DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Konya ziyaretinde gazetecilere açıklamalarda bulundu. Son dönemde medyada yer bulan Merkez Bankası’na ilişkin iddialara ve Diyarbakır’da Kaymakam tarafından darp edildiği iddia edilen din görevlisine de açıklamasında yer veren Babacan şu ifadeleri kullandı:
“BİR ÜLKENİN GÜCÜ, O ÜLKENİN KURUMLARININ GÜCÜNDEN, KURUMLARININ BÜYÜKLÜĞÜNDEN GELİR”
“Bir ülkenin büyüklüğü, bir ülkenin gücü, o ülkenin kurumlarının gücünden, kurumlarının büyüklüğünden gelir. Ve Merkez Bankası da özellikle ekonomi yönetiminde en önemli kurumlardan birisidir. Dolayısıyla buradan benim Merkez Bankası yönetimine çağrım, özellikle Merkez Bankası başkanına çağrım, bir an önce çıkıp basının önüne, kendi ağzından bütün bu iddiaları cevap verip dedikoduları kesmektir. Daha fazla bankayı tartıştırmak, bu ülkenin ekonomisine büyük zarar verir.”
“MERKEZ BANKAMIZ YAPTIĞI İŞLERDEN ÇOK BAZI MAGAZİN HABERLERLE ANILMAYA BAŞLANDI”
“Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli kurumlarından bir tanesi, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’dır. Çünkü Merkez Bankası, bütün 85 milyonun cebindeki paranın değerini korur, görevi budur. Ve bu bankanın büyük bir ciddiyetle, devlet ciddiyetine yakışır bir anlayışla yönetilmesi gerekir. Son dönemlerde ben üzülerek izliyorum ki, Merkez Bankamız yaptığı işlerden çok bazı magazin haberlerle anılmaya başlandı. Bunlar kurum için iyi şeyler değil. Eğer varsa bazı konularda dedikodular, bazı konularda yalan yanlış ya da doğru haberler varsa, bunların bir an önce en yetkili ağızdan açıklığa kavuşturulup bu söylentilerin tamamlanması gerekir; bir noktada bitirilmesi gerekir.”
“MERKEZ BANKASI’NIN TARTIŞILDIĞI HER GÜN BANKANIN İTİBARINA ZARAR VERİR”
“Merkez Bankası’nın tartışıldığı her gün bankanın itibarına zarar verir, bankanın itibarına zarar demek 85 milyonun cebindeki Türk lirasının itibarına zarar demektir. Dolayısıyla yapılması gereken bir an önce bütün bu iddialara, dedikodulara ne var ne yok söylentilere bizzat başkan tarafından, Merkez Bankası başkanı tarafından, canlı bir şekilde, sözlü bir şekilde çıkıp, açıklamayı yapıp buna bir son vermektir. Bu yapılmadığı sürece, bu tartışmalar devam ettiği sürece kuruma çok yazık olur.”
“YUMRUK, DARP, FİZİKİ ŞİDDET; BU TÜR ŞEYLERİN GİTTİKÇE YAYGINLAŞTIĞINI GÖRÜYORUZ”
“Diyarbakır’da olan hadiseyi, kaymakamla bir cami imamı arasındaki hadiseyi; biz basını takip ettik, basından okuduğumuz şeylerle ancak ne olup bittiğini anlamaya çalıştık. Fakat hem İç İşleri Bakanlığı, hem Diyanet İşleri Başkanlığı iki ayrı koldan bir soruşturma başlatmış durumda. Bunun da haberlerini aldık. Dolayısıyla bu soruşturmanın tamamlanmasını beklememiz gerekiyor. Ancak şu çok önemli ki, buradaki iddialar doğru mudur değil midir bilemeyiz. Bu soruşturmayı yapacakların konusudur. Ama ülkemizde yok yumruk, yok darp, fiziki şiddet; bu tür şeylerin gittikçe yaygınlaştığını görüyoruz, duyuyoruz. Hatırlarsanız bu 1 Ocak’taki Filistin Mitingi çıkışında da bir vatandaşımıza yumruklu bir saldırı yapılmıştı. Onun görüntüleri, delilleri ortada olduğu için o açık bir konu. Fakat biz şiddetin her türlüsüne karşıyız.”
“BU ÜLKENİN SORUNLARINI KONUŞA KONUŞA ÇÖZMESİ LAZIM”
“Şiddet kırmızı çizgi. Bu iddialar doğruysa, fiziki şiddet varsa bunlar kabul edilecek şeyler değil. Ama iddiaların doğru olup olmadığı her iki koldan yapılacak, hem İç İşleri Bakanlığı, hem Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılacak soruşturma sonucunda ortaya çıkacak konulardır. Ve bu ülkenin sorunlarını konuşa konuşa çözmesi lazım. Mülki idare sorumluluğu taşıyan insanların her şeyden öte hukuka sahip çıkan, işini hukuka uygun yapan insanlar olması lazım. Başkaları hukuksuzluk yapsa da, kural dışına çıksa da hukuksuzlukla, kural dışılıkla mücadeleyi yine hukuk içinde yapmak zorunda olan, en başta mülki idare amirlerimizdir.”
“DETAYLI YORUM YAPMAK İÇİN DAHA ÇOK BİLGİ, VERİ GEREKİYOR”
“Bizim hem mülki idare amirlerimize güvenmemiz gerekiyor, hukuk ve hukukun uygulanması konusunda; hem de vatandaşlarımızın o en temiz dini inancını temsil eden, onlara dinimiz konusunda yol gösteren, doğruları izah etmeye çalışan tüm din görevlilerimizin de kendi yaptıkları görevlerde büyük bir hassasiyet içerisinde çalışmalarında da büyük fayda var, büyük sorumlulukları var. Her bir din görevlimizin, her bir camide üstlendikleri sorumluluk çok kıymetlidir, çok önemlidir; bu sorumluluğun gereğine herkesin dikkat etmesi gerekir. Ama dediğim gibi, daha detaylı yorum yapmak için daha çok bilgi, veri gerekiyor, o da bizim değil soruşturmayı yapacak müfettişlerin görevi diye düşünüyorum.”