Selahattin Demirtaş’ın kendi memleketi Elazığ’da aldığı oy oranına ilişkin Akdoğan, “Sanıyorum yüzde 8-10 falandır. Yüzde 80’de Tayyip Erdoğan almıştır. Bu başarı ve başarısızlığın farklı açılardan değerlendirmek mümkündür. Muhalefetin diğer muhalefetin adayına göre görece oyunu arttırmasından dolayı başarı sayılabilir. Bir takım iddialarından vazgeçmesi açısından çok da olumlu bir şey değildir. PKK ve yandaşları, medyası Selahattin Demirtaş’a karşı farklı bir tavır sergiledi. Hiç görmezden geldi. Söylediği birçok şeyi eleştirmesi gerekirken eleştirmedi. Geçici bir süre tahammül eden katlanan tavır içine girdiler. Selahattin Demirtaş, 1 ay önce farklı bir siyasi profil çiziyordu. 1 günde değişti farklı şeyler konuşmaya başladı. Şimdi bundan sonra değişecek mi onu da görmek lazım” ifadelerini kullandı.
“HDP’NİN ORTAYA KOYDUĞU SİYASET TASAVVURU ÇOK ÖRTÜŞMÜYORDU AMA İDARE EDİLDİ”
Demirtaş’ın aldığı yüzde 9.7’lik oyun çözüm sürecine ilişkin olumlu etkisinin olup olmayacağına ilişkin Akdoğan, “Burada adaylar yarıştı, isimler yarıştı. Partiler yarışmadı. Selahattin Demirtaş’ın aday olduktan sonra yaptığı konuşma, ortaya koyduğu siyaset tasavvuru ile HDP’nin ortaya koyduğu siyaset tasavvuru çok örtüşmüyordu ama idare edildi. Oy artışı sağlansın diye. Bu o partinin genel siyaset tasavvuruna nasıl yansıyacak. Bunun görülmesi lazım. Bu siyaset tarzı mı devam edecek. Bunu zaman içinde görmemiz lazım” diye konuştu
“SAYIN BAŞBAKANIMIZ VİZYON BELGESİNDE DE, DİĞER KONUŞMALARINDA EN ÖNEMLİ VURGUYU BU KONUYA YAPTI”
Yüzde 52’lik oyun çözüm sürecine etkisine ilişkin ise Akdoğan, şunları söyledi:
“Burada önemli bir süreç başladı. Sayın Başbakanımız vizyon belgesinde de, diğer konuşmalarında en önemli vurguyu bu konuya yaptı. Yani çözüm süreci ben Cumhurbaşkanı olursam. Benim vizyonumda en ağırlıklı konulardan biridir. Bundan sonra AK Partinin başına geçecek olan kişi Başbakan, bunun hedefleri açısından da bu kriterler önemli kriterlerdir. O ismin belirlenmesinde bile etkisi olacak birtakım parametrelerdir. Bir mücadeleci karakteri olmayacaksa, bu çözüm süreci perspektifine sahip olmayacak, bunu sürdürebilir kararlılıkta olmayacaksa… Bu yeni Başbakan ve Genel Başkan içinde önemli kriterlerdir. Böyle baktığımızda bu sürecin genelde çözüm sürecine ivme kazandırdığı desteği arttırdığı bir nevi güven oylaması gibi çözüm sürecini destekleyen isimlerin aldıkları oy oranları üzerinden okursak bir tür güven oylaması olarak görmek mümkün ama süreç kendi bağlamında devam ediyor. Bununla ilgili birimler çalışmaya devam ediyor. Burada tabi bir geçiş süreci var. Hükümet değişecek genel başkan değişecek. Bunları bu sürece zarar verecek şeyler olarak algılamamak lazım. O lidere güven oyu vermek onun söylediklerine destek anlamına gelir.”
“BEN ÇOK ÜMİTLİ DEĞİLİM MUHALEFET AÇISINDAN AMA BU ÜLKEYE DE KAN KAYBETTİREN BİR DURUM”
Bundan sonraki süreçte CHP ve MHP’de neler olacağıyla ilgili, “Doğrusu ben çok ümitli değilim muhalefet açısından ama bu ülkeye de kan kaybettiren bir durum. Bu kadar çapsız siyaset muhalefetinin var olması bu ülkeye zarar veren bir durum. Çok milli konular oluyor. Devlet meseleleri oluyor. Bu tür konularda sergiledikleri tavırlara baktığımızda milli mutabakatın oluşamadığını görüyoruz. Ben baktığımda burada kısa vadede bir değişiklik emaresi görmüyorum. Burada bir yapısal kriz var. Bir ideolojik kriz var. Bir kendisine yabancılaşan, içi boşalan, siyasetsizlik halinin ürettiği bir durum var. Buna karşı bir eleştiri getirilmeliydi ve bu eleştiri ideolojikte olabilir farklı pragmatik gerekçelerle de olabilir. Kendi istemedikleri birisi aday yapıldı. Buna ses çıkaramadılar. Partide sadece isim değişmesiyle Kılıçdaroğlu’nun gelmesiyle bu CHP değişmez diye ciddi bir sorgulama yapmaları gerekirdi ama öyle olmadı. Bundan dolayı bu isimlerin seslerin cılız kalacağını bilemiyoruz tabi. Ben çok ümitli değilim orada bir değişme olacağına dair. Olsa bile isim bazında bir takım değişiklikler olur. Daha ulusalcı bir grubun eleştirdiğini görüyoruz. Onlara karşı parti içinde daha demokratik bir cephe ortaya çıksaydı güç bulabilirdi ama şuanda ne öyle bir şey var” ifadelerini kullandı.
“BU SORUN TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ İÇİN BİR BEKA SORUNUDUR”
Paralel yapıyla ilişkin mücadelenin ne zaman biteceğine ilişkin Akdoğan, “Bu sorun Türkiye Cumhuriyeti devleti için bir beka sorunudur. Türk demokrasisi için bir beka sorunudur. Milli irade için bir beka sorunudur. Vesayetçi odaklarla mücadele bugüne kadar nasıl olduysa bundan sonrada olmak durumundadır. Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması bu konuya daha ivme kazandıracaktır diye düşünüyorum. bütün devlet mekanizmasının, devlet aygıtının kurum ve kurallarıyla bu vesayetçi odaklarla mücadele anlayışının arkasında durması bir bütün olarak devlet politikası olarak uygulanması açısından önem taşıdığına inanıyorum. Bundan sonraki sürecin daha karalı bir şekilde devam edeceğini düşünüyorum” diye konuştu.
“DEVLETİ ELE GEÇİRMEYE ÇALIŞAN BİR ÇETE VAR”
Yasa dışı dinlemelerle ilgili Akdoğan, “Kendi kendilerini deşifre ediyorlar. Bir organik bağ görüntüsü ortaya çıkıyor. Bir taraftan bizim alakamız yok. Devleti ele geçirmeye çalışan bir çete var. Hukuksuzluk yapan, demokrasiyi katletmeye çalışan, istihbarat oyunlarıyla ülkeyi ele geçirmeye çalışan birileri var. Biz bunları tanımayız etmeyiz derken bütün yapıp edilen her şeye sahip çıkılması bu organik bağ görüntüsünü verir. Bundan dolayı bir deşifre durumu ortaya çıkar. Ortada hukuken yapılan bir yanlış varsa bunu kim yaparsa bunun üzerine gidilir. Devlete kimse meydan okuyamaz. Hukuk sistemine kimse meydan okuyamaz. Kimse hayalet yapılarla, ülkenin geleceğine ben karar veririm, ben siyaset mühendisliği yaparım istediğim miktarı getirir götürürüm anlayışını savunamaz. Bu esaret rejimini istemektir. Türkiye esaret rejimini kabullenmez” dedi.
“TAYYİP ERDOĞAN İŞİN BAŞINDAYKEN KONGRE YAPMAK İSTEMESİNDEN DAHA DOĞAL NE OLABİLİR”
AK Parti’nin bir siyasi hareket olduğunu ve bu siyasi hareketin liderinin ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu sözlerine ekleyen Akdoğan, “Kongre kimi takdir ederse birisi genel başkan ve başbakan olacaktır. Recep Tayyip Erdoğan yeni Türkiye vaadinde bulundu. AK Partinin 2023 hedefleri var ve vizyon belgesinde ortaya koyduğu yeni Türkiye anlayışı var. Herkese fikir soruluyor. Elbette isim genel kabul görülen isim olacaktır. Halkın kabulüne mazhar olabilecek birisi olacaktır. Böyle baktığımızda Başbakanımız belli kriterler ortaya koydu. Genel Başkan ve Başbakan aynı olması gerekir dedi. Bunları Tayyip Erdoğan bir yıl önce de söyledi, 6 ay önce de söyledi. Bu partinin geleceği açısından önemlidir. Tayyip Erdoğan işin başındayken kongre yapmak istemesinden daha doğal ne olabilir. Böyle bir parti bütünlüğünü korumak hem AK Parti açısından hem de Türkiye’nin geleceği açısından önemlidir” ifadelerini kullandı.
“BU HAREKETİN GELECEĞİ VE TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPARIZ”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ‘partime döneceğim’ şeklinde yaptığı açıklamaya karşı olarak şunları söyledi:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın eylemine ve söylemine karşı partiden böyle bir tavır geliştiriliyormuş gibi yaklaşımı ben doğru bulmam. Böyle bir şey söz konusu değildir. Perşembe günü MYK toplanacak ve orada bir karar verilmiş olacak. İsim isim yapılan oylamaların sonuçları gelecek ve bir karar verilecek. O gün o karar verildikten sonra bir bütün olarak o kararın arkasında dururuz. Bu hareketin geleceği ve Türkiye’nin geleceği için elimizden geleni yaparız.”
“BİZ YENİ TÜRKİYE İDEALİNİN VE RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN ARKASINDAYIZ”
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan’ın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun olacağı iddialarına yönelik olarak Akdoğan, “Perşembe gününü görmek lazım. Bize sorulduğunda biz düşüncemizi söyleriz. Bu arkadaşların hepsi bizim arkadaşlarımız. Değerli insanlar. İsmi geçenlerin hepsi öyledir. Burada kim olursa olsun hepimiz onun arkasında durur ve çalışırız. Ben defalarca söyledim. Biz yeni Türkiye idealinin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasındayız. Kim bu ideale ve Recep Tayyip Erdoğan’a karşı olursa biz onun karşısında oluruz.
“AK PARTİ DE SORUN YOKTUR”
Muhalefet debeleniyor. Bir kriz yaşıyor. Zaferi kazananda bir problem varmış gibi kaybeden de değil. Böyle bir gündem saptırmasıyla bir hadise çıkartılmaya çalışılıyor. AK Parti de sorun yoktur bundan sonra da olmayacaktır. Bu güne kadar bu oyunlar çok denendi ama tutmadı. Bazı kişiler koparıldı ama o kopanlar kaybetti. Bu yüzden böyle bir sıkıntı olacağına ben inanmıyorum. Yanlış yapan kendisi kaybeder. AK Parti içinde olup da yanlış yapanlar hep kaybetmiştir. Ama AK Parti yoluna aynı heyecanla devam ediyor. Burada yönetim değişikliğinden, hükümet değişikliğinden de birileri acaba bir kriz çıkar mı diye bakıyorsa buda doğru değildir. Biz bunu hizmet davası olarak görüyoruz. Ben bu anlayışta herhangi bir arkadaşımız olduğunu da sanmıyorum” diye konuştu.
“DURMAK YOK YOLA DEVAM”
Muhalefetin büyük bir hezimet yaşadığına dikkat çeken Akdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
“Kendi içinde bir kriz var. Bunu aşmak için de AK Parti’de şu mu var bu mu var bu tür şeylerle gündem oluşturulmaya çalışılıyor. Bu okyanusa maya çalmak gibi bir şeydir. Kesinlikle netice alınamaz. AK Parti belirlenen misyonun bütün ekibiyle bu süreci devam ettirecektir. Bu harekete, bu misyona destek vermek sadece bir siyasi partiyi desteklemek anlamına gelmiyor. Türkiye’nin geleceğine yatırım yapmak, yeni Türkiye idealine destek vermek anlamına geliyor. Durmak yok yola devam diyoruz biz. Aynı felsefe, aynı anlayış, siyasi hareketin lideri Cumhurbaşkanımızın başkanlığında devam eder. Problem yok. Bu güne kadar bu tür temennilerle bulunanlar çok oldu. Bunların hiçbiri tutmadı. Bunlarda bir şaşı bakış var. Yüzde 30’u geçemez dediklerinde bu parti yüzde 50 oy aldı. Bu insanlar toplumdan kopuk insanlar. Toplumu tanımıyorlar. Köşe başını tutmuşlar ve onlarca yıldır ahkâm kesiyorlar.”