Abdullah Gül, Financial Times Türkiye Zirvesi'nin kapanışında konuştu. Türkiye'nin çevresindeki ülkelerde yaşanan gelişmelere değinen Gül, Türkiye'nin nispeten daha istikrarlı, güvenli ve sağlam olduğunu tespit etmek gerektiğini dile getirdi. Çevresi birçok sıkıntı içindeyken Türkiye'nin daha istikrarlı olmasının esas sebebinin ülkede geçen dönemde yapılan reformlar olduğunu belirten Gül, "Ülkemiz küresel mali krizden ve civardaki siyasi ve askeri çatışmalardan bir ölçüde etkilenmiş olsa da bu etki Türkiye'nin istikrar ve dengesini bozmadı" diye konuştu.
2 milyona yakın mültecinin kısa bir süre içinde bir ülkeye gelmesinin sosyal, güvenlik, siyasi, mali ve kültürel açıdan büyük bir olay olduğuna dikkati çeken Gül, bütün bu büyük yüklere rağmen Türkiye'nin dengesinin ve istikrarının sağlam durduğunu söyledi.
"SEÇİMDEN SONRA YENİ BİR BAŞLANGIÇ ŞART"
Abdullah Gül, Türkiye'de 12 yıllık iktidar döneminde bu yapılanların gayet iyi olduğunu belirterek, "Ülkenin bugünkü durumu, diğer ülkelere nispeten iyi. Ama her şey bugünden daha iyi olabilirdi. Bu bir gerçek. Ülkenin durumunu daha da iyi halde görmek mümkündü. Burada soğukkanlı bir şekilde bakarsak, 12 yıllık kesintisiz bir iktidar dönemi sonunda ilk yılların reformcu heyecanın, dinamizminin ve performansının yavaşlamasını da doğal görüyorum. Bütün demokratik ülkelerde bununla karşılaşabiliriz. Dolayısıyla önemli olan, ülkeyi yönetenlerin bunu görüp yeni bir hamle yapma ihtiyacını hissetmeleri... Özellikle son 2-3 yıllık durgunluktan sonra yeni hamle yapma ihtiyacı çok açık bir şekilde ortada. Türkiye'yi yeni bir yörüngeye oturtmak için roketleri tekrar ateşlemek gerekir. Nasıl 2000 yıllarını başında ülkeyi yeni bir yörüngeye oturtup bütün bu reformcu süreci yaptıysak, şimdi artık roketleri tekrar ateşlemenin zamanı geldi. Bunu Türkiye'nin muhakkak yapması gerekir. Buna muhakkak ihtiyaç var” dedi.
Seçimin bunun için fırsat olduğuna işaret eden Gül, “Seçimlere gitmek için iki aydan kısa bir süre var. Herkes kendisini seçime ve seçim sonrasına göre hazırlıyor. Tabii ki halkın iki ay içerisinde nasıl karar vereceğini bilemeyiz. Açıkça söyleyeyim, benim tahminim şu; muhalefet partilerinin Meclis'te daha güçlü olacaklarını tahmin ediyorum ama tek parti iktidarının, hükümetin devam edeceğini öngörüyorum" diye konuştu.
Gelecek risk ve tehditleri göz önüne alarak seçimden sonra güçlü bir şekilde yeni başlangıç yapmanın Türkiye için elzem olduğunu vurgulayan Gül, "Son yıllardaki bütün kayıpları ancak bu şekilde telafi edebiliriz. Gerek iç meselelerden çıkan çeşitli konular gerek dışarıdan gelen çeşitli meseleler epey enerjimizi tüketti. Bu gayet açık. Dolayısıyla seçimden sonra yeni bir başlangıç şart" ifadelerini kullandı.
Abdullah Gül, bunun için önce siyasi iklimin normalleştirilmesi ve kutuplaşmanın bitirilmesi gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Aslında çok da zor değil bu; söylemle bile yapılabilecek şeyler bunlar. Söylemlere dikkat etmek, kullanılan dili buna göre değiştirmek ve yeni bir iklimin oluşturulmasının hedeflenmesi gerekiyor seçimden sonra. Belirsizliklerin giderilmesi, ülkenin tüm aktörlerinin artık belli bir noktaya odaklanmasının muhakkak sağlanması gerekiyor. Ki bunu muhakkak ülkeyi yöneten hükümet yapacaktır. Bu sinerjinin ortaya çıkması için, bu iklimin oluşturulmasının esas liderliğini hükümetin yapacaktır. Bütün bunlar sağlanırsa inanıyorum ki son yıllarda kaybedilenler kazanılabilir; Türkiye'de yeni bir dönem yaşanabilir."
"SEÇİMLERDEN SONRA İSTİKRAR DEVAM EDECEK"
“Seçimlerin neticesinin nasıl olacağı kesin bir şekilde söyleyemeyiz şüphesiz ama istikrarın devam edeceği kanaatindeyim sayısal açıdan” diyen Gül, istikrarın sadece Meclis çoğunluğu demek olmadığını söyledi. Gül, “Son dönemlerde geçirdiğimiz şeylerin geçici olmasını arzu ederim. Yeni bir başlangıcın yapılabileceğini ve Türkiye'nin tekrar çok iyi bir atmosfere gireceğini ümit ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Gül, seçim kampanyalarının ve seçime gidiş sürecinin de Türkiye'ye yakışır şekilde olması gerektiğini belirterek, "Seçim öncesi meselelerin seçim sonrasına nakledilip, seçim sonrasını esir almasına fırsat vermemek gerekir. Bu çok önemli. 1950'den beri Türkiye'de yapılan seçimler düzgün olmuştur; ufak tefek bazı sıkıntılar olmuş olsa bile... Hiçbir zaman seçim meşruiyetine gölge düşmemiştir, gayet düzgün yapılmıştır. Bu sefer de böyle olacağına inanıyorum. Bunun için herkese çok görev düşüyor. Seçim heyecanında ister istemez yapılan bazı yanlışları minimum yapmak gerekir. Bu tip şeyler her ülkede olur. Sorumluluk herkesin, bütün siyasi partilerin üzerindedir" ifadelerini kullandı.
“BENİM TERCİHİM PARLAMENTER SİSTEMİN İYİLEŞTİRİLMESİ”
“Türkiye'deki başkanlık sistemine ilişkin itirazını muhafaza ediyor musunuz?" şeklindeki bir soru üzerine ise Gül, “Aslında ben Cumhurbaşkanı olduğum dönemde de bana bu tip sorular sorulduğunda, Türkiye Cumhurbaşkanının yetkilerinin çok olduğunu söylemiş bir insanım. Çünkü yetkilerin hepsi 1980 Anayasası'na göre dizayn edilmişti. Bunların bir parlamenter sisteme çok yakışmadığını cumhurbaşkanı iken söylemiş bir insanım. O bakımdan gayet berrağım. Ben parlamenter sistemin iyileştirilmesinin daha doğru olduğunu önce de söyledim. Ama bir başkanlık sisteminin demokratik olmadığını söyleyemeyiz. Bir şartla; nasıl ki parlamenter sistemin noksanlarından Türkiye çok çekmiştir; öyle olmuştur ki Türkiye'de hükümetlerin yetkisi paylaşılmıştır, gölge kabineler olmuştur ve neler neler olmuştur. Şimdi eğer bir başkanlık sistemi söz konusu olursa burada çok daha dikkatli olmak gerekir. Denge ve frenlerin çok açık bir şekilde yazılmış olması gerekir. Yani gelişmiş demokrasilerdeki, hukukun gerçek anlamda evrensel olarak üstün olduğu ülkelerdeki gibi eğer başkanlık sistemi söz konusu olursa ona da demokratik değildir diyemeyiz. Ama benim tercihim Türkiye için doğrusunun parlamenter sistemin daha da iyileştirilmesi” yanıtını verdi.
Abdullah Gül, şu anda şeffaflaşma ve rant konularıyla ilgili Meclis'e sevk edilen bir paket olduğuna değinerek, bunun Meclis'ten büyük bir destekle hemen çıkarılabileceğini söyledi.
Türkiye'nin ekonomik büyümesini etkileyen en önemli meselenin eğitim olduğuna dikkati çeken Gül, "Eğitim meselesinin çok kapsamlı bir şekilde gözden geçirilip reformcu bir bakış açısıyla iyileştirilmesi gerekiyor. Yoksa büyük nüfus avantaj olacakken, yük olmaya başlar. Hükümet de bunun farkında" dedi.
İfade özgürlüğü ile ilgili tartışmaların da Türkiye'nin gündeminden tamamen çıkması gerektiğini belirten Gül, "Bu tip tartışmalar Türkiye'ye hiç yakışmıyor ve Türkiye'nin üstünde bir gölge oluyor. Bu konuda büyük bir özgüven içinde hareket edip, bunları tamamen Türkiye'nin ve dışarının gündeminden düşürmemiz gerekir" diye konuştu.