29 Ocak’ta Giresun’da sarf ettiği “Enflasyon daha düşecek” sözlerini ekrana getiren Babacan şu ifadeleri kullandı:
“Sanki enflasyon düşmüş, düşüş eğilimi var da ‘Daha düşecek’ diyor. Bana hitaben, ‘Ekonomi dersi veriyor’ diyordu. Bu sözlerini duyduktan sonra ona ekonomi dersi falan vermekten vazgeçmek lazım, zaten anlamıyor. Kendisine önce alfabeden başlayarak bir Türkçe dersi vermek gerekiyor. Sonra da abaküsten başlayarak bir matematik dersi vermek gerekiyor. Sayı saymayı da bilmiyor.”
‘Bir dediği bir dediğini tutmuyor’
Erdoğan’ı “Bir gün öyle, bir gün böyle konuşuyor. Süpermarket gibi; aradığın her şey var” sözleriyle eleştiren Babacan, Erdoğan’ın 31 Ocak’ta yaptığı konuşmada kullandığı “Enflasyondaki arızi yükselişin kamburunu bir süre taşımak mecburiyetinde kalacağız” ifadelerini de kürsüye yansıttı. Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:
“29 Ocak’ta ‘Enflasyon daha da düşecek’ diyor, 31 Ocak’ta ‘enflasyon yüksek gidecek’ diyor. Bir dediği, bir dediğini tutmuyor. Bu ülkeyi yönetme melekeleriyle alakalı ciddi ciddi şüphe duymamız gerekiyor. Bu kadar kopukluk olmaz. 84 milyonu ilgilendiren bir konuda iki gün arayla birbirinden bu kadar farklı açıklama yapılamaz. ‘Ben hayat pahalılığını önleyemeyeceğim, enflasyona alışın’ diyor. Sebebi sensin bunun, başkası değil.”
‘Millet yoksullaşırken sanal bir alemde eğleniyorlar’
“Yanındakilere sorsanız, ortalıkta ‘Ocak ayında eksi enflasyon bekliyorum’ diye dolaşanlar bile var. Hâlâ Külliye’de görevleri var. Adeta Beştepe’ye bir harikalar diyarı kurmuşlar. Millet yoksullaşırken onlar sanal bir alemde eğleniyorlar. İstanbul Ticaret Odası, İstanbul’a özel sadece ocak ayında, fiyatlarda yüzde 13,8 artış açıkladı. Yıllık artışı bile yüzde 50,9 açıklamak zorunda kalmış. Bu ne demek? İstanbul’da yaşayanlar için bir ayda asgari ücretten 516 liranın anında eksilmesi demek.”
‘Erdoğan’a bir iyi, bir de kötü haberim var’
“Sayın Erdoğan’a şimdi bir iyi, bir de kötü haberim var. Önce iyi haberle başlayalım. Türkiye’de enflasyon mutlaka düşecek. Tek haneye inecek. Hepimiz için iyi olan haber bu. Ama kendisine kötü haberim de şu: Enflasyon düşük tek haneli seviyelere düştüğünde ülkenin cumhurbaşkanı artık Sayın Erdoğan olmayacak. Daha önce, 2002 ve 2008’de nasıl iki defa bu ülkeyi krizden biz çıkarttıysak, bu krizden çıkartmak da yine bize nasip olacak.”
‘Önce milletin bacaklarını kırıyorlar, sonra yürümesi için koltuk değneği sunuyorlar’
“Yılbaşında yaptıkları fahiş elektrik zamlarının üstünden daha 1 ay geçmeden, kademeli faturalarda aylık limiti 210 kilovata yükselttiler. Faturaları önce kabaca 140 lira arttırdılar, sonra 40 lira indirim yaptılar. Zamların yapıldığı gün partili medyada zam haberi ile Erdoğan’ın fotoğrafını yan yana gören oldu mu? Sanki dışarıdan bir el gelip zam yapmış. Ama kilovat ayarlaması haberinin yanında Erdoğan’ın fotoğrafı... Kimi aldatıyorsunuz? Önce adeta milletin bacaklarını kırıyorlar, sonra da yürümesi için koltuk değneği sunuyorlar.”
‘Maliyetleri yansıtmıyorsunuz da bu fiyat artışları ne?’
“Son bir yılda elektrik tarifelerini esnaf için yüzde 162, çiftçi için yüzde 124, meskenler için yüzde 103 arttı. Sanayicinin doğalgaz faturasını, bir yılda 4 buçuk katına çıktı. Bunları yapınca maliyetleri yansıtmamış mı oluyorsunuz? Maliyetleri yansıtmıyorsunuz da bu fiyat artışları ne? Doğal gaz faturası konutlarda yüzde 47 arttırınca maliyetleri yansıtmamış mı oluyorsunuz?”
‘İşe bu yıl mı başladınız da ‘İran kaynaklı’ diyorsunuz?’
“Kışın sert geçtiği yıllarda İran’ın doğal gazı öncelikle kendi vatandaşı için kullandığını bilmiyor musunuz? 20 yıldır Türkiye’nin başında başkası vardı da siz bu yıl işe yeni başladınız da mı ‘Ya İran kaynaklı böyle bir şey oldu’ diyorsunuz? Her kış yaşanan sorundan ders almadınız mı? Sanayide doğalgaz, elektrikler kesildi. On binlerce fabrika hep beraber kapatıldı. 20 yıl boyunca bizim sanayimiz böyle bir şey görmedi.”
‘Enerji krizinin sebebi havaların kışın soğuyacağını dahi öngöremeyen anlayıştır’
“Anlaşılıyor ki doğal gaz depoları kışa girerken tam dolu değildi. Niye doldurmadınız? Süresi dolan doğal gaz tedarik anlaşmalarını niçin zamanında yenilemediniz? Eksik olan şey, doğal gaz kapasitesi değil, eksik olan Türkiye’nin yönetim kapasitesidir. Öyle ki, enerji krizinin sebebi; havaların kışın soğuyacağını, yazın ısınacağını dahi öngöremeyen bir yönetim anlayışıdır. Bu gerçekten tam bir skandal.”
‘Daha kendi kabinesinde istikrarı sağlayamıyor’
“Bir bakan daha gitti, yerine bir başka bakan geldi. Birini göreve getiriyor, baktı ki yeterince itaat etmiyor, hop yenisini atıyor. Yeni gelen de haklı veya haksız, doğru veya yanlış dinlemeden tüm talimatlara harfiyen uyduğu sürece görevde kalabiliyor. Daha kendi kabinesinde istikrar sağlayamayan bir cumhurbaşkanının ülkede istikrarı sağlamasını mümkün değil.”